Güncelleme Tarihi:
Sn. Doğan Hızlan, Nâzım Hikmet ve Vera Tulyakova'nın evindeki arşivde yaptığım araştırmalarda beni heyecanlandıran bazı şiirler bulmuştum. Bunlardan ikisinin Türkçe olarak yayınlanmadığını düşünüyorum. Şöyle ki Vera Tulyakova'nın daha önce yayınlanan anılarında Rusçadan Türkçeye çeviri olarak yayınlanmıştı. Ama Nâzım'ın Türkçesiyle bilinmeyen şiirlerdir bunlar, ya da ben ve diğerleri basılı kitaplarda bulamadık(bu "diğerleri"ne Ataol Behramoğlu da dahil ki Rusçadan çevirmek zorunda kalmıştı). Ekte size bu iki şiiri gönderiyorum.
Bahsettiğim şiirler bu halleriyle Vera Tulyakova'nın anılarından derlenen ve Yapı Kredi yayınları arasnda çıkacak olan "Bahtiyar Ol Nâzım" kitabında yer alacak. Ekte gönderdiğim görselleri değerlendirmek isterseniz daha yüksek çözünürlüklü de gönderebilirim. Gerek Vera Tulyakova'nın gerekse Rusya Edebiyat ve Sanat Devlet Arşivi'nde bulduğum yayınlanmamış bazı yazılar ve taslaklar da var. Yine benim bu iki arşivde bulduğum, Nâzım Hikmet'in yazdığı ya da (Yaşar Kemal, Pertev Naili Boratav, Bertolt Brecht, Abidin Dino tarafından) ona yazılmış bazı mektuplar da "Hasretle" başlığı altında Yapı Kredi'den bu ay içinde yayınlanacak. Saygılarla Doğan bey, yazdıklarımın Nâzım ve edebiyat aşkına ilginizi çekeceğine inanarak... M. Melih Güneş * * * * * İskemleler ayakta uyuyor aktı avuçlarından senin |
Sayin Dogan Hizlan, Nazim Hikmet'in bilinmeyen iki siiri hakkinda sizin oncululugunuz ve yardimlarinizla ortaya cikan gelismeleri buyuk bir mutlulukla takip ediyorum. Nitekim bugun yayinlamis oldugunuz Sayin Necim Selamet'in mektubu, konu ile ilgili bilinmeyenlerin biraz daha aralanmasina vesile olmustur. Bu tur gelismeler yalnizca edebiyat tarihimiz icin degil Nazim Hikmet'in siir, fikir ve ruh dunyasindaki gelismeleri/degismeleri de izlememize yardimci olacaktir. Keza Cumhuriyet Gazetesinden Isik Kansu da diger siirin (bizce malum olmayan)hikayesini okuyuculariyla paylasmistir. Suphesiz sizin onculugunuz olmasaydi yeni bilgilere ve bu gelismelere tanik olamayacaktik. Tekrar tesekkurlerimle. Not: Olanaginiz varsa bu e-postayi Sayin Necim Selamet'e de yonlendirirseniz sevinirim. Omer Turkoglu Cankaya Belediyesi Cagdas Sanatlar Merkezi Yonetici |
Sayın Doğan Hızlan, 20 Ocak Pazar tarihli Hürriyet gazetesindeki köşenizde "Nazım Hikmetin 2 yeni şiiri" başlıklı yazınızı görünce ilgiyle okudum hemen. Ortaokula yeni başladığımda ablalarımın o zamanlar (hemen 80 öncesi) çok da rahat bulundurulamayan Nazım Hikmet kitapları benim gerçek anlamda şiiri tanımamın ilk araçları olduğundan dolayı büyük şairin düşünce dünyamda ayrı bir yeri vardır; şiir konusundaki fikirlerimi, beğenimi sadece yerel değil, uluslar arası düzeyde de bu kadar güçlü bir şairden almış olduğum için kendimi çok şanslı sayarım. Söz konusu yazınızda yayınladığınız iki şiirden "Müşterek Zahmet" adıyla verilenin bu kitaplardan birinde olduğunu görünce bu şiirin daha önce yayınlanmış olduğunu yazmam gerektiğini düşünmüştüm. Ancak şiiri okuyunca daha önemli bir şeyi gördüm, bu şekliyle yayınlanmış olan şiirde hem estetik, hem de anlam bozukluğuna (daha doğrusu anlamsızlığa) yol açan önemli kelime ve ifade hataları var. Aşağıda size şiirin, okuduğunuzda orijinali olduğunu hemen anlayacağınız ve bende bulunan şeklini gönderiyorum. "Nazım Hikmet/Bütün Şiirleri 1: Güneşi İçenlerin Türküsü" adlı bu kitap, Ortam Yayınları tarafından 1978 yılında Osmanlı Matbaasında dizilerek bastırılmış. Size iyi günler ve iyi çalışmalar diliyorum: --------------------------------------------------------------------------------------- GÖZLERİMİZ Gözlerimiz şeffaf temiz damlalardır. Her damlada demire can veren dehamızın bir küçücük zerresi vardır... Şeffaf temiz damlalarıyla gözlerimiz bir umman içinde o kadar birleşti ki kaynayan suda buzu nasıl eritirseniz, İşte biz de birbirimizde öyle kaybolduk. Yükseldi gözlerimizin şaheseri demire can veren dehayı bulduk. Şeffaf temiz damlalarıyla gözlerimiz, bir umman içinde birleşmeseydi eğer, her zerre dağılsaydı başka bir yere dinamolarla türbinleri çiftleştirerek, çelik dağları suda kof bir kelek gibi döndüremezdik... Ve gözlerimiz yakan gecenin ateşini şem'asız kibrit gibi söndüremezdik... N. Hikmet, 1921 --------------------------------------------------------------------------------------- Doc. Dr. Hilmi ORHAN, Ph.D. |
Cok sevgili Dogan Bey, Ben Turhan Saridal 20 Ocak Pazar günü Hurriyet gazetemizde cikan Nazim Hikmetin yeni bulunan siirleri ile ilgili arastirma yazinizi büyük bir sevinc ve ilgiyle okudum... Herseyden önce size bu bilgiyi bizlerle paylastiginizdan dolayi cok tesekkur ederim. Ben "Aldigim bir Mektup" isimli ikinci siirinden bahsetmek istiyorum. Vehbi ve Nafi Kardeslerimin Acylaryna...diye bahsettigi olay su sekilde gelismistir. Vehbi Saridal, babamin (Ahmet Lemi Saridal) amcasi olmaktadir. Nafi ise Nafi Atuf Kansu dur. Dedem ler 4 kardesmisler. Dedem Dr. Suphi Sarydal , Prof. Vehbi Saridal, Hakim Ali Saridal (Canakkale de) ve babamin halasi Mifdale Saridal. Vehbi Saridal iktisat fakultesinde hocalik yaptigi dönemlerde Nazim Hikmet de onun ögrencisiymis.Ve Nazim da Kadiköy Sifa da Vehbi amcamlarla beraber ayny mahallede otururlarmis ve ayrica bu vesileyle de ailecek de gorusurlermis. Mifdale hala 28 yasinda cok guzel bir kadinmis, resminden biliyorum ve maalesef o yasta apandisitten Suphi dedemin kollarinda ölmus ve Nazim da onu cok iyi tanidigindan onun ölum haberini Moskova da alinca, Vehbi amcama bu siiri yazmis.Ve bu siiri Vehbi amcam 1921 yilinda daktilo etmis ve onun oglu olan Akgün Saridal da bunu yeni Türkceye cevirmis ve bu bizde duruyor. ama mektubun asli maalesef yok. Neticede isin asli bu sekilde cereyan etmistir. Prof. Mehmet Vehbi Saridal hakkinda daha fazla bilgi sahibi olmak isterseniz google dan bulabilirsiniz. Adina Sifa da bir sokaga ismi verilmistir. Neticede bu bilgileri de sizlerle paylasmak istedim. Tekrar tesekkur ediyorum size... Sevgiyle kaliniz... Turhan Saridal |