Mum ışığı

Mum ışığında oturmanın romantizmin bir parçası olmadığı, elektrik kesintilerini; talebelerin hala ders çalışamama nedeni olarak kullanabildiği, teknoloji mucizesi tüm alet hırdavatın çoğu zaman bir görüntüden ibaret olduğu memleketlerin buna sebep olan insanlarına seslenesim var bugün.

Bulaşık makinanız, çamaşır makinanız….kısaca elektrik mucizesiyle çalışan nice makinalarınız orda çürüyecek diye üzülmeye başladım artık. Elektrik olmadan neye yarar ki  onlar.Çünkü bizler jeneratör icadının henüz arz-ı endam eylemediği  bir memleketin yani Güneydoğu’nun sakinleriyiz.(gerçi bir çoğumuzun pek sakin olduğunu sanmıyorum ya neyse! )Yani elektrik kesilince hayatın durma noktasına geldiği noktaların  birer noktasıyız.Gerçi siz ödemediğiniz faturaların parasını bir  kenara atarak çoktan önlemini almışsınızdır karanlık,soğuk kış gecelerinin.

Geçen gün, kendimi, yine mum ışığında otururken ve kaçak elektrik kullananları affedebileceğim mazeretleri beynime listelerken yakaladım. Düşünün artık o kadar vahim durum.Öylesine önemli boyutlara ulaşmış durumda ki bu oran herkese küserek yalnız kalamayacağım için hiç olmazsa içinden geçerli mazeretleri olanları ayıklayayım diye düşündüm herhalde.

Bu nedenle bırakın elektrik faturası ödemeyi,ertesi gün alacağı ekmeğin parasını nasıl temin edebileceğini düşünerek kafasını yastığa koyan ama bedenini uykuya teslim edemeyenlere değil sözüm!Ama eşlerinin iki kolunu orta çapta bir kuyumcuya çevirip,şehrin en lüks semtlerinde minik çapta saraylarda yaşayan,elle tutulur gözle görülür bir refahın sakini olanlara!

‘’Bu bolluk bereketin  elektrik faturalarınızı ödememeniz ise sebebi o bereketi bir gün kardeş payı yapabileceğimiz ihtimali her zaman vardır unutmayın’’
Malum biz bazen unutulsa da kanunları olan bir ülkeyiz.
Hoş Edirne’de kaçak elektrik kullandığı için 25 senedir yani 300 ay veya ortalama 9000 gündür(durumun vehametini tüm açıklığı ile sergileyebilmek adına yapıyorum 25 senenin açılımını) sinemaya gitme gereği duymayan bir vatandaşımıza bir  süre sinemaya gitmeme cezası verebiliyoruz bazen.
Bu bile kulağa hoş geliyor ama  değil mi?
Ya da 10 tane çocuğuna bakmak zorunda olan,işi gücü olmayan bir insanı sadece bir lamba yakıp karanlıktan kurtulmak için ya da çocuklarını ısıtmak için elektriği kaçağa bağladı  diye kodese yollarken,işyerlerini ışıktan bir cennete çevirenlere,evlerini Türk hamamına çevirenlere eyvallah diyebiliyoruz.Üstelik buna hiç ihtiyaçları yokken…

Çok ilginç şeyler oluyor!

Düşünün bir çoğumuzun somya olarak kullandığı hani spiral telleri olan ama biraz eskide kalan şeyler var ya tek ve çift kişiliği olan, işte o somyalara elektrik verip ahırının tavanına asarak ineklerini  ısıtanlar mı dersiniz yine aynı malzemeyi evinin duvarına gömerek ısınmaya çalışanlar mı?Ne kadar abartılı düşünebilirseniz işte!.Hatta ısınmaya çalışmayı bir kenara bırakın yanmaya çalışanlar desek daha cuk oturacak yüreğimize .
Kendi günahlarına zavallı inekleri ortak etmelerine üzülüyorum.
 Kaçak elektrikle ısınan bir ineğin sütü helal midir bilmiyorum.

Neyse yine kış geldi.

Kışları pek bir romantik olur Diyarbakır!
Mum ışıklarıyla bezeli BÜYÜK şehir…
Malum elektrik sobaları…
Klimalar…
Parası ödenmeyen faturalar
Faturası olmayan kullanımlar
Ve patlayan trafolar…
Sene 2007
MÖ 2007 diyiverin gitsin…
Yalvarıyorum artık kaçak elektrik bitsin….
Elektriği kim buldu?
Bize ne bundan…
Bizi ilgilendiren kimin çaldığı…