Güncelleme Tarihi:
NİÇİN PYD/YPG İLE HAREKET EDİYOR
“Bu milletin güvenlik güçlerini herkes bilecek. Koalisyon güçleri şu anda bizimle hareket ediyor. Eyvallah… Koalisyon niçin PYD/YPG ile hareket ediyor? İşte bunu anlamakta zorlanıyoruz. Bu koalisyon güçlerinin hemen hemen tamamına yakını bizimle dost. 63 ülke var içinde. Hele hele NATO ülkeleri var ki bunların stratejik ortağı biziz. Bunların bir terör örgütüyle beraber olmasını anlamıyoruz.
Şu anda teröristleri eğitmelerini anlamakta zorlanıyoruz. Koalisyonda yer alanlar, lütfen, daha önce ifade ettiğimiz gibi, siz DEAŞ ile mücadeleyi PYD/YPG ile değil... Eğer 63 ülke bu DEAŞ’ı halledemiyorsa yöneticiler olarak biz bu işi bırakalım. Ama oyun başka. Burada bir tuzak var. Tuzak başka. Oyun bizim üzerimizde oynanıyor. Kusura bakmasınlar biz bu oyuna ne Suriye’de ne Irak’ta prim vermeyeceğiz. Amerika’daki seçim kampanyasında, ‘Biz PYD/YPG’ye silah desteğini vermeye devam edeceğiz’ diyorlar. Yazıklar olsun.
KOALİSYONA İLETECEKLER
Şu anda koalisyon güçlerine biz talebimizi bugün yarın arkadaşlarım iletecek. Biz Irak’ta, Irak’ın birliği ve beraberliği için koalisyon güçleri içinde yerimizi almakta kararlıyız. Koalisyon güçleri eğer Türkiye’yi istemiyorsa, B planımız devreye girer. O da olmuyorsa C planımız devreye girer. Türkiye Cumhuriyeti kabile devleti değildir. Bunu böyle bilsinler. Biz kimsenin içişlerine karışmıyoruz. Biz sadece kendi vatanımızın, milletimizin geleceğini güvence altına almaya çalışıyoruz.
YENİ UYGULAMALAR GELİYOR
Bu yapının (FETÖ) içinde olanlardan 15 Temmuz’dan sonra pişmanlık duyan pek az kişi olduğunu görüyoruz. İnlerine gireceğiz dedim, girdik mi. Ama daha bitmedi, daha devam ediyoruz, kaçacak delik arayacaklar. Şimdi yeni uygulamalar geliyor. Birkaç hafta içinde bunları da göreceksiniz.
PİŞMANLIKLARINI DİLE GETİRSİNLER
Hâlâ bir kısmı 15 Temmuz’u FETÖ denen bu ihanet çetesinin gerçekleştirdiğine inanmıyor, inanmak istemiyor. Bir kısmının da tek pişmanlığı darbenin başarıya ulaşamamış olmasıdır. Hakikat güneş gibi ortada. Biz biliyoruz ki FETÖ, PKK’dan daha da tehlikelidir. Kendileri bilirler. Bizim artık bu örgüte bakışımız MGK’da aldığımız kararla diğer terör örgütlerinden geri değildir. PKK’ya, DEAŞ’a bakışımız neyse bunlara bakışımız budur. Bizim inancımızda samimiyetle Rabbimize yönelmeleri halinde tövbe kapısı herkese daima açıktır. Devletimizin şefkat kolları da herkese açıktır. Gelsinler bildiklerini, anlatsınlar, pişmanlıkların dile getirsinler, hukuk onlara bir kolaylık sağlar.
İDAM HAKLI BİR TALEPTİR
Şimdi idam diyorlar. Bu haklı bir taleptir. Batı ne derse desin, beni ilgilendirmiyor, beni milletim ilgilendiriyor. Dünyanın büyük bir çoğunluğunda idam var. Bunun kararını parlamento verir. İcra gereğini yapmalıdır. Bana gelirse ben onaylarım.
Bu kardeşinizi öldürmeye gelenler yakalanıyor ve yargıya teslim ediliyor. Cezaevinde işkence iddiaları yalandır. Darbe girişimine maruz kalmamıza rağmen devletimizin ve milletimizin yüzünü kızartacak hiçbir hadiseye meydan vermeden bu süreci yürüttük. Elbette eksikler, yanlışlar olabilir. Tespit edilir edilmez gereken yapılıyor, yapılacak.
DAHA TEMİZLİK ŞART
Ama mağduriyet edebiyatıyla 15 Temmuz’un hesabının sorulmasının önüne geçmeye çalışanlar varsa beyhude yere uğraşıyorlar, kusura bakmasınlar. 15 Temmuz’un hesabının sorulması konusunda yapılanlar, yapılabileceklerin en asgarisidir. Şayet darbe başarılı olsaydı FETÖ mensuplarının bize ve milletimize ne yapacağını çok iyi biliyoruz. Muhtemelen bugün Türkiye, Suriye, Irak, geçmişteki Lübnan gibi iç savaş ateşiyle yanan bir ülke haline gelmiş olacaktı. Türkiye’yi böyle bir uçuruma yuvarlamak isteyenler görevden alınmış, tutuklanmış, finansman kaynaklarına el konmuş, çok mu? Daha temizlik şart, görevden almalar şart.
Terör örgütlerini maşa olarak kullananlar bilsinler ki, bu maşalar eninde sonunda kendilerini de yakacaktır. Bu bir tehdit değil, sadece bir ikazdır. Terör örgütleri üzerinden bölgemizi yeniden yapılandırmaya çalışanları ikaz ediyoruz.”
BAŞİKA’YA KENDİSİ ÇAĞIRDI
TÜRKİYE’nin kimsenin toprağında, kimsenin egemenliğinde gözü yoktur. Bazıları ‘Başika’dan çıkın, çekilin’ diyor. Biz elimizi kolumuzu sallaya sallaya oraya gelmedik ki. Başika’ya bizi davet eden sizsiniz. Şimdi de çıkın diyorsunuz, kusura bakma. Orada benim soydaşlarım var. Türkmen, Arap, Kürt kardeşlerim var, bize ‘gelin, bize yardımcı olun’ diyorlar. Sayın İbadi, bizi ziyaret geldiğinde bizzat kendisi bu talebini yaptı. Onun üzerine oraya gittik. Şimdi oradan çekilmek, kusura bakma.
MİLLETİM BAŞKANLIK DİYOR
FİİLİ bir durumla karşı karşıyayız. Bu durumun zemini 2007’de Cumhurbaşkanı’nı doğrudan halkın seçmesini öngören Anayasa değişikliğiyle oluşturulmuştur. Yapılan kamuoyu araştırmalarına baktığımızda, milletim, ‘başkanlık sistemi’ diyor. Milletim diyor. Ben de diyorum ki parlamentodaki siyasi partilerimize, egemenlik kayıtsız şartsız milletin değil mi? Milletin. Gelin, millete götürelim. Eğer milletim bu işe evet diyorsa hayırlı olsun diyelim ve başkanlık sistemine adım atalım. Sorun şahsımdan kaynaklanmıyor, şahsımın yönetim anlayışından kaynaklanıyor. İstiyorum ki patinaj yapmayalım, hızla yola devam edelim. Ülkenin ve milletin meseleleri konusunda aktif bir rol oynamaya mecburuz ve zaman kaybına tahammülümüz yok. Hızla adım atmalıyız.
SİSTEM RESTORASYONU ZORUNLU
Ben milletime verdiğim sözlerin gereğini yerine getiriyorum. Ama bizim sistemimiz Meclis tarafından seçilen Cumhurbaşkanlığı makamını daha çok vesayet sistemi altına alıyor ve bundan dolayı burada bir sıkıntı var. 2007’de hukuken, 2014’ten itibaren bizatihi kendisi siyasi konumda olan Cumhurbaşkanlığı uygulaması sistemin restorasyonunu zorunlu hale getiriyor.