Güncelleme Tarihi:
Darbeci askerlerden 4'ünün Büyük Birlik Partisi lideri Muhsin Yazıcıoğlu'nun öldüğü helikopter kazasından sonra olay yerine giden kaza kırım ekibinden olduğu tespit edildi.
NTV'nin haberine göre o isimlerden biri Marmaris baskınında görev yapan Aviyonik Teknisyeni Astsubay Üstçavuş Aydın Özsıcak. Uzman olarak olay yerine giden Aydın. Özsıcak., açılan davada helikopterin irtifa bilgilerinin yeraldığı radar altimetresini sökmekle suçlandı. Marmaris'e darbeci askerleri taşıyan helikopterde bulunan 3 pilot da Yazıcıoğlu'nun helikopterini arayan arama kurtarma ekibindendi. Kazanın ardından 48 saat boyunca Yazıcıoğlu'nun helikopterine ulaşılamamış GSM sinyallerine rağmen helikopterin yanlış yerde arandığı ortaya çıkmıştı. Yazıcıoğlu ile birlikte 5 kişinin hayatını kaybettiği kazanın ardından 132 şüpheli hakkında, ‘ihmal, kasten öldürmek, suç delillerini yok etme ve değiştirme’ gibi suçlardan soruşturma başlatılmış. Ama sonunda Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı kovuşturmaya gerek görmeyerek takipsizlik kararı vermişti.
BBP: DOSYA TEKRAR AÇILMALI
Büyük Birlik Partisi (BBP) Yüksek İstişare Kurulu (YİK) Başkanı, araştırmacı-yazar Hakkı Öznur, helikopter kazasında hayatını kaybeden Muhsin Yazıcıoğlu'nun dava arkadaşı olduğunu, kaza sonrası Keş Dağları'nda arama ve kurtarma çalışmalarında yer aldığını anımsattı. Yazıcıoğlu ve dava arkadaşlarının öldüğü olay sonrası haklarında soruşturma açılan ve daha sonra takipsizlik kararı verilen 132 kişi arasında darbe teşebbüsünde bulunan vatan haini iki askerin de bulunduğunu bildiren Öznur, "Helikopterin Global Positioning System (GPS) aletlerini söken kaza kırım ekibinde bulunan Astsubay Aydın Özsıcak ve Kurmay Yarbay Davut Uçum'un, darbe teşebbüsünde bulunan, demokrasi ve milli irade düşmanı dış odaklarla bağlantılı cuntanın elemanları olduğu ortaya çıkmıştır. Tornavidalı karartma operasyonu yapanlar cuntanın elemanı çıkmıştır" diye konuştu.
Öznur, bu kişilerin bir süre cezaevinde yattıktan sonra serbest bırakıldığını, yürütülen soruşturmada ise takipsizlik kararı verildiğini hatırlattı.
'ZEVK İÇİN, HATIRA OLSUN' DEMİŞLERDİ
"Helikopterin cihazını söken ve olay yerindeki delilleri karartan üniformalı teröristler, darbe girişimde bulunan illegal çetenin mensupları çıkmıştır" diyen Öznur, Aydın Özsıcak'ın, sorguda GPS cihazlarını neden söktüğü sorusuna "Zevk için, hatıra olsun" yanıtını verdiğini aktardı.
"Neocon destekli" kanlı darbe girişimini yapan askerler arasında bulunan Davut Uçum'un da Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik Marmaris baskınında yer aldığını belirten Öznur, "Darbeci çetenin mensupları arasında yine şehit liderimiz Yazıcıoğlu davasında ismi geçen, helikopterin cihazı sökülürken orada olan, askeri kaza kırım ekibinden o dönem yüzbaşı şimdi ise kurmay yarbay olan Davut Uçum da vardır. Elim olay olduğunda Malatya 2. Ordu’da görev yapan bu hain, kısa bir süre yattıktan sonra tahliye edilmiştir. Daha sonra görevine devam etmiş, en son İstanbul 4. Kara Havacılık Alayı’nda görev yapmıştır. Davut Uçum, asker elbisesi içerisine girmiş eli kanlı canilerden oluşan illegal çetenin mensuplarından biri olarak Marmaris baskınında karşımıza çıkmıştır" ifadelerini kullandı.
Öznur, "Darbe girişiminde bulunanlar içerisinde, bu davada ismi geçen diğer suçlular da var mı" diye araştırmaya devam ettiklerini belirtti.
Bu askerlere "GPS cihazlarını sök" emrini verenlerin ortaya çıkarılması ve süreçte ismi geçen askeri kurumlar ile kurumlardaki komutanların sorgulanması gerektiğini belirten Öznur, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yazıcıoğlu'na ilişkin dava dosyası tekrar açılmalı, bütün şüphelilerle ilgili yeniden derin sorgulamalar yapılmalıdır. Bu dosya asla kapatılmamalıdır. Liderimizin ve dava arkadaşlarımızın şehit düştüğü olayda ismi geçen bazı şüphelilerle darbe teşebbüsü yapan ihanet şebekesi, Amerikan ve İsrail muhbiri cuntacılar arasında bir bağ olduğu ortaya çıkmıştır. Takipsizlik kararı veren mahkeme olayın tamamen 'pilotaj' hatasından kaynaklı olduğuna kanaat getirmiştir. Bunun ne kadar yanlış ve gayri ciddi olduğu açık ve nettir. Onlarca belge ve bilgiye rağmen davaya takipsizlik kararı veren mahkeme adalete gölge düşürmüştür. Açıkça bürokratik oligarşi ve işbirlikçileri mahkemeye müdahale etmiştir. Bu dava dosyası her yönüyle yeniden açılmalıdır ve asla kapatılmamalı, örtbas edilmemelidir."
BİLİRKİŞİ RAPORU GERÇEKLE ÖRTÜŞMÜYOR
"Enkaz" görüntülerini izleyen, irkilen, daha sonra "endişelerim var" diyen, bunu da kamuoyuyla paylaşan dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, meselenin üzerine daha sonra kararlılıkla gitmediğini savunan Öznur, şunları kaydetti. "Milletimizin devletin başı olarak kendisinden ve diğer devlet yetkililerden beklediği, Yazıcıoğlu soruşturmasının takibi, unutulmaması ve aydınlatılması idi. Ancak Sayın Gül de bir iki çıkışının dışında üzerine gitmedi. Milletimizin beklentisi, bu konunun aydınlatılmasıdır. Muhsin Yazıcıoğlu ve dava arkadaşlarının şehit düştüğü olayla ilgili inanılması zor önemli gerçeklere ulaşıldığını söyleyen Gül, o gerçekleri niye milletimizle, kamuoyuyla paylaşmıyor?"
Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) ortaya çıkan belgelere rağmen olayın çözülmesi konusunda gereken duyarlılığı göstermediğini iddia eden Öznur, askeri ve sivil kurumların olayla ilgili belgeleri ve bilgileri savcılara teslim etmediğini, davaya ilişkin bilirkişi raporunun maddi gerçeklerle örtüşmediğini söyledi.
CESUR SAVCI VE HAKİMLERE İHTİYAÇ VAR
Sivil Havacılık Kurumunun üzerine gidilmesi ve o süreçte görev yapanların soruşturulması ve yeniden kaza kırım raporu yazılması gerektiğini söyleyen Öznur, şunları kaydetti: "Bu dosyayı ciddi bir şekilde ele alacak, yeniden bütün safhalarıyla, her şeyiyle gözden geçirecek, olayda kusuru, ihmali olan bütün suçluların üzerine gidecek, onları yargıya teslim edecek, hiçbir baskıdan çekinmeyecek cesur savcılara ve hakimlere ihtiyaç var. Kayseri Valiliği kaynaklı 'Kurtarıldı, geliyor' açıklamasıyla oluşan bilgi kirliğinin esas kaynağının tespitini istiyoruz. Bilgi kirliliğine sebep olan, köylülerin olay yerine varmasını engelleyen bu dezenformasyonu kim ya da kimler yaptırdı? Türk siyaseti ve demokrasisi açısından son derece önemli olan, yüzyılın en önemli olaylarından biri olan bu olayı aydınlatmak ve gerçekleri ortaya çıkarmak için her şeyi yapması gereken devlet kurumları hiçbir şey yapmadı. DDK raporunda olayla ilgili şüpheler, ihmal ve kusurlar ortaya kondu. Liderimizin ve dava arkadaşlarımızın ölümleri şüpheli bulundu."