Ne yedim, ne yedirdim

Güncelleme Tarihi:

Ne yedim, ne yedirdim
Oluşturulma Tarihi: Mart 11, 1999 00:00

Haberin Devamı

Avcılar Belediye Başkanı Salihoğlu: Görevi gençlere bırakıyorum. Siyaset meslek olmamalı

‘Salihoğlu konuşmalı..’’

ANAP'tan, Yılmaz'ın baskılarına karşın adaylık istemeyen Avcılar Belediye Başkanı, ANAP'lı Tahsin Salihoğlu'na dün böyle sormuştuk.

Salihoğlu konuştu:

‘‘1994'de Mesut Bey'e 'beni aday yaparsan, bu son' demiştim. Eğer bir beş yıl daha devam etseydim, küçük sayılabilecek servetim tükeneceğinden çoluk çocuğuma bir şey bırakamayacak, dilenci olabilecektim.’’

İlginç bir kimliği var Salihoğlu'nun... Batı Trakya'daki Türk azınlığın içinden geliyor. Bir mücadele adamı olduğu anlaşılıyor. Türkiye'de burslu okumuş, İTÜ Makina Fakültesi'ni bitirmiş. Batı Trakya müftüsünün tutuklanması üzerine 1990'lerin başında Patrikhane'yi basmış; dünyada olay yaratmış bir isim olmuş...

Dışişleri Bakanlığı döneminde Batı Trakya sorununa yakın destek verdiği için Mesut Yılmaz'ı çok sevdiğini söylüyor. Zaten bu tanışıklık nedeniyle 1992 ara belediye seçimlerinde Avcılar'dan aday gösterilmiş... O günden beri 6.5 yıldır sürdürdüğü belediye başkanlığına bu seçimlerde noktayı koyuyor.

Kendisini belediyede ziyaret ettiğimizde sunduğu çay ve kurabiyelerin parasını cebinden ödüyor. Bilinenlerin aksine Özel Kalem ve Halkla İlişkiler Müdürü yok. 1992'de 530 kişiyle aldığı kadrosunu 340 -140'ı memur-olarak teslim ediyor. Yeniden onararak modern bir görünüm alan belediye binasında tüm çalışanların isimlerinden oturdukları masaya kadar; elektrik düğmelerinin hangi odayı yakacağından ödenek borç listesine kadar herşeyi biliyor. En sevdiği personeli de, Zabıta Müdürü Baki Çeçen.. Bize tanıtırken, ‘‘Tek kuruş rüşvet aldığını bilen gören yoktur’’ diyor. Anlatılanlara göre, bu zabıta müdürü 'kelaynak'lardanmış... Bize şöyle konuşuyor:

‘‘Başkanım beni görevden al da, zabıta memurlarının karnı doysun diyorum, 6.5 yıldır yanından ayırmıyor.’’

Çeçen'e bir fabrika sahibinin kaçak inşaatına karşılık bir Renault vermeyi önermiş. O da, Salihoğlu'na sormuş:

‘Başkanım arabayı yıkmadan mı alayım, yoksa alıp mı yıkayım.’’

Gülüyoruz.

Salihoğlu şöyle konuşuyor:

‘‘Böyle çalışkan ve dürüst adamı neden görevden alayım. 1994'de bana 4 bin oy kazandırdı.’’

Görevi süresince pazar dahil hiç izin yapmadığını söyleyen Salihoğlu, görev süresi içinde Marmara Belediyeler Birliği'ne gereksiz ve yararsız para aktarımı yapılacağı için üye olmamış, birliğin düzenlediği hiç yurtdışı gezisine gitmemiş...

‘‘ANAP dahil hiçbir parti yemeği vermedim, belediye meclis üyelerini ağırlamadım. Hatta belde belediye başkanlarının çok ilgi gösterdikleri ne New York'u, ne de Singapur'u gördüm. Ne yedim, ne yedirdim. Yeseydim, 10 milyon dolarım olurdu. Bir Belediye başkanı rüşvet yemezse, o belediyede rüşvet yiyen olamaz.’’

Hakkındaki iddiaları sıralıyoruz. Hiç ciddiye almadığı görülüyor. Şöyle yanıtlıyor:

* Ahmet Zorlu, 25 katlı bir ticaret/hizmet binası yapmak istedi. Kendisiyle hiçbir pazarlık yapmadık. Bu durum üzerine, 'bunlar nasıl adamlar' deyip gönlünden koptuğu şekilde bir Ticaret Lisesi yaptı. Asım Kocabıyık'ın yaptırdığı İlköğretim Okulu'nun da belki örneği yoktur.

* Amcamın oğullarından Emin Öztürk Başkan Yardımcısı; Mümin Öztürk de, İmar Müdürü'dür. İkisi de ehil belediyecidir. Dürüsttürler, namusludurlar. Yedikleri iddiası asılsızdır, gitsinler servetlerine baksınlar. Keşke herkes onlar gibi olsa...

* Hakkımda bugüne kadar imarla ilgili 10 dava açıldı, 9'undan beraat ettim. Sadece Trafik Hastanesi'nin Azmi Ofluoğlu'na kiralanması nedeniyle Trafik Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Suphi Konukman tarafından mahkemeye verildim. Rehabilitasyon havuzunu yıkmamaktan Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanmam sürüyor.

* Ömer Topal bir gün geldi, 'Tekstilci Davut Kölük'ten kumar karşılığı bir arsa kazandığını ve bu yere büyük gıda mağazası kuracağını söyledi. İmarla ilgili bir sorununun çözümü için 20 milyar bağış yaptı. Vurulduktan sonra iş ortada kalıyor. Belediyeye bağışı halen duruyor.

* Korkmaz Yiğit ve Kemal Gülman, bölgemiz sınırlarında kalan Bahçeşehir'in yanındaki çiftlik alanını yüzde 30'la kat karşılığı almışlardı. İmarlı alanı Bahçeşehir statüsüne çevirdikten sonra, kayıtlı olarak 340 milyar lira bağış alacaktık. Olay patladı dosya elimizde kaldı.

* Avcılar Hizmet Vakfı'mız vardır. Öyle bilinenler gibi değil... Benim başkanlığımda bütün partilerin temsilcileri de Yönetim Kurulu'nda yeralıyor. Bağışlardan topladığımız 35 milyar lira ile İstanbul Üniversitesi Avcılar Kampüsünde bir hastanenin kaba inşaatını bitirdik. Bağışlarla da dört katlı bir polis karakolu yaptık.

Vallahi bugün açım

Salihoğlu, ‘‘Bugün 3 bin doların var mı, desen cevabım yoktur’’ diyor. Ve aybaşına kadar cebinde kaldığını söylediği 50 milyon lirayı gösteriyor. Yemin ederek şöyle konuşuyor:

‘‘Vallahi de, billahi de bugün açım. Özel arabamı onartım, 350 milyon lirayı tedarik edemiyorum.’’

Sözlerine devam ediyor:

‘‘1992'de seçildiğim zaman bugünkü değerle 100 milyarlık malzemem vardı. Doğalgaz ve havuz yapımı tesisatı. Bir iki adamımla yürüttüğüm işlerim geriledi, bugün elimdeki malzemenin değeri 18 milyara düştü. 6.5 yılda mütevazi dört gayrimenkul tapumun dışında artış olmadı. Eskiden karım yılda dört kez Vakko'ya giderdi, 6.5 yıl içinde ise iki kez gidebildi. Hergün kuaförden çıkmazdı, bu süre içinde üç kez kuaföre gittiğini söyleyebilirim. Bana günah; çocuklarıma bırakacağım bir şey yok. Sünnet, düğün törenlerine takı takmaktan gidemez oldum. Ama alnımın dik olduğunu biliyorum.’’

Salihoğlu, aday olmamasının şaşırtıcı nedenlerini böyle sıralıyor.

Görevini bırakmadan önce tek dileği; Avcılar sahilinde 65 dönüm arazi üzerine kurduğu Selanik'teki evin aynısını yaptırdığı 'Atatürk'ün Evi' ile adını Barış Manço koyduğu Kültür Sitesi'nin açılışını yapmak... Kurdelayı da eşine kestirmek...

Çiller’in acı intikamı

Yaşar Aydın, Çiller'in safında yeralmadan önce Orhan Keçeli ekibindendi. Keçeli, Çiller'in genel başkan seçilmesinden sonra DYP'den ayrılmak zorunda kalmış, Aydın ise Çiller'in kanatları altında politika yapmayı tercih etmiştir.

Karadenizli ve müteahhittir.

Çiller, Demirel'in liderliğindeki DYP'nin 3. bölge milletvekili adayı olarak 1991 seçim kampanyasında en büyük katkıyı Aydın'dan görmüş, onun evinde konuk bile olmuştur.

Aydın, 'Leydi'sinin milletvekili seçilmesi için hiçbir harcamadan kaçınmamıştır.

Küçükçekmece İlçe Başkanlığı'na getirildiğinde tek amacı Belediye Başkanlığı'nı ele geçirmek olmuştur.

Bu süreci bu seçimlerde yakalamış; aday adaylığını ilan etmiştir.

15 Ocak'ta ilçeyi Meral Akşener, Celal Adan ve Şahin Özer'le ziyaret eden Hayri Kozakçıoğlu, partililerin huzurunda Yaşar Aydın'ın kolunu havaya kaldırarak ‘‘İşte size koç gibi aday’’ demiştir.

Partinin 'kurmayları' ise, Çiller'in kafasında 'hacı-hoca' takımından bir aday olduğunu bilmemektedirler.

‘‘Hayır... Yaşar'ı bırakın, benim adayım Hacı Akyüz'dür’’ demiştir.

110 kiloluk Yaşar Aydın bir anda yıkılmıştır.

‘‘Orhan Keçeli, ne kadar haklıymış’’ diye söylenmiştir.

1989'da SHP'li Ertuğrul Tığlay'ın belediye başkanlığında belediyede çalışan bir memur olan Hacı Akyüz, bugün bölgede oturan Azerilerin önderi sayılmaktadır.

Yaşar Aydın, 'koç gibi kurban' edilince, kendi binasında kira almaığı DYP'nin tabelasını sökmüştür. Yerine, 'Burak İnşaat' tabelasını asmıştır.

Tansu Çiller, asıl 'Babanın takımı' diye bilinen insanlardan bir güzel intikamını almıştır.

Şimdi Yaşar Aydın, 'tamam mı, devam mı?' diye düşünmektedir.

Bu yazıyı yazdığımızda beklenmedik son haber gelmiştir:

‘‘Yaşar Bey, DYP'nin tabelasını yine astı.’’

NE DEMİŞLERDİ?

İşçi sınıfı cennete gider

‘‘Emekçiler, bu seçimi düzen partilerini cezalandırmak için kullanmalıdır. Ben de bu düzenin tekerine çomak sokmak, yoksul halkı oyalamaktan başka bir işe yaramayan seçim gürültüsünü bastırmak için aday oldum.’’

(Sosyalist İktidar Partisi (SİP) üyesi Süleyman Ülger, 1994 yerel seçimlerinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olmuştu. Çok çalıştı, Aksaray'daki İSKİ binasının önünde basın toplantıları yaptı. 'İşçi sınıfı'na bir seçim eğlencesi yaşattı, yaşadı.)

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!