Güncelleme Tarihi:
Mustasyon kelimesi gündemde yer alıyor. İngiltere'de ortaya çıkan koronavirüs mutasyonunun ardından vatandaşlar bu kelimenin anlamını araştırmaya başladılar. RNA virüslerinde DNA virüslerine oranla çok daha fazla mutasyon meydana geliyor. Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Songül Özer, mutasyona ilişkin kafa karıştıran temel soruları Hürriyet Aile okurları için cevapladı.
Sağlık Bakanlığı'nın yayımladığı COVID-19 Sözlüğü'nde yer alan bilgilere göre mutasyon;
Bir organizmanın veya virüsün genetik materyalinde meydana gelen kalıcı değişiklik.
RNA virüslerinde DNA virüslerine oranla çok daha fazla mutasyon meydana gelir. SARS-CoV-2 bir RNA virüsüdür.
Mutasyon ya da değişinim, bir canlının genomu içindeki DNA ya da RNA diziliminde meydana gelen kalıcı değişmelerdir. Mutasyona uğramış organizma ise mutant olarak adlandırılır. Mutasyonların genler üzerindeki zararlı etkileri nedeniyle, organizmalar mutasyonları gidermek için DNA onarımı gibi mekanizmalara sahiptir.
KORONAVİRÜS MUTASYONU HAKKINDA MERAK EDİLENLER
Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Songül Özer, mutasyona ilişkin kafa karıştıran temel soruları Hürriyet Aile okurları için cevapladı.
MUTASYONA UĞRAYAN KORONAVİRÜS DAHA MI TEHLİKELİ?
Bütün virüslerde mutasyona uğrama yani ‘varyant değiştirme’ ihtimali var. Bazı virüslerde bu ihtimal daha yüksek oluyor. Influenza ve koronavirüste daha sık ve daha kısa sürede mutasyon gerçekleşebiliyor. Antijenik değişikliği her zaman kötü yönde değerlendirmemek gerekiyor. Virüs antijenik yapısını değiştirdi, yeni bir suç meydana getirdi, şimdi daha çok ölüm olacak veya daha çok yayılacak diye korkulmamalı. Bazen virüsteki antijenik yapı değişikliği aksine iyi yönde de olabiliyor. Gerçekleştirilen çalışmalar doğrultusunda yapılan açıklamalarda, yeni saptanan virüsün bulaştırıcılığının daha yüksek olduğu ama hastalar arasında fatalite dediğimiz ölüme neden olma ya da ağır hastalık tabloları oluşma ihtimalinin daha az olduğu bilgisi veriliyor. Aslında bu iyi bir durum. Daha çok bulaşması demek onun daha kötü olduğu anlamına gelmiyor. Hastaların ağır geçirmesi ya da hastaların ölüme sebebiyet vermesi bizi ilgilendiriyor. Çok kişiye bulaşabilir ama hafif geçirebilirler. Toplumdaki bağışıklığın artmasını sağlayacağı için bir anlamda iyi bir durum bu. Hasta olup da atlatanların sayısı artınca doğal olarak aşılanmış gibi olurlar. Hastalığı geçirerek bağışık kazanırlar ki aktif bağışıklama dediğimiz bu tablo en çok istenen tablodur.
VÜCUT MUTASYONA FARKLI BİR TEPKİ VERİR Mİ?
Eğer varyantı hastalık yapma yeteneği düşük bir antijenik yapı değişikliği geçirdiyse vücut hastalık olarak tabii ki daha hafif karşılık verecektir. Örneğin 2020’deki virüs ile enfekte olduk ama 2020’nin sonlarında yeni bir antijenik yapıda virüs çıktı, onu da alabiliriz ve yeniden enfeksiyon geçirebiliriz. Yeniden hasta olabiliriz. Vücut ilkinde olduğu gibi de tepki verebilir. İşte o mutasyonun ne olduğu ile alakalıdır. Eğer virüs hastalık yapma yeteneği yüksek bir hale dönüştüyse tabii ki onu aldığımızda daha ağır geçiririz. Ama hastalık yapma yeteneği düşük bir hale dönüştüyse ikinci enfeksiyonumuzu ya da ilk kez geçiriyorsak daha hafif bir şekilde geçiririz. Virüsün ne tür bir mutasyon geçirdiği, hangi antijenik yapısını değiştirdiği önemli.
AŞILAR MUTASYONA UĞRAMIŞ VİRÜSE KARŞI DA ETKİLİ Mİ?
Bir aşı elde olan virüs suçları ile yapılır. Biz bildiğimiz, karşılaştığımız şeye karşı antikor üretebiliriz. Görmediğimiz bir şeye karşı aşı yapmamız mümkün değil. Amerika, İngiltere, Rusya, Almanya ve Çin’in aşı çalışmaları en çok öne çıktı. Bu ülkeler 2019 yılının Aralık ayından itibaren gördükleri virüse karşı aşı ürettiler. Onların geliştirdiği aşıları insanlara uygularsak o virüslere karşı bizi koruyacak. Almanların ve Çin’in ürettiği, bize de ulaşan üretim aşamasını bitirip dağıtım aşamasına geçen aşıların yeni çıkan virüse karşı etkili olması mümkün değil. O yüzden yeni bir virüse karşı korumayacaktır. Influenzada da bu durum aynı. Aşıyı her yıl insanlara yapmamızın nedeni antijenik yapısını değiştirmesidir. Bir önceki yılın aşısı bu yıl korumuyor. Muhtemelen aynı durum Covid-19 aşısı için de geçerli olacak.
DEĞİŞİME UĞRAYAN VİRÜS BİZDE KAYGI YARATMALI MI?
Bence yaratmamalı, toplumda da yaratmamasına şaşırmıyorum. Çünkü biz bir virüsle karşı karşıyayız. Bu bir tüberküloz, brusella yani bir bakteri olsaydı şaşırırdım; çünkü bakterilerdeki antijenik yapı değişikliği ve yeni suç oluşturma ihtimali yıllara yayılabiliyor ya da hiç olmuyor. Senelerdir bildiğimiz boğmaca bakteridir ve hala bir tane antijenik yapısı var. İkinci bir antijenik yapıda suç geliştirmemiş. Ama virüslerde durum böyle değil. Sadece koronavirüste değil birçok virüste antijenik yapı hemen değişir, mutasyona uğrayabilir. Covid-19’un ne kadar sıklıkta ve ne kadar kısa sürede antijenik yapısını değiştirdiğini bilmiyoruz. Onu yeni öğreniyoruz. Şu anda yeni bir antijenik yapı ortaya çıktıysa henüz bir yıl olmadan çıktı demektir. Bu bizde bir kaygı oluşturmadı. Biz zaten virüslerin mutasyona uğramalarına alışkınız. Hiçbir şey değişmeyecek. Bu durum kaygı değil ama tedavi ve ilaçlarla ilgili birtakım soru işaretleri oluşturuyor. Ama aynı soru işaretleri 2020’nin ocak ayında bu virüsle karşılaştığımızda da vardı. Her yeni virüste biz acaba tedaviyi değiştirecek miyiz endişesini yaşıyoruz.
İngiltere’nin ‘Koronavirüs mutasyona uğradı” açıklaması dünyada paniğe neden olurken Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, “Eğer gerçekten orijinal virüsten daha hızlı yayılıyor ise salgının bitmesi için beklediğimiz mutasyonun başlangıcı da olabilir” diyerek tartışma başlattı. Uzmanlar bu olasılığı Hürriyet için değerlendirdi. Prof. Dr. Tevfik Özlü ''Mutasyonun sonucu önümüzdeki günlerde ortaya çıkacak'' derken, Doç. Dr. Sema Kultufan Turan ise araştırmak gerek yorumunda bulundu.
TAHMİN EDİLEMEZ
Prof. Dr. Tevfik Özlü: Mutasyonlar tamamen rastlantısal olarak ortaya çıkar. Kuralı yoktur ve önceden tahmin edilemezler. Virüsün amacı bizi öldürmek değil. Çünkü konakçı ölünce, virüs de ölür. Mutasyonun sonucu önümüzdeki günlerde ortaya çıkacak. Bizim istediğimiz hastalık oluşturma gücünü yitirmesi. Ancak ne yazık ki henüz o yönde bir bulgu yok. Bu nedenle de tedirginlik ve endişe var. Mutasyonun şekli sahada doğrulanmalı.
ARAŞTIRMAK GEREK
Doç. Dr. Sema Kultufan Turan: Beklenti, virüsün mutasyona uğrayıp hastalık yapıcı özelliğinin ya da öldürme ihtimalinin yok olması yönünde. Ancak mutant virüsün daha az hastalık yaptığına dair henüz kanıt yok. O nedenle ‘Beklenen mutasyon gerçekleşti’ demek ya da tersi bir yorum yapmak için çok erken. Ülkemizde de henüz mutasyona uğrayan virüse rastlanmadı ancak enfekte olanlara bakılarak araştırılıyor.
SARS MUTASYONLA BİTMİŞTİ
Prof. Dr. Mustafa Hasöksüz: 2003 SARS koronavirüsü, 3-4 ay içinde mutasyona uğrayarak gücünü kaybetmişti. Şimdiki koronavirüsteki olası mutasyonlarda böyle bir beklenti var fakat virüslerdeki mutasyonik değişimler iyi yönde olabildiği gibi kötü yönde de olabilir. Bunun hiçbir garantisi yok. Önümüzde aylar virüsün bu özelliğinin olup olmadığını kanıtlayacak.
MEHMET CEYHAN NE DEMİŞTİ?
'TELAŞA GEREK YOK'
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, şu açıklamalarda bulunmuştu: “Birkaç gündür herkes İngiltere’de ortaya çıkan yeni mutant koronavirüsle (B.1.1.7) ilgili telaş içerisinde. Henüz karamsarlık için bir neden yok. Çünkü;
1) Bulaşıcılığın yüzde 70 arttığı bulgusu şimdilik sadece bir modelleme sonucu. Henüz gerçekten daha bulaştırıcı olduğu bile laboratuvar ve klinik verilerle doğrulanmış değil.
2) Ülkelerin önlem alması doğal, çünkü virüsün özellikleri tam anlaşılıncaya kadar, yani daha bulaştırıcı ve ağır hastalığa neden olmadığı belli oluncaya kadar yayılması önlenmelidir.
3) Bu mutasyon eğer gerçekten orijinal virüsten daha hızlı yayılıyor ise, salgının bitmesi için beklediğimiz mutasyonun başlangıcı da olabilir. Çünkü o mutasyonda virüsün daha bulaşıcı, ancak zararsız hale gelmesini bekliyoruz. Yani ilk değişiklik gerçekleşmiş olabilir.
4) Ancak istemediğimiz yönde bir mutasyon olursa, zorunlu olarak virüsün yayılmamasına gayret edeceğiz. Sonuç olarak henüz telaşlanacak bir noktada değiliz. Her zamanki gibi dikkatli olmalıyız.”