Güncelleme Tarihi:
Şeyma Korkmaz dünya güzeli, pırıl pırıl bir genç kız. Kendisiyle bir kanser toplantısında tanıştık. Mikrofonu eline alıp “14 yaşında üçüncü evre sarkom (kemiklerde de görülebilen bir yumuşak doku kanseri) atlattım” deyince inanamayarak yanına gittim. Çünkü sarkom son derece zor bir kanser. Özellikle de bundan 10 yıl önceki tedavi imkânları ile...
Şeyma, annesini kaybedişini ve 14 yaşında yakalandığı hastalık sürecini şöyle anlattı: “Annem kansere yakalandığında 8 yaşındaydım. Tedavisi için Ankara’ya gittik. Mücadelesi 6 yıl sürdü. Son zamanlarında bacağımda bir şişlik hissetmeye başladım. Ağrı da vardı. Ancak büyüme ağrısı diyorlardı. Ben de annemle uğraşırken kendimle meşgul etmek istememiştim kimseyi. Bir gün anneme gösterdim. Dokunduğu gibi elini çekti ve ‘Orada hiçbir şey yok’ dedi. Sanırım kötü bir şey düşünmek istemedi. Sonra annem yoğun bakıma girdiği gün doktora gitmek aklımıza geldi. Doktor bakar bakmaz anladı. Tahliller yapıldı. Annemi kaybettiğim gün mezarı başında pataloji raporu gelmişti. Üçüncü evre sarkomaydı.
HASTANE ODASINDA DERS...
1.5 yıl yatarak tedavi gördüm. Doktorlarım çok iyiydi. Asistan doktor abiler bana gece ders çalıştırır, bazen sandalye ile değil kendi kucaklarında beni taşırlardı. Hasta bakıcıya bile bırakmazlardı. Son kür kemoterapiyi aldıktan sonra tam kurtuldum dediğimde değerlerimin çok düşük olduğunu gördük.”
ERASMUS’LA MACARİSTAN
‘Hemşire ablanın yanına gidip ‘Bu anneler çocuklarına ne yedirip içiriyor da iyileşiyor?’ diye sordum. O da kâğıt kalem çıkar not al şimdi deyip bana birkaç şey önerdi. Beni yatırmayı düşünürlerken çok ısrar edince çıkmama izin verdiler. Evde hemşire ablanın reçetesindekileri yedim. Bir hafta sonra gittiğimde inanamadılar. Evde olmak bana çok iyi gelmişti. ‘Şeyma yapamaz’ diyorlardı, üniversiteyi kazandım. Erasmus ile Macaristan’a gittim. Annemi kaybettim ama 81 ilde annem oldu. Macaristan’da evinde kaldığım kadın bile ‘Ben senin Macar annenim’ diyor. 10 yıl sonra ilk defa kanseri konuşuyorum.”