Muhtelif alıntılar (Medyadan…)

Güncelleme Tarihi:

Muhtelif alıntılar (Medyadan…)
Oluşturulma Tarihi: Eylül 17, 2006 15:57

Milli gelir hesabı TÜİK Başkanı'nı mahçup etti,diyor haber.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Başkanı Ömer Demir, yeni Milli Gelir hesabına geçemedikleri için kurum olarak kamuoyuna ve uluslararası kurumlara karşı mahcup olduklarını açıkladı…” (Hürriyet, 11 eylül)

Mahçupmuş, canım benim!

Yeni milli gelir hesabını bırak da, kurumun internet sitesinde Türkiye nüfusu olarak hâlâ … 2000 senesi rakamı görünüyor. Sen daha Türkiye’de kaç kişinin yaşadığını ‘kelle hesabı’ saymaktan acizsin.

Milli geliri hesaplamak senin neyine?


*

THY : Demek ki kabahat bende

Yine ekonomiden bir haber, ‘THY’nin uçakları yüzde 82 zamanında kalkıyor’ diyor kaytan bıyıklı, süzgün bakışlı müdürüm. (Hürriyet, 11 eylül)

Demek ki ben çok şanssız bir adammışım, her zaman geç kalkan % 18’e denk geliyorum !!!


*

Eblehliğimizi ölçmek için istatistiğe de ihtiyaç yok

Cankurtaranlar, sadece Kocaeli ili Kandıra ilçesinde bulunan plajlarda bu yaz, 1 hazirandan 10 eylüle kadar 205 kişiyi boğulmaktan kurtarmış. (Hürriyet, 11 eylül)

Bu, sadece 1 ilçeden gelen rakam. Varın siz Türkiye genelini düşünün...

Bazen milletimin zekâsından şüphe ediyorum!


*

Müteveffaya verilen plaketi karısı almış…

Rado saatlerini Türkiye temsilcisi Tufan Saat AŞ ne hikmetse yahut ne alakası varsa, ‘Türkiye’de son 30 yılın en başarılı insanı’ seçerek Turgut Özal’a post mortem bir plaket hazırlamış. Plaket, Semra Özal’a verilmiş.

Vefat etmiş bir insana plaket verilmesi başlıbaşına bir komiklik, ama haberdeki ‘Özal’ın plaketini eşi Semra Özal teslim aldı’ ibaresi daha da komik.

Sabah’la Günaydın, 11 eylül


*

Digor’daki kadın öğretmenler tacize daha mı layık?

Zonguldak-Ereğli’nin Milli Eğitim Müdürü Enver Batur, kadın öğretmenlere tacizde bulunduğu için Kars-Digor’a ‘sürülmüş’.

Ben bu sürgünlere ifrit oluyorum. Adam (üstelik bir eğitimci) tacizciyse, görevden alırsın. Yani ‘Digor’daki kadın öğretmenlere biraz tacizden bir şey olmaz’ diye mi düşünüyorlar acaba? Digor’un kabahati nedir ki, böyle bir utanmazı, böyle bir aşağılanmayı hak ediyor? Fakir oluşu mu?

Zaten herif Digor’da da rahat durmamış, iki öğretmeni taciz ettiği iddiasıyla bu sefer görevden alınmış. Herhalde Digor’dan daha fakir bir ilçe bulup, oradaki kadın öğretmenlerin başına (daha doğrusu kıçına) göndereceklerdir bu sefer de...

Posta, 11 eylül


*

Başbakan’ın üstüne kim çıkıp yatacak, anlamadım?

Güler Kazmacı’nın ‘Askerlik ve politika’ başlıklı yazısı Başbakan’ın şehit askerlere ve genelde askerlere bakış açısından, nereye gittiğini bilmediği sözlerinden ve Büyükanıt Paşa’dan bahsediyordu. Ve Erdoğan’a hitap ettiği şu cümleyle son buluyordu:

Kulağınızın üstüne yatarsanız, sizin de üstünüze çıkıp yatanlar bulunur...” (Posta, 11 eylül)

Pardon?


*

Memur maaşının üçte birini kiraya veriyor, demek ki geçim sıkıntısı yok!

Başbakan, memurlar hakkında da çam devirdi: “En düşük memur ücreti (ona maaş derler ya, neyse) 750 YTL, yani maaşının üçte biriyle barınma ihtiyacını karşılıyor. Hani bunlar yoksulluk sınırının altındaydı?’ (Posta, 11 eylül)

Hakikaten, Sayın Başbakanım, ayda 750 lira alan ve (sizin hesabınıza göre) 250 lira kira ödeyen memura, yemek, içmek, giyinmek, yol parası, okul parası, doktor parası vs olarak ayda 500 lira kalıyor.

Hakikaten ye ye bitmez!

Allah Başbakan’a ayda 750 lirayla aile geçindirmenin ne demek olduğunu tez zamanda göstersin inşallah!


*

Memurun bir yıllık maaşını koluna takan, elbet halinden anlamaz

Aaa, tesadüfe bak, aynı gazetede, 3 sayfa sonra bir haber:

Taktığı saat dünyada sadece 25 kişide var...’

Ulysse Nardin miymiş ne markası, modeli de 1846 Titan. Sadece 25 adet üretilen bu saatin en ucuz modeli, 9.500 YTL’ye satılıyormuş. Yani bir memurun bir yıllık maaşı... (Posta, 11 eylül)

Oğluna sünnetinde takılan saattir herhalde!


*

Diplomatlar ağır ağır kafayı yiyor

Deniz Güçer’in Ankara Kulisi pek güzeldi.

Geçenlerde, bir Dışişleri mensubu Bakanlık’tan habersiz Papa ile görüşeceğim diye Vakitan’a gitmiş, skandal son anda önlenmiş.

Bu sefer de bir başka genç konsolos Başkent’te göreve başlaması gerekirken ortalardan kaybolmuş. İzi, Bakanlık’a gelen bir ihbar telefonu sayesinde bulunmuş: İstanbul’daki bir otelin yöneticisi, iki haftadır kapandığı otel odasından yemek için bile çıkmayan müşteriden şüphelenmiş, kayıtlardan kimliğini bularak Dışişleri Bakanlığı’na haber vermiş. Bakanlık psikoloğu (tesadüfen adı da Gül, Sakine Gül) İstanbul’a gidip konsolosu tedavi görmeye ikna etmiş. (Akşam, 11 eylül)

Deniz Güçer ‘Dışişleri Bakanlığı personeline nazar değdi’ diyor.

Nazar filan değil, AKP Hükümeti değdi, kafayı yemeğe başladılar belli ki...


*

Ahmet Hakar çok seviliyor!

Ahmet Hakan çok seviliyor nedense. Sadece magazin türü atıştığı Hülya Avşar, İclal Aydın yahut kendisini tiye alan Özay Şendir değil, Oray Eğin:

Dahası, İslamcılar'ın hepsi Ahmet Hakan kadar kaypaksa bu ülkenin işi çok daha kolay görünüyor. Eğer çoğunluk hakikaten House Cafe'de oturmak ve Nişantaşı'nda bir daire kiralamak için kendileri için en kutsal olandan feraget edeceklerse, varsın yürüsünler...” (Akşam, 11 eylül)


*

Adamın içine oturur alimallah!

ABD’nin Ankara Başkonsolosu Şehit Aileleri Derneği’ni ziyaret etmiş. Tekerlekli sandalyeye mahkûm olan Güneydoğu gazisi Murat Caner, kapıda karşıladığı Amerikalı diplomata lafı oturtmuş:

- Biz Türkler misafirlerimizi ayakta karşılarız. Terörle mücadelede geç kalmasaydınız, bugün sizi ayakta karşılıyor olacaktım.

Adamsa, yüreğine oturmuştur bu laf!

Vatan, 12 eylül


*

“Allah Apo’ya evlat acısını göstersin, diyemem...”

Şehit haberlerini, hele hele şehit anası babası söz konusuysa... okumak istiyorum, okuyamıyorum, boğazım düğümleniyor, gözlerim buğulanıyor, orta yerinde ağlamaya başlıyorum.

Dişimi sıktım, Devrim Sevimay’ın Pazartesi Röportajı’nı okudum. Bir iki alıntı yapacağım, keşke tamamını size okutabilsem:

“Yani ister istemez bile olsa, hiç içinizden Kürtlere karşı hınç, öfke gibi duygular geçmiyor mu?” diye soruyor Sevimay:

- Hep bir ağızdan: Mümkün değil, olur mu öyle şey?

- Alptekin: (Arkadaki şehit fotoğraflarını gösteriyor) Şurada en az 20 tane Kürt kökenli şehidimiz var. Nasıl hınç duyarız?

- Ayşe Karataş: Onlar bizim akrabalarımız olmuş artık.

- Köse: Vaktiniz olsa da evlendirme dairelerini tek tek dolaşsanız. Bu ülkede her gün onlarca Kürt genciyle Türk genci evleniyor. Kim kime hınç duyuyormuş?

- Alptekin: Onlar bizim kanımız ya... Kim koparabilir ki bizi?

Bir şehit anası şöyle diyor: “Size bunu şöyle anlatayım: Apo’yu benim elime verseler, ben ellerimle onun ciğerini söker çıkarırım. O vaziyetteyim yani. Ama aynı ben, Allah Apo’ya evlat acısını göstersin, diyemem. Anlayın nasıl bir acı çektiğimizi...”

“...sabahları yiğidimin duvarda asılı fotoğrafına bakar, “Haydi gel kahvaltı yapalım” der, sonra bağıra bağıra ağlamaya çalışırım. Ancak ondan sonra boğazıma bir lokma koyabiliyorum. Bir de bizim cerahat bütün bir hafta dolar. Ne zaman Şehitliğe gideriz, o zaman patlar” diyor bir ana, diğeri ekliyor:

“Mezarın taşlarını gördünüz mü, hepsi nasıl bembeyazdır, tertemizdir. Sanki oğlumuzun bir gömleğini ütülüyor, sanki ona yemek pişiriyor gibi gidip o taşları temizliyoruz. Ona bir hizmet etmiş gibi oluyoruz o zaman, seviniyoruz.”

Bir şehit babası anlatıyor:

“(Büyükanıt Paşa) Daha o zaman Korgeneral’di. Sanırım yıl 2000’di. Biz kendisini ziyarete gittik. Dedim ki, “Komutanım, biz şehit aileleri olarak öğrenmeyi çok istiyoruz. Bir bürokratın, bir siyasetçinin, bir işadamının, hatta ve hatta bir generalin şehit düşen oğlu var mı?” Paşa “Yok” dedi. Bunun üzerine ben de “Peki kurşun adres mi soruyor da hep fakir fukarayı buluyor?” dediğimde yeminle söylüyorum, Büyükanıt Paşa mendilini çıkardı, karşımızda hüngür hüngür ağladı.”

Vatan, 12 eylül


*

Vah vah, vah vah!

Ramazan öncesi, Diyanet’in internet sitesinde açıklamalar:

Fitil, astım spreyi, biyopsi ve eşini öpmek oruç bozmaz...

Yıl 2006! 21.yüzyıldayız...

Vatandaşı kafasındaki sorulara bak…

Papa XVI.Benedictus faşist ve küstah da, Müslümanlar’ın durumu da pek içaçıcı değil...

Bugün, 13 eylül


*

Bindirilmiş kıta isyanı diyor manşet.

Sıcak Yuva Vakfı küçücük çocukları Erdoğan’ın peşinden şehir şehir dolaştırıyor. Ana babalar öfkeli” diyor spot. (Vatan, 13 eylül)

Sıcak Yuva Vakfı, sokak çocuklarına yardım eli uzatmak amacıyla faaliyet gösteren bir vakıf... Ve AKP, yardıma muhtaç bu çocukları siyasi propaganda malzemesi olarak oradan oraya taşıyor!

Müslüman AKP!


*
Hürriyet

AKP Türkiye’sinin bilim insanları!

“HASEKİ Hastanesi Başhekim Yardımcısı Dr. Adnan Hut, hastanenin yemek ihalesini Atasoy adlı şirkete verdi. Hut’un eşiyle birlikte bindiği 34 JB 030 plakalı Hyundai marka cipin ise şirketin 70 bin YTL’lik hediyesi olduğu ortaya çıktı” diyor haber. (Vatan, 13 eylül)

Müslüman doktorlar!

(Not: Niye böyle dediğimi yandaki fotoğraftan anlayacaksınız. Adnan Hut’un eşi Fatma Hanım da doktordur. 2001’de kılık kıyafet yönetmeliğine uymadığı için görevden alınmış, sonra mahkeme kararıyla göreve iade edilmişti.)


*

Başkana yasak ama yardımcısına serbest

Melih Aşık yazdı:

Başbakanlığa bağlı koskoca bir devlet kuruluşunun başkanıyla konuşuyoruz:
- Aslında benim sizinle konuşmam yasak, diyor.
- Neden ?
- Çünkü ben basınla konuşmak için Başbakanlıktan izin almak zorundayım... O izni almak da kolay değil.. Ama yardımcılarımdan biri benim iznimle konuşabiliyor...
- O zaman siz söyleyeceklerinizi bir yardımcınıza söyletebilirsiniz...
- Evet o mümkün... Zaten zaman zaman öyle yapıyoruz...

Milliyet, 13 eylül


*

AKP, MHP’nin fena halde oyununa geldi

Ahmet Hakan “İKTİDARIN "Söğüt olayı"nı abartıp gündemde tutmak için çaba harcaması, kendi ayağına ateş etmek gibi bir şey. Çünkü bu iş, MHP’ye yarar.” diyor ve şu gerekçeleri öner sürüyordu:

BİR: Bu zamana kadar pek sesi soluğu çıkmayan MHP, bu kavgayla bulunmaz bir "hayat öpücüğü"ne kavuşmuş ve gündeme oturmuştur.

İKİ: MHP, bu kavgayla iktidarın "bir numaralı" hedefi olma ayrıcalığını elde etmiş, etki gücünü artırmıştır.

ÜÇ: Kavgayı izleyen değişik kesimler üzerinde, "Bu iktidarla ancak MHP baş edebilir" duygusu yaratılarak, MHP bir tür cazibe merkezi haline getirilmiştir. (Hürriyet, 14 eylül)

AKP bu siyasi aptallığı, tam da ‘birileri’ MHP’yi şişirmeye çalışırken yaptı...


*

Kim seks kölesi, kim o..pu

Seks köleleri kurtarıldı” haberleri sık çıkıyor gazetelerde. (Son olarak Hürriyet, 14 eylül)

Tabii ki bir kadının bile zorla fuhuş yaptırılması dehşet! Türkiye’nin fuhuş pazarı, seks kölesi pazarı olmaması için elden gelen herşey yapılmadı...

Ama bu haberleri okurken hep içime bir şüphe düşüyor benim: Rusya’dan, Ukruyna’dan, Moldova’dan filan gelen ve habire ‘kurtarılıp sınır dışı edilen’ bu kadınlardan kaçı acaba gerçekten ‘seks kölesi’ ?

(Seks kölesi olmayan ama çaresizlikten güya ‘gönüllü’ olarak bu işi yapanlar da aslında birer seks kölesi elbette, bakmayın siz benim çarpıcı olsun diye attığım başlığa…)


*

Levent haklı, her uzay aracına bir Türk lazım!

Hürriyet’in arka manşeti ‘Cıvatayı düşürdük ne yapalım?’ diyordu. (Hürriyet, 14 eylül)

Atlantis uzay mekiğinin iki astronotu telaş içinde NASA’yı aramışlar, ‘50 gramlık bir somun cıvata elimizden uzay boşluğuna düştü, hızla uzay istasyonuna çarparsa zarar verir mi?’ diye.

Bizim Levent’in yorumu: “Abi her uzay mekiğine bir Türk astronot gerek, mümkünse motor ustası, kaportacı filan... Hiçbir Türk böyle bir soru sormaz, gerekirse cikletle tutturur ama sorunu çözer, NASA’yı da rahatsız etmez!”

Doğrudur!


*

Devlet hangi bir ayısına sahip çıksın?

Arı kovanları ve meyve ağaçları zarar gören Artvinli köylü Mikail, valiliğe dilekçeyle başvurmuş: ‘Devlet ayılarına sahip çıksın!’ (Milliyet, 14 eylül)

Demek ki Artvin’de de, İstanbul’da da aynı şikayet:

Devletin koruduğu ayılardan bıktık!
J


*

Türkiye’de Çingene Olmak

“Çingene kimliğini saklayarak Devlet Demir Yolları’na müfettiş olan Mustafa Aksu” diye tanıtılıyor yazar. Demek ki Çingeneler’in demiryollarına müfettiş olmasını yasaklayan bir nazi uygulaması varmış Türkiye’de.

Bu Mustafa Aksu Çingeneler’in kitabını yazmış: Türkiye’de Çingene Olmak...

Kitapta, birkaç ‘ünlü Çingene’ adı da veriliyormuş:

Nihat Erim, Sadi Somuncuoğlu, Turan Güneş, Türkiye’nin ilk kadın valisi Lale Aytaman, Safiye Ayla, Türkan Şoray, Sadri Alışık, Mustafa Kandıralı, Muazzez Ersoy, Ebru Gündeş, Kibariye, Adnan Şenses, Sibel Turnagöl, klarnetçi Hüsnü Şenlendirici ve ritim sanatçısı Burhan Öcal... (Sabah’la Günaydın, 14 eylül)

Eyvah eyvah, desenize Yahudi dönmeliği bitti, sıra Çengeneler’i bulup çıkarmaya geldi! J

Not: iki gün geçti, sadece iki itiraz geldi bu listeye, biri Sadi Somuncuoğlu idi, ‘Çingene değilim, Oğuz boyundanım’ diyordu. Koskoca bir MHP’li Çingene olabilemez, en azından Oğuz boyundan olacak tabii ki! J


*

Oto-alternatif

Ne demiş?

İktidarın alternatifi yok diyen demokrasi düşmanıdır. Millet Mehmet Ağar’ı alternatif olarak çıkardı.”

Kim demiş?

Mehmet Ağar demiş.

Bugün, 14 eylül


*

Siyasi eceli gelen iktidar, medya duvarına işermiş!

Başbakan yine basından şikayet etmiş:

“Bunlar, doğrusu eleştirel olduğu zaman başım gözüm üzerinde yeri var, ama hakaret olduğu zaman bunlar bizi üzüyor. Bunun tabii milletimi üzmesi lazım. Niye? Bu kardeşiniz Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı... Tayyip Erdoğan değilim ben, Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanıyım. Eğer Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanına, bu bulunduğu makamda eleştiri değil de hakaret ediliyorsa, milletin bundan bir şey çıkarması lazım. ‘Sen benim Başbakanıma nasıl hakaret edersin.” (Milliyet, 15 eylül)

Namık Zafer’in karikatüründe, Erdoğan, bir vatandaşa bağırıyordu: “Milletim başbakanına hakaret ediliyo diye üzülmeli. Üzülmeszen, ananı da al git!.. Artislik yapma lan!.. Gözünü toprak doyursun!..” (Cumhuriyet, 16 eylül)

Eee, böyle başa böyle tarak!


*

Türkçe de bilecek değiller ya!

Elmadağ’da bir rövü kulübünde yangın çıkmış.

Hürriyet’in haberinden: “Bodrum katta biriken duman itfaiye tarafından tahliye edildi...”

Hürriyet, 15 eylül


*

Bu anket doğru mu bilmem, ama AKP’nin kendi bacağına kurşun sıktığı muhakkak!

SONAR’ın Eylül başında yaptığı kamuoyu araştırmasına göre, AKP’nin oyları (Ocak’ta % 43,3 iken) % 25,5’e düşmüş. (Cumhuriyet, 15 eylül)

Sonuçlar şöyle:


Not: Başbakan, son 3-4 ayda partiyi batırdı. Acaba ‘Ben Çankaya’ya çıktıktan sonra Abdullah’a zayıf bir AKP bırakayım, koalisyon hükümetleri kurulsun ki benim elim güçlensin!’ diye mi yapıyor acaba? J

   Ocak  Eylül Değişim
AKP

%

43,3225,51-17,81
CHP

%

13,3520,086,73
DYP

%

11,0813,092,01
MHP

%

8,0612,214,15
DSP

%

3,657,94,25
ANAP

%

4,166,312,15
GP

%

1,895,023,13
DTP

%

5,164,41-0,75
SHP

%

1,642,91,26
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!