Güncelleme Tarihi:
Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği Zeytinburnu Şubesini ziyaret eden Müezzinoğlu, Batı Trakyalı olmanın bir taraftan zor, diğer taraftan da ayrıcalık olduğunu ifade etti.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün "Ya istiklal ya ölüm" diyerek bir bağımsızlık mücadelesi başlattığını, bu mücadelesinin özünde, millete inanma, ve güvenmenin yer aldığını anlatan Müezzinoğlu, şunları kaydetti:
"Bu milletle tüm zorlukların üstesinden gelebileceği inancı vardır. Bu inançla bize bu genç Cumhuriyeti miras bıraktı. Bize dünyanın hangi köşesinde olursak olalım, hangi bayrağın altında doğmuş olursak olalım bu milletin bir ferdi olarak, genç Cumhuriyete ve bu milletin bir ferdi olmakla ilgili tüm sorumlulukları üstlenmek düşer. Bu sorumlulukları son bir yılda en örnek şekilde üstlenen bir kardeşimiz var. Mustafa Cambaz kardeşimiz. 15 Temmuz hain darbe girişiminde, o gece bu milletin kaderine sahip çıkmak, demokrasisine, milli iradesine sahip çıkma ve bu milletin büyük hayal ve hedeflerine sahip çıkma adına 'Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olamasam da ben bu milletin bir ferdiyim, bu millet için şehit olurum.' dedi ve şehadete severek yürüdü. O hain darbe girişiminin karşısında 249 şehidimizden biri de o oldu. Allah onlara layık olabilmeyi bize nasip etsin."
Müezzinoğlu, yapılan bir çalıştayda, Batı Trakyalı Türklerin sorunlarının paylaşıldığını aktararak, bu milletin 3 milyonu Suriyeli, 3,5 milyonun üzerinde yabancıyı misafir ettiğini, her türlü ihtiyaçlarını karşıladığını söyledi.
Sağlık Bakanı olduğu dönemde 155 bin Suriyeli annenin Türk annelerden farklı muamele görmeden, evladını ay yıldızlı bayrağın altında dünyaya getirdiğini, bebeklerin de tüm sağlık ihtiyaçlarının karşılandığını vurgulayan Müezzinoğlu, "Bunu ancak bu millet başarabilir. O 'Medeniyim' diyen Avrupa'ya baktığımızda ancak Aylan bebekler sahile vurunca o fotoğraftan 'Tüh, vah, vay' diyorlar, 'Aman, aman ha bize' gelmesin... Bin, iki bin kişiyi alacaklar, onların nasıl, hangi statüde geleceklerini aylarca planlamaya çalışıyorlar. Dolayısıyla büyük bir milletin mensuplarıyız ve bu milletin bir ferdi olmaktan onur, gurur duyduğumuz gibi sorumluluklar da var. O sorumlulukları da inşallah en iyi şekilde yerine getirebilme gayreti içinde olacağız." değerlendirmesinde bulundu.
"Vesayet güçleri, odakları bu milletin ümüğünü ikide bir sıkamamalı"
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" sözünün yol haritaları olduğuna işaret eden Müezzinoğlu, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir ve milletin olacaktır. Milletin dışındaki vesayet güçleri, odakları bu milletin ümüğünü ikide bir sıkamamalı. Milli irade sandıktan güçlü çıkmalı, milli iradenin sandık gücüne birileri dava açarak, birileri tankların gücünü göstererek, birileri tuzak kurarak, birileri çukur kazarak milli iradeyle oynayamamalı. Dolayısıyla güçlü bir milli irade, güçlü bir sandık iradesi..." şeklinde konuştu.
Bakan Mehmet Müezzinoğlu, Türkiye'de milli irade adına ciddi bir zihniyet devrimine ihtiyaç olduğunu vurgulayarak, AK Parti'nin kapatılması için 2007'de açılan kapatma davasına da değindi.
Kapatılmaktan bir oyla kurtulduklarını anlatan Müezzinoğlu, "Kurtulan AK Parti miydi, milletin kaderi miydi, demokrasi miydi, milli irade miydi? O kapatma davası süresince milli iradenin zedelendiği tavrını muhalefetten görmek istersin. 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' diyerek Cumhuriyeti kuran ve Cumhuriyet Halk Partisinin kurucusu olan 'Mustafa Kemal Atatürk'ün varisleriyiz' diye geçinenler, o gün 'Parti kapansa da biz rahat etsek' dediler. Şimdi bu şekildeki bir anlayış milli iradeyi muasır medeniyet seviyesinin üzerindeki bir yere taşır mı?" diye sordu.
Müezzinoğlu, milletin kaderine, vicdanına ve geleceğine sahip çıkmak adına akılla analiz yapacaklarını, dünyanın gittiği istikamete bakacaklarını dile getirerek, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Dünyayla rekabette biz niye geri kalalım ki yüreğimiz mi zayıf, cesaretimiz mi az? Cesaretse buyur, 15 Temmuz'da cesaretin ne olduğunu millet gösterdi. Çanakkale'yi, İstiklal harbini unutanlar vardır. 15 Temmuz, daha bir yıl olmadı. Dolayısıyla milletin geleceğinde bizim sorumluluklarımız var. 'Evet' demek vicdanımızın gereğidir, 'hayır' demek de vicdanımızın sesidir. Ama hayırda da evette de vicdanı ve aklımızı iyi değerlendirmemiz lazım. Bu milletin geçmişini, hedeflerini iyi analiz etmemiz lazım. Bir kısım hayırcıların korkutma gayretlerine prim vermemeliyiz. 'Laiklik, Cumhuriyet, Atatürkçülük elden gidecek...' Atatürk'ü kullanarak, onun gölgesine yan gelip de yatarak Atatürkçülük olmaz. O milletle beraber büyük işler yaptı. Sen de milletle beraber büyük işler yapmaya soyun bakalım. Bu millet büyük bir millet. Sırtını ona yasla, onun derdini paylaş, sıkıntısını bir dinle. Diğer hayırcıya bakıyorsun bu ülkeyle, milletle ilgili derdi yok. Kendi maşası olduğu, emir aldığı örgütlerle ilişkisi var. Ülkenin coğrafyasıyla ilgili hesabı var. Bu milletin kendi bütünlüğünden ayıracak farklı hesapları var. Ama biz diyoruz ki 80 milyon tarihi geçmişten getirdiğimiz bir değerler silsilemiz, bir medeniyet zenginliğimiz var, dünyayla yarışacak hedeflerimiz var. Bu dünyayla yarışta büyük hedefleri olan bir millet. İkide bir ümüğünü sıkabilen tuzaklardan kurtulduğumuz bir yolculuğu yapalım. Yetkiyi kime istiyorsa seçmen ona versin. Onun vicdanı en doğru kararı verir. O vicdanda da korkmamak gerek."
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu'nun ziyaretinde, Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği Genel Başkanı Necmettin Hüseyin Adaletoğlu ile derneğin diğer yöneticileri ve üyeleri de hazır bulundu.