Güncelleme Tarihi:
Bülent Arınç’ın yeniden gündeme getirdiği cinsel taciz iddiası neydi?
Konu yeni bir konu değil, üç yıldır devam ediyor. Dördüncü kez gündeme geliyor. Ne zaman AKP’nin başı sıkışsa ısıtıp ısıtıp bunu koyuyorlar ortaya. Benim suçlu olup olmadığıma karar verecek olan medya değil, Bülent Arınç da değil, ben de değilim. Ortada bir suç varsa, buna karar verecek olan merci mahkemedir. BDP ve MHP ile görüştüm. Üç muhalafet partisi de benim dokunulmazlığımın kaldırılması yönünde oy kullanacak. Fakat bizim sayımız yetmiyor. Şimdi ben Sayın Arınç’tan siyaseten değil, insanlık adına birşey istiyorum. Müslümanlık adına yardım istiyorum. Eğer insanlıktan içinde kalıntılar varsa bana yardımcı olsun. Madem böyle bir konuyu gündeme getirdi şimdi Sayın Arınç, AKP milletvekillerini ikna etsin, benim dokunulmazlığımı kaldırsın. Genel sekreter yaptığı kişinin – ne demek istediğimi anlar o – onayını alsın ve benim dokunulmazlığımın kaldırılması için oy kullansın. Eğer mahkeme beni suçlu bulursa, söz veriyorum Meclis’in bahçesine geleceğim.
ANLARLAR ONLAR
Şunu mu ima ediyorsunuz...
(Kesiyor) Bir dakika devam edeceğim. Hiçbir imada bulunmuyorum. Açıklamamı yapıp bu konuyu geçeceğim. Söz veriyorum. Arınç’a ‘Benim dokunulmazlığımı kaldırdınız, sırada sizinki var’ demeyeceğim.
Onlar anlar diye imalı mesajlar verdiniz.
Konuşmayacağım, hiç konuşmayacağım. Anlarlar onlar.
Komplo deyip taciz iddiasının kendisine dair hiçbir şey söylemiyorsunuz. Eğer iftiraysa hikayenin gerçeği nedir?
Neden ben değil mi? Bence böyle sormak lazım.
AKP’Yİ SALLIYORUM
O da başka bir soru olabilir ama ben gerçekte ne olduğunu soruyorum.
Bakın sizin gazetenizde Ahmet Hakan, Türkiye’nin en etkin 10 muhalifini yazdı. Beni de birinci sıraya koydu. Ona da teşekkür ediyorum. Ama bu sadece Ahmet Hakan’ın görüşü değil. Ben her haftasonu bir vilayetteyim, binlerce insana konuşuyorum. Ben gittiğim zaman salonlar ağzına kadar dolup taşıyor. Ben Türkiye’de AKP’yi sallayan kişilerden birisiyim, muhalefet edenlerden biriyim. AKP’yi en çok rahatsız eden kişi ben olduğum için. Onun için de kimse buna inanmıyor zaten. Gelen mesajları, nasıl bir toplumsal destek olduğunu görseniz şaşırırsınız. Partinin bütün kadın kolları aradı, Ankara’ya gelmek istiyorlar. ‘Gelmeyin’ dedim. Kadın örgütleri arıyor ‘Arkandayız ,susma sakın, biz sana inanıyoruz’ diye. AKP’liler şunu bilmeliler. Hiçbir akçeli işte yokum, haram lokma yemedim. On yıldır milletvekiliyim. Utanacak, utandıracak hiçbir şey yapmadım. Bu beni susturma projesidir. Ayrıntılarla avukatım ilgileniyor. Arkasında nasıl planlar, vaatler olduğunu biliyorum. Sana şunları şunları veririz, yap yeter ki.
ARKADA AKP VAR
İsmi geçen kadına mı verildi bu vaatler?
Ben isim vermiyorum, kişiyle de muhatap değilim. Ben bu tezgahı 3 sene önce alt düzeyde bir tezgah olduğunu düşündüm. Şimdi bunun çok üst düzeyde bir tezgah olduğunu biliyorum.
Kimi kastediyorsunuz üst düzey derken? İktidarı mı?
Ne var benimle ilgili ortada. Görüntü mü var? Bir fotoğraf mı var? Ben şimdi sizin telefonunuzu Bülent Arınç diye kaydedeyim, siz de bana mesaj atın. (Yapıyoruz) Sizin genel yayın müdürünüz kim? Enis Berberoğlu. Ben şimdi sizin numaranızı Enis Berberoğlu olarak kaydediyorum. Siz şimdi bana mesaj atın ‘serseri’ diye. Yazın efendim. Gönderin bana. (Bekliyor). Bakın şimdi... Enis Berberoğlu’nun bana ne dediğini gördünüz mü? (Gösteriyor) Bu mesajı şimdi bana Cansu Hanım mı attı, Enis Berberoğlu mu attı? Böyle belge olur mu hanımefendi? Böyle birşey olabilir mi? Belge olması için kayıt olması lazım. Teknik Kurul, mesaj içeriğine ulaşılamıyor diyor. Ayrıca bunlar şikayete bağlı suçlar, altı ay sonrası için geçerli değil. Üzerinden yıllar geçmiş. Böyle birşey yok. Bunun beni yıpratmak için talimatla yapıldığını, arkasında AKP’nin olduğunu biliyorum.
OĞLUM KAFA BULUYOR
Nasıl bu kadar eminsiniz?
Ben bu ülkede konuşan biriyim. Sıradan bir köylü ailesinin çocuğuyum, yatım yok, katım yok. Beni buradan mı vuracaklarını zannediyorlar? Öldürmedikleri sürece susmam. Ölümden de korkmam. 50 yaşına gelmişim. Bu yaştan sonra ne yapacağım? Önemli olan dik durmaktır. Benim bu topluma sorumluluklarım var.
ANNE BABAMDA REZİL OLDUK KORKUSU VAR
Aileniz ne düşünüyor?
Eşim konuyla dalga geçiyor. Oğlum kafa buluyor. Tek üzüldüğüm şey, annemle babamın üzülmesi. Onlar yaşlı, onlar böyle şeyleri çok önemsiyorlar ve perişanlar şu anda köyde.
İçlerinde bir şüphe mi var?
Hayır. Ele güne rezil olduk korkusu var. Onlara üzülüyorum. Merak etmeyin, acele etmeyin, bekleyin, Türkiye artık böyle bir ülke diyorum. Sizin oğlunuz Yalova’da fizik öğretmeni olarak kalsaydı ya da gelip burada salla başını al maaşını yapsa başına bunlar gelir miydi diyorum. Maaşını alıp yatan milletvekillerinden birisi olsaydım, AKP’yi bu kadar hırpalamasaydım başıma bunlar gelir miydi? Siz beni tanımazdınız bile.
ZOZAN’I SUZAN YAZDILAR
Kürt meselesinde CHP içindeki kamplaşmanın neresindesiniz?
Bu iki boyutta ele alınmalıdır. Bir, terörle mücadele boyutu. İki toplumsal ve sosyal yönü. Terörle mücadelede asla ve asla taviz verilmemesi gerektiğini düşünüyorum. En katı şekilde devlet ne gerekiyorsa onu yapmalıdır.
Şu anda hükümet bunu yapmıyor mu zaten? Aşırı güvenlikçi bir çizgiye çekiliyor diye eleştiren de var.
Hayır yapmıyor. Terörle pazarlık yapıyor. Sırtını sıvazlıyor. Onunla müzakere yapıyor. Hayır efendim. Terörle müzakere kararlılıkla sürdürülmelidir.
Peki o zaman CHP iktidarda olsaydı, hem ölümlere sebebiyet vermeden, hem de müzakere algısı yaratmadan nasıl çözerdi açlık grevlerini?
Komplekse gerek yok. Geçmişte bu insanlara haksızlık yapıldı. Nüfus kağıdına Zozan yazdıramadı, gitti nüfus memuru onu Suzan yazdı. Orada benim bir teklifim var. Kürtçe konuşabilsin insanlar. Hatta bana bile ‘PKK’lı mısın’ diyenler oldu. Bunlara kulak asmayacaksınız. İki uçta da yüzde 5 var. Bir taraftaki yüzde 5 diyor ki; şu Kürtlerin hepsini keselim, en iyi Kürt ölü Kürttür. İkinci bir yüzde 5 de şunu diyor; Abdullah Öcalan liderimiz, TC’yi tanımam. Bu iki yüzde 5’i devre dışı bırakalım. Ortada kalan yüzde 90 ile biz bu sorunu çözeriz. Herkes kendine şu soruyu soracak; beraber mi yaşacağız, yanyana mı yaşayacağız ayrı ayrı mı yaşacağız? Beraber yaşayacaksak tek devlet, yanyana yaşayacaksak federasyon, ayrı ayrı yaşayacaksak iki devlet. Herkes şapkasını önüne koysun, bu soruya cevap versin.
Size göre ikinci ve üçüncü seçenekler mümkün müdür?
Hayır, bana göre değildir. Ama bunu talep edenler varsa net bir şekilde ortaya çıkmalıdır. Bana göre tabii ki birinci seçenek yani, beraber yaşamak.
FEDERASYON ARAYA YASTIK KOYMAKTIR
Federasyon da bir anlamda beraber yaşamak değil mi?
Araya yastık koymatır o. (Gülüyor) Gelelim ölüm oruçlarına. Bir insanın kendini ölüme adaması kolay bir iş değil. Öncelikle o insanları anlamak lazım. Öyle kebap partisi falan demek bir başbakana yakışmaz. Gelelim ölüm oruçları sırasında olanlara. Benim istediklerimi yapmaz isen dağa çıkar seni öldürürüm diyor. Ne istiyorsun? Ana dilde eğitim, savunma ve Abdullah Öcalan’ın tecriti kaldırılsın. Peki anladık. Ama dağa çıkarım seni öldürürüm diyor.
Tutuklu ve hükümlüler böyle birşey demedi.
Cansu Hanım, onu anladım. Ama dağdaki ne diyor, benim istediklerimi yapmazsan seni öldürürüm. Net olarak bunu söylemelerine gerek yok, eylemleri bunu söylüyor. Ölüm orucundakiler zaten tutuklu, askeri, polisi öldürme şansı yok. O da ne diyor? İstediklerimi yapmazsan kendimi öldürürüm. Ya seni öldürürüm, yan kendimi. Hep bir ölüm, hep bir tehdit var. Ben bunu doğru bulmuyorum. Bunu ölmeden, öldürmeden neden çözemeyelim?
Sonuçta Öcalan bu işin bitirilmesi için önemli rol oynadı. Bu noktadan sonra bugüne kadar yaşananları sıfırlayıp, Kürt sorununun çözümü için tamamen farklı bir yol önermek gerçekçi mi?
Bu mesele çözülür. Ama Başbakanın mantığıyla çözülmez.
Tamam işte, ben de alternatif mantığı, yöntemi soruyorum.
Başbakan durup durup CHP eşittir BDP diyor. Ne zaman CHP’yi BDP ile özdeşleştirse, ne zaman idamı tartışsa... İdamı heralde Norveçli için söylemedi.
PKK İLE GÖRÜŞÜRKEN KAMUOYUNUN GAZINI ALIYOR
Dışişleri Bakanı Davutoğlu öyle dedi ama.
Geçiniz geçiniz. Herkes ne olduğunu biliyor. Ne zaman bu tür konuşmalar yapsa, bilin ki o zaman Başbakan PKK ile görüşmeler yapıyordur. Kamuoyunun gazını almak için uydurduğu senaryo bunlar.
Şu anda bir görüşme sürecinin devam ettiğine mi inanıyorsunuz?
Evet. İki yüzlü davranıyor. Bir taraftan görüşmelerini sürdürüyor, diğer taraftan milliyetçi çıkışlar yapıyor.
TÜRK, MÜSLÜMAN, ATATÜRKÇÜ, LAİK
Siz kendisini ‘muhafazakar’ olarak tanımlayan, namaz kılan, oruç tutan bir insansınız. AK Parti’nin iktidarında ülkede olumsuz anlamda bir muhafazakarlık yaşandığını düşünüyor musunuz?
Evet düşünüyorum. Ben namazında niyazında birisi değilim. Cuma namazlarına gidiyorum sadece. Bek kendimi şöyle tanımlıyorum açıkcası; Türk, Müslüman, Atatürkçü ve laik. Bunların hepsi birlikte olabilir, birbirine engel değil. Benim iki teyzem vardı. Birinin başı açıktı, diğerinin kapalıydı. Kız kardeşimin başı kapalı, yeğenlerimin başı açık. Hiçbir zaman böyle bir sorunum olmadı. Ben sıradan bir köylü ailesinin çocuğuyum. Babam 800 lira emekli maaşı olan bir adam. Kardeşimin birisi kamyon şoförü, bir diğer kardeşim belediyede mühendis. Ramazan ayında hiç dışarı çıkmadım, köydeki evimde oturdum. Akşama ne yesem diye düşünüp, çocukluğumun geçtiği tarlaları gezdim. Akşam iftardan sonra gidip kahvede okey oynadım. Kendimi böyle mutlu hissediyorum.
E o zaman yaşantınıza müdahale var mı yok mu?
Var. Bakın öğrencilere yurtlarla ilgili bile baskı var. Bu TOKİ herşeye el atıyor da neden yurt sorununu çözmüyor. Neden öğrencileri birilerine muhtaç ediyorlar, yaşam dayatması yapıyorlar?
ANNEMİNKİ SAMİMİ ÖBÜRLERİNİNKİ RİYA
Birileri derken cemaatleri mi kastediyorsunuz?
Hayır hayır. İktidar da var bunun içinde. Türkiye’yi cemaat falan yönetmiyor. AKP yönetmiyor. Yönettirmesin eğer öyle birileri varsa. Ben neden devleti yönetmeyen bir kesimi suçlu yerine koyayım. Ben yasal muhataba bakarım. Gerisi beni ilgilendirmez. Türkiye’de belediyelerin tutumuna bakınız, hepsi bir yaşam dayatması peşinde. Mesela örtünme modellerine bakalım. Benim annemin örtünmesinin samimi olduğunu düşünüyorum, öbürlerinin içinde bir riya görüyorum.
TUVALETTE ABDEST ALMA MODASI BAŞLADI
Ama o kadınlar ‘hayır samimi inancımız’ diyor. Samimiyetin ölçüsünü kim belirleyecek?
Hayır hayır buna bir hiçbir itirazım yok. İstediği gibi örtünebilir. Fakat zenginlk paylaşımları olmaya başladı. Bakınız şu anda devlette eminim ki 100 üst düzey bürokratı alın bunların 99’unun başı kapalıdır. Sadece eşi kapalı olanlar tercih ediliyor. Yanlış olan burası. Bakın Meclis’te tuvaletlerde abdest alma modası başladı. Orada cami var istiyorsan. Yok! Cuma öğlen saatlerinde gelin de görün. Milletin elini yüzünü yıkadığı yerde o ayaklarını yıkıyor. Gösterecek onu yani. Başka şeye dönüştü iş. Diyorlar ki ‘Laikler içki içiyor’. Doğru, içki içmek bizim dinimizde haram. İçki içince sarhoş olursunuz, bu da doğru. Ama yetim hakkı yemek de günah. Yetim hakkı yiyince sarhoş olmuyorsun ama aradaki fark o. Yetim hakkı yenince sarhoş olunsaydı bu AKP’liler yerlerinde duramazdı, hepsi yerlerde yatıyordu.
AKP YARA ALIR, BAŞKANLIK UNUTULUR
Başbakan Erdoğan sizce başkanlık sisteminde ısrarlı olacak mı?
Yerel seçimlerdeki gücünü görmek istiyor önce. Ben AKP’nin oradan yara alacağını ve bu işi unutacağını düşünüyorum. Bir de şu var; sanki ikisine muhtacız biz. Abdullah Gül mü Tayyip Erdoğan mı? Analar neler doğurur, dur bakalım daha acele etme. Neden ikisinden birisi?
Siz aday olur musunuz?
Ben siyaseti görev bilinciyle yaparım. Sayın Kılıçdaroğlu bana derse ki ‘Seni Hakkari’ye belediye başkan adayı yapacağım’. ‘Baş üstüne’ der, gider görevimi yaparım. Ben görev adamıyım. Seçim dönemlerinde böyle birşeye girmem. Böyle önemli bir konuda Genel Başkanımızın tavrı çok önemlidir. Genel Başkanımız bir görev verdiği takdirde o görevi en iyi şekilde yapmaya hazırım. Yalova CHP il başkanlığından cumhurbaşkanlığına kadar varım. Ama şunu isterim tabii, Tayyip Erdoğan’ın aday oluğu bir yerde onunla seçim meydanlarında hesaplaşmak isterim.
AKP’Lİ VEKİLLER BAŞBAKAN’DAN GİZLİ SİGARA İÇİYOR
AKP’li milletvekillerinin önemli bir kesimi Başbakan’dan korktukları için gizli gizli sigara içiyorlar, çocuklar gibi. Lisedeki çocuklar gibi. Sigara içtiğini söyleyemeyecek kadar korkuyorlar. Yakında tuvaletlerde sigara içerlerse şaşırmam.