Nazım Hikmet mektupları

Güncelleme Tarihi:

Nazım Hikmet mektupları
Oluşturulma Tarihi: Ocak 22, 2008 16:16

Doğan Hızlan’ın önceki gün yazdığı “Nazım Hikmet’in yeni şiirleri” yazısına çok sayıda mektup geldi. Bu mektupların bir bölümünde tarihe ışık tutacak detaylar vardı. İşte o mektuplar..

Haberin Devamı

Sn. Doğan Hızlan,

"Şehrime ulaşamadan bititrirken yolumu..." sergisinin küratörüyüm (Sizinle "Semiha Berksoy Opera Vakfı" çalışmaları sırasında da tanışmıştık).

Ne yazık ki sizinle sergi sırasında görüşemedim, oysa sizinle paylaşabileceğim ne çok şey vardı...

Aybaşından bu yana basında Nâzım'ın yeni şiirleriyle ilgili haberler beni sevindiriyor. Bilginize sunmak istediğim de böyle bir  konu.

Nâzım  Hikmet ve Vera Tulyakova'nın evindeki arşivde yaptığım araştırmalarda beni heyecanlandıran bazı şiirler bulmuştum. Bunlardan ikisinin Türkçe olarak yayınlanmadığını düşünüyorum.

Şöyle ki Vera Tulyakova'nın daha önce yayınlanan anılarında Rusçadan Türkçeye çeviri olarak yayınlanmıştı. Ama Nâzım'ın Türkçesiyle bilinmeyen şiirlerdir bunlar, ya da ben ve diğerleri  basılı kitaplarda bulamadık(bu "diğerleri"ne Ataol Behramoğlu da dahil ki Rusçadan çevirmek zorunda kalmıştı).

Ekte size bu iki şiiri gönderiyorum.

  • Biri Vera Tulyakova'nın kızı Anna Stepanova'ya doğum günü için yazdığı şiir,
  • diğeri Vera'ya 8 Mayıs 1959da Stockholm'den gönderdiği bir şiir. Bu şiirdeki "itirme" sözcüğünü Nâzım "Saman Sarısı" şiirinde de kullanmış, yani atlanmış bir "y" harfi sözkonusu değil. Hatta şiirin asıl haliyle Ataol Behramoğlu'nun Rusçadan çevirisi karşılaştırıldığında çeviri sorunları üzerine bir tartışma ortamı doğabilir. Kaç çağdaş şairimiz var ki, ana diline çevirmek zorunda kaldığımız (sahi var mı Nâzım'dan başka?)?
  • "Vera'nın uykudan uyanışı" şiirini ise iki sayfaya yazmış. 1. sayfanın sonundaki dizenin basım sürecinde bir şekilde gözden kaçtığını düşünüyorum. Aşağıya o şiiri ve sözkonusu dizeyi ekledim. Bu dizeyle, şiirdeki devinim tamamlanmakta, betimleme sanki yerli  yerine oturmakta (Bu, yani benim bu görüşüm ve şiirin bugüne değin eksik yayınlanıp yayınlanmamış olduğu tamamen edebiyat tarihçilerinin konusuna girer sanırım, değil mi?).

Bahsettiğim şiirler bu halleriyle Vera Tulyakova'nın anılarından derlenen ve Yapı Kredi yayınları arasnda çıkacak olan "Bahtiyar Ol Nâzım" kitabında yer alacak. Ekte gönderdiğim görselleri değerlendirmek isterseniz daha yüksek çözünürlüklü de gönderebilirim.

Gerek Vera Tulyakova'nın gerekse Rusya Edebiyat ve Sanat Devlet Arşivi'nde bulduğum yayınlanmamış bazı yazılar ve taslaklar da var.

Yine benim bu iki arşivde bulduğum, Nâzım Hikmet'in yazdığı ya da (Yaşar Kemal, Pertev Naili Boratav, Bertolt Brecht, Abidin Dino tarafından) ona yazılmış bazı mektuplar da "Hasretle" başlığı altında Yapı Kredi'den bu ay içinde yayınlanacak.

Saygılarla Doğan bey, yazdıklarımın Nâzım ve edebiyat aşkına ilginizi çekeceğine inanarak...

M. Melih Güneş

* * * * *

İskemleler ayakta uyuyor
masa da öyle
serilmiş yatıyor sırtüstü kilim
yummuş nakışlarını
ayna uyuyor
pencerelerin sımsıkı kapalı gözleri
uyuyor sarkıtmış boşluğa bacaklarını balkon
karşı damda bacalar uyuyor
kaldırımda akasyalar da öyle
bulut uyuyor
göğsünde yıldızıyla
evin içinde dışında uykuda aydınlık
uyandın gülüm
iskemleler uyandı
köşeden köşeye koşuştular
masa da öyle
doğrulup oturdu kilim
nakışları açıldı katmer katmer
ayna seher vakti gölü gibi uyandı
açtı kocaman mavi gözlerini pencereler
uyandı balkon
toparladı bacaklarını boşluktan
tüttü karşı damda bacalar
kaldırımlar akasyalar ötüştü
bulut uyandı
attı göğsündeki yıldızı odamıza
evin içinde dışında uyandı aydınlık
doldu saçlarına senin

aktı avuçlarından senin
dolandı çıplak beline ak ayaklarına senin

FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYIN...


 
Sayin Dogan Hizlan,

Nazim Hikmet'in bilinmeyen iki siiri hakkinda sizin oncululugunuz ve
yardimlarinizla ortaya cikan gelismeleri buyuk bir mutlulukla takip
ediyorum.

Nitekim bugun yayinlamis oldugunuz Sayin Necim Selamet'in mektubu, konu
ile ilgili bilinmeyenlerin biraz daha aralanmasina vesile olmustur. Bu tur
gelismeler yalnizca edebiyat tarihimiz icin degil Nazim Hikmet'in siir,
fikir ve ruh dunyasindaki gelismeleri/degismeleri de izlememize yardimci
olacaktir.

Keza Cumhuriyet Gazetesinden Isik Kansu da diger siirin (bizce malum
olmayan)hikayesini okuyuculariyla paylasmistir.

Suphesiz sizin onculugunuz olmasaydi yeni bilgilere ve bu gelismelere
tanik olamayacaktik.

Tekrar tesekkurlerimle.

Not: Olanaginiz varsa bu e-postayi Sayin Necim Selamet'e de
yonlendirirseniz sevinirim.

Omer Turkoglu
Cankaya Belediyesi
Cagdas Sanatlar Merkezi Yonetici

Sayın Doğan Hızlan,

20 Ocak Pazar tarihli Hürriyet gazetesindeki köşenizde "Nazım Hikmetin 2 yeni şiiri" başlıklı yazınızı görünce ilgiyle okudum hemen. Ortaokula yeni başladığımda ablalarımın o zamanlar (hemen 80 öncesi) çok da rahat bulundurulamayan Nazım Hikmet kitapları benim gerçek anlamda şiiri tanımamın ilk araçları olduğundan dolayı büyük şairin düşünce dünyamda ayrı bir yeri vardır; şiir konusundaki fikirlerimi, beğenimi sadece yerel değil, uluslar arası düzeyde de bu kadar güçlü bir şairden almış olduğum için kendimi çok şanslı sayarım.

Söz konusu yazınızda yayınladığınız iki şiirden "Müşterek Zahmet" adıyla verilenin bu kitaplardan birinde olduğunu görünce bu şiirin daha önce yayınlanmış olduğunu yazmam gerektiğini düşünmüştüm. Ancak şiiri okuyunca daha önemli bir şeyi gördüm, bu şekliyle yayınlanmış olan şiirde hem estetik, hem de anlam bozukluğuna (daha doğrusu anlamsızlığa) yol açan önemli kelime ve ifade hataları var. Aşağıda size şiirin, okuduğunuzda orijinali olduğunu hemen anlayacağınız ve bende bulunan şeklini gönderiyorum. "Nazım Hikmet/Bütün Şiirleri 1: Güneşi İçenlerin Türküsü" adlı bu kitap, Ortam Yayınları tarafından 1978 yılında Osmanlı Matbaasında dizilerek bastırılmış. 

Size iyi günler ve iyi çalışmalar diliyorum:

---------------------------------------------------------------------------------------

GÖZLERİMİZ 

Gözlerimiz

          şeffaf

                temiz

                     damlalardır.

Her damlada

       demire can veren dehamızın

                                      bir küçücük

                                                   zerresi vardır...

Şeffaf

       temiz

damlalarıyla gözlerimiz

bir umman içinde o kadar birleşti ki

kaynayan suda buzu

                     nasıl eritirseniz,

İşte biz de

          birbirimizde

                  öyle kaybolduk.

Yükseldi gözlerimizin şaheseri

                      demire can veren dehayı bulduk.

Şeffaf

         temiz

           damlalarıyla gözlerimiz,

bir umman içinde birleşmeseydi eğer,

her zerre

        dağılsaydı başka bir yere

dinamolarla türbinleri çiftleştirerek,

çelik dağları suda kof bir kelek gibi döndüremezdik...

Ve gözlerimiz yakan

                    gecenin ateşini

                    şem'asız kibrit gibi söndüremezdik...

                                               N. Hikmet, 1921

---------------------------------------------------------------------------------------

Doc. Dr. Hilmi ORHAN, Ph.D.

Haberin Devamı

Cok sevgili Dogan Bey, 

Ben Turhan Saridal 20 Ocak Pazar günü Hurriyet gazetemizde cikan Nazim Hikmetin yeni bulunan siirleri ile ilgili arastirma yazinizi büyük bir sevinc ve ilgiyle okudum...

Herseyden önce size bu bilgiyi bizlerle paylastiginizdan dolayi cok tesekkur ederim. Ben "Aldigim bir Mektup" isimli ikinci siirinden bahsetmek istiyorum. Vehbi ve Nafi Kardeslerimin Acylaryna...diye bahsettigi olay su sekilde gelismistir.

Vehbi Saridal, babamin (Ahmet Lemi Saridal) amcasi olmaktadir. Nafi ise Nafi Atuf Kansu dur.

Dedem ler 4 kardesmisler. Dedem Dr. Suphi Sarydal , Prof. Vehbi Saridal, Hakim Ali Saridal (Canakkale de) ve babamin halasi Mifdale Saridal. 

Vehbi Saridal iktisat fakultesinde hocalik yaptigi dönemlerde Nazim Hikmet de onun ögrencisiymis.Ve Nazim da Kadiköy Sifa da Vehbi amcamlarla beraber ayny mahallede otururlarmis ve ayrica bu vesileyle de ailecek de gorusurlermis. Mifdale hala 28 yasinda cok guzel bir kadinmis, resminden biliyorum ve maalesef o yasta apandisitten Suphi dedemin kollarinda ölmus ve Nazim da onu cok iyi tanidigindan onun ölum haberini Moskova da alinca, Vehbi amcama bu siiri yazmis.Ve bu siiri Vehbi amcam 1921 yilinda daktilo etmis ve onun oglu olan Akgün Saridal da bunu yeni Türkceye cevirmis ve bu bizde duruyor. ama mektubun asli maalesef yok.

Neticede isin asli bu sekilde cereyan etmistir.

Prof. Mehmet Vehbi Saridal hakkinda daha fazla bilgi sahibi olmak isterseniz google dan bulabilirsiniz. Adina Sifa da bir sokaga ismi verilmistir.

Neticede bu bilgileri de sizlerle paylasmak istedim. Tekrar tesekkur ediyorum size...

Sevgiyle kaliniz...

Turhan Saridal

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!