Nargile yeniden revaçta

Güncelleme Tarihi:

Nargile yeniden revaçta
Oluşturulma Tarihi: Haziran 15, 2001 00:00


Nargile, kaybettiği itibarını yeniden kazanıyor. Doğu kültürünün önemli bir ögesi olan nargilenin anavatanı Hindistan... Araplar'ın ''Narcile'', İranlılar'ın ''Kalyan'' dedikleri nargilenin kökeni, Farsça'da Hindistan cevizi anlamına gelen ''Nargil''den geliyor.

Hindistan'da ortaya çıkan nargilenin ilk örnekleri Hindistan cevizinin içinin çıkarılıp kabuğuna bir kamış sokularak yapıldı. Daha sonra Hindistan cevizinin yerini kabak aldı. Kullananların sayısının artmasına bağlı olarak da porselen ve bronz gövdeli nargileler ortaya çıktı ve bunları cam, billur, çini hatta gümüş gövdeli nargileler izledi.

Hindistan'da doğan nargile, başta İranlılar olmak üzere Araplar, daha sonra da Türkler arasında hızla yaygınlaştı. Osmanlı ve Türk kültüründe de çok önemli bir yer tutan nargileyle Türkler, ilk kez Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim döneminde tanıştı. IV. Murat'ın uyguladığı tütün yasağından nasibini alan nargile, Türk kültüründeki popülaritesini 16. yüzyılın sonlarında sağladı. Öyle ki, kahvelerde nargile içmek isteyenler için özel bölümler oluşturuldu. Kısa bir süre sonra da nargile fokurtuları evlerden sokaklara taşmaya başladı.

İSTANBUL'UN SOKAKLARI RENKLENİYOR

Sigara ve pipoya bıraktığı yerini geriye almaya başlayan nargile; ''Ser'', ''Lüle'', ''Marpuç'' ve ''Şişe'' olmak üzere temel 4 bölümden oluşuyor.

Lüle; tütünün konduğu delikli tabla; ser, nargilenin uzun gövdesi; şişe, içinde dumanı filtre eden suyun olduğu ve o meşhur fokurdamaların geldiği bölüm; marpuç ise dumanı şişeden alan ve ağıza ulaştıran hortuma deniyor.

Nargile, son yıllarda kaybettiği itibarı yeniden kazanıyor. Buna bağlı olarak da bir zamanlar ilgisizlikten tek tek kapanan nargile kahvehaneleri yeniden açılıyor. Başlıca Tophane, Beyazıt, Aksaray ve Kasımpaşa gibi semtlerde faaliyet gösteren nargile kahvehaneleri, hem İstanbul'un sokaklarını renklendiriyor, hem de ziyaretçilerine yeni dostlukların kapılarını açıyor.

Beyazıt'ta bulunan Çorlulu Ali Paşa Medresesi, İstanbul'daki nargile içilen başlıca mekanlardan biri olarak her gün yerli ve yabancı pek çok tiryakiyi ağırlıyor. Burada üniversite öğrencilerinden, işadamlarına, turistlerden, ev hanımlarına kadar toplumun her kesiminden insanla karşılaşmak mümkün.

OTELLERDE 'NARGİLE GÜNLERİ'

Bunun yanında, İstanbul'daki bazı oteller de yerli ve yabancı konukları için ''Nargile Günleri'' düzenliyor.

Taksim'deki Hyatt Regency Oteli'nin terasında, nargile keyfi için dinlendirici bir bahçe ortamında, çimlerin üstüne minderler, hasır sandalyeler ve sini masalar konularak sıcak ve rahatlatıcı bir mekan oluşturulmuş. Haftanın her günü saat 20.00'den sonra açık olacak bu bölümde sunulan tütün çeşitlerinden bazıları ise, elma, çilek, karışıkmeyve, kayısı, İran tütünü ve nanenin yanı sıra Bahreyn'den özel olarak getirtilen elma, gül ve üzüm aromalıları...

Ahırkapı'daki Armada Oteli'nin terasında ise, bu yaz için gerçekleştirilen yeniliklerden başlıcası nargile... Tarihi yarımada manzarası eşliğinde, tömbekisi özel formüllerle hazırlanmış nargile içerek, yeni keyifler yaşamak mümkün.

MUHABBETİ DE TİRYAKİLİK YARATIYOR

Muhabbet erbablarının vazgeçilmez dostu nargile, bu misyonunu günümüzde de hiçbir şey yitirmeden sürdürüyor. Çünkü tiryakilere göre tek başına nargile içmenin hiçbir anlamı yok. Bu nedenle nargile kahveleri hala en koyu sohbetlerin başlıca mekanı olma özelliğini koruyor.

Nargile tiryakileri arasında oldukça yaygın bir deyim var: ''Bu meret zamansızların işi mirim''... Çünkü bir nargileyi içmek için en az 2 saati gözden çıkarmak gerekiyor. Bu süre istenirse 4 saate kadar da çıkabiliyor.

Nargile kahvelerinde bu keyfi yaşamanın bedeli 2 milyon liradan, otellerde ise 5 milyon liradan başlıyor. Evinde nargile keyfi sürdürmek isteyenlerin ise, Kapalıçarşı ve Mısır Çarşısı'ndan 35 milyon liradan başlayan fiyatlarla bir nargile satın almaları mümkün.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!