Güncelleme Tarihi:
Mustafa Şentop’un açıklamalarından satır başları:
Dün gece itibariyle verilen sayılar üzüntü ve endişe verici. Bilim Kurulu’nun tavsiyeleri ile salgına karşı başarılı bir çalışma yürüttü Türkiye. Her ne kadar tedbir alınırsa alınsın bütün bunlara vatandaşımızın bu konuda titizliği, temizliği tedbirlere uyması. Bu salgın sürecinin geleceği ile ilgili elimizde çok kesin bilgiler yok.
Bütün dünya biraz dikkatli bir normale dönebilir miyiz diyerek bir başlangıç yapmaya çalışıyor. Eğer yeniden salgın artar ölümler artarsa yeniden daha büyük önlemlerin alınması gerekecek.
Vatandaşlarımızın akşamki tablodan itibaren riski gördüğünü ve daha dikkatli davranacağı inancındayım.
27 MAYIS SÜRECİ
27 Mayıs askeri darbesi sadece darbeler tarihimizin bir başlangıcı değil aynı zamanda Türkiye’nin sosyal kimliğini de bozan bir harekettir. 60 yıllık süre içerisinde bunun acısını üzüntüsünü insanlarımız hissetmişler ve bazı adımları atmışlar. Darbenin yapılmasından kısa süre sonra da bu adım düşünülmüş mağdurlara yönelik... Önce 2013 yılında buranın ismi değiştirildi, ardından genel olarak Demokrasi Adası görüntüsüne de çevirecek açılış yapmıştık.
Az önce de ifade ettim 27 Mayıs'ın siyasi psikolojimizde etkisi olan kareleri var. Sayın Cumhurbaşkanımızın "Biz kefenimizi giyerek yola çıktık" sözü aslında Menderes'in o fotoğrafına bir atıftır, darbeci zihniyete karşı.En temel mesele şudur. Bir suç işlendiği zaman o suç işlendiği tarihte hangi mahkemeler varsa oradda yargılanırlar.
Şimdi burada alınan kararlar ve bunun sonuçları var. Bir başbakan idam edilmiş, 2 bakan idam edilmiş. Bütün davaları aldığımızda 192 kişi ve bunların kendileri, aileleri, bugünlere kadar sarkan bir süreç içerisinde maağduriyetleri var. Ama burada TBMM olarak tutumumuzu, tavrımızı tescil edecek adım atma imkanımız var. O da şudur: Bunu çok dikkatli olarak ifade etmek istiyorum, burada söz konusu bir mahkemenin kararlarının yok sayılması değil söz konusu olan. Aslında mahkeme olmayan bir yapının, bir infaz timinin karar diye vermiş olduğu ve birtakım sonuçlar doğuran işlemleri, o yapıyı ortadan kaldırarak, daha önce hiç varolmamış gibi hale getirerek hukuk tarihinden temizlemektir.
Darbeler tarihi artık kapanmıştır. Teşebbüs edenler 15 Temmuz'daki gibi engellenir.
METİN TOPUZ DAVASI
Karar kesinleştiği zaman herkesin buna saygı duyması gerekiyor. FETÖ örgütü belli şahıslardan oluşan bir örgüt değil. Yeniden yöntem belirleyen bir yapılanma. Bu konuda dikkatli olmak mücadeleden asla taviz vermemek gerekiyor. Her zaman FETÖ için teyakkuzda olmak gerekir.
15 Temmuz’da yapılan darbe girişimin önemli isimlerinin FETÖ elebaşının orada olduğunu biliyoruz. Bu konuda bir işbirliğinin yapılması bekleniyor. Bir taraftan da Türkiye’de bir darbe girişiminde bulunmuş bir örgütün yargılanmasının sağlanması gerekir. Elebaşılar tutuluyor Türkiye’ye iade edilmiyor korunuyorsa o zaman bu darbe ile ilgili başka ihtimalle akıllara gelmektedir. Buna yol açmamak için burada Türkiye’nin taleplerini ABD’nin yerine getirmesi gerekir.
FETÖ aslında uluslararası istihbarat örgütlerinin bir maşası bir taşeron örgüt. Sadece Türkiye’de değil dünyada bazı ülkelerde bu tarz girişimlerde bulunduğunu görüyoruz. Bu konudaki mücadelenin çok önemli olduğunu bir kez daha söylemek istiyorum. Mücadele bitmiştir demek yanıltıcı olabilir. Bu örgüt mensupları yeni bir takım hain girişimlerde bulunabiliyor. Bu yüzden FETÖ konusundaki mücadeleyi hiç eksiltmeden sürdürmemiz gerekiyor.
- Türkiye’de FETÖ hala çok tehlikeli bir yapılanma olarak çeşitli kurumların içinde hala varlığını sürdürüyor mu?
Bu ihtimal dışı değildir. Önemli bir yapılanma olarak demeyelim ama bazı unsurların bu şekilde var olacağı ihtimalini göz ardı etmemek gerekir.
3 İSMİN MİLLETVEKİLLİĞİNİN DÜŞÜRÜLMESİ
Bu konuda bir çifte standart yaklaşımı var Batı’nın. Tüm dünyanın gözü önünde ABD’de bazı olaylar oluyor. Bir gerçek ortaya çıktı ABD’de hala insanların renk farkı gerekçesi ile hukuk karşısında farklı davranışlarla karşı karşıya olduğunu gördük. Avrupa ülkelerinin çoğunda yabancı düşmanlığı olduğunu görüyoruz. Bunu bugüne kadar göremiyorduk. Batı ülkeleri kendilerini sadece gözlemci olarak görüyordu. Şimdi dünya değişti. Orada olan olayları artık tüm dünya görebiliyor. Eskisi gibi bir dünya yok artık. Bütün ülkeler eşit her yerdeki olayları görme mukayese etme olanağımız var.
Türkiye’ye yöneltilen eleştirileri siyasi olarak görmekteyiz. Bu bakımdan bu konuları hukuk üzerinden konuşmak mecburiyetindeyiz.
Haklarında kesin hüküm meclis başkanlığına gönderilen milletvekillerinin vekilliklerinin düşürülmesi, bu yeni bir durum değil. 26. dönemde de 8 milletvekilinin, milletvekilliği haklarındaki kesin hüküm nedeniyle düşürülmüş. Aynı uygulamayı bugün yaptığımızda bir takım siyasi yorumlarla karşı karşıya kalıyoruz.
Yargı kararlarının idareyi bağladığını ve bu kararların uygulanmasını gerektiğini söylüyor 138. Madde. Bu konudaki diğer tüm söylenenler tabiri caizse bir laf salatasından ibarettir. Söylenen sözlere bir anlamı vardır diye bakıyoruz ama bunların içinde önemli bir kısmının anayasa iç tüzük uygulamalar bağlamında tamamen bir laf salatasından ibaret olduğunu görüyoruz. Onun için bu tartışmayı anayasa ve hukuk zemininde yapmalıyız.