Güncelleme Tarihi:
İLKELİ DAVRANMA ÇAĞRISI
“TERÖR örgütleriyle elbette mücadele edeceğiz ve ediyoruz. Aynı mücadelenin devamını Suriye’de, Irak’ta, gerekiyorsa başka yerlerde elbette vereceğiz. Bunlarla birlikte mücadelemizin gelişme, kalkınma, büyüme yönünü de kesinlikle ihmal etmeyeceğiz. Türkiye olarak uzun süredir batılı ülkelere terör örgütleri arasında ayrım yapmamaları, bu konuda ilkeli, tutarlı davranmaları çağrısında bulunuyoruz. Buna karşılık Amerika başta olmak üzere kimi ülkeler kendilerince çeşitli bahaneler ileri sürüp harf oyunlarıyla göz boyayarak, bölgemizde masumları katleden örgütlere aleni destek verme yoluna gidiyor. Bunları da dile getirdiğimiz zaman beyefendiler rahatsız oluyor, ‘Bize böyle medya aracılığıyla sataşmayın’ diyorlar.
Sizler terör örgütlerine kalkar bu bölgede her türlü silah yardımını yaparsanız, ondan sonra bunu bir kılıfa koyarak, ‘Hayır, biz silah göndermiyoruz, mühimmat gönderiyoruz’ derseniz kusura bakmayın, bunu biz yutmayız. Bizim de Silahlı Kuvvetlerimiz var, bizim de güvenlik güçlerimiz var. Ne mühimmattır, ne silahtır bunu en az sizler kadar biliyoruz.
GÜZELLEME BEKLEMEYECEKSİNİZ
Biz NATO’da sizinle beraberiz. NATO’da sizlerle beraber olduğumuz halde siz, bu destekleri bize değil, bölücü terör örgütlerine veriyorsunuz. Yoksa sizin NATO’daki ortağınız bu bölücü terör örgütleri mi? Nasıl oluyor da siz bu bölücü terör örgütleri olarak kabul ettiğiniz bu örgütlere bu tür destekleri veriyorsunuz. Bunu bizim kabul etmemiz mümkün değil. Bunu yutmamız mümkün değil. Eğer biz NATO ittifakı içinde berabersek, eğer biz stratejik ortaksak, eğer biz model ortaksak, o zaman siz bizim yanımızda yer alacaksınız, bölücü terör örgütünün yanında yer almayacaksınız. Bunun için de bizden çok daha farklı ifadeler, güzellemeler beklemeyeceksiniz. Siz siyaset yaparken nasıl ‘Halkımız bizden bir şeyler bekliyor’ diyorsanız, kusura bakmayın, bizim siyasetçilerimiz, bizler de halkımıza bir hesabın verileceğinin bilinci içerisinde bu ifadeleri kullanıyoruz, bu adımları atıyoruz.
EL BAB’A KATKI SUNMUYOR
Türkiye, Suriye kaynaklı tehditleri sınırları boyunca yaşarken, hatta sınırlarımızın içine bombalar yağarken NATO olayın dışında tutuldu. Bugün de El Bab operasyonumuzda ne NATO’nun ne de bölgede güç bulunduran güya müttefik ülkelerin en küçük bir desteğini görmüyoruz. Sözüm ona DEAŞ’a karşı mücadele için kurulan koalisyon, bugün DEAŞ’a en büyük zayiatı verdiren, örgütün belini kıran El Bab harekâtına hiçbir katkı sunmuyor.
Üstelik yalan üstüne yalan. Ne diyorlar, ‘Türkiye DEAŞ’e destek veriyor’; el insaf. DEAŞ’a karşı en büyük mücadeleyi veren biziz. Bu noktada zayiatı veren biziz. Özgür Suriye Ordusu’nun verdiği ciddi zayiat var. Bu Özgür Suriye Ordusu’nu bizim içimizde bile bazı mahfiller terör örgütü olarak ilan ediyor. ÖSO terör örgütü filan değil. Hatta Amerika’nın başında ‘birlikte kuralım’ dediği bir örgüttür bu. Ilımlı muhaliflerden oluşan bir direniş hareketidir. Onlarla beraber hareket ediyoruz. Biz onlara gerekli desteği veriyoruz. Niye? Kendi topraklarında onları yalnız bırakmamak için.”
ÖLÜLER YALAN SÖYLEMEZ
TERÖR örgütleriyle ilgili bu ilkesiz tutuma, bu çifte standarta NATO içinden de itirazlar yükseldiğine şahit oluyoruz. NATO’ya akredite Terörle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi’nin bir yayınında, yıllardır dile getirdiğimiz PKK ile YPG, PJAK, KCK gibi yapıların aynı örgütler olduğunun kapsamlı bir araştırmayla ispatlandığını görüyoruz. 2014 - 2015 yıllarını kapsayan bu akademik çalışma, ‘Ölüler yalan söylemez’ başlığını taşıyor. Terör örgütünün kendi internet sitesinde çatışmada öldüklerini ilan ettiği 2 bin 96 teröristin bilgilerini analiz eden araştırma, aslında ölenlerin hepsinin de PKK militanı olduğunu belirtiyor. PKK’nın aynı kadroyu kimi zaman Suriye’de, kimi zaman Irak’ta, kimi zaman İran’da kullandığını gösteren terör örgütünün Ali Cengiz oyununu ifşa eden bu önemli belge, bizim ısrarla ifade ettiğimiz gerçeği tüm dünyanın, özellikle de NATO üyelerinin adeta yüzüne haykırıyor. Terör örgütleri eninde sonunda, mutlaka kendilerini besleyen ülkelere de saldıracaktır. Bunun emareleri zaman zaman ortaya çıkıyor. Yılanla yatağa giren ısırılıp zehirlenmeyi göze almalıdır. Terör örgütleriyle iş tutanlar da kana ve gözyaşına boğulmaya hazır olmalıdır. Türkiye’de patlayan bombaları film sahnesi gibi seyredip, bunların müsebbibi olan örgütlere kol kanat germeyi sürdürenleri yarın aynı akıbetin beklediğini anlamak için müneccim olmaya gerek yok. Felaket göz göre yaklaşıyor. Biz bir yandan mücadelemizi yürüteceğiz. Bir yandan ikaz görevimizi yapmayı da sürdüreceğiz.”
'HAYDİ KIZLAR OKULA' ÖVGÜSÜ
İSLAM dünyasının diğer inanç gruplarının yaşandığı dünyada oran itibariyle bilimde nerelerde oldu. Tabii ki bu bizim için çok çok üzüntü verici bir tablo. Benim buradaki ısrarım şu; Türkiye öyle bir sıçrama yapmalı, öyle bir adım atmalıdır ki biz bu dengesizliği dengeler hale getirmeliyiz. Türkiye olarak biz bunu yapar mıyız, ben inanıyorum, biz bunu yaparız. Türkiye’de bu altyapı var. Şu 14 yılda biz bir sıçrama yaptık. En azından fiziki mekânlar itibariyle artık üniversitesi olmayan ilimiz kalmadığı gibi üniversitelerimizin sayısını arttırmak bir yana anaokulu ilk, orta, lise buralarda ciddi sıçrama okuma yazma oranlarının ciddi manada artıyor olması ve ülkemizde Haydi Kızlar Okula kampanyalarıyla kızlarımızı cehalete mahkûm eden anlayışın artık cehaletten ilme doğru teşvik ediliyor olması nerelerden nereye geldiğimizi göstermesi bakımından çok önemlidir. Yeterli mi asla değil. Biz bunu çok daha ileri seviyelere taşımamız lazım.