Güncelleme Tarihi:
Nükleer kazazede, iki yıl önce kaza sonucu radyoaktif Kobalt 60 maddesini tutmuştu
İstanbul İkitelli'de hurdacılık yapan Ilgaz ailesi, geçtiğimiz yıl ocak ayında, nükleer felaket yaşamışlardı. Hurda olarak satın aldıkları metallerin, radyoaktif özellikteki Kobalt 60 maddesini içerdiğinden habersiz olan Ilgaz ailesinin yedi mensubu, merkezi Ankara'da bulunan Piker İlaç Sanayi'nin sahibi Bayram Çulha'nın ABD'den ithal ettiği ve Ankara Numune Hastanesi tarafından kullanılıp kendilerine ulaşan bu hurdayla yüksek dozda radyasyona maruz kalmışlardı. Ilgaz ailesinin başına gelen felaketin sebebi olan bu maddenin satılması, kullanılması ve saklanması konusunda uluslararası katı kurallar var. Uygun saklama yeri bulunamadığında, alındığı yere iadesi zorunlu. Ilgaz ailesinin başına gelen bu nükleer felaket, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (AIEA)'na göre, ‘‘Dünyada en önemli nükleer kaza sıralamasında 20.’’ Ilgaz ailesi şimdi hakkını yargı yoluyla arıyor.
PARMAĞI KESİLDİ
Nükleer kazadan sonra Murat Ilgaz, biri bebek yedi akrabasıyla birlikte, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi'nde iki ay tedavi oldu. Hastane günlerinde, sağ elinin işaret parmağında, ‘‘Radyoaktif maddeyle temas sonucu erime’’ başladı. Kazadan sonra işsiz kaldı. Aradan aylar geçti. Altı ay önce Murat, sancılara dayanamadı ve hastaneye gitti. Parmağı ameliyatla kesildi. Şimdi de orta ve baş parmağında aynı belirtiler başladı. Murat iki parmağını gösterip ‘‘Ne merhem, ne ilaç veriyorlar. GATA'ya gideceksin diyorlar.’’ Nükleer kazanın ilk aylarında gösterilen ilginin bugün olmamasından şikayetçi. Açılan yara, sızı ve şişkinlik, işaret parmağının başına gelenlerin sinyallerini veriyor.
GATA'DA TEDAVİ İSTEMİ
Parmağının kesildiği gün eve geldiğinde ağrıya tahammül edemiyor. Ailesine yük olmak, ne kadar acı çektiğini belli etmek istemiyor. ‘‘Bir an önce kurtulayım dedim. Otobana gittim. Bariyere oturdum. Ama otomobillerin önüne çıkmaya cesaret edemedim.
Murat, 25 Şubat'ta asker olacaktı. Ancak iki parmağındaki dayanılmaz acı nedeniyle, 21 Şubat'ta kontrol için Haseki Hastanesi'ne gitti. İçhastalıkları Uzmanı Dr. A. Kadir Ergen, muayene sonrası Zile Askerlik Şubesi'ne bir yazı yazdı. Murat'ın GATA'ya sevkini istedi. Dr. Ergen yazısında şöyle diyor ‘‘Birbuçuk yıl önce radyoaktif kaynak teması ile sağ el 2. ve 3. parmakları distal falanks bölümlerinde radyasyon ve kronik dönemde endoartrite bağlı ulserasyonlar açılan hastanın son üç gündür 3. parmak distalinde yeni aberan ve kontraktür mevcuttur. Şu anda askerlik celp döneminde bulunan hastanın GATA'da tetkik ve tedavisi planlanmaktadır. Gereğinin...’’
YETKİLİLER ORTADA YOK
Naki Ilgaz da maruz kaldığı radyasyonun fiziki sonuçlarını yaşıyor. ‘‘Vücudumda kan yükselmesi oluyor. Her ay hastaneye gidip bir ünite kan veriyorum’’ diyor. Sadece kendisinin değil, İlyas ve Murat Ilgaz'ın da aynı durumda olduğunu söylüyor. Hastanede iki ay tedavi olduktan sonra doktorların ilaç ve tedaviyi kesmelerinden yakınıyor. Felaketin üzerinden aylar geçmesine karşılık hiçbir yetkili kurumun kapılarını çalmadığını anlatıyor. ‘‘Kamuoyunun unutmasında fayda görüyorlar. Zaman aşımına uğratmak istiyorlar.’’ İlyas Ilgaz da yetkili makamları suçluyor. ‘‘Bizim cahilliğimizin arkasına sığınmasınlar. O cihaz hastaneden çıkıp da bana nasıl ulaşıyor? Hastaneyle adliye arasına sıkıştık. Bu kadar mı değerimiz var?’’
GECİKEN ADALET
Ilgaz ailesi, kaza sonrası iki dava açtı. Biri, sözkonusu nükleer materyalleri Türkiye'den çıkarmayıp büyük bir sorumsuzlukla ortalık yerde bırakan şirkete, diğer dava ise bu şirketi gerektiği gibi denetlemeyen Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK)'na. Ilgaz ailesinin avukatı Ergin Cinmen, ‘‘Şimdi iş yargıya düşüyor. Eğer yargı bu olayların gereken karşılığını veremezse, hukuki ve cezai müeyyideleri uygulamazsa bundan sonraki meselelerle ilgili bizi kötü şeyler bekliyor. Yargı süratle ve etkin bir şekilde istemlerimizi hukuka uygun bir şekilde yerine getirmezse, bundan sonra oluşabilecek olayların da sorumlusu olur.’’ ’’ Radyasyonzede ailenin açtığı dava, 25 Şubat'ta Küçükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesi'nde devam edecek.