Güncelleme Tarihi:
‘Influencer’, yani ‘kitleleri etkileyen kişi’ kavramıyla, sosyal medyanın yaygınlaşması sonrası her alanda karşılaşmaya başladık. Bu kişilerin hızla popüler hale gelmesi gençlerin ilgisini çekiyor ve üniversiteliler düzenledikleri etkinliklerde öncelikle ‘influencer’ları görmeyi tercih edebiliyor. İçeriği ve niteliği fark etmeksizin takipçi sayısına göre üniversitelere davet edilen ‘influencer’lara son olarak ‘yakışıklı güvenlik’ olarak tanınan Muhammed Sürmeneli eklendi. Sürmeneli’nin Ege Üniversitesi’ne konuşmacı olarak çağırılması, sosyal medyada ‘üniversiteler bilimden uzak etkinlikleri neden yapıyor?’ sorusunun artmasına yol açtı.
REKTÖR ODASI DEĞİL, BEKLEME ODASI
Sürmeneli’nin katıldığı etkinlik öncesi, bir odada kendine has kelepçe gösterisini yapması çok sayıda eleştiri aldı ve bu tür gösterilerin bir rektör odasına yakışmadığı dile getirildi. Bunun üzerine Ege Üniversitesi Sosyal Medya ve İletişim Topluluğu yaptığı açıklamada; “3’üncüsünü düzenlediğimiz ‘Summit 24 İletişim Zirvesi’nde tüzüğümüz gereği iş dünyası ya da akademi alanındaki kişiler ile sosyal medya fenomenleri ağırlanmıştır. Topluluğumuzun sosyal medya fenomeni bir davetlisi olması olağandır. Videolarda konuşmacının görüldüğü mekan Rektörün makam odası değil, etkinlik alanının bekleme salonudur’ denildi.
ARTIK KATILMAYACAĞIM
Sürmeneli ise başka üniversitelerden tekliflerin gelmeye devam ettiğini belirterek; “Sizlerle olmayı ben de çok isterim lakin sizi linç ettirmek istemediğimden artık üniversite etkinliklerine katılamayacağım. Biraz olsun eğlenmeniz birilerini rahatsız ediyor” dedi.
GENÇLER ‘KISA YOLU’ MERAK EDİYOR
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hicran Ilgın, üniversitelerde sosyal medya fenomenlerine artan ilgiyi şöyle değerlendirdi: “Burada eleştirilen davete odaklanmaktansa geneli değerlendirmeliyiz. Bizim öğrenciliğimizde mesela kadına şiddet ile mücadele etkinliği kapsamında düzenlenen bir panel çok değerliydi. Bugün ise içeriği ne olursa olsun bir sosyal medya ünlüsünün katıldığı programda 500 kişilik salona bin kişi girmeye çalışıyor. Öğrencilerimiz artık sosyal medyadan nasıl hızlı para kazanılacağını öğrenmeye odaklanmış durumda. Bence bu tarz fenomenlerin çağırıldığı programlara gösterilen ilgi, ‘gençlerin kısa yoldan nasıl para kazanılabileceğini merak etmelerinden’ kaynaklanıyor. Kariyer planlama dersi verirken gençlere hedeflerini sorduğumda hep ‘fenomen’ olmak gibi kısa vadeli hedeflerden bahsediyorlar. Ancak telefon ekranında gördükleri ile ‘gerçek’ arasındaki çizgi ve sınırı kaybetmiş bir nesil gözlemliyoruz. Oysa bu tarz fenomenlerin öğrenciye bir katkı sunabileceğini düşünmüyorum.
ÇÖZÜM DİJİTAL OKURYAZARLIK
Sosyal medyayı görmezden gelmek bu dönemde çok akıllıca olmaz. ‘Fenomenlik işini layığıyla yapan pek çok isim var. Nitelikli olanı seçebilmek için dijital medya okuryazarlığı konusundaki eğitimlere eğilmeli, ilkokuldan itibaren eleştirel düşünme becerisini kazandırmalıyız.
BAKILACAK YER ‘ÜNİVERSİTE SAHNELERİ’ DEĞİL
Genelde davet edilecek isimler üniversite yönetimleri tarafından tek tek sorulmaz. Öğrencileri özgür bırakmak da gerekir. Sürekli denetlersek hata yapmalarını ve o hatadan ders çıkarmalarını engelleriz. Sosyal medya bir özgürlük alanı. Yeni medyayı fiziken üniversite sahnesinden uzaklaştırmak çok kolay ve mantıklı değil. Asıl bilinçlenme sosyal medyada olursa hiç bunları tartışmayız.”
HELİKOPTER AKADEMİSYENLER
Akdeniz Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Memduh Sami Taner: ‘Akademik kültür popüler kültüre yenildi’ dersek, yapılan kıymetli çalışmalara haksızlık etmiş oluruz. Üniversiteler, gençlerin kendi benliğini buldukları, öğrenci kulüpleri ise kendilerini ifade ve temsil etme yolunu tecrübe ederek kazandıkları yerler. Lise ile üniversiteyi ayıran biraz da ‘topluluklardır’. Akademisyenlerin görevi ise gençleri yönlendirmektir. Bugün, genel akademisyen tavrına baktığımızda öğrencilerine uymaya çalışan, onları mutlu etmeye çabalayan bir hâlin hakim olduğunu gözlemliyorum. Çocuğun her dediğini yapmaya çalışan onun uydusu haline gelen aşırı korumacı ebeveynlere nasıl ‘helikopter ebeveyn’ diyorsak, akademide de ‘helikopter akademisyenler’ görmeye başladık.”