Güncelleme Tarihi:
Tarihte ve romantizmde özel bir yeri olan nar, Transkafkasya dağla¬rına ve Irak’la İran’ı da içine alan Hazar Denizi bölgesine özgüdür. Sümer Medeniyeti’nden kalan çivi yazıları narın yaklaşık olarak M.Ö. 3 bin yıllarından itibaren ekildiğini gösterir. Yüzyıllar boyunca narın kalın kabuklu meyveleri çöl karavanları tarafından besin ve su takviyesi olarak kullanıldı. Nar aynı zamanda Mısır sanatında ve mitolojisinde bereket ve birliği; İlk Hıristiyanlarda, Yahudilerde ve İslam sanatı geleneklerinde ise kanı, ölümü ve yaşamın yenilenmesini simgeledi.
Punica cinsinin yalnızca iki türü vardır. Nar küçük, kalın ve gür bir ağaçtır; ince dalları vardır ve 6 metreye kadar boylanabilir. Bazı ince dal¬ları keskin dikenlere sahiptir. Dar ve mızrak şeklindeki yaprakları yaklaşık 7-8 cm uzunluğunda ve 1 cm genişliğindedir. Yapraklarının her iki ucu da sivridir. Güzel borumsu çiçekleri parlak turuncu ya da lal rengidir; 6-7 cm uzunluğundadır ve dokusu pelur kağıdı gibidir. Çiçekler dalların sonundan çıkar; kaliksleri kalın ve etlidir. Bir kere döllendikten sonra çiçekleri, kaliksleri tepesinde olan koyu kırmızı küremsi meyvelere dönüşür. Belirli meyve özelliklerine göre isimlendirilmiş farklı farklı çeşitleri vardır. Tarihsel olarak kalın, derimsi kaliksi kurutulup aktarlarda satılır. Yunan mitolojisinde Tanrıça Demeter’in kızı Persepho¬ne’nin yeraltında nasıl nar tohumu yediği ve bu nedenle yılın büyük bölümünü orada geçirmek zorunda kaldığı anlatılır. Romalılar meyveye Punica granatum ya da büyük olasılıkla eski dünyada en iyi narların Fenike şehri Kartaca’da yetişmesi nedeniyle “Kartaca tohumu” adını verdiler.
ŞİFALI BİTKİLER ANSİKLOPEDİSİ İSİMLİ KİTABI SATIN ALMAK İÇİN TIKLAYIN
NARIN FAYDALARI
Tarih boyunca şifa kaynağı olarak anılan nar, meyve olarak tüketilmesinin yanı sıra Yunanlar ve Romalılar tarafından tohumları ve kabukları da gebelik önleyici ve fitil olarak kullanıldı. Nar kabuğunun şifa amacıyla kullandığından ilk olarak 6. yüzyılda Çin’de Tao Hong-jing tarafından yazılan Ming Yi Bei Lu (Ünlü Doktorların Muhtelif Kayıtları) ‘da bahseder. Çin’de hâlâ nar kabukları ishali ve dizanteriyi iyileştirmek, iç parazitleri yok etmek ve kanamayı durdurmak için kullanılır. Meyvenin kabuğu, kökü ve meyvesi Orta Doğu ve Asya’da şifa amacıyla kullanılır. Batı bitki¬sel ve geleneksel tedavisinde meyvenin yalnızca (taze ya da ekstre biçiminde) meyve kısmı ve tohumu kullanılır. Antioksidan özelliği zengin olan nar suyu sağlıklı bir içecektir; tatlandırılmamış halindeki C vitamin oranı yüksektir. Bu meyvenin suyu prostat gibi bazı kanser türlerini yavaşlat¬maya ya da önlemeye yardımcı olabilir. Tansiyonu düşürdüğü, kan dolaşımını iyileştirdiği ve arterlerde plaka oluşumunu önlediği gözlemlenmiştir ancak bu konularda daha fazla araştırma yapılması gerekir.
NAR SUYU TARİFİ
1 bardak nar suyunu kaynamaya bırakın. Ateşi kapatın. 1 ½ çay kaşığı ararot nişastası (2 çay kaşığı suda çözüp sıvı haline getirin) ekleyin. Karışım anında pekleşecektir. Tatlandırmak için 1-2 kaşık akçaağaç pekmezi ekleyin. Birkaç hafta buzdolabında saklayabilirsiniz. * Nar sodası için 200 ml sodaya bu karışımdan 2 yemek kaşığı ekleyin. * yoğurdunuza bu karışımdan 2 yemek kaşığı ekleyin.
* Bu karışımdan 2 yemek kaşığına ½ bardak zeytinyağı, 1 diş sarımsak, bir miktar limon suyu ve deniz suyu ekleyin ve harika soslu salatanızı afiyetle yiyin!
Tedavi Amaçlı Kullanımı
Prostat sağlığı Kalp sağlığı Antioksidan
Tadına doyulmayan nar dört bin yıldır gıda ve ilaç olarak el üstünde tutulmuştur. Diğer yaygın meyve sularına kıyasla nar antioksidan özelliği açısından en zengin meyvelerden biridir – bu özelliği kırmızı şarabın ve yeşil çayınkinin üç katıdır. Hayvanlar üzerine yapılan çalışmalar nar suyunun ve nar çiçeği ekstresinin damar tıkanık¬lığının büyümesini güçlü bir şekilde önlediğini göstermiştir. İnsanlar üzerine yapılan çalışmalar ise tansiyonu düşürmede ve iltihabı azaltmada mütevazi de olsa etkili olduğunu gösterir ki bu nedenle nar kalp dostu gıdalar listesinde yerini alır. Nar üzerine yapılan araştırmaların en ilginç konusu prostat sağlığıdır. Hayvanlar üzerine yapılan çalışmalar ve laboratuar araştırmaları narın hem suyunun hem meyvesinin kabuğunun hem de yağının prostat kanseri tümörlerini engellediğini gösterir. 2 yıl süren bir çalışmada prostat kanseri nedeniyle ameliyat olan ya da radyoterapi gören 46 prostat spesifik antijen (PSA) hastasına günde 250 ml nar suyu verilmiş ve etkisi gözlemlenmiş¬tir. Bu çalışmada kanser tedavisi sonrası PSA bir işaret olarak kullanılmış; kanserin yineleyip yinelemediği izlenmiştir. Eğer prostat kanseri hastalarında PSA seviyesi düşerse ya da PSA seviyesinin ikiye katlanma süresi uzarsa (yani kanserin ilerlemesi yavaşlatılabilirse) tedavi başarılı olarak addedilecekti. 46 hastanın 16’sında (yani yüzde 35’inde) tedavi sırasında PSA değerinde azalma gözlendi; hastaların 4’ünde (yani yüzde 2’sinde) PSA dğeri yüzde 50’den fazla bir düşüş sergiledi. Hastaların genelinde nar suyu içen hastaların büyük çoğunluğunda PSA’nın ikiye katlanma süresi önemli ölçüde uzatıldı. Bu iki yıllık çalışmanın ardından nar suyu içmeye devam edenlerin PSA değeri, devam etmeyenlere göre daha da düştü. Çalışmanın sonunda PSA’nın ikiye katlanma döngüsü 15 aydan 54 aya çıkartılmış oldu ve herhangi bir yan etki gözlemlenmedi.
ABD’li erkeklerde ikinci en büyük kansere bağlı ölüm nedeni prostat kanseridir. Hükümet tarafından desteklenen yedi ayrı çalışma narın prostat kanseri tedavisindeki rolünü halihazırda araştırmaktadır.
Kullanım Şekli
MEYVE SUYU: günde 250 ml nar suyu için (araştır¬malarda kullanılan tipik miktar 250 ml’dir) KAPSÜL: toz halinde nardan günde 2-3 gr alın.
Uyarılar
Nar suyu içmenin ya da nar suyu ekstresi kul¬lanmanın bilinen herhangi bir tehlikesi yoktur.