Oluşturulma Tarihi: Ocak 13, 2002 02:03
Doğumunun 100'üncü yıldönümü kutlamalarına hazırlanılan dünyaca ünlü şair Nazım Hikmet ile ilgili 39 yıldır gizli kalan büyük bir sır ortaya çıktı. 73 yaşındaki Adile Hüseyinova, ünlü şairin gizli sevgilisi olduğunu, Vera'yla evliyken bile buluştuklarını söyledi.
NAZIM Hikmet'in özel yaşamıyla ilgili bilinmeyen bir gerçek ortaya çıktı: Nazım, 60'lı yaşlarına doğru aşık olduğu ‘‘saçları saman sarısı, kirpikleri mavi’’ karısı Vera ile yaşadığı evi, tam da öldüğü gün, 3 Haziran 1963 tarihinde terk edecek ve o sıradaki gizli sevgilisi Adile Hüseyinova'nın evine yerleşecekti. Evi terk etme planının nedeni ise Vera'nın eski kocasıyla gizlice buluşmakta olduğunu öğrenerek büyük bir psikolojik darbe yemesiydi.
OTORİTELER DOĞRULADI
Bu sırrı açıklayan gizli sevgili Adile Hüseyinova, hukuk fakültesinde okuyan torunu Andrey ile Moskova'da zor koşullarda yaşadıkları tek odalı evinde, konuyla ilgili açıklamalar yaptı. Hüseyinova'nın açıklamaları, o dönemde Nazım Hikmet'e yakın olan ve artık sadece birkaçı hayatta kalmış dostları tarafından da doğrulandı. Nazım hakkında eserleri bulunan ve önceki yıl ölen ünlü Türkolog Radi Fiş'in eşi Valda Valkovskaya Fiş, Moskova Devlet Yabancı Diller Üniversitesi Türk Dili veEdebiyatı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Tofik Melikov, Nazım hakkında arşiv çalışması yapmakta olan genç şair Mustafa Öztürk, Hüseyinova‘nın anlattıklarını doğruladılar.
Hüseyinova, öncelikle yıllardır neden sustuğunu ve neden şimdi konuşmaya başladığını açıkladı. Hüseyinova, ‘‘Nazım, 1963'te öldü. Hiç kimsenin onun hakkında kötü düşünmesini istemedim. Vera da yaşıyordu. Ben bir Müslümanım ve ilişkide olduğum Nazım da evliydi. Kimsenin bu durumu yanlış yorumlamasını istemedim. Bu aynı zamanda Nazım'ın da sırrıydı. Bunu bozmaya hakkım yoktu. Şimdi açıklıyorum, çünkü yaşım 73. Yakında ölebilirim ve sırlarımı mezara götürmek istemiyorum. Ayrıca herkesin Nazım'ın insancıl yönünü bilmesini istiyorum‘‘ dedi.
Prof. Melikov da Hüseyinova'nın susmasını kendisinin de istediğini belirtti ve ‘‘Geçmişte açıklansaydı, büyük gürültüler kopardı. İnsanlar birbirine düşerdi’’ diye konuştu.
Adile Hüseyinova, Nazım Hikmet'in Vera ile birlikte yaşadığı evlerine defalarca gittiğini, Vera'nın çoğu zaman evde olmadığını, ya akrabalarını ziyaret, ya akademik çalışmalar ya da özel işleri için genellikle evden uzak kaldığını, ancak Nazım'ın o evde kendisiyle asla yakınlaşmadığını belirtti. Nazım ile iki yıl boyunca, şairin ölümüne değin süren tanışıklıkları sırasında iki kez Bakü‘de buluştuklarını belirten Hüseyinova, ‘‘Birbirimizle yalnızca orada yakın olduk, birlikte olduk’’ dedi.
İSTANBUL KIZLARINI ANDIRAN ADİLE HANIM
Nazım ile ilgili anılarını kaleme alan ve Türkiye‘de bir kitap halinde basılması için çaba gösteren Adile Hüseyinova, Nazım'la tanımış akademisyen Ekber Babayev aracılığıyla 1961‘de tanıştığını söyledi. Müzik eğitimi almış olan, o dönemde Moskova'daki Lenin Kütüphanesi'nde çalışan ve bir yandan da Edebiyat Enstitüsü‘nde öğrenimine devam eden Hüseyinova, Nazım'ın da katıldığı bir toplantıya halk şarkıları söylemesi için davet edildi. Nazım, Azeri kökenli olan şarkıcının babaannesinin Türk olduğunu öğrenince, memleket hasretinin de etkisiyle daha fazla etkilendi ve dostlarına onu, ‘‘İstanbul kızlarını andıran Adile Hanım’’ şeklinde takdim etti. Hüseyinova, ilk karşılaşmalarını anlatırken ‘‘Onu görünce ağzım açık kaldı. Çok yakışıklydı. O da bana uzun süre şaşkınlıkla baktı. Yüzümü avuçlarının içine aldı, gözleri buğulandı. Sonradan anladım ki Türk kadınına benzerliğim onu çok etkilemişti. Beni annesine de benzetirdi’’ dedi.
VERA’NIN ESKİ EŞİYLE BULUŞMASINI ÖĞRENDİ
‘‘Nazım hiç şikayet etmezdi. Hiç kimse hakkında, kendisi hakkında hiç kötü konuşmazdı. Gerçek bir erkek gibi davranırdı’’ diyen Adile Hüseyinova, o gün akşama kadar suskun oturduklarını belirtti. Hüseyinova, rahatsız etmemek için ışığı bile yakmadı. Karanlıkta belki de Nazım kendi kendisine ağlamıştı. Nazım'ın ayrılmasından sonra hemen Babayev'e telefon ettiğini belirten Hüseyinova, Nazım'ın bu halinin nedenini o zaman öğrendi. Babayev şunları söyledi: ‘‘Evlerinde büyük bir skandal var. Vera, eski kocasıyla buluşuyor, onu aldatıyor. Nazım bunu öğrendi. Çok kötü durumda. Birkaç gündür evine gitmiyor, benim evimde kalıyor...’’
Hayattaki en zor şey aldatılmak
Nazım, 31 Mayıs günü, ölümünden üç gün önce ikinci kez Hüseyinova'nın evine geldi. Hüseyinova, Nazım’ın yine sustuğunu, hiçbir şikayette bulunmadığını ve dalıp gittiğini belirtti ve sonrasını şöyle anlattı: ‘‘Başımı göğsüne koydum. Çarpan kalbini duyuyordum. Onu küçük bir çocuk gibi bağrıma basmak, bütün sorunlarını unutmasını istiyordum. Bir süre sonra da ‘Yaşamdaki en zor, en korkunç şey aldatılmak. Daha zoru yok' dedi. Bu sözleri işitmek çok ağırdı.’’
‘‘Senin için ne yapabilirim’’ sorusuna Nazım'ın ‘‘Benimle ağlaman bana yeter’’ karşılığını verdiğini belirten Hüseyinova şöyle devam etti:
‘‘Gözlerimi öptü ve ‘Bu bizde veda anlamına gelir‘ dedi.’’
Dostum Hemingway çok cesur davrandı
Nazım, Moskova‘da ‘‘Leningradskaya Şose’’ adlı caddenin başında bir dairede yaşayan Hüseyinova'nın evine hiç gelmemişti. 1963 yılında, Hüseyinova'nın anlatımına göre ‘‘ölümüne yakın günlerde’’ birdenbire bu eve geldi. Bir yurtdışı seyahatinden dönmüştü. Adresi Babayev‘den almıştı. Nazım, Hüseyinova'nın anlatımına göre, bitkin, psikolojik olarak çökmüş bir durumdaydı. Her zamanki o neşe saçan hali tamamen gitmişti.‘‘Yoruldum. Kalbim yoruldu, ağrıyor’’ dedi. Yaklaşık iki yıl önce intihar etmiş olan yazar dostu Ernest Hemingway'den söz etti. ‘‘İntihar ederek çok cesurca davrandı. Bir şey yapamıyorsan, gitmelisin’’ dedi. Hüseyinova, Nazım'ın bu sözlerini, ‘‘Sanki Hemingway için değil, kendisi için söylediğinihissettim’’ diye konuştu.