OluÅŸturulma Tarihi: Temmuz 02, 2005 00:00
İstanbul’un 2010’da Avrupa Kültür Başkenti olması için devlet, sivil toplum örgütleri, yerel yönetim ve özel sektör elbirliği içinde çalışıyor.Türkiye’de ilk kez Dışişleri Bakanlığı’ndan İstanbul Valiliği ve Büyükşehir Belediyesi’ne; Kültür Bilincini Geliştirme Vakfı’ndan Reklamcılar Derneği’ne; İstanbul Kültür Sanat Vakfı’ndan İTO’ya; Açık Radyo’dan Tarih Vakfı’na her kesimin temsilcilerini buluşturan bir organizasyon gerçekleştirildi, başına Nuri Çolakoğlu geçti. İstanbul’un kültür başkenti seçilmesi, Avrupa Kültür Başkenti olmayı hak ettirecek yeni projeler üretilmesine bağlı. Avrupa Kültür Başkenti Projesi Yürütme Kurulu Başkanı Çolakoğlu ‘Herkesten proje bekliyoruz’ diyor. Avrupa Birliği’ne İstanbul’u anlatmak için hazırladığınız başvuru dosyasına neden ‘Uyumun Yeniden Kurulması’ başlığını seçtiniz?- İstanbul üç imparatorluğun başkenti oldu. Osmanlı İmparatorluğu, Roma ve Bizans’ın geleneğini devraldı, uluslarüstüydü. En önemli özelliği bünyesindeki farklı grupların kimliklerini korumasına, uyum içinde yaşamasına olanak sağlayan, çatışmayı önleyecek yönetim anlayışına sahip olmasıydı. Bu sayede asırlar boyunca cazibe merkezi oldu. Farklı coğrafyalardan beslendi. Osmanlı büyürken kente akan servet toplumun iyi yaşamasını, kentin güzel eserlerle bezenmesini sağladı. Farklı dinlere mensup cemaatlere tanınan özgürlükle, kozmopolit ve kültürlerarası uyum yaratan, uzun bir dönem yaşandı. Hatta bir dönem bu kent engizisyondan kaçan İspanyol Musevilerine, Macar ve Polonyalı bağımsızlık savaşçılarına kucak açtı. Bu mükemmel uyum günümüz dünyasında hoş bir anı olmanın ötesinde, en çok eksikliği duyulan uygarlıkların buluşması arzusunu simgeliyor. 40 yıl önce kentin değerlerine sahip çıkan 1.5 milyon kişi yaşıyordu İstanbul’da. Aradan geçen zamanda nüfusu 10 kat artan, yeni sakinlerince yağmalanan bu şehir Avrupa Kültür Başkenti olabilir mi?- Bizans’ın bir döneminde nüfus 500 bin, yüzyıl sonra 50 bine inebiliyor. 16. yüzyıldaki nüfus patlaması sonrasında kent girişleri kontrol altına alınıyor, göç yasağı getiriliyor. Bugün de çok kalabalık bir kentte yaşıyoruz. Ama 90’lı yılların küreselleşme süreci, İstanbul’a Soğuk Savaş sonrasında yitirdiği uluslararası etkiyi hızla geri kazandırmaya başladı. Kent yeni merkezler ve ulaşım olanaklarına kavuşurken, büyük ölçüde yeniden yapılandı. Aynı süreçte çevre bilinci, sivil toplum hareketleri, átıl mekanlara yeni işlev kazandırma, uluslararası organizasyonlar gibi kavramlarla tanışırken, kültürel ve sanatsal etkinliklerin de güncel hayattaki ağırlığı arttı. İstanbul giderek her alanda uluslararası bir merkez olmaya doğru giderken, ihtiyaç duyulan sıçrama olanağını da şimdi Avrupa Kültür Başkenti adaylığıyla buluyor. Avrupa Kültür Başkenti olması İstanbul’a ne katacak?- Aslında bu son 50 yılda işbilmezliğin, paragözlüğün, talancı zihniyetin talan ettiği İstanbul’u geri kazanım projesi olacak. Tarihi anıtları, semtleri kurtarmakla kalmayıp onlara yeni işlevler verecek. Örneğin, İstanbul dünyada ikonanın merkezi olmasına rağmen bir tane bile ikona müzesine sahip değil. Aya İrini’nin arkasındaki tarihi eseri restore ederek burayı bir ikona müzesine dönüştürmeyi hedefliyoruz. Kültür Bilincini Geliştirme Vakfı’nın hazırladığı Edirnekapı ve Ayvansaray Semtleri Projesi’yle bu bölgedeki ayazmalar, kiliseler, sinagoglar, saraylar, zindanlar, cami ve mescitler olduğu gibi onarılıp İstanbul’a kazandırılacak. Fener ve Balat Projesi’nin hızlanmasına destek verilecek. Süleymaniye için seferberlik ilan edilecek. Silahtarağa Havagazı Fabrikası müzeye dönüştürülecek. Kamondo Anıt Mezarı ihya edilecek. Zeytinburnu Kültür Adası zenginleştirilecek. İstanbul’un tarihi semtleri onarılırken insanların hayat koşullarının da iyileştirilmesi, rehabilite edilmesi sağlanacak. Bu bölgelerdeki kütüphaneler, spor sahaları, yeşil alanlar, okullar, viraneye dönmüş sokaklar ve evler elden geçirilecek. Ve tüm bunlar belirli bir takvim içinde, sırayla ya da paralel olarak hızla yapılacak. Hangi kentler Kültür Başkenti oldu?- Avrupa Kültür Başkenti (AKB/ECC) girişimi, 1985’te zamanın Yunanistan Kültür Bakanı Melina Mercouri’nin önerisiyle Avrupa Konseyi’nce başlatıldı ve ilk başkent Atina oldu. Milenyuma kadar her yıl bir kent kültür başkenti olarak seçildi. Sırasıyla Floransa, Amsterdam, Berlin, Paris, Glasgow, Dublin, Madrid, Anvers, Lizbon, Lüksemburg, Kopenhag, Selanik, Stockholm, Weimar kentleri başkentliği hak etti. 2000’de milenyum şerefine seçilen başkentlerin sayısı artırıldı. Krakov, Avignon ve Prag dahil dokuz kent kültür başkentliğine layık görüldü. AB Konsey ve Parlamentosu’nun 25 Mayıs 1999 tarihli ortak kararı uyarınca aday kent listesi 2005-2019 yılları arasında AB üyesi olmayan ülkeleri kapsayacak biçimde genişletildi. Avrupa Komisyonu’nun teklifi, Avrupa Konseyi’nin onayıyla bir Avrupa ülkesinin yanı sıra AB üyesi olmayan ülkeden de ikinci kültür kenti seçilebilecek. Aralarında iletişim oluşturacak projeler hazırlamakla yükümlü olacaklar. Geçen yılın başkenti Genova ve Lille’ydi. Bu sene İrlanda’nın Cork kenti seçildi. Seneye ise Yunanistan’dan Patras listeye girdi. 2010’da ise Almanya ve Macaristan’dan Budapeşte’nin yanında Türkiye’nin de şansı var. Aday şehrimiz İstanbul. Her üç aday kent 2005 Kasımı’na kadar AB Komisyonu’na proje dosyalarını sunacak, 2006’nın mayıs ayında AB Parlamentosu, AB Konseyi, AB Komisyonu’ndan ikişer, Bölgeler Komitesi’nden bir temsilciden oluşan seçici kurul önünde dosyalarının savunmasını yapacak. Adaylık bu aşamadan sonra kesinlik kazanacak. Üç kent birbirleriyle yarışmayacak. Seçici kurul projeleri değerlendirecek. ‘Avrupa Kültür Başkenti’ kriterlerini projelerine yansıtabilirlerse üç kentin tümü kültür başkenti olabilir.Dileyen herkes bu süreç için proje üretebilir mi?-Herkesten proje bekliyor ve bunu buradan ilan ediyorum.BU KONULARDA PROJELERİNİZ BEKLENİYORKentte gelişen ortak sanat akımlarının tanıtımı Müzik, dans, tiyatro, görsel sanatlar,
sinema gibi sanat etkinliklerinin organizasyonu, tanıtımı ve idaresinin geliÅŸtirilmesi Kentin tarihinde, kültüründe önemli rol oynamış olayların ve ÅŸahsiyetlerin Avrupa kamuoyuna tanıtılması Sanatta yenilikleri destekleyen, yeni kültürel eylem ve diyalog biçimlerini oluÅŸturan etkinliklerin düzenlenmesi Kente ait sabit ya da taşınabilir sanat eserlerine, ürünlerine eriÅŸimi kolaylaÅŸtıracak çözümler Gençleri sanata yakınlaÅŸtıracak, sosyal birlikteliÄŸi artıracak kültürel projeler Ä°ÅŸitsel/görsel araçları, bütün medyayı devreye sokacak, birden fazla dil kullanarak planlanan etkinlikleri geniÅŸ kitlelere ulaÅŸtıracak projeler Ä°stihdamı, turizmi artıracak projeler Kültürel mirası koruyacak halk ve ziyaretçileri akılcı uzlaÅŸma zemininde buluÅŸturacak yaratıcı çözümler Mimari miras ile yeni kent planlaması stratejilerini buluÅŸturacak projelerin organizasyonu Avrupa kültürü ile dünyanın diÄŸer bölgelerine ait kültürler arasındaki iliÅŸkiyi geliÅŸtirecek ortak projeler/ etkinliklerBÃœYÃœK BULUÅžMA TEKRAR GERÇEKLEÅžECEKMükemmel uyumun formülünü bulan Ä°stanbul, ÅŸimdi bu özelliÄŸini yeniden vurgulamak istiyor. Kenti yeniden keÅŸfetmenin, zenginliÄŸini insanlık düşlerine aktarmanın yolu, yaÅŸanan tüm travmalara karşın Ä°stanbul’un genlerinden silinmeyen mükemmel uyum formülünü yeniden kurgulayıp, geçmiÅŸteki büyük buluÅŸmanın tekrar gerçekleÅŸebileceÄŸini göstermekten geçiyor.Ä°STANBUL’U GERÄ° KAZANACAÄžIZÄ°stanbul, efsanevi Anka KuÅŸu gibi zamanın yıkımına karşı koyarak tarih boyunca her defasında kendi küllerinden kendini yarattı, durmadan yeniden kuruldu. Her yüzyılda yeni çehreye büründü. KuÅŸatma, saldırı, salgın, yangın, deprem, göçle yeniden fethedilme, yıkım, yeniden iskán, çöküş atlattı. Ama hálá ayakta. Son 50 yılın olumsuzluklarını da aÅŸacak, kente yeni çekidüzen verenleri de kendine uydurup, üzerindeki tozu toprağı silkeleyerek eski görkemine kavuÅŸacak.Çünkü bitmez tükenmez bir dinamizme sahip.Â
button