Güncelleme Tarihi:
Mumcu, partisinin TBMM Grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türk siyasetinin son günlerde tekrar eski hastalığına yakalandığını ifade ederek, siyasetin içinde bulunduğu durumu "çocukluk hastalığı"na benzetti. Politikacıların birbirleriyle ve halkla diplomatik dil kullanmadan açıkça görüşlerini paylaşmalarını isteyen Mumcu, olumsuzlukların saklanması veya görmezden gelinmesiyle bir yere varılamayacağını söyledi.
Mumcu, vatandaşları kamplara, gruplara ayırarak bunun üzerinden siyaset yapmak isteyenler olduğu uyarısında bulunarak, "Hiçbir siyasi parti, diğer bir siyasi partinin milli duyarlılıklarını test etme hakkına sahip olamaz" diye konuştu.
KEÇECİLER SÖZLERİNİN ÇARPITILACAĞINI ÖNGÖRMELİYDİ
Mumcu, Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'in vatandaşların hassasiyetini ifade etmek için söylediği sözlerin çarpıtılarak ANAP aleyhinde bir kampanyaya dönüştürüldüğünü ileri sürdü. "Sayın Bakan'ın, sözlerinin çarpıtılacağını öngörmesi gerekirdi. Sayın Bakanın hatası varsa bu sözlerinin çarpıtılacağını öngörmemesidir" diyen Mumcu, Keçeciler'in sözlerini çarpıtan bazı politikacıların "haya ve edeple" bağdaşmayacak sözler kullandıklarını söyledi.
Bazı parti sözcülerinin "ANAP'ın dört eğilimi arasına PKK'nın da katılmasını kabul edemeyiz" şeklindeki açıklamalarını "haddini bilmezlik" arak nitelendiren Mumcu, "Bu gibi sözler ülkenin birlik ve beraberliğini suiistimal etmektir" dedi.
MANDELA BENZETMESİNE TEPKİ
Erkan Mumcu, ANAP'ı eleştiren siyasi partinin genel başkanının terör örgütünün elebaşı Abdullah Öcalan ile Güney Afrika Devlet Başkanı Nelson Mandela arasında bir benzerlik kurmaya çalıştığını hatırlatarak, "Bunun neresinden tutarsanız elinize kalır. Böyle bir benzerliği, böyle bir ilişkiyi nasıl kurarsınız?" dedi.
Böyle bir ilişki kurmanın Güneydoğu'da yaşayan vatandaşları Güney Afrikalı zencilere benzeteceğini savunan Mumcu, "Bu tür bir ilişkiyle TSK'yı hangi kuruma benzetirsiniz? Bunun farkında mısınız? Bütün hayatını teröre karşı mücadele ederek, hak ve özgürlükler mücadelesi yaparak geçirmiş bir insanı, katliam yapan, terörist örgüt yöneten bir insana benzeterek ne yaptığınızın farkında mısınız?" diye sordu.
Mumcu, bu konuşmaları Türkiye'nin milli birlik ve bütünlüğüne zarar vermemek için günlük politika malzemesi yapmadıklarını belirterek, aynı parti sözcülerinin terörist Öcalan'ın idamı konusunda provokasyonda bulunduklarını iddia etti.
Türkiye'nin AB ile İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 11. protokolünü 1994'de imzaladığını, ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ni kişisel başvuru hakkının 1997 yılında aynı partinin iktidarda olduğu dönemde tanındığını hatırlattı.
Mumcu, vatandaşların politikacılardan sorunlarının çözümünü beklediğini ifade ederek, "biz ne yapıyoruz, hala kim daha milliyetçi, kim daha müslüman tartışması yapıyoruz. Bu vatandaşa reva mı?" dedi.
PKK BİZİM DÜŞMANIMIZ
Hiçbir partiyi, milli duyarlılık ve milliyetçilik konusunda kendilerinden daha geride düşünmediklerini bildiren Mumcu, "Biz Türkiye'nin yanındayız. PKK, Türkiye'nin düşmanıdır, biz PKK'nın düşmanıyız" diye konuştu.
Mumcu, "ANAP'ın açık bir komplo ile karşı karşıya bulunduğunu" iddia ederek, "ANAP'ın şu veya bu partiyle ittifak yapacağına ilişkin haberlerin tamamı iftiradır" dedi. Mumcu, böyle bir ittifakın Genel Başkan Mesut Yılmaz tarafından yalanlandığını da hatırlatarak, şöyle konuştu:
"Bizim hiçbir partiyle ittifak yapmamız söz konusu olamaz. Hele hele bölücü bir hareketin siyasi uzantısı olduğu şüphesi bulunan bir partiye selam bile vermemiz mümkün değildir.
Eski bir devlet bakanının bizim adımıza temasta bulunduğu söyleniyor. Bu mesele partimizin hiçbir yetkili organında ele alınmamıştır. Kimse bu bakan açıklasınlar derhal disipline sevk edelim. Bu tür davranışlar ahlakla bağdaşır bir davranış değildir."
TERÖRÜ HERKESTEN İYİ ANLIYORLAR
Mumcu, PKK'nın etnik çeşitliliği suiistimal etmesini delil olarak gösterenlerin etnik, dini ve kültürel çeşitliliği bir asayiş problemi gibi göstermeye de hakları bulunmadığını ifade etti.
İstiklal Savaşı ve Çanakkale'de vatandaşların vatan toprakları için birbirlerinin mezhebi ve etnik kökenini sormadan şehit düştüklerini hatırlatan Mumcu, Türkiye'ye fitne ve fesat tohumlarının ekilmesine izin vermeyeceklerini söyledi. Mumcu, "Terörün mağdurları sadece Denizliler, Kırıkkaleliler değildir. Bilhassa terörü yaşan Şırnaklılar, Diyarbakırlılar, Siirtlilerdir. Terörün ve bölücülüğün nasıl bir bela olduğunu herkesten daha iyi anlayan Kürt kökenli insanlarımızdır" diye konuştu.
Mumcu, Türkiye'nin korkularının esiri olarak yaşayamayacağını belirterek, AB'ye karşı olanların "AB sürecinde Türkiye parçalanmak isteniyor" şeklinde propaganda yaptıklarını söyledi.
AB'ye uyum için gerekli yasal düzenlemelerin AB ülkelerinde de bulunduğunu hatırlatan Mumcu, "Biz AB ile daha söz kesmedik. Henüz flört aşamasındayız. Daha nişan var, nikah var" dedi.