Oluşturulma Tarihi: Eylül 02, 2004 00:00
‘SOVYETLER Birliği’ni özlemeyen akılsızdır. Fakat onu tekrar inşa etmek isteyen ise aptaldır’.Resmi bir ziyaret için bugün Ankara’ya gelmesi beklenen Vladimir Putin’e ait bu sözler, Rusya Devlet Başkanı’nın ana perspektifini çok iyi biçimde formülleştiriyor.Antrparantez, ‘gelecek’ yerine ‘gelmesi beklenen’ fiilini kasten kullandım.Çünkü, dün Kuzey Osetya’da Çeçen tedhişçiler tarafından gerçekleştirilen ve benim aşağıdaki satırları yazdığım saatlerde de devam etmekte olan rehin olayı ertesinde, ziyaretin son anda ertelenebileceği ihtimalini göz ardı etmemek gerekiyor.Ve madem ki yine Çeçenistan gündemdedir, Moskova liderinin yukarıdaki perspektifini söz konusu çerçeveye oturtarak incelemeye başlayalım.* * *YELTSİN iktidarında az buçuk hal yoluna girmiş olan Kafkas sorunun Vladimir Putin’le birlikte derhal alevlenmesi, ‘Sovyet özlemi’ çağrışımından soyutlanamaz.Yani, o ‘Sovyet ekolü’nün tipik bir ürünü olan eski KGB ajanı bütün Rus yakın periferisinde, komünist dönemin ‘merkezi otorite’sini tesis etmek istiyor.Hatta öyle ki, pazar günkü son ‘
seçim’ (!) maskaralığıyla başkanlığa getirilen Ali Alkhanov’un da selefleri gibi suikasta kurban gitmesi durumunda, Kremlin’in artık yutturmacadan vazgeçip Grozni’ye resmen vali ataması dahi beklenebilir.Ayrıca, Güney Osetya’daki Moskova güdümlü unsurlar aracılığıyla Gürcistan’ı ‘kaşımak’ veya Kafkas - Hazar sahasını kollamak için Ermenistan kartını oynamak, Vladimir Putin’in politikası ‘Sovyetik özlemli otorite’ inşası üzerine kuruludur.* * *NİTEKİM, bu rota iktisadi planda da ‘merkezi devlet kapitalizmi’ni arıyor.Başta petrol devi ‘Yukos’unki, ‘oligark’ lakáplı ‘ultra zenginler’ tasfiye; işletmeler ise Putin’e yakın ve çoğu gizli servis kökenli kadrolara teslim ediliyor.Medyanın dizginlenmesi ve muhaliflerin dışlanmasıyla da, zaten sivil gelenek yoksunu Rusyalar, müteveffa SSCB’ye bayağı yaklaşan bir otoritarizme kayıyor.İşte, bugün ülkemize gelmesi beklenen Putin’in ‘Sovyet özlemli’ yönü budur.* * *FAKAT, o Sovyetler Birliği’ne ‘özlem’i kaydettikten hemen sonra ‘onu tekrar inşa etmek isteyen aptaldır’ diyecek kadar gerçekçi olan; bu açıdan da, geçmişte KGB’yi yönetmiş Beria ve Andropov’un ‘modernist geleneği’ni sürdüren şimdiki Kremlin liderini, tabir caizse ‘ışıltılı despot’ kategorisine oturtmak gerekiyor.Başka bir deyişle, Putin, Rusya’yı ‘Avrupaileştirerek’ Sen Petersburg’u bir ‘dünya gücü başkenti’ kılan Büyük Petro ve 2. Katerina’nın bayrağını taşıyor.Tá o dönemden beri Batıcı ‘oksidantalist’lerle, arkaik ‘Slavofil’ler arasında süren çelişkinin sentezini yaparak da, SSCB’yi hortlatmak deliliğine kalkışmaksızın, içeride otoriter ve rasyonel bir devlet; dışarıda ise ‘emperyalliği’ kısmen törpü yemiş ama uluslararası arenada söz ve prestij sahibi olmuş bir Rusya hedefliyor.Ve, Çeçen tragedyasına göz yumulmasına ek olarak, Alman ve Fransız liderlerin daha önceki gün Soçi’deki Vladimir Putin’in ‘ayağına gitmesinin’ de yansıttığı gibi, 11 Eylül ve Irak sonrası konjonktürü Avrasya ülkesini ‘el bebek, gül bebek’ kıldığından, Moskova önderinin yukarıdaki hedefe ulaşmak şansı güçleniyor.Eh, bugün resmi ziyaretini beklediğimiz böyle bir lider de, tabii ki, Rusya’yla çok yoğun ilişkileri olan ve olması gereken bir Türkiye için haydi haydi önem taşıyor.Ama, özet portresini çizdiğim Putin’le kurulacak devletlerarası ‘reelpolitik’ ilişkiyi, insanlararası ‘moral politik’ten, yani ‘ahlaki siyaset’ten ayırmak gerekiyor.
button