Nebat deyip geçme!

Güncelleme Tarihi:

Nebat deyip geçme
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 22, 1999 00:00

Haberin Devamı

Yukarda gördüğünüz güney sahillerimizde hızla serpilip büyüyen tetörist yosun. Yandaki fotoğraftaki gözalıcı yosun ise Fransa, İtalya, İspanya ve Hırvatistan'ın başına bela olan terörist yosun.

Katil olanı değilse de, terörist olanı Türkiye'nin güney sınırlarında ilerlemesine hızla devam ediyor. Katil yosunun gelmeyeceğinin garantisini ise kimse veremiyor. Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği'nin mücadele kararı aldığı bu iki yosun türü, balıkçıların ağlarından teknelerin çapalarına kadar buldukları her yolla yedi iklim dokuz bucak dolaşmaya devam ediyorlar.

Sarıldık... Her taraftan üzerimize üzerimize geliyorlar... Ya kuzeye de çıkarlarsa? Bu kez suçlayacak yabancı mihrak da yok, onlar da bu işle uğraşıyorlar. Bilimadamları için olmasa da biz dışarıda kalan fanilerin 1997'de adını duyduğumuz katil ve terörist yosun konusu artık günlük hayatımıza -en azından güneyde yaşayanlar ya da tatile gidenler için- girmiş durumda. Gerçi Avrupa basınının yakıştırdığı bu 'katil' ve 'terörist' tanımları bilimadamlarını fena halde kızdırıp, röportajlar sırasında fırça yememize neden olduysa da, geleneği bozmayarak biz yine de bu yazı boyunca 'katil' ve 'terörist' tanımlarını kullanmaya devam edeceğiz. Ama meraklıları için bu iki yeşilliğin Latince adlarını da verelim: Katil diye tanınan yosun türü literatürde Caulerpa racemosa, terörist olarak tanınan akrabası ise Caulerpa taxifolia olarak geçiyor.

Özellikle son haftalarda ‘‘Türkiye'de katil yosun var mı, yok mu?’’ tartışmalarının yeniden canlanmasından sonra görüşüne başvurduğumuz bilimadamları şu kesin cevabı veriyorlar: ‘‘Hayır yok!’’ (Tabii yosunun Latince adını kullanarak.) Ama bu cevabın arkasına hemen ekleniyor, ‘‘Ama gelebilir de!’’ İsmi son derece can sıkıcı olan bu nebat Akdeniz'de Türkiye karasularına girdiğinde neler olacak?

ŞİMDİLİK KORKUTUCU

Yayılım eğilimi ve salgıladığı toksik maddeler (terpeuler, sestiterpeuler) nedeniyle katil olarak tanımlanan yosun konusunda öncelikle söylenen, insana zarar vermediği. Ancak hızla yayılarak varolan bitki dokusunu yerinden yurdundan etmesi, bu bitkilerle beslenen diğer deniz canlılarının aç kalarak göçetmelerine neden olması, 'şimdilik' onu yiyen bir deniz canlısının olmaması nedeniyle de arsız bir biçimde plajları bile kaplaması, başta balıkçılar ve turizmciler olmak üzere pek çok kesimi rahatsız ediyor.

Bizim yosun (yani terörist olanı) aslında 1900'lerin başından beri Akdeniz'de. Süveyş Kanalı'nın açılmasından sonra Hint Okyanusu'ndan gelmiş. Ancak gelen sadece o değil, onunla birlikte 300'ün üzerinde tür girmiş Akdeniz'e. İ.Ü. öğretim üyesi ve Türk Deniz Araştırmaları Vakfı Başkanı Doç. Dr. Bayram Öztürk bu yeni canlıların da başlangıçta tehlike yarattıklarını ancak bir süre sonra ekosistem içinde bir dengenin kurulduğunu söylüyor. Öztürk, bütün bu yaygaranın büyük bölümünün boşuna telaş olduğu görüşünde ve olayın biraz da medyatik yanının insanlara çekici geldiğini söylüyor. Öztürk'e göre öncelikle yapılması gerekenin yosunlarla mücadele değil, sistemli bir izleme programı oluşturulması.

Ancak geçtiğimiz mart ayında Birleşmiş Milletler Çevre Programı çerçevesinde Girit'te yapılan toplantıda hem terörist hem de katil yosunla mücadele etme kararı alındı. Çevre Bakanlığı'na bilimsel dalış ve deniz kirliliği konularında danışmanlık hizmeti veren Caddebostan Balıkadamlar Klübü, Bilimsel Dalış ve Deniz Kirliliği Araştırma Bölümü Başkanı Dr. Mustafa Tolay ise bakanlık temsilcisi ve Prof. Dr. Şükran Cirik'le birlikte katıldığı Girit'teki toplantıyla ilgili olarak, ‘‘Yüzlerce bilimsel makale sunuldu bu toplantıda; hepsi de bu iki tür yosunun zararları üzerineydi. Artık bu konuda bir tartışma yok. Şimdi mücadele yolları konuşuluyor,’’ diyor.

Bugün itibariyle geniş bölgelerin artık katil yosundan temizlenmesi mümkün görünmüyormuş, ancak alınan uluslararası kararlar doğrultusunda bu tür bölgeler dalış yapmaya, tekne bağlamaya, trol çekmeye kapatılıyor. Daha küçük bölgelerde ise kimyasal, biyolojik ve mekanik mücadele yollarının geliştirilmesi çalışmaları yapılıyor.

Türkiye'de 80'li yıllarda sadece Akkuyu ve Üçadalar'da görülen terörist yosun 90'lı yılların sonunda artık Bodrum ve Marmaris'te.

Dr. MUSTAFA TOLAY

Katil yosunla nasıl tanıştınız?

- 1997 yılı başında Türkiye'de olay basına yansıdı. 9 Eylül Üniversitesi bizden yardım istedi. Elimizdeki bilgileri vermeye başladık ve 98'de Çevre Bakanlığı'ndan davet aldık. 98 Ocak ayında da yurtdışından davet aldık.

Katil yosun konusunda Avrupa ülkeleri neler yapıyor?

- Girit'te yapılan toplantıda tüm Akdeniz ülkelerinin katılımıyla, buna Türkiye de dahil, katil yosunun zararlı olduğu ve mücadele edilmesi gerektiği yönünde bir karar alındı. Yani bu yosunun tehlikeli olduğunu Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler söylüyor. Bütün ülkeler bununla savaşmak zorunda.

Bu toplantıda terörist yosunla ilgili karar alındı mı?

- Evet. Bu iki yosun bazı ülklerde birlikte var. Şimdiye kadar çalışmalar katil üzerine yoğunlaşmıştı, artık terörist üzerine de yoğunlaşılacak.

Çevre Bakanlığı bu konuda neler yapıyor?

- Bakanlık öncelikle katil için, sonra da terörist yosun için proje yaptı. Katil bizim ülkemizde olmadığı için öncelikle onu tanıtmak üzere afişleme çalışmalarını bitirdi. Şu anda baskıda. Bu ay sonunda da bir toplantı daha olacak. Belki de ilk kez bir çevre felaketi Türkiye'ye gelmeden duyuruldu, anlatıldı ve proje geliştirildi?

Doç. Dr. Bayram Öztürk

Terörist yosunla ilk nerde karşılaştınız?

- Hint Okyanusu'ndan Süveyş Kanalı yardımıyla Akdeniz'e geçiyor yüzyılın başlarında. 1980 yılında Prof. Dr. Şükran Cirik, 1989'da da ben rastladım. İki örneği birleştirip Türkiye'den ilk kayıt olarak bir yabancı dergide yayımladık. Şükran Hoca yosunu ilk tanımladığında Akkuyu'da çalışma yapıyordu, ben de Antalya'da Üçadalar'da; 1990'lı yıllarda ise Marmaris'e sonra da Bodrum'a yayıldığını gördük.

Katil yosun Türkiye'de var mı?

- Hayır. Ama gelebilir. Gelirse ne yapılabilir? Çözümü yok. Teknoloji, para ve zaman konularında sorun var. Doğrusu katil yosun nedeniyle henüz Akdeniz'de kaybolan bir tür yok. Ama katil yosunun olduğu bölgelerde tür çeşitliliğinin daha az olduğu görülüyor. Ama ekosisteme yeni giren her canlı bunu yapar.

Terörist yosun neden bu kadar hızla yayılıyor?

- Bir değişim trendi, hatta kuzeye doğru çıkma trendi var. Bir anormal gelişme var, bunu kimse inkar etmiyor zaten. Kaş-Kalkan bölgesi hala bakir ama Bodrum'daki bir takım koylarda bu bitki büyümeyecek de nerede büyüyecek! Bütün Bodrum deşarjı ordan akıyor. Ama açık denizde yok mesela. Hint Okyanusu'nda da bu tür yosunlarda anormal bir gelişme var. Akdeniz'deki bu türün dağılımının artışının sebebi bizce, global ısınma. Ama bunu tetikleyen bir başka faktör de evsel kökenli kirlenme. Gelişimleri daha da yükselecek ve buna karşı yapılacak bir şey de yok. Öteki canlıların yaşam mekanizmalarını bozmaya gerek yok, doğal akışına bırakmak gerekiyor. Felaket tellallığı yapmamak lazım.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!