Güncelleme Tarihi:
Sağlık Bakanlığı'ndan alınan verilere göre, Covid-19'la mücadele kapsamında uygulanan aşı miktarı 28 milyon 65 bin 684 doz oldu. Bu sayı her geçen gün artmaya devam ediyor. Aşı sırasının bir an önce gelmesini bekleyenler olduğu gibi, bu konuda tereddüt edenler ve hatta "Asla aşı olmam" diyenler de var. Ve sayıları hiç de az değil.
İstanbul İl Sağlık Müdürü Kemal Memişoğlu'na göre günlük 170 bin doz aşı randevusu açılıyor ancak bunun sadece 20-30 bini doluyor. 65 yaş üzeri için aşılamanın başlamasının üzerinden aylar geçmesine rağmen yüzde 18 hâlâ aşı olmadı. 55 ile 64 yaş arasındaki aşılama oranları ise sadece yüzde 62.
Peki neden aşı olmuyorlar?
'Sıra geldi ve olmadım' veya 'Sıra gelse bile olmam' diyen aşı kararsızları ve karşıtlarıyla konuştuk ve "Neden?" diye sorduk. Aldığımız cevapları da İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Alper Şener ile Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Fatma Nurhayat Saydam'a ilettik. Uzman isimler, aşı olmak istemeyenlerin kafasındaki soru işaretlerine tek tek yanıt verdi.
Ömer Faruk Şahin (21, Öğrenci)
Bir aşının ortaya çıkması için en az 5-6 sene gerekli. 6 ay içinde alınan sonuçlar bana güvenilir gelmiyor. 3-4 sene denenen aşılarda bile hasar oluşturduğu görülebiliyor. Ben bunun riskini almak istemiyorum. Koronavirüs bana göre pandemi ilan edilecek bir hastalık değil. Koronavirüs bence gribin biraz daha ağır seyreden versiyonu. Ben koronavirüs geçirmedim ama geçiren arkadaşlarım çok hafif atlattı. Ağır geçirenler de normalde gribi de ağır geçirenler oldu. Bu sebeplerden dolayı aşı olmak istemiyorum.
Ş.Ü. (33, Spor Eğitmeni)
Korona benim için bir tür grip virüsü. Ve ben grip için aşı olmayı gereksiz buluyorum. Eğer gerçekten böyle bir hastalık var ise (ki olduğuna dair inancım yok, pandemi diye bize yaşatılan şeyin farklı bir amacı olduğu düşüncesindeyim) bulunduğu iddia edilen aşının bu kadar yoruma ve yanılgıya açık olması düşündürücü. Güven vermiyor. Bu yüzden eğer kendi tercihimse bu, aşı olmayacağım.
H.Y. (40, Spor Eğitmeni)
Koronavirüsün insanlık tarihinin en kapsamlı aldatmacası olduğuna inandığım için ne aşı oldum ne de olurum.
Prof. Dr. Alper Şener: Aslında bunun cevabı rakamlarda; grip virüsünün öldürücülüğü % 1’in altındadır. Covid 19’da bu rakam % 4 yani dört kat daha öldürücü… Bulaş hızı da aynı şekilde hesap edildi. Ama salgın ortadan kalktığı zaman grip ile aynı oranda öldürücü ve bulaşıcı kalma ihtimali yüksek. Bunu ciddiye almamak akılcı olmaz çünkü halen devam eden ölümler var.
****
Çocuklarım korona oldu ben de onlarla görüştüm diye bana test yapmaya geldiler, önce kapıyı açmadım, kovdum gelenleri. Ertesi gün çocuklarımın zoruyla test yaptırdım. Aslında hiç hasta değildim, kullandığım ilaçlar beni hasta etti. Önce ilaçlarla hasta ettiler beni şimdi de aşı olacaksın diyorlar. Çocuklarım ısrar ediyor, başımın etini yiyorlar ama ben inanmıyorum. Aşılarla yaşlılardan kurtulmaya çalışıyor tüm dünya. İlaçlarla ölmedim aşı ile mi öleyim? Ben bekleyip ecelimle öleceğim.
Prof. Dr. Alper Şener: Bu tip spekülasyonlar hep olacaktır. Komplo teorisyenleri şunu düşünmeli önce; iddia edildiği gibi olsa korona gelişmiş dünyanın da sorunu olmazdı. Bir diğer önemli satır arası ise, kapitalist mantık yaşamı uzatıp daha çok tüketime odaklıdır.
Prof. Dr. Fatma Nurhayat Saydam: Koronavirüsün belli bir nüfusu yok etmek için ortaya çıktığına dair bir kanıt mevcut değildir. Genel kural olarak; bir salgın olması durumunda, etken ister bakteri isterse de bir virüs olsun, her zaman öncelikle toplumdaki yaşlı nüfus etkilenir. Veya yaşlılarda daha ölümcül seyreder. Bu durum tüm enfeksiyon hastalıkları için geçerlidir. Covid-19 pandemisinde durum değişmemiştir. Hastalığın ağır seyrettiği yaşlılarda ilaçların da daha az etki edeceği, yadsınamaz bir durumdur. Tüm dünyada şu an için mevcut olan ve kullanılan Covid-19 ilaçları, hastalığın ağır seyrettiği tüm yaş gruplarında kısıtlı etkiye sahiptir. Yeni ilaçların geliştirilmesi için tüm dünyada çalışmalar son hızla devam etmektedir.
Aşıya gelecek olursak, iddia edilenin tam tersine, öncelikle yaşlı nüfusun aşılanması sayesinde, bu yaş grubundaki hastaneye yatış ve ölüm oranları belirgin oranda azalmıştır. Son zamanlarda aşısız olan 40-50 yaş arası hastalan kişilerde hastaneye, yoğun bakım ünitesine yatış ve ölüm sayısında artış dikkat çekmektedir.
****
T.Ç (67 Emekli memur)
Şeker ve yüksek tansiyon gibi hastalıklarım var, ayrıca 2 yıl önce kalp pili taktırdım. Haberlerde aşılardan sonra ölen insanları duyunca, aşı bende de yan etki yapar mı diye korkuyorum, bu yüzden aşı olmak istemiyorum.
Prof. Dr. Fatma Nurhayat Saydam: Covid-19 aşılarından ülkemizde mevcut olan iki aşıdan, Sinovac ile aşılanmada, diğer mevcut BioNTech aşısına göre yan etkiler daha hafif şekilde görülmektedir. BioNTech aşısının özellikle ikinci dozundan sonra yan etkinin şiddeti artmaktadır. Şiddeti değişmekle beraber, görülen yan etkilerin özellikleri genellikle benzeşmektedir. En sık rastlanan yan etkiler; aşı yapılan kolda ağrı, kızarıklık ve şişliktir. Tüm vücutta görülen yan etkiler ise; halsizlik, baş ağrısı, kas ağrısı, üşüme titreme, ateş ve bulantıdır.
BioNTech aşısı sonrasında klinik tecrübe olarak, birkaç hastamda, aşı yapılan kol ile aynı tarafta boyun veya koltuk altı lenf bezlerinde ağrılı büyüme saptadım, neyse ki bu hassasiyet ve şişlikler ibuprofen veya parasetamol gibi ağrı kesici/ateş düşürücüler ile birkaç günde kontrol altına alındı. Hassas olan aşı bölgesine temiz, ıslak ve soğuk bir bezle kompres yapmak, rahatlama sağlayacaktır. Bol miktarda su içmek ve bol /rahat kıyafet giymek, ateşi kontrol altına almakta faydalı olacaktır. BionTech aşısında yan etkinin biraz daha şiddetli görülmesine rağmen, daha birinci dozdan itibaren vücutta daha iyi bir bağışıklık oluşturduğu gerçeği unutulmamalıdır.
****
Ben virüsün de doğal olarak oluştuğuna inanmıyorum. Bir anda tüm dünyada böyle bir salgının olması tesadüf değil bence. Aşının da şifa niyetli gibi görünse de öyle olmadığına, yararı 1 ise zararının 10 olduğuna ve bunun yakın ve gelecek zamanda görüleceğine inanıyorum.
Prof. Dr. Alper Şener: Yararı gösterilmeyen hiçbir aşı üretilmez-kullanılmaz. Tüm beşeri ürünlerde bu prensip vardır. Bu sadece aşı karşıtlığını körüklemek için dile getiriliyor. Bir de tabii ki, daha çok endüstriyel tıbbi ürünler kullanmayın- onun yerine bağışıklığınızı ayakta tutmak için bitkisel ürünler kullanın diyenlerin argümanı… Burada yine bir ticaret var ne yazık ki ve çok tehlikeli bir söylem. Aşılar öncesi dönemi bilmedikleri için bu konuda cüretkar davranıyorlar; bakın polio (çocuk felci) aşılaması yaygın olmadan her okulda yürüme engelli-poliyo sekelli arkadaşlarımız vardı. Şimdi neye bakarak aşıların yararından çok zararı var diyebiliyorsunuz! Ne yazık ki bu söylemlerin altında bazı ‘hekim’silerin imzası var! Bu sadece gündem oluşturmak, sosyal medyada takipçi kazanmak bunun neticesinde de ticari bir bakış ile çığırtkanlık yapmaktır. Bu tip söylemlerin mutlaka bedeli olur, çünkü baştan sona yanlış ve acımasız.
N.M. (53, basın çalışanı)
Aslında eski hayatıma kavuşmak, tedirgin olmadan hayatın keyfini çıkarmak için aşı olmam gerektiğinin farkındayım. Her ne kadar aşıların yan etkilerinin, hastalığın kendisinden çok daha zararsız ve katlanılır olduğunu düşünüyorsam da kendimi "denek" gibi hissetmek, geri adım atmama neden oluyor. Özetle, tarihi çok uzağa gitmeyen bu aşılara güvenemiyorum bir türlü. Aslında bu benim bütün ilaçlara genel yaklaşımım. Geçmişte yaşadığım bazı olumsuz tecrübeler yüzünden, sürekli kullandığım bir mide ilacı dışında hiçbir ilaca ve aşıya tam olarak güvenemiyorum. Sosyal medyada dolaşan bazı yorumlar da benim aşılardan biraz daha korkmama neden oluyor. Beklentim, bir mucize olması… Bir sabah uyandığımızda, virüsün kendi kendine yok olduğunun anlaşılması!
A.K. (26, İlaç sektörü)
Aşı olmak istemiyorum çünkü, bu sektörün içinde biri olarak yeni çıkan ve uzun yıllar denenme fırsatı olmayan bir aşıya güvenmiyorum.
Prof. Dr. Alper Şener: Bu konu ile ilgili tartışmalar suni gündem. Acil kullanım onayı sadece aşıda yok ki. Şöyle düşünün bir X hastalığı var ve bir ilaç buldunuz ve hastalık için çözüm. Bu X hastalığı her gün binlerce insanı öldürüyor. "Durun bir bakalım, gönüllüler kullansın. Etkisini görelim sonra genel kullanım onayı ve endikasyon tanımı yaparız." mı dersiniz yoksa acil kullanım onayı ile yaygın kullanım ile sonucuna göre mi değerlendirirsiniz? Kısa sürede bulunmasının nedeni ise; tüm dünya buna çalıştı ve para ayırdı, bu gayet normal.
Aşı gelmesine rağmen tedirginlik yaratmanın kimseye faydası yok. Bakın bu tip bilinçsiz ve içi boş söylemler yüzünden aşı hakkı olmasına rağmen her dört kişiden biri aşısını olmadı. Bizim salgını bitirmek için ‘sürü psikolojisine’ değil ‘sürü bağışıklığı’na ihtiyacımız var. Zaman bunları tartışma zamanı değil, çünkü bu yollar geçildi, aşı bulundu ve Türkiye’ye geldi. Yaygın yapılması için hazırlık yapılıyor.
Prof. Dr. Fatma Nurhayat Saydam: Koronavirüse karşı bu kadar hızlı bir şekilde aşı geliştirilmesi, tıp/insanlık tarihinin en büyük başarılarından birisidir. Bu pandemiden kurtulmanın, normal hayata dönmenin tek yolu, tek kurtuluş yolumuz - bugün için- aşı olarak görülmektedir. Geliştirilen aşıların koronavirüsten koruduğu, hastalığa yakalanan kişilerin hafif geçirmelerini sağladığı, yoğun bakıma yarış ve ölümden kurtardığı yapılan çalışmalarla ispat edilmiştir. Geçen her gün birçok ölüme neden olduğu için, mümkün olan en kısa zamanda aşılara onay verme zorunluluğu doğmuştur.
Ancak şurası unutulmamalıdır ki aşılara, faz 1, faz 2 ve faz 3 denilen aşının etkinliğinin ve güvenilirliğinin araştırıldığı ilk 3 önemli aşamayı geçtikten sonra acil kullanım onayı verilmektedir. Ve onay verilen aşıların yan etki ve etkinlik açısından takiplerine, aşı piyasaya verildikten sonra da devam edilmektedir. Ve aşıların yan etki ve etkinlik raporları Dünya Sağlık Örgütü, Amerika Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi, Birleşik Devletler Gıda ve İlaç Dairesi gibi önemli kurumlar/ kuruluşlar tarafından sıkı şekilde takip edilmektedir. Üstelik bugüne kadar 1,7 milyar doz aşı uygulanmıştır ve ülkemizde uygulanmakta olan Sinovac ile BioNTech aşılarıyla ilgili olarak, aşının yapılmasını engelleyecek ölümcül/ağır yan etki bildirilmemiştir.
****
Başak Oktay (28, Lojistik sektörü)
Aşı yerine insanlara garip şeyler vuruluyormuş haberleri çıkmıştı onun için güvenmiyorum. Bir de futbolculara vs aşı yapıldı ama esas toplu taşıma kullanan, işe gidip gelenlere ne zaman yapılacağı belli değil. Ben de bir yıldır işe gidiyorum ve hasta olmadım. Aşı sırası benim yaş grubuma gelene kadar hastalık azalır, aşı olmama gerek kalmaz diye düşünüyorum.
Prof. Dr. Alper Şener: Sürü bağışıklığı için toplumda %60-70 arası aşılanma oranı hesaplanıyor. Bu orana ulaşmak için yaş gruplarının nüfusta ağırlığı ve aşı olmayacak grup toplamı önemli. Türkiye genç bir nüfusa sahip ve aşı olmayan oranı yüksek olasılıkla Sağlık Bakanlığı bunu hesap ettiği için 20’li yaşlara inileceğini duyurdu.
B.M (42, Kamu çalışanı)
Aslında aşı yaptırma konusunda kafam karışıktı hala emin değildim ama son gördüğüm videodan sonra iyice emin oldum ve yaptırmamaya karar verdim. Videoda aşı olan insanlar kollarına bozuk para koyuyorlar ve bu madeni paralar kola yapışıyor. Tüm dünyadaki insanları izlemek için insanlara aşı ile mikroçip takılacağını duymuştum, bunu yapmanın en sağlam yolu da yapay bir vürüsü insanlara bulaştırıp onlara ölüm korkusu yaşatmak, sonra da aşıya ikna etmekti. Başardılar, video da bunu açıkça gösteriyor. Ben bu virüsün gerçek olduğuna inanmıyorum ve çipsiz özgür bir yaşam istiyorum.
Prof. Dr. Alper Şener: Bunu söyleyenlerin % 100’ünün ‘çip’i görmediğini ve ne işe yaradığını bilmediğine eminim. Ve tabii maliyetini…
Prof. Dr. Fatma Nurhayat Saydam: Aşılarda çip olduğu iddiası asla kanıtlanamamıştır. Bir iddia ortaya atıldığı zaman, iddiayı ortaya atan kişi bunu kanıtlamalıdır. Ama böyle bir şey gösterilememiştir. Üstelik, Facebook, Instagram gibi kanallar aracılığıyla her tür kişisel bilgilerimiz kolaylıkla herkes tarafından takip edilebilmektedir. Akıllı cep telefonları da her tür kişisel verinin toplanabildiği cihazlardan birisidir. Bu kadar çeşitli yollardan verilerimiz başka ellere kolaylıkla geçerken, aşıyı bu amaçla kullanmaya gerek olduğunu düşünmüyorum... İddia edenleri ispat etmeye davet ediyorum ve böyle bir şey mümkün olsaydı çoktan anlaşılır/bulunurdu diye düşünüyorum.
Şeyma Denizer (27, Hukuk Müşaviri)
Aşıların Covid-19’un ilk dönemlerinde etkili olduğunu düşünüyorum. Ancak virüs birçok kez mutasyona uğradı. Mutasyonlarda işe yaradığına inanmıyorum, bu sebeple olmak istemiyorum.
Prof. Dr. Alper Şener: Bu konuda bilgilerimiz artıyor. Sadece Güney Afrika varyantında yaygın olarak aşıdan kaçma durumu biliniyor. Aşıların diğerlerinde iyi çalıştığı çalışmalarda gösterildi. En son Hindistan varyantında da koruma sağladığı kanıtlandı.
Yaşım çok genç ve evlenip çocuk sahibi olmak istiyorum. Aşıların kısırlaştırdığına dair haberleri okudum ve buna inanıyorum. Dünya nüfusunu azaltmak istiyorlar ve bunun en iyi yol yaşlılardan kurtulmak ve çocuk sayısını azaltmak. Bu nedenle hem korona tedavisinde kullanılan ilaçların hem de aşıların bir düzmece olduğuna inanıyorum. Sıra gelse de aşı olmayacağım. Sevgilime de eğer aşı olursa onunla evlenmeyeceğimi söyledim onun da olmasını istemiyorum.
Prof. Dr. Alper Şener: Aşı kısır yapmaz. Ama korona hastalarında sperm sayısının azaldığı görüldü. Ama bu da tam anlamıyla korona kısırlık yapar anlamına gelmez.
Ben hayatım boyunca spor yaptım, sağlıklı beslendim. Hala da bu şekilde devam ediyorum. Katkı maddesi olan hiçbir ambalajlı gıdayı ağzıma sürmüyorum. Yaşım genç ve sağlıklı olduğum için koronaya yakalanmam. Yakalansam da farkına varmadan atlatırım. Ben bu kadar sağlıklıyken sonunda ne olacağı belli olmayan aşıya asla güvenmiyorum ve sıra gelse bile kesinlikle olmayacağım.
Prof. Dr. Alper Şener: Bu hastalık sağlıklı bireyleri de öldürebiliyor. Çünkü virüs bazen IFN yanıtını baskılıyor ve bağışıklık felç oluyor. Yani iyi durumda bir bağışıklığınız olsa bile işe yaramayabilir. Riske alınacak bir durum değil.
E.A. (75, Emekli işçi)
Benim yaşımdaki komşularım, akrabalarımdan koşa koşa aşıya gidenler oldu ama hepsi aşıdan hemen sonra korona oldu. Aşılarla canlı virüs veriyorlarmış vücuduna ve o yüzden korona olmayana da bulaştırıyorlarmış. Onları görünce bana da aynısı olur diye aşı olmaktan vazgeçtim.
Prof. Dr. Alper Şener: Virüsün Spike (dikensi) proteini elde edilip veriliyor. Zaten canlı virüsten elde edildiği teknoloji sadece inaktif aşılarda kaldı…Rekombinant dediğimiz teknoloji ile tamamen suni elde edilmeye başlandı.
Aşı sonrası korona virüse yakalanma oranınızı size bağlı…Salgın varken; maske takmaz ve diğer önlemlere uymazsanız yakalanabilirsiniz ama hafif atlatırsınız.