Oluşturulma Tarihi: Aralık 24, 2003 00:00
CHP milletvekili Ali Topuz dün Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer'le ilgili çarpıcı bir belge açıkladı. Başbakanlık Müsteşarı, devletin bir numaralı bürokratı. Geçmişteki sözleri bu açıdan çok önemli:‘‘Cumhuriyet ilkesinin zayıfladığını, işlevini kaybettiğini görüyoruz... Halk için ve halk adına yönetim diye tarif edilen Cumhuriyet kavramının aslında artık bizim için çok fazla bir anlam ifade etmediğini söylememiz mümkündür... Bizim ülkemiz söz konusu olduğunda mahalli kültür İslam'dır. Globalleşme ne kadar artarsa, İslamlaşma da o kadar çok artacaktır. Böylelikle varlığını hissetirmeye başlayacaktır. Nitekim hissettirmektedir. Öyleyse Türkiye'nin bu durumu fark ederek gerekli düzenlemeleri yapması gerekir... Türkiye'deki siyasi harekete öncelik veren İslami grupların nasıl bir devlet ve toplum yapısını ortaya koyabileceklerini bir an önce ve iktidara gelmeden önce tanımlamaları gerekir... Türkiye'de Cumhuriyet ilkesinin yerini katılımcı bir yönetime devretmesi ve laiklik ilkesinin İslamla bütünleşmesinin gerekli olduğu görüşünü taşıyorum...’’Daha neler neler! Evet, bu sözleri söyleyen kişi bugün Başbakanlık Müsteşarı. Yani devletin bir numaralı bürokratı olarak görev yapıyor. Devletin ve ülkenin hangi seçmece kadrolarla nereye götürülmek istendiği açık! Bütün kamu kurumlarında amansız bir kadrolaşma bu yüzden yapılıyor. Ortalık hallaç pamuğu gibi atılıyor. Türkiye'yi şimdi bu kafalar yönetiyor. ÇERKEZCE OLAYIKürtçe olayından sonra sıra şimdi Çerkezce'ye getiriliyor. Yarın başkalarına gelecek. Bu olay AB ilkeleri doğrultusunda birileri tarafından hep kaşınacak, en iyi niyetli kitlelerin arasına bile kışkırtıcı ajanlar sokulacak ve Türkiye'ye darbe üstüne darbe vurulacak. Kafkas kökenli yurttaşlarımızın kurduğu Kafkas Dernekleri Federasyonu geçtiğimiz günlerde istemlerini sıralamış:‘‘Bu ülkede sadece Kürtler yok. Biz de anadilimizde yayın ve kurs açmak istiyoruz. Çocuklarımıza Çerkez dillerindeki isimleri koymak istiyoruz.’’Kafkas kökenli yurttaşlarımız (Çerkez, Abhaz, Çeçen, Dağıstanlı) taaa 1800'lü yıllarda Rus zulmünden kaçıp Osmanlı'ya sığındılar, nice savaşlarda ve özellikle Birinci Dünya Savaşı'nda çeşitli cephelerde savaşıp can verdiler, Milli Mücadele döneminde içlerinden nice kahramanlar çıktı. Türkiye'nin yönetiminde hep söz sahibi oldular. Onlar bu ülkenin öz evlatları. İçlerinde Türkiye'ye zarar vermeye yönelik adım atacak kimse olduğunu sanmıyorum.***Ancak Kafkas Dernekleri Federasyonu aynı açıklamasında şöyle diyor:‘‘Kafkas dilleri arasında 12 ayrı dil ve 55 ayrı şive var. Alfabemiz 57 ile 63 arasında ses ve harften oluşur ve Kiril harfleriyle yazılır. Bu harfleri Latin alfabesiyle ifade etmek mümkün değil. Bu yüzden Kiril alfabesiyle (Rus yazısı) okumak istiyoruz.’’İşte, yanlış başladı. Ardında yine kötü niyet aramıyorum... Çünkü bu istemlere pek çok Kafkas kökenli insanımız karşı çıktı, itiraz etti. Ancak bir şeye inanıyorum, bu tür istemlerin ardına yakın gelecekte kötü niyetli ve kışkırtıcı tipler takılacak, bunları mutlaka yozlaştırıp ülkemize karşı kullanacaktır. Kiril alfabesiyle eğitim! İnsaf yani, insaf! Kafkas kökenli insanlarımız bu akıl-mantık-yasa dışı istemlerin nereye varacağını, kimlerin eline koz vereceğini hiç mi düşünmüyor?***Dünkü Vatan Gazetesi'nde dikkatimi çeken bir konu daha vardı. Şekerbank, bazı Kafkas kökenli kuruluş ve yurttaşlarımıza ‘‘özel kredi kartları’’ vermiş. Adını ‘‘Nart kart’’ koymuş. Nart, efsanevi bir Kafkas kahramanı.Böyle bir ayırım yapmak, bu tür para işlerinde bile işlemlerde etnik köken kullanmak suç mu, değil mi? Yanıtını Cumhuriyet'in savcıları bilir. Ya bir süre sonra öteki bankalar başka etnik kökenlere değişik isimler altında Kürt kart, Laz kart, Arnavut kart, Arap kart gibi kredi kartları vermeye başlarsa ne olacak?Başlatanlar iyi düşünmeli. Bu işler nereye varır, nerede durur?
button