Güncelleme Tarihi:
NATO’nun kuruluşundan üç yıl sonra 1952’de Türkiye ve Yunanistan’ın, 1954’te Batı Almanya’nın bu ittifaka katılmaları da göstermekteydi ki, NATO ittifakı sadece Sovyet tehdidine karşı kurulmuş bir savunma örgütü değil, aynı zamanda SSCB’yi çevreleme politikasının da ilk aşamasıydı. Nitekim daha sonraki dönemlerde 1951’de ANZUS Paktı, 1954’te SEATO, 1955’te Bağdat Paktı’nın kurulması ve 1959’da CENTO’ya dönüşmesi şeklinde gelişen olaylar, bu çevreleme politikasının kısmen ilgili olduğu alan dahilindeydi. Washington Antlaşması olarak da bilinen NATO antlaşmasıyla, ABD, Kanada, Danimarka, Norveç, Hollanda, Belçika, Lüksemburg, İngiltere, Fransa, İtalya, Portekiz ve İzlanda imzacı devletler oldular. Türkiye’nin NATO’ya katılımına ilişkin olarak, Ekim 1951’de Londra’da imzalanan antlaşma metni Türkiye tarafından 18 Şubat 1952’de onaylanarak NATO’ya üyelik gerçekleşti.
1989’da Soğuk Savaş’ın yani çift kutuplu (bi-polar) dünyanın sona ermesinden sonra da, NATO 1994’ten itibaren eski sosyalist ülkelerle “barış için ortaklık” projesini uygulamaya koyarak, bu projeyle söz konusu devletlerin ileriki dönemlerde NATO’ya katılımını kolaylaştırma amacı güttü. Bu çerçevede ilk etapta, Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Polonya’nın 1999’daki katılımıyla üye sayısı 19 oldu.
Kasım 2002’de NATO’nun Prag Zirvesi ile Soğuk Savaş sonrasının ikinci genişleme sürecine girilerek, Balkan ve Baltık ülkeleriyle ittifak ve katılım müzakereleri yapıldı. Fransa ittifak üyesi olmakla birlikte, 1966’da Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle’nin bağımsız dış politika arayışı kapsamında NATO’nun entegre askeri yapısından ayrılma kararı aldı.
Yunanistan da 1974 yılında, Türkiye’nin Ağustos 1974’teki İkinci Kıbrıs Barış Harekatına bir tepki olarak askeri yapıdan çekildi ancak 1980’de tekrar geri döndü.