Güncelleme Tarihi:
Kanalizasyona düşen iki yaşındaki oğlunun ardından atla-yan Cem Özbudun, oğlunu ölümün kucağından çekip çıkardı.
Haluk Özbudun, henüz 2 yaşında. Doğar doğmaz tıbbi sorunlarla boğuşmaya başladı. Anne ve babası, 3 ay boyunca çeşitli hastanelerin yoğun bakım ünitelerinde dolaştırdı Haluk'u. Sonunda yaşatmayı başardılar 1 kilo 400 gram doğan minik yavruyu. Yaptıkları büyük fedakârlık ve engin sevgiyle yaşattılar Haluk'u. O da ailesinin bu ilgisini, sevgisini karşılıksız bırakmadı. Serpili, gelişti, 11 kiloya ulaştı. Haluk, ölüm tehlikesini atlattı ve dünyalar güzeli bir çocuk olup çıktı. Haluk'un zahmetli bebeklik döneminde tatil yapamayan Özbudun çifti, bu yaz, otomobillerine atlayıp Bodrum'a tatile gitti. Cem Özbudun ve eşi, minik yavrularıyla gönüllerince bir tatil yaptı. Dönüşte Cem Özbudun, konaklayarak gitmek için Çanakkale güzergâhını seçti. 15 Ağustos akşamı Özbudun ailesi otomobilleriyle, Edremit Körfezi'nin cennet köşesi Küçükkuyu'ya ulaştı. Özlem Motel'de boş bir oda bulup yerleştiler. Ertesi sabah kahvaltıdan sonra ödemeyi yapıp çıktılar. Cem Özbudun ve eşi ellerinde valizler ve yanlarında oğulları Haluk'la, otomobillerine gittiler. Motelin otoparkında, otomobil-ler arasında, üzeri çürük bir sunta ile kapatılan logar kapağı, sanki Haluk'a kurulan bubi tuzağıydı. Annesi ve babası bagajı yerleştirirken zıplayıp duran minik Haluk, 50 santim eninde, 70 santim uzunluğunda ve yerden 10 santim yükseklikteki logarın üzerine bastı. Haluk'un 11 kilo gelen ağırlığına dayanamayan çürük sunta kırıldı. Cem Özbudun, bir anda karanlık çukura uçan yavrusu Haluk ile göz göze geldi. ‘‘Oğlum dur’’ bile diyeme-diği yavrusu Haluk, 2 metre derinlikte-ki karanlık çukurda kayboldu.
Arkasından atladı
Haluk'un kanalizasyona düşmesiyle şoke olan Cem Özbudun için zaman durdu sanki. Antalya'da beş yıldızlı bir otelin havuzunda tahliye kanalında kaybolan çocuğu düşündü önce. Sonra da otomobilinden indiği anda kanali-zasyon çukuruna düşen ve cesedi günler sonra kilometrelerce uzakta sahilde bulunan adamı. Oğlu düşerken başını betona çarptı mı? Su ne kadar yüksek? Akıntı var mı? Kanalda sıkışıp kalır mı? Yoksa sahilden mi çıkacaktı Haluk'un cansız bedeni? Birkaç saniyede bunları düşünen Cem Özbudun, hemen küçücük logar ağzından karanlığa atladı. Ölümü bile düşünmedi baba yüreği.
Pis sudan çekip çıkardı
Cem Özbudun, beline kadar gelen pis suların içinde oğlunu aramaya başladı. Pislikten bunaldı, kustu, ama dışarı çıkıp nefes alacak zamanı bile yoktu. Haluk'u bulamadı bir süre. Minik yavrusunun, kanalizasyondan akıp gittiğini düşünmeye başladığı anda, eline Haluk'un küçücük ayağı geldi. 1 metre yükseklikte lağım suyunda dipte yatan Haluk'un hareketsiz bedenini bir hamlede çekti, çıkardı. Annesinin kucağında önce hareketsiz kalan Haluk, bir anda ağlamaya başladı. Haluk, Azrail'e ikinci kez çalım atmıştı. Paniğe kapılan görevliler durmadan özür diliyordu. Cem Özbudun hemen plaja koştu, denizde hem oğlunun, hem de kendisinin üzerindeki çamuru temizledi.En yakın hastanenin 1 saat uzaklıkta olduğunu söylediler. Cem Özbudun, eşini ve oğlunu otomobile attığı gibi cankurtaran hızıyla Çanak-kale'ye ulaştı. İlk gördükleri özel bir hastaneydi. Önce Haluk'u muayene ettirdi doktorlara, röntgenini çektirdi. Sonra kendi yaralarını, çürüklerini pansumanlatıp tetanos iğnesi oldu. Aynı gün İstanbul'a ulaştı Özbudun ailesi. Hemen bir özel hastaneye yatırdılar Haluk'u. Cem Özbudun da antibiyotik tedavisi gördü, gerekli iğneleri oldu. Haluk, pis kanalizasyon sularından mikrop kapmıştı. Bir gün sonra iyice ateşi yükseldi, günlerce kustu. Tam iki hafta geçti olayın üzerinden. Özbudun çiftinin günleri, Haluk'u yaşatmak için hâlâ doktor muayeneleri ve laboratuvarlarda tetkiklerle, röntgen çektirmekle geçiyor. Ölüm tehlikesini atlatan minik Haluk için doktorlar, önümüz-deki birkaç günde ishalinin geçeceğini, ateşin de düşeceğini söylüyor.