Güncelleme Tarihi:
Max Dergisi’nin Ocak ayı sayısında Metin Ayşe Ersen'in jazz müzisyenleriyle yaptığı röportajlar yer almış. Kerem Görsev, Can Kozlu, Okay Temiz, Burhan Öçal, Önder Focan ve Aydın Esen'e göre jazz; müziğin karanlık gülüşü...
Max Dergisi’nin son sayısında, Türkiye’nin önde gelen jazz ustaları konuk edildi. Uzun zaman önce başlayan müzik serüvenlerini, jazz sayesinde değişen hayatlarını ve bugünlerde neler yaptıklarını birer birer anlattılar. Onlar, bugün kendi ülkelerinde olduğu kadar, dünyada da jazz müziği konusunda söz sahibi olan isimler: Can Kozlu, Önder Focan, Kerem Görsev, Aydın Esen, Okay Temiz ve Burhan Öçal. Peki Türkiye’de jazz ne zaman başladı? Kimine göre 1920'lerde Türkiye'de çalan yabancı müzisyenler ile, kimine göreyse 50'lerde Maffy Falay, Melih-Metin Güner kardeşler ile. Şimdiki müzisyenlerimiz, öncüleri olarak, Erol Pekcan isminde birleşiyor.
Ve sonrasında, Pozitif Titreşimler adı altında birleşen üç genç adam, 1979 yılında bizleri Parliament Superband isimli görkemli bir orkestra ile tanıştırdı. İlk konser, devamında bir festivale dönüşürken, David Sanborn, Al Jarreau, Brecker Brothers, Michel Petrucciani, Roberta Flack gibi devler, ülkemize geldi. Burhan Öçal, müziği, kah bir tanbur, kah bir ud ile tellendiriyor; derken bir darbuka ya da kös kapıp, ortalığı ateşe veriyordu. Aynı festivale Can Kozlu davuluyla, Kerem Görsev piyanosuyla katıldı.
Kerem Görsev
Konservatuar mezunu Görsev, jazz çalışmalarına 24 yaşında başladı. Çeşitli kulüplerde Ed Howards, Allan Harris gibi sanatçılarla sahne aldı. Joshua Redman, Wynton Marsalis gibi büyüklerle jam session'lara katıldı. On yıl kadar sonra kendi bestelerinden oluşan ilk albümü ‘‘Hands and Lips’’ piyasaya çıktı. Bunu hemen diğerleri izledi. ‘‘I Love May’’(1996), ‘‘For Murat’’(1997) ve ‘‘Relaxing’’(1998). Allan Harris ile çalışmasının ürünü ‘‘Laid Back’’ (1999) albümünden sonra 2000 yılını ‘‘November in St. Petersburg’’ albümüyle karşıladı. Yavuz Baydar, albümü 'ayıklanmış sesler, sessizliklerin daha iyi kullanılması ve dupduru bir karanlık' şeklinde tanımlıyor. Kerem Görsev, yakında ‘‘Warm Autumn’’ isimli yeni bir albüm çıkaracak.
Okay Temiz
Okay Temiz, perküsyon çalgılarından oluşan bir dünyanın kurucusu. 1955 yılında oluşturduğu bu evrende, Afrika'dan Avrupa'ya, Hindistan'dan Arabistan'a ve Güney Amerika'ya uzandı. ‘‘World Music’’ kavramı ortaya çıkmadan çok daha önce, dünya müziği yapıyordu. Temiz, ‘‘Klasikten jazz'a, ondan folklore, avangard müziğe geçişler yapıyorum ve tüm bunları harmanlıyorum,’’ diyor. Bu bileşimi de, sayısız Afrika ve Latin Amerika ritmleriyle çeşnilendiriyor. Uzun süren İsveç yaşamından sonra Türkiye'ye yerleşen sanatçı, dünyanın dört bir yanında değişik isimlerle çalışmalarına devam ediyor. ‘‘Asıl büyük projem, 'Mistik Müzik Buluşması'. Bunda, dünyadaki tüm dini müzikleri birleştirmeyi amaçlıyoruz. Projeye her ülkenin en iyi vokalistleri ve müzisyenleri katılacak.’’ Müzik kariyeri boyunca 3300 konser verip, 350 festivale katılmış olan Temiz, quicca, berimbau, parmak piyano, konuşan davulu yapmayı ve çalmayı öğrenmiş. Kendi el yapımı bakır davullar, 'Elektrikli Sihir Piramiti', 'Artemiz' isimli metal aleti de içeren geniş bir etnik ve elektronik çalgılar koleksiyonu var.
Can Kozlu
Kozlu, müzik serüvenini şöyle anlatıyor: 'Annem Emel Kozlu, piyanistti. Evimizdeki Grundig marka radyoya kulağımı dayayarak, müzik dinlerdim. 6 yaşında, klasik müziğe başladım. Jazz o günlerde zaten söz konusu bile olamazdı'. Kozlu, Berkeley'de vurmalı çalgılar üzerine yoğunlaştı. Eğitimle geçen yılların sonrasında, dünyayı dolaşarak Mike Stern, Mick Goodrick gibi müzisyenler ile birlikte konserler verdi. Şimdiyse Bilgi Üniversitesi'nde kurduğu jazz bölümünde yönetici ve eğitimci olarak, önemli bir misyon yükleniyor.
Önder Focan
Sıra Önder Focan'da. Kendini 'mülayim bir aile babası' olarak tanımlayan gitaristin, 'Jazz Guitar'(94), 'Erken'(95), 'Sekiz'(96), 'On The Bosphorus'(97), 'Beneath The Stars'(98) ve 'Vocalists'(99) adında altı albümü bulunuyor. Yine de jazz sanatçılığını vurgulamaktan kaçınıyor, 'Makine mühendisi olarak çalışıyorum, öğretmenlik yapıyorum, Açık Radyo'da 'Jazz Standartları' programım var. Çok fazla şeyle uğraşınca, kendini aşmama ve tekrar düşme tehlikesi var. Ben de evde çalışıyorum'. Focan, jazz ile 70'lerde TRT aracılığıyla tanışmış. ‘‘Lise arkadaşlarımla elementer çalışmalara başladık. Sonra Erol Pekcan ve Neşet Ruacan ile tanıştım’’. Focan, şu anda Focan Pera Jazz Trio adındaki grubuyla çalışmalarına devam ediyor. ‘‘Stardart jazz ile başlamıştık; şimdi sound ve üslup olarak daha modern bir müzik yapıyoruz’’ diyen Focan, hip-hop tarzına kayabileceğini düşünüyor, ‘‘Bence jazz yenilikçi bir müzik. O yüzden, sınır tanımak istemiyorum’’.
Burhan Öçal
Aslında röportaja ikna edip konuşturması biraz zor olmuş Öçal’ı. Ama sonunda başarmışlar. Ve ikna olduğunda da, Burhan Öçal durmadan anlatmaya başlamış: ‘‘Ben bu işe daha anne karnındayken tekmelerle başlamışım. Bir an önce dışarı çıkma terörü estirmişim. Annem daha o zaman otonom bir kişiliğe sahip olacağımı tahmin etmiş. Müziğim de uslu uslu, iyi terbiye edilmiş değil. Hani otur evladım kucağıma, amanin de ne güzel yapmış derslerini, tarzında değil. Tamamen başına buyruk.’ Göründüğü kadarıyla Öçal, hálá da bildiği yolda devam ediyor.
Aydın Esen
‘‘Jazz bir macera’’ diyen Aydın Esen, dört yıllık Berkeley Müzik Akademisi'ni tek bir yılda bitirme başarısını gösteren, başka bir dünyanın insanı. İki yaşındayken piyanonun başına oturuvermiş. Klasik, modern, mainstream kavramlarıyla büyüyerek, ‘‘Yaşken eğilmiş’’. Türk mirasını Post Bop jazz akımıyla harmanlayarak, Gary Burton, Eddie Gomez ve Pat Metheny gibi ustalarla çalıştı. Esen, 'Trio'(1985), 'Timezones'(1989), 'So Many Lifetimes'(1990), 'Aydın Esen'(1991), 'Anadolu'(1992), 'Brazilian Landscapes'(1995), 'The Jazz x-Centrix'(1996) ve 'Turar'(1997) albümlerinden sonra geçen yıl 'Timescape' albümünü yayımladı. Serdar Karabatı, Jazz Dergisi için yazdığı albüm eleştirisinde, ‘‘Aydın Esen, dolu dolu bir mektup yolladı eski ve yeni dinleyicilerine’’ ifadesini kullanıyor.
Burhan Öçal
Ben Amerikan değilim ki, jazz müzisyeni olayım. Ruhum Şarklı. Hiçbir etiketi kabul etmiyorum. Dünya standartları üzerinde düşünüyorum. İnsanlara yeni şeyler hediye etmek istiyorum.
Kerem Görsev
Jazz'ın bazı tarzlarını sevmediğim gibi, dinleyemiyorum da. Benim için önemli olan, duygunun melodiyle anlatılması. Uçukluk kaçıklık peşinde değilim. Ne arzu ediyorsam onu yapıyorum.
Can Kozlu
İstanbul'da müzik hiçbir yerde olmadığı kadar özel bir durum. Burası birçok medeniyetin karışık olduğu heyecan verici bir şehir. Bütün kültürlerin iç içe olduğu bir şehir.
Önder Focan Yeni müzik türleriyle ilişkiyi ihmal etmiyorum. Rock ve Funk olan dostluklara, müziğimde yer veriyorum. Bizde her CD'nin ayrı havası var. Konsept üzerine çalıyoruz.
Okay Temiz
Müzikteki boşlukları, nefes almaları çok seviyorum. Durmadan çalma tarzında kontrolsüz bir öne çıkma var.