Güncelleme Tarihi:
Daha az paramız, daha fazla zamanımız olduğunda daha mı mutlu oluruz? Financial Times Gazetesi yazarı Richard Tomkins, 'Nasıl mutlu oluruz' konulu yazısında, zenginliğin ve paranın insanları 'daha mutlu' etmediğini söylüyor.
Tomkins, ABD ve Avrupa'da ortalama yaşam standardının 1700'lü yıllardan beri dört kat arttığını belirtiyor.
Yaşam standardının gelecek 100 yılda dört ile sekiz kat daha artacağı tahmin ediliyor. Yani, yaşam mücadelesi insanoğlunun en önemli sorunu olmaktan çıkıyor. Ekonomik kalkınma, son yıllarda refah düzeyini artırıyor. Ancak bu kalkınma, insanların mutluluk anlayışlarında bir ilerleme olmasını sağlayamıyor. Artan refaha karşın, ABD, İngiltere ve Avrupa'da yapılan araştırmalar, mutluluk seviyesinin aynı kaldığını gösteriyor. Hatta son 30 yılda insanların mutluluk seviyesinde düşme meydana gelmiş durumda.
MASLOW HAKLI ÇIKTI
Tomkins, bu durumun bir nedeni olarak refah seviyesinin her yerde yükselmemiş olmasını gösteriyor. Hatta batı ülkelerinde bile halen çok sayıda insan fakirlik içinde yaşıyor. Tomkins, Psikolog Abraham Maslow'un teorisine bakıldığında paranın mutluluk için gerekli ön koşulları sağladığını söylüyor. Para olmadan insanlar temel ihtiyaçlarını karşılayamıyorlar. Maslow'un teorisine göre, insan ihtiyaçlarının en tepesinde 'kendini gerçekleştirme', ikinci basamakta 'değer, başarı, kendine saygı', üçüncü basamakta 'ait olma ve sevgi', dördüncü basamakta, 'emniyet, güven, düzen ve değişmezlik', beşinci basamakta 'açlık, susuzluk ve cinsiyetin fizyolojik doyumu' yer alıyor.
Tomkins, mutlulukla ilgili çalışmaların Maslow'un önergesini desteklediğini kaydediyor: ‘‘Bu çalışmalar düşük gelirli insanların gelirleri arttığında önemli oranda mutlu olduklarını gösteriyor. Fakat bir kez mütevazı bir gelir düzeyine ulaştıklarında, gelirlerinin daha fazla artması onlara çok daha az ekstra mutluluk sağlıyor.‘‘
Ancak Maslow'un piramidine karşın, geçmişte yaşam mücadeleleri 'zorlu' geçen kişiler ve devletler, ekonomik refahın mutluluğun anahtarı olduğuna inanıyorlar. Tomkins, yazısında bireyler için geçerli olanın milletler için de geçerli olduğunu söylüyor. Zengin ülkelerdeki insanların fakir ülkelerde yaşayanlara göre, daha yüksek mutluluk düzeyine sahip olduğunu belirtiyor. Ancak belli bir gelişmişlik düzeyinden sonra refah düzeyindeki artış, ekstra mutluluk getirmediği gibi mutsuzluk da getirebiliyor.
Tomkins, yazısında paranın mutluluğu satın alamayacağı söyleminin yeni olmadığının üzerinde duruyor. Toplulukların zenginlikleri artıkça mutluluk seviyelerinin artmadığını dile getiriyor.
Kişi başına düşen milli gelir (kişi başına GSMH) son 50 yıldır, dünyada refahın tayin edilmesinde ölçü olarak kullanılıyor. Tomkins, bu ölçümün artık daha fazla mutluluğun ölçütü olmadığını belirtiyor. Hatta gelir yüksekliğinin insanları daha mutsuz ettiğini savunuyor.
SERVET VAR, ZAMAN YOK
Yazısında ‘‘19 tane daha fazla evimiz, arabamız olsa, 19 kere daha fazla tatil yapsak daha mı mutlu oluruz? Bu kadar şeyi yapabilmek için nasıl zaman bulurduk?‘‘ diye soruyor. Hükümetlere, refahın göstergesi olarak GSMH'i terk edip, insanların mutluluklarını ölçebilecekleri yeni hedefler edinmeleri tavsiyesinde bulunuyor.
Hatta şu ana kadar ilerlemenin başka bir göstergesini oluşturmak için birkaç teşebbüste bulunulmuş. ABD'de 'Gerçek İlerleme Göstergesi ve İngiltere'de 'Güçlendirilebilir Ekonomik Refah İndeksi' oluşturulmuş.
Tomkins, iktisatçı John Maynard Keynes'in öngördüğü gibi batının zengin ülkelerinin bir dönüm noktasına ulaştığı görüşünü savunuyor. Post materyalist bir çağa girmemiz sonrasında mutluluğun politik ve kültürel gündemlere taşındığını kaydediyor.
Tomkins, yazısında mutlulukla ilgili çalışmaların patlayan bir endüstri haline geldiğini de değiniyor. Konuyla ilgili kitaplar basılıyor, konferanslar düzenliyor. Yazar, çok yakın bir gelecekte insanların mutluluğu, yeni para birimi olarak isimlendireceğini belirtiyor.