Güncelleme Tarihi:
‘SİYASET ASLİ UNSUR’ MESAJI
“(Dolmabahçe’de) Hükümet adına Başbakan Yardımcısı Sayın Yalçın Akdoğan, siyaset kurumunun sorun çözücü olarak demokrasinin asli unsuru olduğunu vurgulayan bir konuşma yaptı. Bir mutabakat metni imzalanmadı, ortak bir metin söz konusu olmadı. İki siyasi partinin, siyaset kurumunun sorun çözücü olarak önemine vurgu yapan iki farklı açıklaması vardı. Buradan bir mutabakat çıkarmak ve bu mutabakat üzerinden de kendi sorumluluklarını yerine getirmeyenlerin AK Parti’yi mahkûm etmeye çalışması son derece yanlış.
SİLAH BIRAKMAYA YANAŞMADILAR
Dolmabahçe’de, HDP deklarasyonunun amacı silahların bırakılmasıydı. Ancak deklarasyondan sonra bunun olmayacağı görüldü ve bu amacını kaybetti. Terör örgütü ve HDP tarafından siyasetin bu hamlesi anlamsızlaştırıldı. Bize veya Sayın Cumhurbaşkanımıza zaman zaman deklarasyonu yok sayma eleştirisi yapıyorlar. Bunu yok sayan Sayın Cumhurbaşkanımız değil, HDP ve terör örgütüdür. Dolmabahçe toplantısından 45 dakika sonra Selahattin Demirtaş’ın ve katılımcıların açıklamalarına bakın. Siyasi ve sosyal bir süreçte gerçekleşecek olan deklarasyon maddelerini, silahların bırakılmasının şartı haline getireceksiniz. Silah bırakmaya yanaşmadılar. HDP’yi kastederek söylüyorum, sürecin ruhuna ihanet noktasına getirdiler. Cumhurbaşkanımız da yüksek öngörüsüyle bunu gördü ve dedi ki, ‘Bu, samimi değil. Bu olup bitenler samimiyet içermiyor’.
BASIN AÇIKLAMASINA NEDEN KATILDIK
Böylece Dolmabahçe anlamını kaybetti. Sayın Başbakan’ın başkanlığında kurulan bir çözüm süreci komisyonu vardı. Efkan Ala da Yalçın Akdoğan da ben de o komisyonun üyesiydik. Dolayısıyla siyaset kurumuna vurgu yapmak için böyle bir ortak yani tarafların kendi bakış açılarını deklare edecekleri bir şeye, böyle bir basın açıklamasına karar verildiğinde, doğal olarak çözüm süreci komisyonundan bir başbakan yardımcısı, içişleri bakanı ve bir de grup başkanvekili katıldık.”
SÜREÇ SAHAYI İYİLEŞTİRDİ
“EĞER çözüm sürecinde bölge insanı o huzuru yaşamamış olsaydı ve siyaset kurumunun gerçek anlamda sorun çözücü gücünü 3 yıl boyunca hissetmemiş olsaydı, terör örgütüne destek verebilirdi. Ama bugün artık bölge halkı ne diyor? ‘Ben sizi seçtim, Meclis’e gönderdim. Siz orada beni temsil etmek yerine neden silaha başvuruyorsunuz?’ diyor. Dolayısıyla evet çözüm süreci bugün bölge halkının terör örgütünün yanında yer almasını engellemiştir. Bu yönüyle son derece faydalı olmuştur. Çözüm süreci terörle mücadelede son derece iyileştirici bir etkiye sahip oldu mu? Bunda hepimiz mutabıkız. Evet oldu. Yani sahayı iyileştirdi, rehabilite etti.”