Neden ve sonuç

Güncelleme Tarihi:

Neden ve sonuç
Oluşturulma Tarihi: Ekim 19, 2001 00:00

SÖZÜMÜZ meclisten (TBMM değil, laf gelişi) dışarı, eşeğin aklına nasıl karpuz kabuğu düştüğü anlaşıldı.Sağlık Bakanı Osman Durmuş, şarbon tehdidi konusundaki sorulara hatırlarsınız, ‘‘Birilerinin aklına karpuz kabuğu getiriyorsunuz. Böyle bir tehdit söz konusu değil. ‘Bize de yapın' der gibi bir soru bu’’ yanıtını verdi. Sayın bakanın yetkili ve dahası etkili bu yorumundan sadece bir gün sonra Ankara’da ilk şarbon alarmı verildiğine göre...Sizce karpuz kabuğu neden düştü?a) Gazeteci, Sağlık Bakanı'na ‘‘Şarbona karşı önlem alındı mı?’’ sorusunu yöneltti diye.b) Bakanın verdiği yanıtın ciddiyeti Türkiye'nin biyolojik terör riskine karşı ne ölçüde hazır olduğunu sergilediği için.c) Türkiye'nin Taliban himayesindeki terör şebekesine karşı kurulan uluslararası ittifaka katılarak potansiyel hedef haline gelmesi nedeniyle.Doğru şıkkı siz işaretleyin.* * *Önümüzdeki uzun savaş sürecinde (Başkan Bush'a göre iki yıl sürebilir) politika belirlerken doğru neden-sonuç ilişkisi kurmak zorunlu.Siyaset kurumunun -bazı lobilerce ‘‘Müslüman-Hıristiyan çatışması’’ olarak takdim edilen- bu yeni ve zor süreçte koordinatlarını belirlemesi ve daha da önemlisi pozisyonunu kamuoyuna benimsetmesi gerekli.Aksi halde örneğin Taliban sonrası Afganistan'da görev alacak BM askeri gücü komutasının Türkiye'ye bırakılması gibi olası risk/fırsatlar doğru çerçevede kalınarak tartışılamaz. Tıpkı asker gönderme kararı örneğinde olduğu gibi geleceğe dönük pozisyonlar yerine geçmişe takılıp kalırız.Madem bu yazı soru-yanıt oyunuyla başladı.Alın size en kritik soru:- Bu savaş bizim savaşımız mı?Hükümet -bizce doğru tavırla- sanki bizim savaşımız gibi davranıyor. Kritik kararlar alıyor, savaşta taraf tutuyor.Ama gözüken o ki, hükümetin toplum nezdindeki itibarı farklı nedenlerle aşındığı için halkı pozisyonuna ikna etme performansı da düşük.* * *Eğer New York'tan başlayıp Afganistan'a uzanan sıcak çatışmanın bizim savaşımız olduğunu düşünüyorsanız... O zaman savaşın sadece Irak'a değil örneğin Somali'ye sıçraması halinde ne gibi tavır alacağımızı da daha şimdiden hükümete sormamız gerekiyor. Olası bir şarbon saldırısına karşı ne gibi önlem alındığı sorusunu unutmamak koşuluyla!Aslında tabii ki bir ihtimal daha var...Her kararıyla Meclis'in itibarını ayaklar altına alan, siyaset kurumunu yıpratan bu hükümetten hayır gelmeyeceğini düşünüyorsanız...Referandum felaket değil şanstır.Her şey hangi pencereden baktığınıza bağlı.KARŞI GÖRÜŞ-KATKI‘‘Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bu kadar hırsız, yüzsüz, çapsız, sorumsuz, hiçbir niteliği olmayan milletvekili, sanırım bir araya gelmedi. Sayın Sezer'in vetosuna karşı söylediklerine baktıkça iğrenç olduklarını düşünüyorum. Bedeli ne olursa olsun seçim yasaları değiştirilerek bir erken seçime gidilmelidir. Bunları Meclis'te tuttuğumuz her gün, ülke için büyük kayba neden oluyor sanıyorum.’’ (Mukaddes AKAY)‘‘Son elli yılda Türkiye'nin başına ne geldiyse konuşmaktan geldi. Size anımsayabildiğim birkaç tanesini yazıyorum:‘Siz isterseniz hilafeti bile getirebilirsiniz.'+‘Ben orduyu yedek subaylarla idare ederim.'= Bir ihtilal+üç idam.‘Bulun 226'yı düşürün.'+‘Bana sağcılar adam öldürüyor dedirtemezsiniz.'= İki sene ortalama günde 20 ölü+bir ihtilal.‘Üç beş çapulcu'+‘Bir koyup beş alacağız'= Otuz bin can kaybı+boru hattı gelirinden milyarlarca dolar zarar.‘O parayı nereye verdiğimi açıklarsam savaş çıkar'+‘Gulu gulu dansı'= ???!!!Görüldüğü gibi bu ülkenin başına ne geldiyse konuşmaktan geldi. Sayın Durmuş haklı galiba.’’ (Erdal YETKİN)‘‘Yalnız küçük bir ayrıntı: ‘‘Şirret’’ zaten isim. Ayrıca isimlendirmeye gerek yok. Sıfatı şirir. Gerçi sıfat anlamında kullanılıyorsa da şirret, ayrıca isimlendirmemek bence daha iyi olur.’’ (Adil ÜSKÜDARLI)
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!