Güncelleme Tarihi:
İkinci Ergenekon Davası'nın tutuklu sanığı CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, öğleden sonra taleplerin alındığı bölümde söz aldı. Milletvekili seçildikten sonra duruşmada ilk kez söz alan Mustafa Balbay, mahkeme heyetinin 23 Haziran'da tutukluluğunun devamına ilişkin verdiği kararı eleştirdi. Balbay "Milletvekili olarak görevimi yapmamı engelliyorsunuz. 23 Haziran’daki tutukluluk halinin devamını kararıyla hüküm inşa ettiniz. Masumiyet karinesi değil mahkumiyet kararı verdiniz. Kararınızda 'Devletin bölünmez bütünlüğünü' gerekçe gösteriyorsunuz. Bana böyle bir suç isnadı yok. Çok büyük bir hata yapmışsınız. Bedenimi tutsak tutabilirsiniz, ama milletvekilliği görevimi yapmaya devam edeceğim" dedi.
"YARGI TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERİR"
Cezaevinde 3 kitap yazdığını anlatan Balbay, "Milletvekili olarak kendimi daha fazla sorumlu hissediyorum, Siz benim milletvekilliği görevimi yapmamı engelleyemezsiniz. 1950'de gazeteci Mümtaz Faik Fenik, 1957'de Osman Bölükbaşı ve 2007'de Sebahat Tuncel'in milletvekili seçildiklerinde tahliye edildiler. Türkiye demokrasi tarihine bakıldığında bu üç olay varken kendi gerekçenizi muhakeme ediniz. Acaba demokrasi açısından geri mi gittik, ileri mi? Anayasa'nın 9. maddesi 'Yargı Türk milleti adına karar verir' der. Bu da milli iradedir. Milli irade, milli iradeye karşı olamaz" şeklinde konuştu.
"ERGENEKON' TERÖR ÖRGÜTÜ'NÜ BİZ BULMAYA ÇALIŞALIM"
Savcı Mehmet Ali Pekgüzel'in bir duruşmada "Terör örgütününü ortaya çıkarmaya çalışıyoruz" dediğini hatırlatan Balbay, "4 yıldır devam eden çalışmanızı kolaylaştırmak istiyorum. CHP yöneticileri ve milletvekilleri burada. Arayıp bulamadığınız 'Ergenekon' Terör Örgütü'nü biz bulmaya çalışalım. Eğer var olduğunu bulursak ilk önce ben söyleyip yazmazsam namerdim" dedi. Cumhuriyet Gazetesi'nin Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı gibi yazarlarını teröre kurban verdiğini söyleyen Balbay, "Cumhuriyet teröre kurban verdi, şimdi de mahpus veriyor" ifadelerini kullandı.
"ÜYE HAKİM HAŞILOĞLU'NUN 'FRENE BAS' DEMİŞ"
Balbay, Birinci Ergenekon Davası'nda Cumhuriyet'e molotof kokteyli atılmasına ilişkin davada yargılanan sanık Bedirhan Şinal'in geçen hafta verdiği ifadelerede değindi. Balbay, "Polislerin Cumhuriyet'e atması için bomba verdiğini ama sonuçlarını düşünerek molotof kokteyli attığına" ilişkin ifadelerini basından takip ettim. Şinal polisler bomba verdi diyor, üye hakim Haşıloğlu'nun 'frene bas' demiş" dedi.
"TÜRKİYE'NİN DÜNYANIN EN DEMOKRATİK YARGILAMASINI YAPIYORUZ"
Bu sözler üzerine üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu, "Dosyayı biliyor musunuz? Mahkeme Şinal'i 2 saat dinledi. Ancak mahkemeye karşı hakaretlerde bulununca müdahale etme gereği duyduk. Ayrıca 23 Haziran'daki verdiğimiz kararın 6. sayfasında genel tanımlar yaptık. Ancak siz kendinize indirgediniz. Özenli tavrınızı göstermediniz. Mahkeme bunu düzeltmenize bekler. Biz hakimlerin kaderi kendilerini savunamazlar. Hakimlerin karar aşamasını beklemesi çıldırtıcı. Siz bugüne kadar duruşmalarda ve dilekçelerinizde bir düzeyi tutturdunuz. Çok zekisiniz ve kelimelere hakimsiniz. Ancak hakimlere laf sokarak, kelime oyunlarıyla bir yere varılmaz. Mahkemeye husumet gütmek kimsenin yararına değil. Değil Türkiye'nin dünyanın en demokratik yargılamasını yapıyoruz" şeklinde konuştu
"ÇILDIRMA NOKTASINDAYIM"
Balbay, "Tutukluluk davaları bozuyor. Delilerin inandırıcılığını ortadan kaldırıyor. İddianame beni yazarı olduğum gazeteye bomba atan kişi ile benim aynı örgütten olduğumu söylüyor. Çıldırma noktasındayım. Cumhuriyet'e bomba atmaktan sanık çocuklar bile bana 'Mustafa abi şu dosyaya bak' diye yardım istiyor. Norveç'te 85 kişiyi öldüren kişi için 8 hafta tutukluluk süresi verildi. Bizim tutukluluğumuz 8 hafta, 8 ay, 8 yıla gidecek. Tutukluluk cezaya dönüştü demiştik. Artık davada tutukluluk ceza ötesi, 'ömür boyu men' gibi bir aşamaya geldi" şekline konuştu.
"BİR MİLLETVEKİLİ DE TUTUKLANDIĞINDA DA SEÇMENLERİ CEZALANDIRILMIŞTIR"
Balbay üç yıla yakın bir süredir tutuklu bulunduğunu belirterek sözlerini şöyle tamamladı: Bugüne kadar duruşmalarda yaptığmı konuşmaların 50 saati buldu. Gazeteci çağının tanığıdır. Ama sizi gazeteciyi 'çağın sanığı' yaptınız. 12 milyon insanın oyunu almış bir partinin milletvekilini tutukluluk halini devamına karar veriyorsunuz. Bir gazeteci tutuklandığında okuru cezalandırılmıştır, bir milletvekili de tutuklandığında da seçmenleri cezalandırılmıştır."
"ERGENEKON KAZANINDA KURBAĞA"
Davanın tutuklu sanığı Hasan Ataman Yıldırım, İnternet Andıcı davasında sanık olduğunu hatırlatarak, hakkındaki suçlamarı reddetti. Yıldırım, Yüksek Askeri Şura (YAŞ) öncesi askerlerle ilgili soruşturmalar açıldığını bu nedenlerle askerlerin terfi ettirilmediğini iddia etti. YAŞ'ın hükümet tarafından istenildiği gibi şekillendirildiğini iddia eden Yıldırım, "İddianamede geçen 'Hayhay' ile ilgili belgeler sahtedir. Bunların benle ilgisi yok. Donanmada ele geçen belgelere benim adımı koymuşlar. Subaylarla işbirliği yapmışım. Beni 10 yıldır dinliyorlar. Telefon kayıtlarıma baksınlar subaylarla görüşmediğimi görecekler. Yıldırım "Ergenekon Kazanında Kurbağa" isimli yeni bir kitabı çıktığını belirterek kitabından bahsetti. "Kurbağa'yı sıcak suya atarsanız zıplar ve çıkar. Ancak normal bir suya kurbağayı atın ve suyu ısıtmaya başlayın, bir süre sonra kurbağanın kasları gevşediği için çıkamayacaktır. İşte halkı da böyle uyutuyorlar, o yüzden kitaba bu ismi verdim" dedi. Yıldırım bir kitabını da mahkeme heyetine hediye etti.
"BALYOZ VE ERGENEKON DAVALARINI KARŞILAŞTIRDI"
Tutuklu sanık eski İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu da, "Balyoz" ve "Ergenekon" davalarını karşılaştırarak, her iki iddianamenin de askeri darbeye teşebbüs iddianamesi olduğunu belirtti. Hilmioğlu, "Kuvvet komutanları, Ordu komutanları ve onlarca generalin bulunduğu 200'ün üzerinde asker şahıs Balyoz darbe planını gerçekleştiremezken, bu davada şu anda tutuklu 5 asker mi darbe gerçekleştirecektir. Tutuksuzları da eklersek tek bir kuvvet komutanının bile bulunmadığı 15-20 asker mi gerçekleştirecektir" dedi. Duruşma avukatların sözlü ve yazılı taleplerinin alınmasıyla devam ediyor.