Güncelleme Tarihi:
Sağlıkta kısa vadede çözmeleri zor olan yaklaşık 20 bin uzman hekim açığı sorunu bulunduğunu belirten Müezzinoğlu, "Bu Türkiye’nin vizyonunun belirleyen yöneticilerin geçmişteki bir eksiği ve kusuru. 1988-89’yu yıllardan 2007 yılına kadar bu ülkede hekim fazlası diyerek tıp fakültelerinin kontenjanı arttırılmayan bir zihniyet. Tıp fakültelerinin 5 bin civarındaki kontenjanı 2003’ten itibaren hekim açığımız var diyen bir siyasi iktidara rağmen 2007’ye kadar bir kontenjan arttırışı YÖK’ün ideolojik tutumu nedeniyle artış sağlanamadı. 2007-2008 yılında kontenjan 5 binden 7 bin 500’lere sonra 9 binlere şuanda 11 binlere çıktık. Ama 20 bin uzman hekim ve 10 bin pratisyen hekim açığımız var. bir hekimin uzman olarak bu milletin hizmetine girmesi için 10 yıla ihtiyaç var. En erken en aksamasız 10 yıl. 2007-2008 yılında aldığımız öğrenciler ilk defa yeni yeni Türkiye’nin sağlık hizmetine pratisyen olarak girmeye başladı. Önümüzdeki 5-10 yıl arasında en temel sorunumuz uzman ve hekim alanında olacak." diye konuştu.
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Stratejik Düşünce Enstitüsü’nün (SDE) ev sahipliğinde düzenlenen "Türkiye’nin 2023 Sağlık Vizyonu ve Sağlık Politikalarında Dönüşüm" başlıklı konferansa katıldı. SDE Başkanı Prof.Dr. Birol Akgün’ün açılış konuşmasıyla başlayan konferansta Bakan Müezzinoğlu, sağlık politikalarının Türkiye’nin 2023 hedefleri ve kurulması planlanan Türkiye Sağlık Bilimleri Üniversitesi ile ilgili açıklamalarda bulundu.
"2 MİLYON 200 BİN KİŞİYE SİGARAYI BIRAKTIRDIK"
Stratejik bakışlarında toplumsal bilinci yükseltmek, sağlık okuryazarlığını arttırmak, bireyi merkeze almayı 2023 vizyonunda oturtmayı hedeflediklerini anlatan Müezzinoğlu, “Bugün sağlığa en çok yük bindiren veya kronik hastalıklar denilen sağlık yükünü her geçen gün arttıran hastalıkları saydığımızda ilk üç kalemde kanser, kardiyovasküler hastalıklar, diyabet ve böbrek yetmezliği gelmekte. Bu üç hastalığı merkeze aldığımızda en çok ölüm sebebi olan ve sağlık tedavisinde en çok yükü yükleyen ve toplum dinamiklerini en çok etkileyen bu üç hastalığın ana nedenlerinde ilk sırada tütün ve tütün ürünlerinin kullanımı gelmekte. Son 5 yılda tütünle yaptığımız mücadelede 15 yaş üstü tütün kullanımı yüzde 31’lerden yüzde 27’lere indirebildik. Ama yüzde 27 yine çok büyük rakam. 2 milyon 200 bin kişiye sigarayı bıraktırmayı başardık. Akciğer kanserinde 5 yılda artış yok yerinde sayma var. Önümüzdeki 5 yılda düşme yaşarsak müthiş bir kazanım.” Diye konuştu.
Kanser, kardiyovasküler hastalıklar, diyabet ve böbrek yetmezliği hastalıklarının ikinci nedeninin alkol ve alkol tüketimi olduğunu vurgulayan Müezzinoğlu, “Batıya göre alkol tüketiminde avantajlı durumumuz var. ama o avantajlı durumu onlarda var biz dezavantajlı duruma sürüklenelim mi yoksa daha avantajlı durumamı geçelim. Daha iyi duruma gitmek için hepimize görev düşüyor. Üçüncü etken kötü beslenme, obezite, hareketsiz yaşam.” Dedi.
"GÜNDE 1 MİLYON 100 BİN İNSANA HİZMET VEREN BİR SEKTÖRÜZ"
77 milyon vatandaşa hakkaniyetli sağlık hizmeti alması konusunda her türlü kanalları açtıklarını anlatan Müezzinoğlu, “burada çok önemli başarılar elde ettik. Yönetiminde veya uygulamasında sıkıntılar yok mu var. hekimlerimizin sağlık çalışanlarımızın yaşadıkları zorluklar sıkıntılar yok mu var. vatandaşlarımızın karşılaştığı zorluklar yok mu var. ama son 10 yılda geldiğimiz nokta hakikaten onur duyulacak bir nokta. Günde 1 milyon 100 bin ortalamalı tıbbi işlem. Yani hastaneye, hekime ve aile hekimine müracaat var. 1 milyonun üzerindeki hasta insana derdi olan insana acile ve hekimden veya hastaneden veya sağlık personelinden medet uman bir milyonu aşkın insana her gün 24 saat hizmet veren bir sektörüz. Yanında hastadan da daha çok hasta olan bir refakatçi var. yanında eşi, evladı, annesi var. biz bu kişiyi bir hasta olarak görürsek zaman zaman bu iletişim kopukluklarından şiddet olayları meydana gelir.” Şeklinde konuştu.
Sağlık hizmetini daha iyiye taşıma gibi bir sorumlulukları olduğun anlatan Müezzinoğlu, “kısa vadede çözmemiz zor olan bir sorununum var yaklaşık 20 bin uzman hekim açığımız var. bu Türkiye’nin vizyonunun belirleyen yöneticilerin geçmişteki bir eksiği ve kusuru. 1988-89’yu yıllardan 2007 yılına kadar bu ülkede hekim fazlası diyerek tıp fakültelerinin kontenjanı arttırılmayan bir zihniyet. Tıp fakültelerinin 5 bin civarındaki kontenjanı 2003’ten itibaren hekim açığımız var diyen bir siyasi iktidara rağmen 2007’ye kadar bir kontenjan arttırışı YÖK’ün ideolojik tutumu nedeniyle artış sağlanamadı. 2007-2008 yılında kontenjan 5 binden 7 bin 500’lere sonra 9 binlere şuanda 11 binlere çıktık. Ama 20 bin uzman hekim ve 10 bin pratisyen hekim açığımız var. bir hekimin uzman olarak bu milletin hizmetine girmesi için 10 yıla ihtiyaç var. en erken en aksamasız 10 yıl. 2007-2008 yılında aldığımız öğrenciler ilk defa yeni yeni Türkiye’nin sağlık hizmetine pratisyen olarak girmeye başladı. Önümüzdeki 5-10 yıl arasında en temel sorunumuz uzman ve hekim alanında olacak. Bina ve cihaz almak gibi kolay bir alan değil. Gerek hekimlerimizi daha verimli değerlendirerek, planlamalarımızı daha doğru yaparak, özel, üniversite ve devlet olarak buradaki dengeleri de planlayarak götürmeye çalışıyoruz.” Açıklamasında bulundu.
"TÜRKİYE SAĞLIK ENSTİTÜLERİ BAŞKANLIĞINDA 3 YILDA 6 ENSTİTÜ KURULACAK"
Sağlık enstitüleri ve Türkiye Sağlık Bilimleri Üniversitesi ile ilgili kanun tasarısını geçtiğimiz hafta sonu TBMM’de alt komisyonda görüşmelerinin tamamlandığını belirten Müezzinoğlu, “İnşaallah yarın veya öbür gün son görüşmelerin bitirilmesinin ardından genel kurul kapanmadan yasalaştırlaşa çalışıyoruz. Sağlık enstitülerinde amacımız dünya ile yarışabilecek ar ge ve bilimsel alanda marka değeri olarak bize ait olan ürünleri üretmek. Biz bu entsitülerde Sağlık Tübitak’ı dinamiklerini buraya getirip burada bunları başarmak. Kanunumuz yasalaştığında ilk 6 ayda hedefimiz kanser enstitüsü, ve sağlık akreditasyon enstitüsünü kurmak. 3 yıl içinde de sağlık biyoteknoloji, halk sağlığı ve kronik hastalıkla, anne çocuk ve ergen sağlığı ile geleneksel ve tamamlayıcı tıp enstitülerini tamamlayacağız. Buralardan Türkiye’nin sağlıktaki vizyonuna araştırmayı ve bu projelerin Türkiye ve dünya sağlığına katkı sağlaması hedefliyoruz.” Şeklinde konuştu.
İkinci olarak önemsedikleri alanın Türkiye Sağlık Bilimleri Üniversitesi olduğunu kaydeden Müezzinoğlu şunları söyledi: " Elimizdeki güçlü potansiyeli daha iyi noktaya taşımaya çalışıyoruz. 56 eğitim ve araştırma hastanemiz var. Bunların bilimsel dinamikleri ve eğitim dinamiklerinden çok daha iyi noktaya taşımamız gerekiyor. Buralardaki bin 350 hocamızı doçent ve profesörlerimizi buraların kadrosu olarak daha aktif ve güçlü şekilde hem sağlık hizmeti sunumu hem de sağlık eğitim ve araştırmada daha aktif ve dinamik hale getireceğiz.”
"SAĞLIK ENSTİTÜSÜ KURULACAK, YÖNETİM KURULU BAŞKANI BAKAN OLACAK"
Sağlık Bakanlığı, Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) Kanun Tasarı’sı başlıklı kitapçık hazırladı. TÜSEB’in kurulma gerekçeleri AR-Ge, Yenilikçi Yaklaşım, Uyum, Mali Yönetim, Akreditasyon, Bölgesel Teknoloji ve Fırsatlar başlığıyla sıralandı. TÜSEB benzeri kuruluşların birçok ülkede bulunduğu belirtilen kitapçıkta benzeri kuruluşları ve yıllık harcamaları ile ilgili şu bilgiler yer aldı: “Fransa INCA 143 Milyon Dolar, Kanada INCIC CRI 100 Milyon Dolar, Kore NCI 220 Milyon dolar, İngiltere NCRI 884 Milyon Dolar, Almanya DKFZ 3,6 Milyar Dolar, ABD NIH 30 Milyar Dolar”
Yönetim kurulu başkanlığını Sağlık Bakanı'nın yapacak TÜSEB yönetiminde ayrıca Sağlık Bakanı Müsteşarı, TÜSEB Başkanı ve bakan tarafından seçilecek 2 üye yer alacak. 25 üyenin bulunacağı Yüksek Danışma kurulu bulunacak. Başkanlık makamına bağlı olarak Türkiye Kanser Enstitüsü, Türkiye Sağlık Hizmetleri Kalite ve Akreditasyon Enstitüsü, Türkiye Anne ve Ergen Sağlığı Enstitüsü, Türkiye Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Enstitüsü, Türkiye Biyoteknoloji Enstitüsü ve Türkiye Kronik Hastalıklar Enstitüsü kurulacak. TÜSEB sağlık alanında AR-Ge çalışmalarının yanı sıra sağlık endüstrisi ile entegrasyon sağlayacak. Enstitülere dayalı bilimsel güçlü bir yapı kurulacak TÜSEB’de 400 kişilik bir kadronun kurulması hedefleniyor. TÜSEB’de 1 Başkan, 2 başkan yardımcısı, 6 enstitü başkanı, 1 genel sekreter, 60 akademisyen (profesör ve doçent), 90 araştırmacı (doktora derecesine sahip), 120 uzman (yüksek lisans derecesine sahip) ve 120 idari teknik ve sağlık personeli olmak üzere 400 kadro istihdam edilecek. TÜSEB’in gelir ve muafiyetleri şu kalemlerden oluşacak: “Her yıl genel bütçeden yapılacak yardımlar, enstitünün kendi kaynakları ile elde ettiği gelirler, bağışlar, projenin her biri için proje bütçe anlayışı, vergi ve diğer mali yükümlülükler açısından istisna ve muafiyetler”