Güncelleme Tarihi:
“CIA'NIN UÇAKLARI ORTALIĞI KARIŞTIRDI... (Yanda) İnsan hakları derneği 'Human Rights Watch', Müslüman terör zanlılarını taşıyan CIA uçaklarının Kıbrıs’ta servis aldıklarını öne sürdü. İsveç Başbakanı Göran Persson da, ABD'den ülkesinin havalimanlarını kullanan ABD uçaklarının amaçlarını sordu...” www.acikgazete.com adresindeki AÇIK GAZETE'dendi... TEMİZLİK! Sürücülerin ¾’ü emniyet kemeri takmıyor, diyor haber. Benim güzel karım da kafayı takmıştır bu emniyet kemerine, yolda giderken, yanımda habire sayar: - Bu adam kemer takmamış... Ama ben bu kural ihlaline, diğerleri kadar - kırmızı ışıkta geçme, emniyet şeridini kullanma, yasak yerde park etme kadar - kızmıyorum. Aksine, için için seviniyorum. * GAZETECİLİĞİN YÜZ KARASI Van 100.Yıl Üniversitesi’nin Genel Sekreter Yardımcısı Enver Arpalı, yolsuzluk iddiaları kapsamında temmuzdan beri cezaevindeydi. Meğer - gazetecilerin bile haberi yok - daha mahkemeye bile çıkarılmamış, 4 aydır. Psikolojik sorunları varmış, hapisliğini kaldıramıyormuş, ihtihar etti, kendini astı cezaevinde. (Mesai ve koğuş arkadaşının ölümünü öğrenen Rektör de - o da bir hukuk rezaleti neticesinde tutuklu biliyorsunuz - kalp krizi geçirdi.) Bu acıklı haber (Enver Arpalı MASUMDU... aksi ispat edilene kadar!) birçok gazeteye, bu arada AKP’nin gayri resmi yayın organına da manşet oldu. Ama Yeni Şafak, daha hakkında dosya dahi oluşturulmamış olan müntehiri (ihtihar edeni) çok çirkin bir şekilde suçlamayı gazetecilik zannetti: Çok şey bilen adamın sır ölümü “Serbest bırakılmazsam buraya 50 kişi daha gelir” diyen .... cezaevinde intihar etti. Yani ... rektör ve yandaşlarının Arpalı’yı öldürdüğünü yahut ihtihara ittiğini ima eden, gazetecilik açısından yüzkarası bir manşet! Yeni Şafak, 14 kasım * İŞTE BAŞKAN, İŞTE ÖNERİ! TBMM Başkanı Bülent Arınç ‘YÖK üniversiteler için 5 tane türban modeli oluştursun’ diye önerdi. Başkan, hâlâ hukukun türbanın şekline itiraz ettiğini zannediyor galiba. Asıl sorunun kafaların içinde olduğuna ne güzel bir örnek... Gazeteler, 14 kasım * DAHA ÇOK METREKARE VAR GERİDE Ortadoğu gazetesi, siyonistlerin ve Yahudiler’in GAP bölgesini ele geçirme planlarından sonra, bu kez de Rumlar’la Yunanlı’nın Boğaz’daki yalıları işgal planını açıklıyordu sürmanşetten. Bu arada, haber “8,3 milyon metrekare toprağımız yabancıların eline geçti” diyordu. Benim matematiğim pek parlak değildir. Yanılıyor muyum, 8 milyon metrekare, 8 kilometrekare etmez mi? Hesabım doğruysa eğer, milliyetçi meslektaşlarım çok telaş etmesinler. Bu haber doğruysa bile, telaşa gerek yok... Türkiye’nin yüzölçümü (göller ve akarsular hariç) 769.604 km2’dir. 8 km2’yi kaptırdıysak bile, geriye daha 769.596 km2 var!
- Bu kadın da!
- Bu da...
Onun için, benim de bir istatistik var kafamda.
ODTÜ’nün araştırmasına göre Ankaralılar’ın dörtte üçü arabada emniyet kemeri takmıyormuş.
İstanbul’da bu rakam % 90.
Sürücünün ve araçtaki yolcunun hayatını korumak için koyulmuş bir kurala uymamayı MARİFET sananların gebermesinde bir sakınca olabilir mi?
Temizlik olur aksine...
Posta, 14 kasım
Ortadoğu, 14 kasım
*
Almanlar Truva’ya dönmek istiyor, diyor haber.
Demek ki Truva Hazineleri’nin tamamını çalamamışlar daha!
J(Şaka yapıyorum. Bir Alman arkeolog - Schliemann - Truva hazinelerini çalıp yurtdışına götürdü diye her Alman’ı suçlayacak halimiz yok. Dr.Manfred Korfmann, ölümüne kadar, bölgede çok önemli çalışmalar yaptı. Ama neden yabancılar, neden Türk armeologlar değil?)
Sabah, 14 kasım
*
DEMOKRATİK ÇÖZÜM İSTEYENLERE BAK!
Ağzım doluydu, uygun bir yerimle güldüm... Diyarbakır’da sivil toplum örgütlerinin düzenlediği KÜRT SORUNUNA DEMOKRATİK ÇÖZÜM mitingine.
28 sivil toplum kuruluşu organize etmiş, İstasyon Meydanı’ndaki mitingi.
Tabii Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir de işin içinde.
Her zamanki gibi köylü kadınları yeşil-kırmızı-sarı paçavralar sarmışlar, PKK bayrakları, Apo denilen pisliğin posterleri, ‘Dağlara çıkacağız, hesabını soracağız’ diyen, ‘Apo irademizdir’ diyen afişler...
DEMOKRATİK VE ÖZGÜRLÜKÇÜ ÇÖZÜM için...
İradesi Apo olanın, beyni de Apo kadar olur tabii...
Vatan, 14 kasım
*
TOMAS BİZE KOMAS!
Hani bir mimar profesör, rüyasında ölmüş bir nakşibendi şeyhinden aldığı emirleri Başbakan’a aktardığını söylemişti, hani başbakanlık da bu emirleri ‘gereği için’ YÖK’e kadar sevk etmiş...
Korkut Özal’dan görüş almışlar, kimin aklına geldiyse. Ne söylediğinin önemi yok, çünkü bozacının şahidi meselesi, o da naksi değil midir?
Bu arada, Sayın Başbakan da konuyu kendi üslubunca cevaplamış:
BENİ IRGALAMAZ!
Zarafet güzel şey!
Hürriyet, 14 kasım
*
TÜRK KAPKAÇÇI ENDONEZYA’DA DA HİZMETİNİZDE
Endonezya neresi biliyor musunuz? Ta dünyanın öbür ucu. Bu ülkenin Bojonegoro kentinde bir kapkaç hadisesi yaşanmış, iki kişinin cep telefonu çalınmış. Şikayet üzerine yakalanan kapkaççının adı... Saffet Kandemir!
Mesleği Türkiye’de öğrendik, ihracata başladık elhamdülillah!
Posta, 15 kasım
*
SEÇTİKLERİNİZİ TANIYALIM-1543
Bu hizmetimi de unutmayın. Size yönetici diye başınıza getirdiklerinizi tanıtmaya devam ediyorum.
İstanbul’un 3B’si (Büyükşehir Belediye Başkanı çok uzun bir laf) biliyorsunuz geçen hafta debdebeyle tantanayla Başkanvekili İdris Güllüce’yi görevden aldı. Başbakan’ın ve AKP’nin talebi doğrultusunda, diye iddia edildi.
Belediye Meclisi yeni bir başkanvekili seçti.
AKP İstanbul İl Başkanı bir aday gösterdi, Meclis de elkaldırelindir yöntemiyle oy verdi.
Kim mi seçildi 3B-Vekilliğine?
Güldürmeyin beni... Tabii ki İDRİS GÜLLÜCE!
Topbaş da ona oy verdi, diyor haber!
Dürüst ve tutarlı AKP’li siyasetçilerimiz...
Hürriyet ve Tercüman, 15 kasım
*
BU DA BİR BAŞKA NURCU BİLİRKİŞİ
Türkiye’deki son gelişmeleri yorumlayan bir uzman “Emniyet, JİTEM, askerî istihbarat ve MİT istese Türkiye’de kuş uçurtmaz. Eğer onlara sormadan bir kuş uçuyorsa vazifede kusur etmişlerdir” buyurmuş.
Kimmiş bu uzman? Fetullah Gülen’miş...
Demek ki vaizlere bu konuları da belletiyorlar!
Zaman, 15 kasım
*
İŞTE BAKAN, İŞTE AÇIKLAMA...
Malatya’da ve ardından birçok yetimhanede çıkan rezalete, dövülen, taciz edilen, pencereden atıp öldürülen ‘DEVLETE EMANET’ çocuklara rağmen istifa etmemekte yeminli bakan Nimet Çubukçu, suçluyu bulmuş:
‘Yuvaya bekçi sağlayan şirket CHP’li’ imiş...
Radikal, 15 kasım
*
CEVAPLI SORULAR
Melih Aşık yazdı:
Cevapsız sorular
Habertürk'te önceki akşam türban tartışması izliyoruz... Profesör Nur Serter, zihin açıcı iki basit soru sordu ama bu sorular maalesef cevap bulmadı. Sorular şunlardı:
- Liseden başı açık gelen kızlar, üniversitede başlarını örtmek istiyorlar. Kısa sürede bu ani değişiklik nasıl oluyor? Aniden hidayete mi eriyorlar?
- Üniversitede türbanla okuyacak olan kız öğrenciler, daha sonra mesleğe atıldıklarında türbanı çıkaracaklar mı? Herhalde hayır, değil mi? O zaman sıra kamuda türbanın serbest bırakılmasına mı gelecek?
Milliyet, 15 kasım
*
LAİKLİĞİ İYİ BECERİYORLAR
Başbakan’la birlikte milletvekileri de gitti Bahreyn’e. Bahreynli milletvekilleri, bizimkilere sormuş:
‘Laiklik iyi bir sistem. Laiklikle İslam’ı bir arada nasıl kaynaştırabiliyorsunuz? Laikliği nasıl beceriyorsunuz?’
Maalesef haberde yoktu. Bilmiyorum acaba Başbakan ve AKP’li milletvekilleri ‘laikliği nasıl becerdiklerini’ açık kalplilikle anlattılar mı?
Akşam, 15 kasım
*
SIRA BARODA, SONRA ANAYASA MAHKEMESİ
İstanbul Barosu yönetimi de ‘yolsuzlukla’ suçlanıyormuş. (Tabii ki Zaman, 16 kasım)
Dikkat eden, laikliğin bütün kaleleri saldırı altında. Sıra ağır ağır Anayasa Mahkemesi’ne geliyor galiba...
*
KENDİNE SUÇÜSTÜ
Amerikan yönetimi, Irak’a saldırma kararını yıllar öncesinden almıştı, ama salak Amerikan kamuoyunu kandırmak için bir bahane gerekiyordu. ‘Irak’ta kitle imha silahları üretiliyor’ diye bir palavra attılar, BM’yi bile buna alet ettiler ve komşuyu işgal ettiler. Ama tabii bir tane bile nükleer-biyolojik-kimyasal silah veya bunları üretecek tesis bulamadılar. Sıkıntıya girdiler...
Geçenlerde müjdeli (!) haber geldi: IRAK’KA DEPOLANMIŞ VX GAZI BULUNDU!
Ama talihsizliğe bakın ki, bu ‘kitle imha silahı’ da, yıllarca önce İran’a karşı kullanılmak üzere ... ABD TARAFINDAN Saddam’a hibe edilmişti.
Yani Amerikalılar, Irak’ta... kendi suç delillerini buldular.
Hürriyet, 16 kasım
*
ASLAN DELİKANLI
Güzel bir haberdi, kaynadı.
Dörtyolluı genç, radyodan yapılan (ve nadir bulunan) ‘O RH + kan aranıyor’ anonsunu üç kere duyunca... cebinde parası olmadığı için (gündilek işlerde çalışıyormuş), bir arkadaşından 10 lira borç alıp, Hatay’a koşmuş, kan vermiş, hayat kurtarmış.
Teşekkür etmek için adını soranlara ‘Ayıp olur, insanlığımı yaptım’ diyerek, sessizce geldiği gibi gitmiş.
Şok bu haberi İŞTE İNSAN diye verdi. (Şok, 16 kasım)
İşte insan, nesli tükenen bir canlı...
*
KENDİ YAZDI DEMEK Kİ...
Hadi Özışık Çuvaldız köşesinde Van cezaevinde intihar eden Enver Arpalı hakkında “Arpalı’nın cesedi üzerinde siyaset” diye yazdı. Rektöre sahip çıkan Atatürçüler’i, genel sekreteri ölüme terk etmekle suçladı, şöyle dedi:
“Bir tek Allah’ın kulu çıkıp, ‘Yahu bu adam 5 aydır cezaevinde bunalıma girmiş’ demeyi akıl edemedi. Şimdi ağlaşıyorlar... Yalan! Arpalı rektörünün yolundan gitmedi. Atatürkçülük’ten dem vurup şov yapsaydı eğer, bugün belki de hayatta olacaktı. O gariban bir devlet memuruydu. Başı kapalı bir eşi, iki da ağabeyi ve bir de oğlu.. Başka hiç kimsesi yoktu Arpalı’nın.. Aşkın kadar Atatürkçü olamadı Arpalı... Onuruyla, şerefiyle aklanacağı günü bekledi. O gün gelip çatmayınca, çareyi canına kıymakta buldu. Ve ne acıdır ki, birgün olsun bu adamcağızı hatırlamayanlar, bugün onun cesedi üzerinde siyaset yapıyorlar. Tek söz var söylenecek: -Hadi oradan sizi yalancılar sizi!” (Star, 16 kasım)
Ben arşivlere ulaşamadım, Hadi Özışık demek ki rahmetliye sahip çıkmış, köşesinde hakkını savunmuş, bir iki yazı yazmış bu konuda. Bu yazılar elinizde varsa, bana gönderebilir misiniz!
*
YEMEZLER!
Yahu Başbakan’ın “Mahkeme’nin bu konuda söz söyleme hakkı yok. Söz söyleme hakkı din ulemasınındır...” şeklindeki sözlerini yine namızsıs bir takım medya ‘yanlış yorum ve maksadı aşan haberler’le çarpıtıp saptırmış. (Milliyet, 17 kasım)
Yani yine kabahat, Başbakan’ın dilinde değil, medyanın kulağındaymış.
Medya olarak biz de Sayın Başbakan’a, AKP’li ağzıyla cevap verelim:
- Biraz kaba tavır olacak, ama başka tabir bulamıyorum. Yemezler Sayın Başbakanım!
*
REFAHA PROVOKASYON diyor Tercüman.
Spot: Yüksekova, Türkiye’nin en zengin ilçelerinden. Nüfusu 70 bin ancak en fazla lüks cipin bulunduğu yer. Koca koca binaların, batıdakileri aratmayan bulvarların bulunduğu kentten bugünlerde dumanlar yükseliyor. (Tercüman, 17 kasım)
Peki, Türkiye’nin en fakir illerinden Hakkâri’nin bir ilçesi olan Yüksekova niye bu kadar zengin? Nasıl oluyor da adam gibi tek bir sanayii, ticareti, fabrikası bile olmayan Yüksekova ilçesinde ‘en fazla lüks cip’ bulunuyor?
Çünkü bölge uluşturucu kaçakçılığından kazanıyor da ondan. Buna ‘REFAH’ mı diyoruz artık?
*
ALINTI
“Bugün ortalıkta “köşe yazarı” niyetine dolanan çok kişi, Avrupa’da arzuhalcilik yapamaz.” Engin Ardıç (Akşam, 17 kasım)
*
İMANLAR ÖLEBİLİR!
İman 13 yaşında bir Arap kızıydı. Gazze şeridinde, Refah Mülteci Kampı’nda yaşıyordu. Nedense bir gün, sınır karakoluna 100 metre kadar yaklaşacağı tuttu. İsrailli askerler, canlı bomba endişesiyle ateş açtılor. İman kaçmaya başladı. Ama ‘R’ kod adlı İsrailli bir yüzbaşı küçük kızın başına 2 el ateş etti, sonra yanına gitti ve İman’ın cansız bedenine 15 kurşun daha sıktı. İman’ın sırt çantasında sadece okul kitapları vardı.
Ordudan ihraç talebiyle yargılanan işte bu katil Yüzbaşı R. mahkemede suçsuz demek ki cinayette haklı buldu. (Vatan, 17 kasım)
Filistinli bir fakir Arap kızıdır. Kimi kimsesi, Mitterrand Teyzesi yoktur. Katli vaciptir. Dünyanın gıkı çıkmaz!
*
ALINTI
(...) “Hele laik olduğunu söyleyerek alkışlar içinde iktidara gelen ve hâlâ liberal solcu karışımı bir kitle tarafından baş tacı edilen AKP'li Başbakan'ın şu sözlerini nereye koyacağız: 'Bu konuda söz hakkı ulemanındır!'
Yani bundan böyle laik hukuk susacak, 'Evde köpek beslemeyin, sonra melekler gelmez', 'Rüyamda Nakşibendi Şeyhi Mehmet Zahit Kotku'yu gördüm, devlet yönetimi konusunda tavsiyeleri var,' türü hikmetleri olan ulema konuşacak!
Bu sözleriyle Başbakan resmen ve açıkça şeriat yönetimini savunmuştur. Buna diyecek fazla bir şey yok.
40 yıllık şeriatçı bir gecede ancak bu kadar laikleşebilir. Benim anlamadığım şey, laik-solcu-liberal olduğunu söyleyen pek çok kişinin bu yönetime alkış tutmaya devam etmesidir.
Benim Mehmet Zahit Kotku'yu düşümde görmek gibi seçkin bir özelliğim yok, ama gene de sayın Başbakan'a küçük bir önerim olacak: Sinirlerine hâkim olsun ve sanki gerçekten laikmiş gibi gözükmeye devam etsin. Hepimizin sağlığı açısından en hayırlısı bu olacaktır.”
Türker Alkan (Radikal, 17 kasım)
*
ÖNERİ
Ayrıca Türker beyin basın meslek kuruluşlarına da bir önerisi var. Hani medya mensupları başbakanın açık açık söylediklerini kıçlarından dinliyorlar ya:
“Bu tür olayların yinelenmemesi için gazete muhabirlerini hizmet içi eğitimden geçirmek gerekiyor. 'Başbakanlar neyi söyler gibi yaptıklarında gerçekten neyi söylemek ve söylememek isterler,' konulu bir ders çok yararlı olacaktır, eminim.” (Radikal, 18 kasım)
*
ILICAK
Bu arada, Nazlı Ilıcak da, AİHM ve başbakanın türban-ulema açıklaması hakkında EN TARAFSIZ KİŞİYİ BULUP görüşlerini almış:
AİHM’de Türkiye’yi dava eden türbanlı Leyla Şahin’in avukatı Kâzım Berzeg...
Bugün, 18 kasım
*
Yüzbinlerce insan için bir müjde elbet, ama ne kadar üzücü bir haberdi:
EK DERS ÜCRETLERİ İKİ KAT ARTIYOR diyor.
Bundan böyle, öğretmenlerin alacağı ek ders ücreti, saatte... 10 liraya çıkacakmış. Böylece 700 lira maaş alan bir öğretmen, tam gün ders verirse 600 lira da ek ders ücreti alabilecekmiş.
Öğretlenlere saatte 10 lira, ayda - tam gün çalışsa - 600 lira maaş. Hem de % 100 zamdan sonra!
Haydi kızlar okula, diye yırtınıyoruz. Kızlara zarar veriyoruz. Okuyup da öğretmen olacaklarına evlere temizliğe gitseler, daha çok para kazanırlar!
Milliyet, 18 kasım
*
YANLIŞ TANITMAYIN O ZAMAN!
Devlet Bakanı Mehmet Aydın Avrupa’da Türkiye’nin yanlış tanınmasından yakınmış, eşi için (modern bir hanım Nihal Aydın) ‘Kaçıncı karınız’ diye soruyorlarmış.
Doğrudur, Batılılar bizi Arap zannederler, çok eşli zannederler, bütün kadınlarımızı çarşaflı zannederler.
Bu yanlış görüntüyü düzeltmek için de, başbakanımızın eşi, dışişleri bakanımızın eşi... sıkmabaş türbanlı ve yerlere kadar kapalı geziyor!
Milliyet, 18 kasım
*
SAĞDUYUYA GEL!
Yüksekovalı sağduyu çağrısına kulak verdi, diye sevinmiş Sabah. “Terör örgütü PKK’nın gövde gösterisine dönüştürmeyi amaçladığı Yüksekova’daki cenaze töreni olaysız geçti.”
Yanda bu ‘sağduyulu’ cenazeyle ilgili bilgiler:
10 bin kişi katılmış cenazeye - DEHAP ilçe başkanlığının görevlendirdiği 2.000 kişi güvenliği sağlamış - Tabutlar PKK’nın renkleri olan sayı-yeşil-kırmızı bayraklara sarılmış - Kalabalık yol boyunca ‘TC ŞAŞIRMA BİZİ DAĞA TAŞIRMA’ diye slogan atıp ‘PKK - KONFEDERALİZM’ diyen afişler açmış - Güvenlik güçleri hiç müdahale etmemiş, ortalıkta görünmemiş, polis aileleri uzaklaştırılmış - Sadece yukarıdan F-16’lar geçiş yapmış... (Sabah, 18 kasım)
Tabii ki olaysız geçer cenaze, ADAMLAR AYRI BİR DEVLET KURMUŞ RESMEN YÜKSEKOVA’DA. PKK DAHA NASIL GÖVDE GÖSTERİSİ YAPABİLİRDİ Kİ?
*
BAKAN BAKIYOR!
2,5 ay önce Kütahya’da bıçaklanarak öldürülmüş bir genç kızın cesedi bulundu. (Hürriyet’in haberi ‘öldürülmüş halde bir ceset’ diyor!) Kimliği belirsizdi. Belirlendi. Afyon-Şuhut’ta toplu tecavüze uğrayan 15 yaşındaki çocukcağız çıktı! Olayla ilgili 9 kişi tutuklanmış, kız çocuğu mahkeme kararıyla ailesinden alınıp Devlet’e teslim edilmişti. (Hürriyet, 19 kasım)
Devlet, kendine emanet edilen bir çocuğun daha ölümüne seyirci kaldı. Eğer öldürenler devletin görevlileri değilse elbet!
Ankara’daki hanım bakan, ben bu satırları yazarken hâlâ o koltukta oturuyordu, utanmadan!