Güncelleme Tarihi:
Bakan Eker, hakkında verilen gensoru vesilesiyle “AK Parti Hükümetinin, 2002'de devraldığı enkazı, nasıl düzelttiği hakkında bilgi sunma fırsatı bulduğunu” söyledi.
Son 1-2 yılda dünyada petrol fiyatlarının 23 dolardan 120 dolara yükseldiğini anımsatan Eker, doların fiyatının artması nedeniyle bioetenol ve biodizel yakıta ağırlık verildiğini, bunun da yağlı tohumların tüketimini artırdığını bildirdi.
Küresel ısınmanın dünyada üretim düşüklüğüne neden olduğunu belirten Eker, “Büyük nüfus barındıran ülkelerin refah seviyesinin artışı nedeniyle gıda tüketim alışkanlığı değişti. Daha çok et, süt tüketmeye başladılar. Hububat hayvan yemi olarak kullanıldığı için hububat tüketimi de böylece arttı” diye konuştu.
Türkiye'de kuraklığa rağmen hububat fiyatların diğer ülkelere oranla daha az arttığına işaret eden Eker, dünyada fiyatı yüzde 130 artan buğdayın fiyatının Türkiye'de yüzde 40 arttığını bildirdi.
Pirinçteki fiyat artışının yapay bir sorun olduğunu yineleyen Eker, şöyle devam etti:
“Türkiye'de pirinç fiyatının artışını gerektirecek arz eksikliği olmadı. Bugün itibariyle mağazalarda pirincin fiyatı 2.9 YTL'den 2 YTL'ye düştü. AK Parti Hükümeti, pirinç üretimini 360 bin tondan 700 bin tona çıkardı. Bu durduk yerde olmadı. Çeltikte ürün destekleme getirdik. 2002'de gübre desteği kaldırılmış. O gün desteğin kaldırılmasına imza atan dönemin bakanları, bugün gensoruya imza atan arkadaşlar. Zirai mücadelede tarım ilaçları desteği, pazar fiyatı desteği, ucuz elektrik desteği kaldırılmış.”
AK Parti hükümetleri dönemindeki tarımsal destekler hakkında bilgi veren Eker, hububata 1 milyar 632 milyon YTL, mazota 2.13 milyar YTL, hayvancılığa 1.3 milyar YTL, prim desteklemesine 1.3 milyar YTL ödendiğini bildirdi.
Çiftçilere verilen kredilerin faizlerini yüzde 59'dan 0-13 aralığına çektiklerine dikkati çeken Eker, “Ne ölen ne çöken var; tarım dimdik ayakta. Tarımda kişi başına gelir bin dolardan 2 bin 433 dolara çıkardık. Kredi alan her yüz çiftçiden 98'i borcunu tıkır tıkır ödüyor. Demek ki ödeme gücü var” diye konuştu.
“DGD, SON DERECE ADALETSİZ...”
AK Parti Grup Başkanvekili Nurettin Canikli, MHP'li milletvekillerinin, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker hakkında verdikleri gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmamasına ilişkin söz alarak, gensoruyla AK Parti Hükümetleri dönemi ile önceki hükümetlerin destekleme politikalarını karşılaştırılma imkanı bulduklarını belirtti.
Canikli, 2002 ile 2007 yıllarında uygulanan tarımsal destekleri anlatarak, AK Parti iktidarından önce tarım sektörünün Doğrudan Gelir Desteği (DGD) yöntemiyle desteklendiğini bildirdi.
Canikli, “DGD, son derece adaletsiz, dengesiz, tarımda planlı yönetime imkan hazırlamayan bir uygulamaydı. Sadece toprak sahipleri üzerine kurulan bir sistem. 57. Hükümet, IMF'ye gönderdiği mektupta tüm destekler kademeli olarak kaldırılarak DGD uygulamasına geçileceği sözü verilmiş. Sözünüzü tutmuş, diğer bütün destekleri kademeli olarak kaldırmışsınız. Bizi 'IMF'den talimat almakla' itham edenlere hatırlatırım. IMF'ye gönderilen mektupta dönemin Hazineden sorumlu bakanı Recep Önal'ın imzası var” diye konuştu.
AK Parti döneminde DGD'nin, tarımsal desteklere oranının yüzde 30'un altına düşürüldüğünü ifade eden Canikli, “Sadece toprak ağalarını zengin eden sistemdi. Biz bu politikayı terk ettik, onun yerine çiftçiye, üretime, ürüne destek verdik” dedi.
GENSORU REDDEDİLDİ
TBMM Genel Kurulunda, görüşmelerin tamamlanmasının ardından yapılan oylamada gensorunun gündeme alınması reddedildi.
MHP, Bakan Eker hakkında, son aylarda pirinç, bulgur ve bakliyatta fiyat artışları yaşanırken, gerekli tedbirleri almadığı ve sorumsuz davrandığı gerekçesiyle gensoru açılmasını istedi.
Gensoru önergesinin gerekçesinde, son yıllarda tarımdan geçimini sağlayan çiftçilerin büyük sıkıntı yaşadığı, tarımda girdi fiyatlarının arttığı, buna karşılık çiftçilerin ürünlerini değeri fiyattan satamadığı ve her geçen yıl çiftçilerin gelirlerinin, refah seviyesinin düştüğü ifade edilmişti.
Eker'in görevini ihmal ettiği, sorumluluğunun gereğini yapmadığı, kamu hazinesini zarara uğrattığı, vatandaşları ve özellikle çiftçileri mağdur ettiği, zarara uğrattığının açık olduğu kaydedilmişti.