Güncelleme Tarihi:
*
Allah’ı ARTIK bu işe karıştırmasan diyorum…
Binlerce saf insanın parasını iç eden ve AKP Hükümeti tarafından korunduğu için ortalarda gezinen (Hatta bakanlarla yan yana fotoğraf karelerine giren) YİMPAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Dursun Uyar önce “Kimseye borcumuz yok” dedikten sonra “Allah YİMPAŞ’a öyle gayrimenkûl vermiş ki her şeyi ödeniz” diyor. (Milliyet, 30 ekim)
*
Göz yummaktan öte…
Erguh Babahan yazdı:
Nisbetiye Caddesi ve trafik
İSTANBUL'UN trafiği sahipsiz. Hep yazıyorum, eğer bir devlet büyüğü o yoldan geçmeyecekse, istediğiniz yere park edebilir, kırmızıda geçebilir, yasak yerden dönebilir, hatta ters yola girebilirsiniz.
İstanbullu sürücülerin epeyce bir bölümü bunların hemen hepsini yapıyor. Trafik polisi diye bir birim olmadığı için de yaptığı yanına kar kalıyor.
Nispetiye Caddesi'ne bakın mesela.
Bir doktor okurum şikayetini yazmış. Bu yol birinci derece acil yol. Levhalar konulmuş ve park yasaklanmış. Ama dinleyen kim.
Üstelik tek sıra park olsa, o da kabulüm ama bu yolda günün her saati çift sıra park yapılıyor.
Cadde, otomobil galerileri ve kebapçı değnekçilerinin insafına kalmış durumda.
İstanbul'un polisi de bunu keyifle izliyor.
Bu şehrin trafikten sorumlu bir amiri var mı, gerçekten merak ediyorum. (Sabah, 30 ekim)
Babahan’ söylediğim % 1000 doğru. Nispetiye Caddesi kebapçı değnekçilerinin terörüne teslim edilmiş durumda.
Ama polisin ‘izlediğini’ zannetmiyorum. Daha kötü kokular geliyor…
*
İrtica, diyor Yeni Şafak’ın manşeti.
Spot: Türkiye, cumhuriyetin 83.yılına büyük bir irtica hareketiyle girdi. 28 petrol şirketi, EPDK’nın kestiği 1.6 milyar YTL’lik tarihi cezaları ödemiyor ve cezalardan ‘geriye dönüş’ü sağlamak için irtica kampanyası dahil her türlü çabayı gösteriyor. (Yeni Şafak, 30 ekim)
Derim ya hep sağcı solcu fark etmez, bu radikal yobazların ortak özelliği kavramların içine boşaltmak ve konuyu saptırmaktır. Örnekteki ‘Çingenenin suratına tükürmüşler, Yarabbi şükür demiş’ örneğinde olduğu gibi…
*
Bu ayılar Türk kökenli değil haberi gerçekten çok komikti.
“Rize'nin Çamlıhemşin İlçesi’ni 2003 yılında ziyaret eden Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe’nin yolunu kesen bir grup köylü, kendisinden arı kovanlarına zarar veren ayılara karşı önlem almasını istemişlerdi. Bazı köylülerin, ‘Bu ayıların hiçbiri Türk kökenli değil. Hepsi Gürcistan’dan buraya geliyor, bizim malımıza zarar veriyorlar. Buranın ayıları olsalar, yaptıkları biraz daha kabul edilebilir. Ama ayılar Türkiye’nin de değil’ şeklinde yakınmaları üzerine Bakan Pepe uzun süre kahkaha atmıştı.” (Hürriyet, 31 ekim)
Bu Karadeniz bölgesi bir madet yahu!
*
Hükümet gazetecilerden belge istiyor!
“Yimpaş yönetim kurulu başkanı Dursun Uyar korunuyor mu?” sorusuna Adalet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek “Bu konularla ilgili kim ‘korunuyor’ diyorsa, bilgisini belgesini ortaya koyar” demiş. (Milliyet, 31 ekim)
Önce de anlattığım anekdotu aynı kelimelerle tekrarlıyorum:
“Çoook eskidendi. Bir arkadaşımızın annesi, kocasını boynuzluyormuş. Çatır çatır. Bütün mahalle farkında durumun, adamcağız hariç. Sonunda konu komşu dayanamamış, adamı uyandırmaya karar vermişler. “Bey, üzerimize vazife değil, ama çoluğunuz var, çocuğunuz var, içimize sinmedi, ağırımıza gitti. Size söyleyelim dedik. Hanımınız sizi bir adamla aldatıyor.” Bu lafa çok sert tepki göstermiş beriki. “Vaaaay, demiş, demek öyle! Aldattığını ispat edin, hemen boşayayım karımı!..”
İlahi Adalet Bakanı Cemil Bey!
*
Tüzel haber
Sabah, Jandarma Genel Komutanı Org. Işık Koşaner’in sözlerini manşet yapmış: Evladına söyle, dağdan insin!
Yanına da patlağı patlatmış: ÖZEL HABER
Aynı gün, rakibi Hürriyet’in manşetinde de Işık Paşa var, ‘Aileleriyle görüşüyoruz’ diyor.
Sabah’ın aslında TÜZEL HABER demesi gerekmiş! J
Sabah ve Hürriyet, 31 ekim
*
Şimdi imam olmak vardı anasını satayım!
Diyanet’ten Sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Aydın, son 4 yılda 1.850 Diyanet mensubunun başka kurumlara geçtiğini söyledi. (Bugün, 31 ekim)
Bu imamlar ve hatipler nerelere genel müdür yahut müsteşar oldu kimbilir!
*
İkramiye kime çıkacağını bilmiyor!
Sivaslı kahveci standard yalan habere göre ‘cebindeki son parayla’ oynadığı altılıdan 982 milyar eski lira kazanmıştı. Biliyorsunuz, bu ikramiyeler fakir fukaraya huzur değil felaket getirir. Bu garip de ilk iş olarak gidip kendine bir... Mercedes almış. Diyor ki ‘Hep siyah bir Mercedes’im olsun isterdim...” zavallı!
Posta, 31 ekim
*
Amortisi olmayan yazı
Reha Muhtar, Cumhurbaşkanı Sezer’den bahsettiği yazıda “Bu Elysee Sarayı’ndan Jean François Mitterand’ın gidip, Jack Chirac’ın gelmesi gibir bir olay değildir” diyor.
Mitterrand’ın adı Jean-François değildir, sadece François’dır. Soyadı Mitterand diye değil Mitterrand diye yazılır. Chirac’ın adı da Jack değil Jacques’tır...
Yani bir tek Elysee doğdu, o da herhalde yanlışlık olmuş.
Vatan, 31 ekim
*
Yimpaş’ın şahidi Nazlı Hanım
Fakir fukaranın trilyonlarını batıran yeşil sermaye şirketi Yimpaş ve patronu Dursun Uyar’ı kim savunacak, diye bekliyordum. Bu şerefli görev de yine Nazlı Ilıcak’a düştü.
Takvim, 31 ekim
*
Döngel yerine Kurtlar Vâdisi
Mersin-Bozyazı’da düzenlenen Muz Festivali kapsamında halka ücretsiz seyrettirilen ‘Döngel Kârhanesi’ filmi, MHP’li belediye başkanının emriyle, herhangi bir açıklama yapılmadan, daha on beşinci dakikada kesilmiş, yerine Kurtlar Vâdisi yayına koyulmuş.
Hürriyet ve diğer gazeteler çok hayret ediyor. (1 kasım)
Niye şaştığınızın anlamadım. MHP’den ne bekliyordunuz ki?
*
Kitap okumaktansa hapis yatmak
Bir iki gün önce haberleri çıktı, Maraş’ta bir genç öğrenci kavgaya karıştığı için hâkim tarafından Türk klasiklerinden üç kitap okumaya mahkûm edildi. Haftada üç gün karakola gidecek ve polis nezaretinde cezasını çekecekti. Mehmet Akif Ersoy’un Safahat’ıyla başladı ama... daha ikinci gün, arazi oldu ve yakalayıp hapse attılar. (Gazeteler, 1 kasım)
Yani delikanlı, üç tane kitap okumaktansa, hapis yatmayı tercih etti. (Ne kadar yatacağını maalesef gazete haberlerinden öğrenmek mümkün olmadı!)
Bir anket yapsak, on Türk’ten dokuzunun da hapsi tercih edeceğinden eminim. Buna gazetelerin yazı işleri de dahil!
*
100 genç kızdan 8’i düzenli olarak tenis oynuyormuş
Bu anketleri de ciddi ciddi yazı dizisi yapıp, ‘Gençliğin Sesi Araştırması’ diye günlerce yayınlıyorlar.
Piar’ın yaptığı ve Sabah’ın yayınladığı ‘araştırmaya’ göre, Türkiye’de her yüz genç kızdan yaklaşık yirmi beşi ‘düzenli olarak’ voleybol sporu yapıyormuş. 11’i ‘düzenli’ olarak basketbol, 8’i de tenis oynuyormuş.
100 Türk genç erkeğinden 24’ü ‘düzenli olarak’ basketbol oynarken, 19’u bilardo (demek ki bu da bir spor!), 11’i voleybol, 6’sı da tenis oynuyormuş.
Sabah, 1 kasım
*
2.Balyoz Vakası diyor manşet
“Başbakan bayıldı, makam arabasında mahsur kaldı, balyozla kurtarıldı. Dün de milletvekili (Turan) Çözez tuvalette kilitli kaldı, tekmeyle (kapı kırılarak) kurtarıldı.”
Takvim, 1 kasım
*
Başbakan’a verilen ne Oscar’ı?
Kızılay Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e üstün hizmet nişanı vermek istemiş, Sezer kabul etmemiş. Cumhurbaşkanı olmadı Başbakan verelim, demişler ve Erdoğan’a nasip etmişler.
Abdülaziz taklidi nişanın değeri 54 milyar liraymış.
Kızılay başkanı ‘Niye daha mütevazı (Hürriyet’in haberi ‘mütevazi’ diyor) diye sorulunca ‘Bunu Kızılay’ın bir Oscar’ı olarak algılamak lazım’ diye kıvırtmış. (Hürriyet, 2 kasım)
Tamam Oscar ama hangi dalda?
En iyi erkek oyuncu - En iyi animasyon film - En iyi özgün senaryo - En iyi uyarlama senaryo - En iyi görüntü yönetmeni - En iyi görsel efekt - En iyi kurgu - En iyi ses – En iyi kostüm - En iyi makyaj...
Kızılay RTE’yi hangi Oscar’a layık gördü acaba?
*
Mesele anlaşıldı
İtalyan medyası gazeteci olmayan Elif Şafak’a neden ‘uluslararası gazetecilik ödülü’ verir acaba, diye sormuştum. Cengiz Semercioğlu verdi cevabını:
Ödülü veren Corriere della Sera’nın bağlı olduğu RCS grubunda bir de yayınevi varmış. Bu yayınevi Elif Şafak’ın kitaplarının yayın hakkını almış.
Hürriyet-Kelebek, 2 kasım
*
Doğru söze ne denir?
Elazığ Valisi Muammer Muşmal “Memleketin % 99’u Müslüman ama % 60’ı hırsız” demiş.
İtirazı olan var mı?
Milliyet, 2 kasım
*
Türker Alkan’dan bir alıntı:
“Bildiğim kadarıyla kafa tokuşturma MHP'lilerin selamlaşma biçimidir. Yumurta tokuşturmak gibi bir şey olmalı. 'Kimin kafası sağlammış görelim bakalım' diye mi yaparlar, bilmiyorum. Yanlış anımsamıyorsam MHP Genel Başkanı bir açıklama yaptı, "Yeter artık bırakın şu kafa tokuşturmayı da bilgisayar öğrenin" dedi, ama dinleyen yok. Gençler takır takır tokuşmaya devam ediyorlar.”
Radikal, 2 kasım
*
Biz Yahudi ile Arap’ı yüzlerce yıl… geyiği
Böyle tarihi geyiklerimiz boldur bizim. Sağda solda anlatmaya bayılırız.
Mesela: Osmanlı Ortadoğu’da Yahudi ile Arap’ı, üç dini beş yüz sene barış içinde yaşattı. Osmanlı gitti, bir daha buralara barış gelmedi...
Zaman “İşte Kudüs’te huzuru sağlayan iki bölük Osmanlhı askeri” başlıklı haberinde “Bir türlü huzura kavuşamayan Kudüs, bir zamanlar Osmanlı’nın sadece iki bölük askeriyle korunmuş” diye geyik yapıyor. İsrail Başbakanı’nın “Osmanlı’nın 200 askerle sağladığı huzuru biz süper ordularla gerçekleştiremiyoruz...” demişmiş.
Osmanlı zamanında mesela Anadolu’nun güneydoğusunda asayiş kaç askerle sağlanıyordu mesela?
Zaman, 2 kasım
*
Fuhuş tacirine 12 yıl, diyor başlık.
TBMM Adalet Komisyonu “Fuhuş yaptırmak için yabancı kadınları ülkeye sokan ve ülke dışına çıkaran” yani fahişe ithalatı ve ihracatı yapanlara 8 yıldan 12 yıla kadar hapis öngörün bir teklifi benimsedi. (Posta, 2 kasım)
AKP Hükümeti nihayet ‘yerli fuhuş’u koruma altına aldı desenize! J
*
İçimizi rahatlatan deprem uzmanı
Peşpeşe iki deprem olunca, ciddisi ve hokkabazı, ‘deprem hocaları’ tekrar ortaya çıktı. İstanbul’da 7.2 mi olur 7.4’mü tartışmaları yeniden başladı. Yine içimiz daraldı çünkü biliyoruz ki... devlet ve belediyeler hiçbir şey yapmayacaklar.
Neyse ki Bugün gazetesi önemli bir uzmana danışarak içimizi bir nebze rahatlattı:
“Ufak sallantılar olabilir ama iki sene boyunca kesinlikle büyük deprem yok” diyordu Bugün’e layık uzmanımız.
Aaa pardon, kim olduğunu söylemeyi unuttum: Medyum Memiş!
Memişmiş meğer 17 Ağustos depremini de iki sene öncesinden bilmişmiş de demek ki kimseye söylememişmiş...
Bugün, 2 kasım
*
Görevini yapan Topbaş
İstanbul’da da yağmur ve sel faciası yaşandı. İstanbul Belediyesi ne diyecek, diye bekledim “Pazartesi gününden beri vatandaşları uyardık” dediler. (Akşam, 2 kasım)
Eh, İstanbul Büyükşehir Belediyesi görevini yapmış demek ki!
*
HAFTANIN KOMEDİSİ
Sağlık Bakanlığı hastaneye başvuran hastalara ‘yer yok’ demeyi yasakladı.
Bu zırvayı haber diye yayımlayan gazete: Yeni Şafak, 2 kasım
*
Ölümüzü bile sayamıyoruz
Güneydoğu’yu vuran yağmur ve sel haberlerini elbette bütün gazeteler büyüttü. Çünkü çok sayıda insanımız sele kapılarak öldü.
Haber Merkezi’nden Tolga (Tanış) üşenmedi, ölü sayılarını derledi:
Yeni Şafak, Birgün, Cumhuriyet, Bugün ve Akşam’a göre 21 ölü.
Zaman ve Tercüman’a göre 22 ölü.
Posta, Milliyet, Vatan, Sabah, Radikal ve Türkiye’ye göre 23 ölü.
Hürriyet’e göre 24 ölü.
Star’a göre 25 ölü.
Neymiş? Gerçekler... hangi gazeteyi okuduğunuza göre değişirmiş!
Gazeteler, 2 kasım
*
‘Sonunda savcılığa çağrıldı’ diyor Hürriyet’in habedi. (3 kasım)
Bu Yimpaş’ın başkanı Dursun Uyar da ne laftan anlamaz adammış!
Yahu kardeşim, Hükümet, polis, adliye… herkes sana ‘Bir an önce yurtdışına kaç!’ diyor işte, yoksa gazeteler ve kamuoyunun baskısıyla ‘birşeyle yapar gibi yapmak durumunda kalacağız’ bir an önce arazi ol… Şurasında altı yedi ay sonra zamanaşımına uğrayacak konu, yırtacaksın!’
*
Bak… Hayyam Garipoğlu’nu örnek al kendine!
Ne diyor ekonomi başlığı: Garipoğlu’na (verilen) 27 yıl hapis bozuldu - 41 sanığı zamanaşımı kurtardı! (Hürriyet, 3 ekim)
Burası Türkiye, hırsızlar, yolsuzlar, dolandırıcılar, ahlâksızlar her zaman kurtulur!
*
Bu arada, POLİSİN GURURU diyor bir diğer haber.
İstanbul’da son 15 günde 268 kilo eroin, 112 kile esrar ele geçirilmiş; operasyonlar sırasında büyük başarı gösteren Lara ve Ceylan isimli iki polis köpeği ‘İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’le birlikte gurur pozu verdi’ miş. (Hürriyet, 3 kasım)
İstanbul trafiği iflas etti, polis seyrediyor. Gasp, hırsızlık, soygun, tecavüz aldı başını gidiyor, yakalanan çetelerin başı polis çıkıyor.
Acaba diyorum bu Lara ile Ceylan’a daha aktif görevler verilemez miydi?
*
Aşiretler vergiden muaf mıdır?
Memithan diye bir aşiret varmış, aşiret reisinin torunu evlenmiş, 37 kilo altın takılmış, havaya 50 bin dolar saçılmış… (Sabah, 3 kasım)
Şanlıurafa Defterdarı acaba bu İmam Altun’un son 5 senede ne kadar vergi ödediğini açıklayabilir mi?
Bu aşiretler yoksa vergiden muaf mıdır?
*
Önce anne … mi?
Vatan’ın Sağlık sayfasında Mine Şenocaklı, KBB uzmanı Dr. Anıl Güngör’ü ağırlıyor. Konu çocuk apnesi.
Bir ara meslektaşım soruyor:
“Allah korusun çocuk, nefesi durup ölebilir, değil mi?”
Gazeteci sorusu gibi değil ama çok sevimli! Mine Hanım meslektaşım anne galiba…
Vatan, 3 kasım
*
Sen de karıştırma bu pisliğe Allah’ı…
AKP Milletvekili Fatih Arıkan, 1999-2001 yılları arasında Yimpaş’ın Maraş mağaza müdürü olduğunu ve holding adına vatandaştan 700-800 bin mark topladığını itiraf etti. (Radikal, 3 kasım)
‘Fikir güzel ve iyi niyetliydi’ dese de pek inandırıcı olmadı. Bu arada ‘Allah rızası için kabul etmiştim’ lafı da kargaları çok eğlendirdi!
*
Türker Alkan’dan bir alıntı daha:
“Savcılarımız Müslüman Türk halkının imajını korumakla çok meşguller. Durmadan bilim adamları, yazarlar, gazeteciler yargıç önüne taşınıyor. Yazar çizer takımıyla öyle çok uğraşıyorlar ki, Yimpaş gibi şirketlere sıra gelmiyor.”
Radikal, 3 kasım
*
GÜNÜN DITLIĞI
Yağmur, sel ve çamur Türkiye’yi vurdu. 17’si çocuk 39 kişi öldü, binlerce insan evini terk etmek zorunda kaldı. Öğretmenler uyanık davranmasaydı bir yatılı okulda 150 öğrenci ölecekti. Gazeteler, 4 kasım
“SEL KONUSU ABARTILDI…” TC Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan
*
“Bush yönetimine yakınlığı ile tanınan dinci-evanjelik kuruluşun başkanı papaz Ted Haggard’ın para karşılığında eşcinsel ilişki kurduğu ortaya çıktı. Gay evliliğine karşı olan Haggard, gay olduğu ortaya çıkınca istifa etti.” (Hürriyet, 4 kasım)
Biri mesela homofobik ise, bilin ki ya homo’dur ya da bastırılmış-homo. Yoksa insan niye hastalık derecesinde düşman olabilir ki?
*
Bir ‘bilimsel’ anket daha
‘Atatürkçüyüm’ diyenlerin üçte birinin aynı zamanda ‘İslamcıyım’ dedi bir anketten bahsettim bir iki gün önce. Buyrun bir ‘bilimsel’ araştırma daha.
Arkadaşlık ve sohbet sitesi gayet.net’te bir ‘anket’ yapılmış, Vatan da bunun sonucunu yarım sayfa haber yapıyor:
Türkiye’nin kıskançlık haritası çıkarıldı - En kıskanç il Şırnak, en ‘geniş’ Ardahan
Allah sizi davul etsin inşallah, internetteki bir ‘çet’ sitesinin ‘anketi’ anket olur mu?
Ardahan’dan, Şırnak’tan bu siteye girip de ankete katılanların görüşü Şırnak halkını, Ardahan halkını temsil eder mi?
*
Günahı boynunuza…
Güngör Mengi “Başbakan’ın tecrübe kazandıkça önyargılarından kurtulacağına inanmak isteyen saf tarafım beni hataya düşürdü” diyordu. (Vatan, 4 kasım)
RTE’nin değiştiğini ve demokratlaştığını, hatta laiklikle barıştığını iddia edenler de çıkmıştı.
Bu sözde-saflık Türkiye’ye çok pahalıya patlayacak…
*
Hakikaten temel fıkrası gibi
Rize’de bir söylenti yayılmış: Çaykur 3 bin işçi alacak… diye.
Üç gün içinde 15.000 Rizeli kurumun kapısına dayanmış. (Güneş, 4 kasım)
İl Müdürü ‘Personel alımıyla ilgili bize bir talimat gelmedi’ diyor ama vatandaş inanmıyor. ‘Gizlice kendi adamlarını işe alacaklar’ diye ısrarla dilekçe verip iş müracaatı yapıyormuş.
Zavallı insanlarımız, işsizlik, çaresizlik ne hale getirdi bizi!
*
Niye şimdiye kadar sustun?
Yimpaş gibi ‘islami holdingler’in Almanya’da Milli Görüş teşkilatının yani aslında Necmettin Erbakan’ın icazetiyle camilerde para topladığını söyleyen Ahmet Hakan şöyle diyordu:
“Holdingler için toplanan paralardan doğan "icazet hakları"nın bir kuruşu bile "Milli Görüş partileri"ne gitmemiştir.
Zaten o partilere yapılan "devlet yardımları" da "Milli Görüş partileri"nin kasalarına gitmezdi ki!
Nereye mi giderdi?
Vallahi de billahi de bilmiyorum.
Ama bildiğim bir şey var:
Hepimizden daha şanslı olan "mücahit" kardeşimiz Fatih Erbakan, biz kirada otururken, Boğaz’da kale gibi korunaklı lüks mü lüks bir yalıda oturmaktadır.
Altında da envai çeşit spor Mercedes vardır.
Özel bahçıvan, birkaç koruma, hizmetçiler falan da cabasıdır.” (Hürriyet, 5 kasım)
Bunları şimdi öğrenmedin herhalde Ahmet Hakan. Peki bugüne kadar niye sustun?
*
Nereden buldun?
İstanbul’da devam eden AutoShow’la ilgili haberinde, Sabah gazetesi bazı rakamlar veriyordu. “350 bin Euro’luk Bentley’de sadece 2 günde 6 talip çıktı” diyordu mesela. Yine 2 günde, sadece Doğuş standında fiyatları 84 ila 190 bin Avro arasında değişen 12 lüks araç satılmış. (5 kasım)
Hürriyet’in bu konudaki haberine göre, “Türkiye’de lüks sınıftaki otomobillerin yıllık satış adedinin en fazla 20 bin olduğunu söyleyen BMW, Land Rover ve Mini Türkiye Distribütörü Borusan Otomotiv İcra Komitesi Başkanı Müşerref İlpars, "Sonuçta hepimiz bu 20 bin kişi için mücadele veriyoruz" dedi.-miş.
Hürriyet “Lüks otomobil alabilen 20 bin kişinin peşindeyiz” diye başlık atmış. (5 kasım)
Maliye de bu 20 bin kişinin peşine düşse belki de tuttuğu bizleri becermekten kurtulur!
*
5 kasım tarihli Sabah gazetesinde bir ‘CEVAP VE DÜZELTME’ yazısı
“Gazetenizin 28 Ekim 2006 tarihli 21.sayfasında yer alan Fatih Altaylı’nın köşesinde ‘Asker emeklilik fonu çoktan AB’ye girdi’ başlıklı yazıda OYAK’ın Genel Kurulu’nda Yönetim Kurulu’na girdiğim şeklinde doğru olmayan bir iddiaya yer verilmiştir. Belirtildiği gibi OYAK Yönetim Kurulu’na girmem söz konusu olmamıştır. İsmet AKYÜREK”
Diğelim ki, bu tekzibi Sabah’a gönderen (Recai Kutan’ın yeğeni) işadamı İsmet Akyürek karıştırdı, söz konusu yazıyı Fatih Altaylı’nın yazdığını sandı. Peki bu tekzibi yayımlayan Sabah yazıişleri de mi o yazının Meliha Okur tarafından yazıldığını bilmiyor!
*
Yılın dedikodusu diyor Vatan’ın manşeti.
Spot: Erdoğan “CHP’liler kuliste ‘Taksitlerimiz var, erken seçim yapmayın’ diyor, sonna Genel Kurul’da seçim diye bağırıyor dedi.
Bir Hadisi Şerif’tir yanılmıyorsam:
“Herkes layık olduğu hükümetler tarafından yönetilir!”
Vatan, 5 kasım