Güncelleme Tarihi:
Erdoğan, dün Muğla’da katıldığı toplu açılış töreni öncesi yaptığı konuşmada, siyaset dışında yol arayanların büyük hata içinde olduklarını belirterek, şunları söyledi:
MÜCADELE EDİYORUZ
Bu ülkede istikameti çeteler değil millet çizer. Rotasını, belli sermaye sahipleri, medya kuruluşları değil siz çizeceksiniz siz. Dışarıda ya da içerde belli güç odakları değil sadece aziz milletim çizer. Yetkiyi milletten alıp başkalarına devretmek isteyenlere karşı mücadele ediyoruz. Kimin ne meselesi varsa TBMM çatısı altında çözer. Meclis dışında çözüm arayışı olanlar büyük yanılgı içindedirler.
TBMM’NİN ÜZERİNDE DEĞİL
22 Nisan 1920’de TBMM’nin açılmasından hemen önce Gazi Mustafa Kemal, Misak-ı Milli sınırları içinde her birime, her makama bir telgraf gönderiyor. Diyor ki: ‘23 Nisan 1920’den itibaren bütün sivil ve askeri makamların, bütün milletin başvuracağı merci Büyük Millet Meclisi olacaktır.’ TBMM, 23 Nisan 1920’den bu yana Türkiye’deki en yüksek makamdır. TBMM, Türkiye’nin kalbidir, idare merkezidir, yasalar oradan çıkar, hükümetler oradan belirlenir, anlaşmalar orada onaylanır, kararlar orada alınır. Millet yetkisini, TBMM eliyle kullanıyor. Çünkü siz her zaman bizimle beraber değilsiniz ama yetkiyi kime verdiniz, meclisteki vekillerinize verdiniz ve o vekiller eliyle bunu kullanıyoruz. Hiç kimse, hiçbir kurum, fani olan hiçbir güç, TBMM’nin üzerinde değildir. Siz sandığa gider vekilinizi seçersiniz, o vekil sizin adınıza Meclis’te karar verir. Eğer vekilden hoşnutsanız 4 yıl sonra sandık yine önünüze gelir yeniden seçersiniz. Memnun değilseniz ‘Hadi güle güle’ dersiniz. Yetki kimde, sizde.
ZALİMLER HESAP VERECEK
Türkiye otokratik rejimle değil, demokrasiyle idare edilen bir ülke. Söz, karar, mühür, yetki sizdedir. Türkiye’de zaman zaman bu yetkinizi elinizden almak istediler. İhtilal, devrimler oldu. Her ihtilalde, devrimde Türkiye 10 yıl, 15 yıl geriye gitti. Sizin kararınızı yok saydılar. Öyle adımlar attılar ki size istedikleri gibi mühür bastırdılar. Millete bunu yaptırdılar fakat ben sizin seçtiklerinizi düzmece oyunlarla, düzmece bir mahkemede yargılayanları unutmuyorum. Ben Adnan Menderes’i, Fatin Rüştü Zorlu’yu, Hasan Polatkan’ı unutmuyorum, ama soruyorum onları idam edenleri veya idama mahkum edenleri aranızda hatırlayan var mı? Yok. Silinip gittiler ama onlar ölüm ötesinde bunun hesabını fitil fitil verecekler. Zalimler bunların hesabını vereceklerdir.
KAPATMAK İSTEDİLER
Adalet mülkün esasıdır, zulmün değil. Sizin kararınızı beğenmedikleri için Meclis’in üzerinde güçler oluşturdular. Meclis’i zayıflatmak istediler. Bizi, kapatmak istediler bizi, 330’un üzerinde milletvekiliyle iktidarız, bizi kapatmak için yollar aradılar, başaramadılar. Hiç kimse milli iradeye el dil uzatamaz, milli iradeyi gasp edemez. Türkiye’de sesi çok çıkanın değil, tencere tava çalanın değil, çok parası olanın değil sadece milletin dediği olur. Azınlığın değil 76 milyonun dediği olur.
BAYRAĞA TAHAMMÜL YOK
Partisinin il teşkilatı tarafından Marmaris’te düzenlediği akşam yemeğine katılan Başbakan Erdoğan, konuşmasında Diyarbakır’da düzenlenen BDP Gençlik Meclisi Kongresi’ndeki bayrak krizine tepki gösterdi:
“Siz nasıl olacak da Türkiye’deki demokratik parlamenter sistem içinde siyaset yapacaksınız? Yani bizim bayrağımıza tahammül edemeyen bir anlayış, bir zihniyet bu ülkede politika yapabilir mi? Tek bayrak diyoruz. Onlara sormak lazım ‘niye rahatsız oluyorsunuz arkadaş? Nedir sizin derdiniz?’
İSTİSMAR, HİZMETİ ENGELLİYOR
Maalesef ideoloji çoğu zaman hizmetin önüne geçiyor. İstismar siyaseti, hizmet siyasetini engelliyor. Topluma zerk edilen korku ve kaygı, maalesef Muğla’nın değişim arzusunu bastırıyor. Herkes gidecek kapı kapı dolaşacak. Çaysa çay. Gerekirse evine davet edecek, evinde bu hukuku oluşturacağız. Türkiye’nin, Muğla’nın ne durumda olduğunu anlatın. Korku ve kaygıları olanlar varsa bu onların değil bizim kusurumuzdur. Demek ki o kaygıları, o korkuları giderecek bir güveni telkin edemedik.”
Eşim olduğu için konuşamıyorum
BAŞBAKAN Erdoğan, eşi Emine Erdoğan’a Japonya Büyükelçiliği resepsiyonunda tepki gösteren CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç’le ilgili ilk kez yorum yaptı. Erdoğan, şunları söyledi: “‘Kadına el uzatılamaz’ diyenler, ‘Kadına bu noktada söz, laf, hakaret, edilemez’ diyenler, eğer bizim parlamentomuzun çatısı altında kalıyor da onların partisi onu ödüllendirip, muhafaza ediyorsa işte o CHP’ye hesabını sizin sormanız lazım. Öyle lafla kadına siyasi hak verilmez, lafla kadına koruma, saygı olmaz. Ben konuşamıyorum, niye? Eşim olduğu için konuşamıyorum ama ben görüyorum ki milletimiz, kadınlarımız konuşuyor. Adını ağzıma almak ona taltif olur, onun için alamam. Dolayısıyla bunun gereğini benim milletim vakti saati geldiğinde yapar. 4 ay sonra o zihniyete Muğla en büyük dersi vermelidir.” Bu ülkede doğmuş, bu ülkede büyümüşsünüz. Ama tam 38 yıl, kendi toprağınıza, ülkenize, vatanınıza giremiyor, hatta bu arada annenizi kaybediyorsunuz. Seversiniz, sevmezsiniz; dinlersiniz, dinlemezsiniz; katılırsınız, katılmazsınız. Ama, her şeyinden soyutlayıp, bir insan, bir can olarak baktığınızda, böyle bir ceza hak mıdır, insani ve vicdani midir? Eline silah değil, saz alan, kurşunlarla değil, kelimelerle konuşan birine bunları yapmak adalet midir?
Kızılderililere elimizi uzattık
BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, “Her zaman Hak’kın ve haklının yanında olarak, Türkiye’yi mazlumların umudu, adaletin kutup yıldızı bir ülke konumuna yükselttik. En batıda Kızılderililerden, en doğuda Myanmar’daki şehitliklerimize kadar; kuzeyde Türk topluluklarından, güneyde Somali’nin muhtaçlarına kadar elimizi uzattık” dedi. Erdoğan, “Millete Hizmet Yolunda” konuşmasında çözüm sürecine de değindi: “Sönen her ocak bizim ocağımız. Yanan her yürek, bizim yüreğimiz. Türkiye’nin daha fazla kaybetmesine ‘hayır’ dedik. Milletimiz bizden bu meseleyi çözmemizi bekliyor, biz de bu meseleyi çözeceğiz.”