Ali DAĞLAR
Oluşturulma Tarihi: Kasım 28, 2004 01:40
Cumhurbaşkanı Turgut Özal, ölümünden sonra 2 asker imam tarafından GATA’nın gasilhanesinde yıkandı. GATA’nın emekli komutanı Tümgeneral Ömer Şarlak kitabında ilk kez bunu anlatırken, kefenlenen naaşın 5 gün sonra İstanbul’da defnedileceği için mumyalandığını açıklıyor. Mumyalama, Semra Hanım ve Korkut Özal’ın izniyle, 11 paşa önünde dev enjektörlerle yapılmış.
GATA’nın eski komutanı, emekli Tümgeneral Prof. Ömer Şarlak, kendisini ‘başı ağrısa’ yanına çağıran, Köşk’te ve GATA’da sık sık muayene ettiği 8’inci Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ölümü ve geçici tahnitinin (mumyalama) bugüne kadar kamuoyuna hiç yansımayan perde arkasının detaylarıyla ilk kez anlattı.
Özal’ın iki asker imam tarafından dini vecibelere uygun olarak GATA’nın gasilhanesinde yıkanıp, kefenlenip morgun 5 numaralı soğutucu çekmecesine konulan naaşı, 5 gün sonra İstanbul’da defnedileceği için, asker paşalar önünde otopsi masasına yatırılıp dev enjektörlerle mumyalanmış.
‘Sayın Özal beni dinleseydi, bugün aramızda olurdu’ diyen Şarlak Paşa, yıllarca kamuoyunu meşgul eden, ‘Özal’a niçin otopsi yapılmadı?’ sorusuna, ‘O gün tüm aile fertleri dahil hiç kimse otopsi istemedi’ yanıtını verdi. Paşa, daha sonra ortaya atılan zehirlenme iddiaları nedeniyle, ‘Bugün keşke yapsaydık diye düşünüyorum’ diyor.
KORKUT ÖZAL, KARDEŞİ YIKANIRKEN DUALAR OKUDU
Turgut Özal’ın vefat ettiği 17 Nisan 1993 akşamı, cenazesi saat 22.00’de gizlice GATA’nın morgundaki 5 numaralı soğutucuya yerleştirilir, kardeş Korkut Özal’ın onayıyla GATA’nın 2 asker imamı eşliğinde yıkanmaya başlar. Korkut Özal, ‘Ağabeyim Allah’ına kavuştu. O artık çok mutludur. Ölümünden dolayı üzüntü duyulmaması gerekir’ der ve dualar okur.
19 Nisan 1993’te GATA’da görevli bütün general arkadaşlarını hastaneye çağırdığını belirten Şarlak Paşa, mumyalamada Tuğamiral İnal Ülgenalp, Tuğgeneraller Levent Karaca, Fahrettin Alpaslan, Sabri Devecioğlu, Nusret Aras, Şakir Tanındı, M. Ali Gündoğan, Çetin Harmankaya, Hikmet Tanboğa, Deniz Demirkan ve kendisi dahil 11 generalin hazır bulunduğunu belirtiyor. Basım işlemleri hukuki takip ve gözetim için avukatı Abdullah Egeli tarafından yürütülen, 3 Aralık günü çıkacak kitabında bu işlemi şöyle anlatıyor:
YAĞ VE KAS DOKULARINA ‘FORMOL’ DOLDURULDU
‘Kefenli olarak rahmetli Cumhurbaşkanı Turgut Özal sedye ile otopsi masasına yatırıldı ve kefeni açıldı. Görevliler formol solüsyonları ve büyük enjektörler hazırlamışlardı. Prof. Albay Rıfkı Finci, Doç. Yarbay Ömer Günhan ve otopsi teknisyeni Mustafa Okumuş gerekli tahnit işlemini gerçekleştirdi. Bu işlemde vücut boşluklarına, yağ ve kas dokularının yoğun bulunduğu bölgelere formol dolduruldu veya 50-100 cc.lik enjektörlerle enjekte edildi. Yüzeysel kokuşmayı önlemek için de vücut yüzeyine, deriye formalin sürüldü ve tekrar kefenlendi. Sonraki günlerde rahmetli Özal için yapılan törenlerde, İstanbul’a uçakla nakledilişinde ve İstanbul’da mezarına konulması esnasında yakınındakiler formol kokusunu yoğun olarak hissettiklerini ifade ettiler.’
Bir ayakta terlik diğerinde tokyo
Ömer Şarlak Paşa’yı arayan telefonun ucunda Özal vardır, ‘Şarlak Paşam, dünden beri sağ ayağım ağrıyor. Epey de rahatsız ediyor. Size zahmet olacak, buraya kadar gelirseniz memnun olacağım’ der. Paşa, şöyle devam ediyor:
‘Üzerinde eşofman vardı. Sol ayağına terlik, sağ ayağına da tokyo giymişti. Daha uzaktan sağ ayak baş parmağının kızarık ve şiş olduğunu görmüştüm. ‘Sayın Cumhurbaşkanım. Uzaktan bile kolayca fark ediliyor. Ayak baş parmağınız şişmiş. Haklısınız çok da ağrıyordur. Sizde gut hastalığı var. Mutlaka ürik asidiniz de çok yüksektir’ dedim ve bir koltuğa oturan Cumhurbaşkanımızın ayağını muayene ettim.’
‘Yetişin’ feryadı ve son 4 saat
Tarih 17 Nisan 1993 Cumartesi, saat 10.00. Köşk’ten gelen telefondaki ses, telaş ve heyecan içinde, ‘Şarlak Paşam, acele yanınıza kardiyoloji uzmanı da alarak Köşk’e yetişin. Lütfen çabuk olunuz’ der. İşte son saatler:
‘Hacettepe Ácil Servisi’ne ulaştığımızda saat 11.15’ti. Merdivenleri koşarak çıktık. Yoğun bakım odasının kapısına geldiğimde, odanın sağ köşe yatağında, Turgut Özal’ı gördüm. Çıplak bir durumda yatıyordu ve karın bölgesi ile alt tarafı bir çarşafla örtülüydü. Yüzünde gülümseyen bir ifade vardı. Üzerine eğilmiş iki genç doktor gayretle kalp masajı yapıyorlardı. Genç doktorların göğüs bölgesine her basışlarında, hastaya bağlı olan ve hayati fonksiyonları gösteren monitörde sivri bir dalga oluşuyordu. Kalp masajı yapan el göğüsten kalkınca monitörde sadece düz bir çizgi ortaya çıkıyordu.’
Konsültasyona yarım saat ayırsa yaşardı
Özal, Türk cumhuriyetleri gezisinin arifesindedir. Şarlak Paşa, ‘Sayın Cumhurbaşkanım. Uzak yerlere uzun sürecek bir geziniz olduğunu biliyorum. Bu seyahatten önce, böylesi bir gut nöbetinden sonra size bir konsültasyon yapılması gereklidir. İzniniz olursa arkadaşlarımı yarım saat içinde toplayabilirim. Köşk’te veya bizim akademimizde bu konsültasyonu gerçekleştirebiliriz. Sizin ayıracağınız zaman yarım saati geçmeyecektir’ der.
Özal, ‘Biz bu konsültasyon işini yurtdışından döndükten sonra yapalım. Okuyacağım çok rapor, inceleyeceğim pek çok konu var. Hiç zamanım yok’ yanıtını verir. Paşa, ısrarlarından sonuç alamaz ve Özal’a diyet listesi ve bazı ilaçlar gönderir. ‘Bütün çabalarım boşa gitmişti ve Cumhurbaşkanımızı yapılması gereken bir konsültasyon için ikna edememiştim’ diyor Şarlak Paşa.