OluÅŸturulma Tarihi: Eylül 02, 2002 00:00
Bilim adamları, metabolizma ve iştahı düzenleyen 250 gen ve en az 40 nörokimyasal madde belirledi, ancak sosyal çevre de en az biyolojik belirleyiciler kadar güçlü.Atıştırmak birçoğumuz için kötü bir alışkanlık. Kendinizi atıştırma konusunda nasıl bulurmusunuz? Örneğin, filmlerde veya öyküler-fıkralarda rastladığımız, gece buzdolabı meraklılarından mısınız? Durmadan atıştırmak sizin için önüne geçilmez bir arzu mu? Şişmanlığınızın nedeni atıştırma merakından mı ileri geliyor?Eğer gerçekten hiç doymak bilmez biriyseniz, ciddi bir genetik bozukluğunuz olabilir. Tıpkı Amerikalı Moss gibi.Kaliforniya'da yaşayan Melissa Moss için, atıştırmak, bir ölüm kalım meselesi. Prader-Willi olarak bilinen, kromozomlara ait bir anormallik nedeniyle, Melissa, hem doymak bilmeyen bir iştaha hem de günde 1.600
kalori yese bile kilo almasına neden olan çok yavaş bir metabolizmaya sahip.Artıkları çalıyordu28 yaşındaki Melissa, ilkokuldayken yemekhanedeki artıkları çaldığını, hatta yerdekileri topladığını açıkça söylüyor. Bugün bir yetişkin olmasına karşın
yemek asla aklından çıkmıyor. Melissa gününü, ne kadar yiyebileceğini hesap ederek geçiriyor. Yoğurt, meyve, yağsız hindi sandviçleri ve televizyon karşısında yenen
diyet yiyecekler içeren günlük 1.300 kalorilik diyet, Melissa için sıkıcı olsa da hayatta kalmasını saÄŸlıyor. Hastalığa yakalanan ve tedavi edilmeyen kiÅŸiler, ergenlik çaÄŸlarında aşırı ÅŸiÅŸmanlıyor ve yetiÅŸkin olduklarında da kalp krizi, ÅŸeker hastalığı veya diÄŸer rahatsızlıklar nedeniyle ölüyorlar. Bazılarıysa, mideleri patlayana kadar yemekten yaÅŸamını yitirdi.Ä°ÅŸtahın biyolojisiBilim adamları, bu acımasız hastalığı inceleyerek iÅŸtahın karmaşık biyolojisini anlayabilir. AraÅŸtırmacılar, bu hastalığa baÄŸlı genetik anormalliklerin iÅŸtahı tam olarak nasıl ateÅŸlediÄŸini belirlemeye çalışıyor. Bu baÅŸarılırsa, yalnızca bu hastalığa yakalanan 20 bin Amerikalı tedavi edilmekle kalmayacak aynı zamanda neden bazılarının diÄŸerlerinden daha fazla yediÄŸi de anlaşılacak.Yemek yemek basit bir olay gibi gözükebilir, ancak açlığı hissetmekten tabağı geri itmeye kadar geçen tüm iÅŸlem, beyin ve mide arasında geçen dikkatli ve gizemli dolaşım tarafından yönetilir. Neden açıkıyoruz?Bilim adamları, metabolizma ve iÅŸtahı düzenleyen 250 gen ve en az 40 nörokimyasal madde belirledi, ancak sosyal çevre de en az biyolojik belirleyiciler kadar güçlü:Yemek yemenin sinirsel biyolojisi, ağızdan beynin sinirlerine pozitif sinyallerin iletilmesiyle baÅŸlar. Mutluluk hissi veren dopamin ve opioid salgılanır. Aynı anda, iÅŸtahı durduran hormonlar da salgılanmaya baÅŸlar. AÅŸağı daha fazla besin gittikçe, karın ÅŸiÅŸer ve bu da yemeyi durduran sinyallerin beyne iletilmesini saÄŸlar. Belirli besinlerin ‘‘Doydum'' diyen sinirsel ve hormonal sinyaller göndermeleriyle birlikte ince bağırsaklar da geri bildirim verir.Bilinen yanıt, beynin daha fazla gıda ve enerji alma uyarısını baÅŸlatmasıdır. Ohio Ãœniversitesi'nde pediatri endokrinoloÄŸu William Zipf, ‘‘İnsanların tüm özellikleri, yemek bulmak, yemek yemek ve yemek saklamak üzerine kurulu. 30 bin yıl önce yaÅŸamamız için gerekli olan yine buydu'' diyor. DiÄŸer bir deyiÅŸle, her ince insanın içinde, ‘‘daha fazla yersem, hayatta daha kolay kalırım'' diye düşünen biri vardır.Prader-Willi hastalığı veya genetik bozukluÄŸu, çok belirgin kökenlere sahip olduÄŸundan, bu bilinmez konunun aydınlatılmasına yardımcı olabilir. Birçok genetik bozukluÄŸun aksine, çoÄŸunlukla kalıtsal olmayan Prader-Willi, kromozom 15 dizisindeki onlarca genin silinmesine veya katlanmasına neden olan ve yumurta, sperm veya embriyonik oluÅŸum sırasında gerçekleÅŸen bir hata sonucu ortaya çıkar. Bozulan 10 gen, Prader-Willi'nin karakteristikleri arasında yer alır. Hastalığın özellikleriBu hastalığa yakalananlar, inanılmaz iÅŸtahlarının yanı sıra zayıf kaslara, yavaÅŸ bir metabolizmaya, küçük el, ayak ve üreme organlarına ve ayırt edilen üçgen bir aÄŸza sahiptirler. Kısa boylu ve sarışındırlar ve öğrenme yetenekleri belirgin ÅŸekilde düşüktür. Deriyi koparma, soruları tekrarlama ve eÅŸya toplama ve düzenleme gibi kompulsif davranışlar yaygındır. Aynı zamanda çok da inatçı olabilen bu hastaların çok iyi hafızaları vardır ve yap-bozlarda çok iyidirler.Bilim adamları artık, Prader-Willi hastalarında hasar gören genlerin, beyindeki hipotalamusun fonksiyonlarında da yer aldığına inanıyor. Hormonal tepkileri ileten hipotalamus, kalp atışı, vücut ısısı ve büyüme gibi metabolik sistemleri kontrol eder. Ä°ÅŸtah konusunda uzmanlarsa, hipotalamusun, yemeyi denetleyen sinirsel döngünün deÄŸiÅŸim noktası olduÄŸunu belirtiyor. Öte yandan, aşırı yemek yeme doÄŸumla birlikte baÅŸlamaz. Children's Mercy Hastanesi'nde sitogenez uzmanı (hücre geliÅŸimi) ve çocuk doktoru Merlin Butler, ‘‘Beynin, yemeyi denetleyen bu kısmı, ilk iki yılda etkin deÄŸildir. Ä°lerde etkin olmaya baÅŸladığındaysa, bir daha hiç durmaz'' diyor.25 tavuklu sandviçPeki, bu hastalar her zaman aç mı yoksa hiçbir zaman doymuyorlar mı? Zipf, bir çocuÄŸun, bir saatlik bir deneme süresi içinde 25 tavuklu sandiviç yediÄŸini, ardından da öğle yemeÄŸini istediÄŸini kaydetti. Zipf, bunun nedeninin, bu hastaların hiçbir zaman doymamamaları olduÄŸuna inanıyor. DiÄŸer bilim adamlarıysa, sorunun, aşırı etkin bir iÅŸtahla baÄŸlantılı olduÄŸunu söylerken, Moss, kendini her zaman aç hissetmediÄŸini belirtiyor.Bazı araÅŸtırmacılar, iÅŸtah ve metabolizmayla baÄŸlantılı nörokimyasalları daha derin olarak inceliyor. Florida Ãœniversite Hastanesi'nde pediatri uzmanı Daniel Driscoll, Prader-Willi ve diÄŸer obez hastalarının kanlarında ve serebrospinal sıvılarındaki leptin, grelin ve nöropeptit Y seviyelerinin anormalliklerini ölçtü. Çalışmada, farelerin hipotalamusuna enjekte edilen nöropeptit Y'nin, aniden aşırı yemeyi aniden arttırdığı saptandı. Leptin ve grelin, yeme ve metabolizma üzerinde güçlü sistemik etkileri bulunan iki hormondur.Mutluluk duygusuÄ°ÅŸtahla ilgili yakın zamanda yapılan araÅŸtırmalarda, beynin mutluluk merkezlerinin rolüne de deÄŸinildi. Norgren, yemeyle iliÅŸkili kimi nörokimyasalların, uyuÅŸturucu bağımlılığının temelinde de bulunduÄŸunu belirtiyor. ÖrneÄŸin kokain ve eroin, beyindeki dopamin seviyesini arttırır. Norgren, ‘‘Yemek yeme de, beynin tam olarak aynı bölgelerinde aynı etkiyi yapıyor'' diyor. Kansas Tıp Merkezi'nden Travis Thopmson ise, sinir taşıyıcısı gama-aminobutirik asidin, bir ÅŸekilde obsesif-kompulsif davranışların oluÅŸmasına katıldığını söylüyor. Sinir taşıyıcıları için gereken reseptörlerden birinin üretilmesinde görev yapan genlerden biri, Prader-Willi hastalarında deÄŸiÅŸen genlerin dizildiÄŸi kromozomda yer alıyor. Dahası Thompson, Prader-Willi hastalarının kanlarında, hasta olmayanlara oranla 3 kat daha fazla sinir taşıyıcısı bulunduÄŸunu saptadı.Discover dergisinde yer alan (Eylül sayısı) bu haberde, bu sinir taşıyıcısının beyindeki dopamin seviyesini inhibite ettiÄŸi göz önüne alınırsa, bu kiÅŸiler sadece tok bir midenin mutluluÄŸunu yakalamaya çalışıyor olabilir, denmekte.Â
button