Güncelleme Tarihi:
Türkler'in binlerce yıllık, mucizevi besini yoğurt, şimdi çağ atladı. Yararları saymakla bitmeyecek yoğurdumuza katılan yeni bir maya, onu, ‘‘Her Derde Deva’’ haline getirdi. Yüzyıllar önce, Türklerin göçebe çadırlarında, yayıkla ürettiği yoğurt, şimdi İsviçre'de ultramodern laboratuvarlarda LC1 adlı maya ile zenginleştirildi ve birçok hastalığın ilacı oldu. Nestle Lozan Araştırma Merkezi'nde, 4 yıl süren yoğun çalışmalar sonunda elde edilen MİS LC1 adlı probiyotik yoğurt, MİS ve Nestle'nin işbirliği ve ortaklığı ile damak tadımıza uygun lezzette, raflarda göze batacak, bilimsel çağrışımlar yapacak şekilde mavi ve gümüş renkli ambalajlar içinde Türkiye'de satışa sunuldu. Yeni yoğurdun 200 gramı, 125 bin liradan satılıyor.
Bu nedenle kapılarını basına açan, Nestle Lozan Araştırma Merkezi'nin Başkanı Andrea Pleifer, çeşitli ülkelerde piyasaya sürdükleri, insan sağlığını her yönüyle koruyan ve kollayan bu yoğurdun asıl sahibinin Türkler olduğunu vurguladı.
Pleifer'in verdiği bilgiye göre, 31 ülkeden 579 bilim adamı ve görevlinin çalıştığı Lozan Araştırma Merkezi, bu sihirli mayaya, Türkler'den ve ünlü bilim adamı Metschnikof'tan yola çıkarak ulaştı. Rus asıllı Fransız bilim adamı Metschnikof, bir asır kadar önce, en uzun ömürlü insanların Türkler ve Bulgarlar arasından çıktığını saptamış ve nedenini de yoğurda bağlamış. Onun, bu tezi, Nestle Lozan Araştırma Merkezince, 4 yıl süren uzun, yoğun çalışmalar sonunda doğrulandı.
Bilim adamları, 4 bin kadar bakteri kültürü içinde, en etkili olan LC1 mayasını tanımladılar ve seçtiler. Bu maya ile probiyotik yoğurtları ürettiler. Yeni yoğurtlar, çarpıcı ambalajlar içinde, başta İsviçre ve Fransa olmak üzere pekçok ülkede piyasaya çıkarıldı. O ülkelerin damak tatlarına uygun olarak, içlerine katılan meyvelar, karamel ve kahvelerle çeşitlendirildi. Türkler isterse, burada da aynı üretimler yapılacak.
Yararları saymakla bitmiyor
LC1 mayasında bulunan, vücudun doğal savunma sistemini güçlendiren bakterilere probiyotik deniyor. Nestle Araştırma Merkezi'nin Başkanı Andrea Pleifer ile merkezin Gıda Mikrobiyolojisi Bölümü Başkanı Roberto Reniero, Probiyotik yoğurdun yararlarını şöyle sıraladılar:
Yoğurt, belirli tipteki ishalleri, kabızlığı önlüyor, tedavi ediyor. Bağışıklık sistemini uyarıp, güçlendiriyor. Ülsere neden olan bakteriyi engelleyip, durduruyor. Ülseri, bağırsak iltihaplarını tedavi ediyor. Kolon kanseri riskini azaltıyor. Tedaviler için 21 günlük kür gerekli.
Yoğurdun içindeki bakteriler, bağırsaklara canlı olarak ulaşıyorlar. Bağırsak çeperine yapışarak, zararlı bakterilere karşı savaş verip, onların bağırsak çeperlerine tutunmalarını engelliyorlar. İnsan vücudunda bulunan 10 trilyon bakteriden bir milyarını zararlı bakteriler oluşturuyor. Bugün artık, birçok hastalığın, sağlıksız bağırsak mikroflorasından kaynaklandığı biliniyor. Probiyotik özelliklere sahip olan LC1, bağırsakta kolonileşerek, zararlı bakterilerin bağırsağa tutunmasını engelliyor. Bağışıklık sisteminin direncini artırıyor.
Yoğurtta ayrıca, alerjiyi kontrol altına alma, kas performansını artırma gibi özellikler de mevcut. Kansere yol açan enzimleri de azaltıyor. Çocukların beyin gelişimini olumlu etkiliyor. Ayrıca kalsiyum ihtiyacını karşılıyor.
Asırlardır, Türkler tarafından ülser, mide bağırsak, rahatsızlıklarında kullanılan ve insanların kendilerini iyi hissetmelerine neden olan kefirin de aynı mayayı içermesi muhtemel. Benzerlik gösterse de mayalar değiştiği için, kefirin bugün ayni özelliği taşıdığı söylenemez.