Mumcu hayata döndü

Güncelleme Tarihi:

Mumcu hayata döndü
Oluşturulma Tarihi: Ocak 24, 1999 00:00

Haberin Devamı

Bundan beş yıl önce, 24 Ocak 1993 günü sabahı Ankara'nın Gaziosmanpaşa semti büyük bir patlamayla sarsıldı. Bir pazar sabahıydı.

Haber hemen duyuldu. Uğur Mumcu öldürülmüştü.

Türkiye şoka girdi. Deliller bir çalı süpürgesiyle ortaya toplandı.

Halk başlangıçta duygularını göstermekte ketum davrandı; cenaze gününe kadar...

O gün geldiğinde onbinlerce insan, ellerindeki kırmızı karanfilleri tabutu saran yeşil örtünün üzerine atarken, bu çiçeklerin bir gün bir vakıfta tekrar hayat bulacağını nereden bilebilirlerdi?

O kırmızı karanfillerin, Uğur Mumcu'ya yeniden hayat verecek kan olacağını nasıl bilebilirlerdi?

KARANFİL DEMETİ

Uğur Mumcu'nun eşi Güldal Mumcu, çocukları Özgür, Özge ve Mumcu'nun en yakın arkadaşı Ercüment Ulay kalplerindeki acıyı, bu karanfilleri bir araya getirerek ve kocaman bir demet yaparak silmeye karar verdiler. Ölümden tam bir yıl sonra, Ekim 1994'te, Mumcu'nun vaktini en çok geçirdiği yerde, çalışma odası ve kütüphanesinde Um:ag (Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı) kuruldu. ‘‘Mumcu'nun ruhu, gücü ve çalışkanlığı odanın taşları arasından fışkırıyor’’ ve zor başlangıçta hemen yanlarında onlara destek oluyordu.

Türkiye'nin ve Türk basınının sorun ve sıkıntılarını tek bir vakıfla aşmak mümkün değildi. Ancak, amaç Uğur Mumcu adının, fikirlerinin, azim ve cesaret dolu araştırmalarının unutulmamasını sağlamaktı. Birçokları bu atılımı gözü yaşlı bir eşin nafile bir çırpınışı olarak değerlendirdi. Oysa Güldal Mumcu, ‘‘Hayat ne kadar kötü deneyimler sunarsa sunsun, tekrar ayağa kalkmak için enerji vardır’’ diyordu. Yas tutarak kaybolup, yılgınlığa kapılmayı reddetti.

GÖZYAŞI KÜRECİKLERİ

Çalınan kapıların çoğu, hayal ettiklerinden daha büyük bir desteği ‘‘Uğur Abi için ne yapsak azdır’’ diyerek açınca, Vakıf, Kızılay'daki ilk mekanına, burs verdiği yedi araştırmacı gazeteci adayı ile birlikte geçti. Gazeteci ve akademisyenlerin ‘‘vefa borcu’’ olarak verdiği dersler başladığında, yeni bir bina için araştırmalar da başlamıştı. Amaç, tüm toplumun gözünde bir hayali hayata geçirmekti. Vakıf, Uğur Mumcu'nun tüm kitaplarının yeniden basımına girişirken, ‘‘Vurulduk Ey Halkım Unutma Bizi’’ kitap ve kasetinin 85 bin tiraja ulaşması ile büyük cesaret aldı.

Evinin kütüphanesinden çıkıp Kızılay'a inerek tekrar hayat bulmaya başlayan Mumcu, ölümünden sonra ilk gözyaşını döktü. Bugüne kadar 91 kişiye sunulan ve Paşabahçe Şişe Cam Fabrikası'nda Prof.Dr.Önder Küçükerman denetiminde, içinde gözyaşlarını anımsatan hava kabarcıkları ile hayat bulan ‘‘Uğur Mumcu Özel Ödülü’’ cam kürelerle...

Ancak gerçek reenkarnasyon 1997 yılının sonlarında, yıllar önce cenazesinde üstüne atılan kırmızı karanfiller, Ankara'nın Paris caddesindeki vazolarına yerleştirilince gerçekleşti, Uğur Mumcu için. Kitaplardan elde edilen kazançlar ve birçok firma ve kuruluşun yardımlarıyla kısa süre içinde restore edilen 5 katlı yapı, Türkiye'nin en donanımlı ve teknolojik düzeyi en yüksek vakıf binası oluverdi.

‘‘Bir ticaret adamı olarak namuslu kalmamın yüzde 25 nedeni Uğur'dur’’ demekten çekinmeyen Ercüment Ulay, onun adına kurdukları vakfın bu kadar başarılı olacağına ilk başlarda kendisinin bile inanmadığını itiraf ediyor. Ancak, başarının anahtarının da her zaman karşısında bir çerçeve içinden ona bakan Uğur Mumcu olduğunu biliyor. ‘‘Aslında onun gibi çalışınca, bu noktaya ulaşacağımız belliydi’’ diyen Ulay, vakfı tam bir işyeri mantığı ile işlettiklerini, elemanların tümünün eğitimden geçtiğini ve ISO 9001 çalışmaları yaptıklarını da sözlerine gururla ekliyor. Ulay, ‘‘Onun gibi ödün vermeden, herşeyin mükemmel olmasına gayret ederek atıyoruz adımlarımızı’’ diye konuşuyor.

Vakıf binasının tasarımı teknolojinin en son imkanları kullanılarak yapılmış. Yüksek teknoloji binanın her noktasında karşınıza çıkıyor. Altı kanaldan müzik yayını yapan hoparlörlerden ışıklandırmaya kadar her ayrıntı bilgisayarlarla tasarlanmış. Kısa süre sonra açılacak olan sergi salonun ışıklandırılmasını, Pavarotti'nin Roma konserindeki ışık düzenlemesini yapan Erko şirketi üstlenmiş. En son ses ve görüntü teknolojileri ile donatılan gösterim salonu 55'inci hükümet tarafından sağlanmış.

Um:ag Vakfı, gelir sağlamk amacıyla çağdaş Türk ressamlarının bağışladığı 140 resmi satışa çıkartmayı ve bir yandan da kitap satışlarını hızlandırmayı planlıyor. 1999, vakıf için birçok yeni projeye imza atılan bir yıl olacak. Bu projelerin başında Uğur Mumcu'nun hayalini kurduğu ancak bir türlü hayata geçiremediği ‘‘Dosya Haber Ajansı’’ geliyor. Bu projede vakfın eğitim programına katılan 10 öğrenci görev alırken, ABD'nin ‘‘Newseum Faili Meçhuller Müzesi’’ de destek verecek. Gösterime konacak ‘‘Cumhuriyet’’ filmi, Ocak ayı içinde açılacak WEB sayfası, binanın hemen her odasına yerleştirilecek plazma tv'lerden izlenecek söyleşiler, cd, cd-rom ve kitaplarla döşenmiş ‘‘kitap evi’’ bu projelerden sadece birkaçı.

VAKIF OKUL DA KURACAK

Ancak projelerden belki de en büyüğü ilk ve orta öğretim okulunun kuruluşu olacak. Vakıf, 170 dönüm üzerine inşa edilecek okulda ‘‘Avrupa standartlarında’’ eğitim verme hazırlıkları yürütüyor. Okulda öğrencilere en az 2 dil öğretmeyi düşündüklerini belirten Ulay, bunun yanı sıra her öğrencinin spor ve müzikle yoğrularak büyümesi gerektiğine de inanıyor ve sözlerini ‘‘Uğur ismi altında Türk insanına layık olduğu kaliteli hayatı vermek için uğraşıyoruz’’ diyerek bitiriyor.

Bilgi almak için

Uğur Mumcu'nun ‘‘Bilgi sahibi olunmadan fikir sahibi olunmaz’’ sözünden yola çıkarak kurulan Um:ag'ın en önemli amaçları arasında, Türk medyasına araştırma gazeteciler yetiştirmek yer alıyor. Ancak, bununla yetinmeyen vakıf, 18 Aralık 1996 yılından bu yana devam eden araştırmacı gazetecilik eğitim programının yanı sıra, yazım seminerleri de veriyor. Yazmaya hazırlık semineri, uygulamalı yazma semineri, uygulamalı senaryo yazarlığı, felsefeye giriş ve felsefe yazın ilişkisi bölümlerinden oluşan seminerlerinden başka, Um:ag iki eğitim programını daha devam ettiriyor. Dünyada olup bitenleri izlemek ve analiz edebilmek amacıyla hazırlanan meslek içi eğitim programları ve uluslararası eğitim çalışmalarına ek olarak, vakıf, 1999 yılı içinde oyun yazarlığı ve yönetici sekreterlik eğitimleri de verecek.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!