Güncelleme Tarihi:
Kuban kılık değiştirip, siyah tişörtünün düğme deliğine yerleştirdiği gizli kamerayla 10 yıl boyunca neonazileri, neonazi rock gruplarını izledi.
Her defasında vücudu kablo sarılı olmasına rağmen güvenlik kontrollerini atlatıp içeri girmeyi başaran Kuban, sık sık tuvalete giderek, vücudunu ve gizli kamerayı kontrol ediyordu. Kamera kayıt yapıyor mu, vücudundan dışarı kablo sarkmış mı? Her an yakayı ele verme ve orada linç edilme korkusu...
10 yılda 50 neonazi rock grubu konserini izleyen Kuban’ın bu gizli kayıtlarındaki görüntülerden oluşan "Blut Muss Fliessen" (Kan Akacak) adlı belgesel şimdi Almanya’yı sallıyor.
Film, sinemalarda gişe rekorları kırıyor. Okullar, sinemalar, hatta eyalet meclisleri bile filmi göstermek için sıraya giriyor. "Kan Akacak" belgeseli, 3 Aralık’ta Ankara Film Festivali'nde de gösterime girecek.
TÜRKLERE BÖYLE KİN KUSTULAR / WEB TV
KANA SUSAMIŞ
Kuban’ın ölümü bile göze alıp çektiği gizli görüntüler, neonazilerin kana susamış, karanlık emellerinin canlı bir belgeseli.
Belden yukarısı çıplak, vücutları dövme kaplı, iriyarı, dazlak kafalı neonaziler, sağ elleri havada Hitler selamıyla koro halinde "Sieg Heil (Yaşasın Zafer)" diye haykırırken, insan kendini bir anda 'Hitler Almanyası'na geri dönmüş hissediyor.
Sahnede neonazi rock grupları, şiddet dolu, Türk ve Yahudi düşmanı şarkılarla gençleri ateşliyor. Hepsi koro halinde bu şarkılara eşlik ediyor:
"Adolf Hitler çık gel artık, geç yeniden Almanya’nın başına. Führer ve halk için ellerimiz gökyüzünde, gönder hepsini Auschwitz’e. Dolsun gaz ocakları. Türkler bir daha dolaşmasın. Affetmek yok Kreuzberg’i. Yahudilerden domuz yağı yapacağız. Çocuklar bile biliyor, Yahudilerin sadece yakılmak için olduğunu.”
POLİS İZLİYOR
Bu şarkılarla transa geçen neonaziler ellerinde bira şişeleri vücutlarını birbiriyle tokuşturarak, dans ediyor.
Bu şarkıların bir çoğunda şiddete, adam öldürmeye çağrı var. Ama filmde konseri izleyen polisler sadece seyirci kalıyor. Avusturya’daki bir konserde ise polis neonazilerle tokalaşıyor.
DELİ ZANNETMİŞTİK
Filmi izlemeye giderken, Thomas Kuban’ı tanıdığım aklımın ucundan bile geçmemişti. Ancak filmdeki bir basın toplantısında kendimi görünce hatırladım Kuban’ı.
Bu toplantıda, dönemin Bavyera İçişleri Bakanı Günther Beckstein istihbarat raporunu açıklıyordu. Kuban, gözünde koyu bir güneş gözlüğü, sıcak havaya rağmen üzerinde kalın bir ceket, başında sarışın peruk ve keçi sakalıyla herkesin dikkatini çekiyordu. Sadece görünümüyle değil. Basın mensupları olarak birbirimizi tanıyoruz. Orada tek yabancı olan Kuban'dı.
Bakan Beckstein, istihbarat raporuna göre en büyük tehlikenin radikal İslam olduğunu anlatıyordu. Herkes radikal İslam grupları hakkında Bakan'a soru sormaya hazırlanırken, o deli görünümlü Kuban, neonazileri sormuştu.
“Neonazi konserlerinde "Kan Akacak" gibi suç teşkil eden şarkılar söyleniyor. Bu konserleri polisler de izliyor, ama müdahale etmiyor. Niçin neonaziler izlenmiyor?” demişti. Kuban, sorularına devam edince, basın sözcüsü müdahale etmişti. Herkes Kuban’ın deli olduğunu düşünüyordu, den de dahil.
Hiçbirimiz bir gün bu deli gazetecinin bir belgeselle çıkıp geleceğini hayal bile edemezdik. Filmle bir kez daha anlıyorum ki, bu dünyaya daha çok deli lazım. Bu çılgın, gözü kara gazeteci Thomas Kuban’ı ve onu son kuruşuna kadar destekleyen yönetmen Peter Ohlendorf’u kutluyorum.