Nefretin sebebi bu karikatür

Güncelleme Tarihi:

Nefretin sebebi bu karikatür
Oluşturulma Tarihi: Haziran 15, 2010 15:32

“Halk tarafından desteklenen ama devlet tarafından kösteklenen ilk matematik kurumu olmanın gururunu yaşıyoruz!” İşte bu sözler Aziz Nesin’in oğlu, Nesin Vakfı’nın ve Matematik Köyü’nün kurucusu, Matematik Dünyası dergisi Yazı İşleri Müdürü Prof. Dr. Ali Nesin’e ait.

Türkiye’nin lise ve üniversite öğrencileri ile dünyaca ünlü matematikçileri buluşturan Matematik Köyü’ne TÜBİTAK’tan destek gelmediği, Matematik Köyü’nün TÜBİTAK’a sunduğu yedi projenin yedisi de reddedildiği geçtiğimiz günlerde basında sıkça yer aldı.
Haberin Devamı

 

Röportaj sırasında konuştukça sinirlenen ve üzülen Ali Nesin TÜBİTAK’ın projeye destek vermemesinin asıl nedenini tüm çıplaklığıyla anlattı. 2008 yılında Matemeatik Dünyası dergisine yaptığı bir kapak yüzünden TUBİTAK'ın destek vermediğini söylüyor Ali Nesin. Kapakta ise TUBİTAK Başkan Yardımcısı Ömer Cebeci ile Darwin’in karikatürleri yer alıyor.

 

Bu şaşırtıcı sebep bir yana, Ali Nesin TUBİTAK'ın AK Parti’nin kararlıyla Başbakanlığa bağlanmasından, bütçe şeffaflığının olmamasına kadar pek çok detay hakkında Hürriyet.com.tr’ye öyle şeyler anlattı ki okuyunca siz de çok şaşıracaksınız.

 

Haberin Devamı

MATEMATİK KÖYÜ'NDEN FOTOĞRAFLAR 

 

Matematik Köyü projesi Türkiye’nin en önemli projelerden biri. Dünyada böyle örnekleri var mı?

 

Dünyada Matematik Köyü gibi bir kurum ya da yanına yaklaşan bir fikir yok. Almanya, Fransa, İngiltere, İspanya gibi ileri ülkelerde ülkelerde çoğunlukla dağ başında kurulmuş araştırma enstitüleri var. Girit’te bile var. Ama bunların hepsi ya devlet tarafından ya da bir enstitü tarafından destekleniyor. Mesela Almanya’daki Karaormanlar’daki Oberwolfach hem Volkswagen hem de devlet tarafından desteklenir.

 

Biz ise halk tarafından desteklenen ama devlet tarafından kösteklenen ilk matematik kurumu olmanın gururunu yaşıyoruz!

 

/images/100/0x0/55eaeefef018fbb8f8a00a80
Matematik Köyü’ne kaç kişi kabul ediyorsunuz? Köye alınacak öğrencileri nasıl seçiyorsunuz?

 

İlk başvuru yapanı, kapasite dolana kadar alıyoruz, yeter ki aday programın profiline uysun, yeter ki matematik öğrenmek istesin. Yetenek, başarı, zekâ, gelecekte bilim adamı olmak istemek gibi kıstaslarımız yok. Şimdilik sadece lise ve üniversite öğrencileri için eğitim programlarımız var. Yetenekli ya da yeteneksiz diye herhangi bir eleme yapmıyoruz. Ama muhteşem çocuklar geliyor. Yetenekli, akıllı, çalışkan, espirili... O çocuklar geleceğin profesörleri, duruşlarından, konuşmalarından, davranışlarından bile anlaşılıyor. Önünde 50 kadar 16 yaşında profesör görmek oldukça etkileyii olduğunu söyleyebilirim.

 

Haberin Devamı

Köyün 100 kişilik yatak kapasitesi var. Çadır kuranlarla beraber 150 kişiye kadar öğrenci çıkabiliyoruz. Ama 150 kişiden fazlasını altyapıdan dolayı alamıyoruz. Sınıflar ise 50’şer kişilik

  

 

MATEMATİK DIŞINDA HİÇBİR ÇIKARIMIZ YOK

 

Köyde eğitim sonrası öğrencilere sertifika veriyor musunuz?

 

Hiçbir şey vermiyoruz. Matematik öğrenme ve öğretme dışında hiçbir çıkarın olmaması en başat ilkelerimizden. Gelen öğrencilere ne bir not veriyoruz, ne puan, ne sertifika, ne de diploma.

 

Matematik Köyü’nde ders veren çok önemli ve değerli matematikçiler var. Ve onlar ücretsiz olarak ceplerinden para harcayıp ders veriyorlar. Onları buna nasıl ikna ediyorsunuz?

Haberin Devamı

 

Türkiye’nin en önemli üniversitelerinin, Boğaziçi, Bilgi, ODTU, Bilkent, Koç, Sabancı üniversitelerinden mesela, hatta Manchester Üniversitesi’nden, Amerika, İsrail’deki önemli üniversitelerin değerli hocaları, tatillerinden, ailelerinden, araştırmalarından fedakârlık yapıp ders vermeye geliyorlar. Doktoraya yurtdışına önemli üniversitelere gidip de Türkiye’ye tatile dönen değerli gençlerimiz de en az bir haftalarını Köy’e ayırıyorlar. Kimseyi ikna etmiyoruz. Sadece ocak ayı dolayında ders vermek ister misiniz, isterseniz hangi dersi hangi seviyede verirsiniz diye soruyorum.

 

Projenin mali kaynakları bugüne kadar nasıl sağlanıyordu?

 

Matematik Köyü projesini 2008’e kadar TUBİTAK destekledi. Ne zaman Matematik Dünyası dergisinde Darwin konusunu hicveden bir kapak yaptık, o andan itibaren TUBİTAK desteği dramatik bir biçimde azaldı, özellikle lise ve üniversite öğrencilerine destek sıfıra indi. Öğrenciler kendi ceplerinden karşıladı bütün masraflarını.

 

Haberin Devamı

Kapağa kadar TUBİTAK 7 projenin 6’sını destekledi. Ondan sonra sunduğumuz 16 projeden sadece 3’ü, onlar da kıyısından köşesinden sembolik olarak desteklendi. Örneğin 40 bin TL’lik bir projenin 10 binini karşıladı. Bu paranın büyük kısmı da öğrencilere ve öğretmenlerimize yol parası için gidiyordu. Yeme içme için bile para kalmıyordu.

 

 

Nefretin sebebi bu karikatür

ÖMER CEBECİ: Hepimiz maymundan gelmiyoruz. Mesela kimi bakkaldan ekmek alır gelir. Kimi Kütahya'dan otobüsle gelir. Kimi ise geç gelir. Kimi erken gelir. Kimi boş gelir.

DARWIN: Bana şimdi gelenler gelecek.

KAPAĞA ÖMER CEBECİ’NİN KARİKATÜRÜNÜ KOYUNCA OLANLAR OLDU

 

Matematik Dünyası dergisine yaptığınız kapaktan bahsedebilir misiniz? Kişisel bir sorun varmış gibi duruyor.

 

Matematik Dünyası dergisine, TUBİTAK Başkan Yardımcısı Ömer Cebeci ile Darwin’in karikatürlerinin yer aldığı kapak yaptık. Kapakta ne bir hakaret içeren söz vardı ne de aşağılayıcı durum. Bu kapağın altından kalkamadılar bir türlü. Oysa belli bir konuma gelenler, haklı ya da haksız her türlü eleştiriye açık olmalılar. Bunu gülümseyerek, hoşgörüyle karşılayabilmek, yüceliktir, erdemdir. 2008 sonunda çıkan bu kapakla beraber TUBİTAK’tan 2009’da ve 2010’da lise ve üniversite programları için destek alamadık. Aslına bakarsanız buna hazırlıklıydık. Ne de olsa ben bu köyü devlete güvenerek kurmadık... TÜBİTAK desteklese de desteklemese de Matematik Köyü etkinliklerine devam edecek.

 

Haberin Devamı

Bu benim yorumum elbet. Belki de başka gerekçeler vardır. Belki şansızlık eseri iki yıl üstüste çok kötü hakemlere düşmüşüzdür...

 

Desteği çekmelerine rağmen Matematik Köyü projesi tüm hızıyla devam etti. Peki, TÜBİTAK’a neden tekrar başvurdunuz?

 

Geçen yaz aslında liselilere sadece 2 program vardı. Gerisi üniversite düzeyinde programlardı. TÜBİTAK’tan destek gelmeyince, üniversite programını desteklemek için lise programlarının sayısını 2’den 6’ya çıkardık. Ve tabii ki ücret ödeyebilecek kesime seslendik daha çok. Para yüzünden kimseyi reddetmedik ve bununla gurur duyuyoruz ama değirmenin suyu bir yerden gelmeli. Yoksula, Doğuya, taşraya, varoşlara da hizmet vermek isteriz. Gelmek isteyen kimseyi de parası yok diye reddetmiyoruz ama bir yerden destek alırsak, yoksul kesimlere daha çok duyuru yapıyoruz.

 

BİZE DESTEK VERMEMEK HADLERİNE DEĞİL

 

Onlar, size destek vermeme sebeplerini ne olarak gösteriyorlar?

 

Her biri bahaneden öteye gitmeyen 5-6 gerekçe sundular. Mesela derslerin saat kaçta olacağını yazmamışız! Geceyarısı yapmayacağız herhalde! Ya da program yeterince ayrıntılı verilmemiş. Külliyen yalan! Bana en ağır gelen, benim Matematik Köy’ünde ders vermemin etik olmadığı gerekçesi. Çünkü bu köyün kurucusu Nesin Vakfı ve ben Vakf’ın yakınıyım... Bundan dolayı ders vermem etik bulmuyorlarmış. Kısacası bu köy sayesinde para kazanıyormuşuz...

 

Sanki Türkiye’de bilimden para kazanılırmış gibi... Para kazanmak istesek tatil köyü ya da dersane kurardık! Ayrıca para kazansak da kazandıklarımız tekrar Matematik Köyü’ne gider. Bu sebeplerin hepsi bahane. En iyi yaptığın işi yapma diyorlar ezcümle.

 

Aslında en çok üzüldüğün destek almamamız değil. Destek vermemeleri. Çünkü hadlerine değil. Türkiye’nin hatta dünyanın en iyi üniversitelerinden hocalar ders vermek için bu köye gelecekler, ceplerinden harcayarak, tatillerinden araştırmalarından çocuklarından feragat ederek, ama TÜBİTAK hayır diyecek. Öğrencilerin bu gibi durumlarda söyledikleri “dur” anlamına gelen bir kelime vardır ama benim dilim varmıyor!

 

 

TUBİTAK 'ta neler oluyor sizce? Kurumun işleyişinde sorunlar olduğunu düşünüyor musunuz?

 

TÜBİTAK’ta bana kalırsa çok ciddi temel sorunlar var.

Mesela kamplar kurarak, dergi ve kitap yayımlayarak bir yandan eğitim veriyor, diğer yandan eğitim vermeleri için başkalarına destek veriyor. Bu, çıkar çatışmasıdır.

Ayrıca hem kendi içinde araştırma birimleri var, araştırma yapıyor, hem de bilimsel araştırma için dışarıya destek veriyor. Örneğin plastik üzerine hem benim kurumumum hem de TUBİTAK araştırma yapıyorsa neden kendi projesini desteklemek varken benim projemi desteklesin ki. Bu da çıkar çatışmasıdır.

Bir yandan teknolojiye yönelik uygulamalı bilim, diğer yandan temel bilimlere yönelik bilim yapılıyor. AR-GE’yle temel bilim pek ender olarak bir arada bulunur. Uygulamayla teorik bilim dünyanın her yerinde çatışır. TÜBİTAK başkanı temel bilimci olsa, uygulamalı bilim bundan zarar görür, TÜBİTAK başkanı uygulamacı olsa temel bilim bundan zarar görür. Her şeyi bırakın, eczacı ve tıpçıların konferans ihtiyaçlarıyla matematikçilerin konferans ihtiyaçları bir değildir. Tek bir talimatnameyle düzenleyenezsiniz bunları.

Bilim şeffaf ve özgür olmalı. Öte yandan orduya da gizli araştırma yapılmalı. Bu da TÜBİTAK’ın bir başka çelişmesidir.

Bir kurumun bu kadar geniş ve bu kadar birbiriyle çelişen bir yelpazeye hizmet vermesi doğru değildir. Bilim ve eğitime daha etkin hizmet için TÜBİTAK’ın 8-10 parçaya bölünmesi gerekir.

 

HANGİ AKLA HİZMETSE BAŞBAKANLIĞA BAĞLANDI

 

Peki, kurumu yeterince şeffaf buluyor musunuz?

 

Bütçesi belli değil mesela. Ben bulamadım. TUBİTAK’ın internet sayfasına bakın bütçeyle ilgili hiçbir detay göremezsiniz. Kaç para alıyorlar, bu para nereden geliyor, nereye ne kadar harcanıyor… Hiçbir şey belli değil. Bu kadar etkin bir devlet kurumunda daha fazla şeffaflık gerekir.

 

 

TUBİTAK’ın Başbakanlığa bağlanmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

Hangi akla hizmetse TUBİTAK, AK Parti’nin kararlıyla Başbakanlığa bağlandı. Aslında TUBİTAK gibi bilimsel bir kurum daha bağımsız olması gerek. Cumhurbaşkanlığına ya da sivil toplum örgütlerine bağlanabilir ama Başbakanlığa bağlanmasına bir anlam veremiyorum.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!