Güncelleme Tarihi:
170 yıllık İstanbul tarihine yakından tanıklık yapan ve hiç değişmeyen Narmanlı Hanı'nı şimdi bir restorasyon muamması bekliyor. Anıtlar Kurulu'nca onaylanan restorasyon projesinde eserin üstüne üç katlı beton bina ilave edilecek.
Beyoğlu'ndaki Narmanlı Hanı, avlusunda akasyalar, morsalkımlar, frenk sarmaşıkları ve özellikle kediler olan bir eski zaman hikayesi. 19. yüzyılın ilk yarısında kurulan bu han, ilk önce Rus elçilik binası ve ticaret ofisi olarak kullanılmış. Dış görünüşü bir kaleyi andıran bu iki katlı devasa yapı daha sonraki yıllarda bir yandan ticaret merkezi olarak işlev görürken, diğer yandan ünlü şair, heykeltıraş, ressam ve yazarlara ev sahipliği yapmış. 170 yıllık İstanbul tarihine yakından tanıklık yapan ve hiç değişmeyen Narmanlı Hanı'nı şimdi bir restorasyon muamması bekliyor. Anıtlar Kurulu'nca onaylanan restorasyon projesinde eserin üstüne üç katlı beton bina ilave edilecek.
İstiklal Caddesi üzerinde inşa edildiği zamanki form ve estetiği çok az bozulan iki yapı vardır, bunlardan biri Fransız Kültür Merkezi, diğeri de Narmanlı Hanı'dır. İstiklal Caddesi'nde Frederici Apartmanı'nın yanında bulunan hanın diğer yanında İsveç (bugünkü Müeyyet) Sokağı yeralıyor. Geniş bir iç bahçeye sahip olan Narmanlı'nın orta bahçesininin etrafına ikişer katlı binalar yerleştirilmiş.
Akasyalar kesilecek
Beyoğlu'nun en önemli tarihi yapılarından biri olan bu eserin restorasyonuna yakında başlanacak. Anıtlar Kurulu'na sunularak onaylanan restorasyon projesinde Narmanlı Hanı'nın da ‘‘kat irtifası hakkı’’ndan yararlanması kararlaştırılmış.
Proje aynen uygulanırsa, bu anıtsal yapının üstü üç katlı beton bir blokla örtülecek. Yazın sıcağından bunalanların gölgesindeki sığındığı asırlık akasyalar kesilecek, morsalkımlar sökülecek ama iç bahçe korunacak. Restorasyon projesini Yüksek Mimar Halil Onur yaptı. Doktora çalışmasını ‘‘Tarihi Binalar Üzerine Yapılacak Yeni Eklemeler’’ üzerine gerçekleştiren ve titiz bir mimar olan Dr. Halil Onur. Beykent Üniversitesi Mimarlık Bölümü'nde ders veriyor. Dr. Onur, eklemelerin ritminin Beyoğlu estetiğini bozmayacağını söylüyor. Dış cepheye sadık kalınacağını, iç avludaki açık bahçenin üstüne yazın açılabilir camdan bir çatı yapılacağını belirtiyor. Sadece ön cephenin üstüne, kademeli olarak geri çekilmiş kat eklemesi inşa edilecek.
Kediler ne olacak?
Onur, ‘‘Narmanlı Yurdu'nun sembolü olan kedilere ne olacak?’’ diye sorduğumuzda şu cevabı veriyor: ‘‘Kediler olmazsa Narmanlı'nın anlamı yiter. Restorasyon başladığında, büyüklü küçüklü tüm kediler alınacak, aşıları yapılarak geçici bir yerde bakılacak. İş bittiğinde ise yine eski bahçedeki yerlerine gelecekler.’’
Binanın altı kazılarak aşağı inilecek ve kazanılan alanda iki katlı kapalı bir otopark inşa edilecek. Binanın üstüne çıkılan katlarda ‘‘Studio Flat’’ tabir edilen küçük daireler yapılacak. Projeyi yapanlar, Beyoğlu'nda eskiden olduğu gibi küçük ve şirin konut alanları yapmayı hedeflediklerini söylüyor. Beyoğlu'nun bir iş ve eğlence merkezine dönüştüğünü, konutların giderek ortadan kalktığını savunan proje sahipleri, böylece eski alışkanlığın yeniden kazandırılabileceğine inanıyorlar.
Bu konuda görüşlerine başvurduğumuz Taç Vakfı Başkanı Mimar Sinan Genim, tüm dünyada eski yapılar üzerine kat ilavesine gidildiğini savunarak, ‘‘Şimdi sanki tarihi eser üzerine kat çıkanlar suçluymuş gibi bakılıyor. Oysa, bu konuda suçlu olan esasında belediyelerdir. Belediyeler, imar planları yapmadı ve tarihi eserlere bitişik yeni inşaatlara 8-9 kat izni verdi. Bu durumda eski eser sahipleri mağdur edilmiş olundu’’ dedi.
Narmanlılar, Sofyalı Sokağı ile Müeyyet Sokağı'nın kesiştiği noktadaki üç odayı Dr. Firsek Karol adında bir heykeltıraşa kiraladılar. Ressam-Şair Bedri Rahmi Eyüboğlu, ana girişin sağında bulunan iki katlı dükkanlardan birine yerleşti. Ulus Gazetesi'nin temsilcisi Neş'et Atay, Eyüboğlu'nun bitişiğini tuttu. Ressam Aliye Berger'in atölyesi de buradaydı. Andrea Kitabevi'nin tercih ettiği mekan da Narmanlı Han oldu. Ünlü Ermeni gazetesi Jamanak, 60 yıl boyunca bu handa kaldı. İstanbul'un ilk konfeksiyoncularından Antoine Visconti'nin mağazası da Narmanlı'nın dükkanlarından birindeydi.
Ressamların, şairlerin mekanı
Narmanlı Han, Rus elçilik binası olarak kullanıldığında bahçenin orta yerinde çok zarif bir havuz bulunduğu, bu havuzda ise rengarenk balıkların yüzdüğü biliniyor. Narmanlı'nın ticaret merkezine dönüştürülmesinden sonra bu havuz doldurulmuş. Havuzun, hana gelen tüccarların at arabaları ve yük hayvanları için engel oluşturduğu düşünülerek ortadan kaldırıldığı öne sürülüyor. Şimdi havuzun yerinde yüz yıllık akasyalar ve morsalkımlar yükseliyor.
Narmanlı'nın karşı sırasındaki Rus Büyükelçiliği (şimdiki konsolosluk) binasının yapımına 1843'te başlanmış ve birkaç yıl içinde bitirilmiş. Rus elçiliğinin taşınmasından sonra da konsolosluk büroları ve Rus ticaret ofislerinin bir kısmı burada çalışmaya devam etmiş. 1. Dünya Savaşı sırasında Rusya ile diplomatik ilişkiler askıya alındığında Narmanlı Hanı, yıllarca metruk kalmış. 1917 Devrimi sonrasında İstanbul'a çok sayıda Rus mülteci gelmeye başlayınca han yeniden hareketlenmiş.
1930'ların başında Rus hükümetine bağlı ‘‘Neft Syndicat’’ ile ‘‘İntourist’’ firmalarından başka tüm ofisler kapanmış, Narmanlı kardeşler binayı 1933'te satın alınca yeni dönem başlamış. Avni ve Sıtkı Narmanlı, o dönem İstanbul'un ünlü tüccarları. Binayı satın aldıktan sonra Eminönü'ndeki ofislerini hanın ikinci katına taşıyan Narmanlılar, sanatsever bir aile. Ticaret hayatından oldukça iyi paralar kazanan bu aile, Narmanlı Hanı'nı adeta bir sanat ve kültür merkezine dönüştürmüş. Narmanlılar, ısrarlara ve yüksek kira tekliflerine rağmen hanın odalarını taşralı tüccarlara vermek yerine ucuz bedellerle sanatçılara, yayınevlerine kiralamayı tercih etmişler.