MUNTR 2011: Büyükelçi Selim Yenel ile röportaj

Güncelleme Tarihi:

MUNTR 2011: Büyükelçi Selim Yenel ile röportaj
Oluşturulma Tarihi: Mart 08, 2011 18:56

Dünya ilklerine imza atan MUNTR 2011, 7 Mart 2011 günü görkemli bir açılış töreniyle oturumlarını başlatırken akıllardan geçen tek cümle 'biz daha iyisini yapana kadar en iyisi biziz' oldu.

Haberin Devamı

Dış İşleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Büyükelçi Selim Yenel ve Birleşmiş Milletler (BM) Türkiye Ofisi’nden Halide Çaylan’ı temsil eden Selim Giray’ın konuşmacı olarak katıldığı açılış töreninde, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği basın sözcüsü Metin Çorabatır ve Gazi Üniversitesi Uluslar arası İlişkiler Bölümü öğretim görevlisi Kürşad Turan da yer aldı.

 

Çorabatır ve Turan’ın katılımları MUNTR 2011’i onurlandırırken, açılış töreni tüm katılımcılar ve oturum başkanlarından tam not aldı. Açılış töreni öncesinde değerli vaktini ayırarak bizlerle sohbet eden Sayın Büyükelçi Yenel, gençlerin dış politikadaki yeri üzerine önemli açıklamalarda bulundu:

Haberin Devamı

 

“MUNTR 2011’e katılımınızla bizleri onurlandırdığınız için teşekkür ederiz, size göre MUNTR konferansları gençlerin dış politikada oynadığı role nasıl bir etki sağlıyor?

 

Yenel: Gözlemlerime göre MUNTR etkinlikleri gençlerin dış politika konusunda bilinçlenmesi açısında büyük bir fırsat, bu toplantılarda genç delegeler dünya gündemini ilgilendiren konuları bütün yönleriyle ele alırken müzakere tekniklerini geliştirme fırsatı da buluyorlar. Çalışma konularımdan biri kamu diplomasisi olunca ve bakanlığımızın gençlerin işbirliğine verdiği önem düşünülünce ben de bakanlığımızı ve dış politikamızı anlatmak amacıyla MUNTR 2011’e katılmayı memnuniyetle kabul ettim.

 

Katılımcılarımıza ve Türk gençlerine dış politika söz konusu olunca neler önerirsiniz?

 

Yenel: Dünya gündeminde son günlerde yaşanan hareketliliğe bakınca gençliğin gündem oluşturmak ve siyaseti yönlendirmek açısından ne kadar önemli bir rolü olduğunu görüyoruz. Dış politika ile ilgili en önemli hususlardan biri olan müzakere tekniklerini gençlerin öğrenmesi bu bakımdan çok önemli. Müzakere sürecindeki en önemli konu karşı taraf ne kadar canınızı sıksa dahi sinirlenmemek, sakin ve sabırlı olmak.

Haberin Devamı

 

Her zaman şunu bilmeniz lazım ki müzakerelerde bütün istedikleriniz tamamıyla olmaz, aynı şekilde karşı taraf da bütün istediklerini elde edemez. İki taraf ne kadar mutsuzsa o kadar başarılı bir müzakere süreci geçirildiğini varsayabiliriz.

 

Günümüzde sosyal medyanın da gelişmesiyle bilgi sınırsız bir hale geldi, bu bağlamda gençlerin bilinçlenmesi konusunda kontrol mekanizmaları oluşturulmalı mı?

 

Yenel: İnternetin yararlarının yanı sıra bilgi kirlenmesine ve kimi zaman yanlış bilgilenmeye yol açtığı bilinen bir gerçek. Dünya ve teknoloji gelişirken bu bilgi kirliliğinin nasıl ayıklanması gerektiği de üzerine düşünülmesi gereken bir mesele. Bu kontrolü devlet sağlayamaz, çünkü insanlar devlet kontrolünde olan filtrelemelere güven duymuyor tam tersine, bir şeyler saklanıyor gibi etki ediyor. O bakımdan bilgiye ulaşım mümkün olduğu kadar açık olmalı. STK’lar ve MUNTR gibi kuruluşlara da burada görev düşüyor, komplo teorilerini ve yalan yanlış bilgileri yıkmak konusunda. Bunların hepsini okuyarak kendi sağduyunuzla değerlendirmeniz lazım.

Haberin Devamı

 

Bugünkü gençliğe yöneltilen “apolitik” eleştirilerini nasıl buluyorsunuz, kendi gençliğinizle karşılaştırınca bugünün gençlerinin gerçekten dünya meselelerine ilgi duymadığını düşünüyor musunuz?

 

Yenel: Bu eleştirileri bütün kuşaklar bir sonraki kuşağa getirir, bizlere de söylenirdi bunlar ve bence bu bir haksızlık. Her kuşak illa ki bir öncekinden daha iyi olacaktır, yeter ki siz kendinize güvenin. Bence gençlik her geçen yıl daha iyiye gidiyor. Karşılaştığınız sorunlar farklı, dünya farklı, teknoloji farklı. Biz soğuk savaş döneminde büyüdük sizler ise daha açık bir dünyada büyüyorsunuz, sizin de karşılaştığınız sorunlar var ama niteliği farklı. Kimsenin size “her şeyi çok kolay elde ettiniz” demesine izin vermeyin, kendi sorunlarınızı tanıyın ve onlara özgüvenle çözüm getirmeye çalışın yeter.

Haberin Devamı

 

Gençliğin önemi göz önüne alınınca Ortadoğu’daki gerginliği de bir gençlik hareketi olarak niteleyebilir miyiz?

 

Yenel: Kesinlikle bu bir gençlik hareketidir. O ülkelerdeki sorunlar hemen hemen aynı,eğitim düzeyi yüksek fakat fakirlik ve işsizlik var. İmkanlar az, özgürlük az, büyük kısıtlamalar var dolayısıyla bu bir zincirlerinden boşalma olarak algılanabilir, bu kadar zor koşullar altında yüksek genç nüfusunun da etkisiyle bir patlama oldu ve bu patlama da gerginliği tırmandırdı. Ortadoğu’da kurumların yeniden inşası gerekli, siyasi partiler, STK’lar yok. Gençliğe oralarda büyük görevler düşüyor bu kurumları oluşturmak için ama bu bir zaman meselesi 10-15 yıl bir geçiş süreci olacaktır bu ülkelerde.

Haberin Devamı

 

Türkiye bu domino etkisinden nasıl etkilenir? İç dinamiğini koruması nasıl mümkün oluyor?

 

Yenel: Türkiye’de imkanlar var, kurumlar var ve ister beğenin ister beğenmeyin demokrasi var, seçimler var. O ülkelerde değişime imkan sağlayacak bir ortam mevcut değildi. Seçimler formalite için yapılıyor ve aynı yöneticiler on yıllarca ülkeyi yönetmeye devam ediyordu. Bizde ise 8 yıl önce seçimler oldu ve AKP iktidara geldiği zaman bütün partileri silip süpürdü, bu bir demokrasi örneğidir. Önümüzdeki yıllarda farklı bir parti için de aynı tablo olabilir.

 

Demokrasi sadece seçimlerin yapılması değil hesap verebilmenize imkan verecek bir ortamın olmasıdır, kurumların hesap verebilmesi mümkün değilse o ülkede demokrasi yoktur. Demokrasi süreklilik gerektirir, en iyi demokrasiye sahip olduğunu söyleyen ülkeler bile gelişmeye devam ediyor, batı demokrasilerinde hesap verebilme oranı yüksek ama ırkçılık ve yabancı düşmanlığı var, batı da bu çarpıklıkları düzeltmek için demokrasisini geliştirmeye çabalıyor, Türkiye’nin demokrasisi de önümüzdeki yıllarda gelişmeye devam edecektir.

 

Son olarak konferansın uluslar arası katılımcılarına da yönelik Türk dış politikası ile ilgili vermek istediğiniz mesajları alabilir miyiz?

 

Yenel: Türk dış politikası artık eskisine göre çok daha aktif olacaktır, çünkü dünya değişirken imkanlar çoğaldı ve Türkiye’nin rolüne daha fazla ihtiyaç da ortaya çıktı. Biz onun için sadece Ortadoğu’da veya Balkanlar’da değil onun dışındaki alanlarda da daha fazla rol sahibi olmaya çalışıyoruz. Dünya sahnesinde Türkiye’nin ismi artık daha fazla geçiyor ve bu devam edecek, soğuk savaş döneminin verdiği dar ceketten çıktık ve daha aktif bir hale geldik zaman geçtikçe insanlar da değişiyor, kurumlar da evrim geçiriyor ancak Türkiye’nin dış politikasına ilişkin bu tutumu hangi hükümet gelirse gelsin devam edecek.

 

Türkiye’de dış politika bir hükümet politikası değil bir devlet politikasıdır.”

 

Bürokrasinin seçkin simalarının şereflendirdiği ve basının da ilgisini üzerine toplayan MUNTR 2011’in açılış seremonisi Genel Sekreter Alper Haner’in açılış konuşması ile başladı, 11 Mart 2011’e kadar devam edecek olan konferansın kapanış seremonisi ise aynı gün saat 14.00’de gerçekleşecek.

 

Zeynep GÜRCAN

 

MUNTR 2011 Medya Direktörü

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!