Güncelleme Tarihi:
Marmara Bölgesi'ndeki deprem felaketinde Çınarcık'ta 7 katlı bir apartmanın enkazı altından 171 saat sonra kurtarılan 5 yaşındaki İsmail, depremin birinci yıldönümünde minicik yüreğinde babası ve üç kızkardeşinin acısını taşıyor.
KAMUOYU onu Mucize İsmail olarak tanıdı. 17 Ağustos depreminden tam 171 saat sonra kurtarılan İsmail Çimen, minik yüreğinde dev bir acı taşıyor. İsmail ve 36 yaşındaki annesi Şerife Çimen depremden sonra memleketleri Kahramanmaraş'ın Elbistan ilçesine dönmüşler.
SEFALET ÇEKTİK
Annesi Şerife Çimen ile birlikte yaşam mücadelesi veren ve yakınlarının ölümü uzun süre kendisinden saklanan 'Mucize İsmail', deprem üzerinden 1 yıl geçtikten sonra ilk kez babası Fatih, kız kardeşleri Sevgi, Mine ve Merve'nin mezarına gitti. İsmail, babası ve kardeşlerine ellerini açarak çocukça dualar okuyarak ağladı. Deprem şokunu üzerinden atamadığı gözlenen ve zaman zaman gülüp bazen de ağlayan İsmail, 'Babamı ve kardeşlerimi çok özledim. Neden gelmiyorlar ? Onları bir daha hiç göremeyecekmişim?'' dedi.
Enkaz altında kalan sağ bacağı tutmayan anne Şerife Çimen, deprem felaketinden sonra çok büyük acılar çektiklerini söyledi. Acılarının kendileri ile aynı kaderi paylaşan insanların dışında hiç kimsenin anlayamayacağını da kaydeden Çimen, ‘‘Açlık, sefalet ve büyük ıztırap çektik. Yardım vaatlerinde bulunanlar uzun süre kapımızı çalmadı.
Gazeteler ile Kanal D'de yayınlanan dramımızdan sonra birçok hayırsever insan yardım etti. Hepsine tek tek teşekkür ediyoruz. Oğlum adına toplanan 6 milyar liralık yardım ile kendimize bir ev aldık. Ancak, geçimimizi sağlayacak imkanımız olmadığını için sefaletimiz sürüyor’’ dedi.
UNUTMAK MÜMKÜN DEĞİL
Minik İsmail geceleri uyuyamıyor. Yakınları, İsmail'in durumunu şöyle anlatıyor: ‘‘Bazı geceler korku içinde uyanıyor. Babasını ve kardeşlerini sayıklıyor. Bir ara kreşe gitti ancak uyum sağlayamayınca bıraktı.
Acıları unutamıyor. Bu acılar içinde büyüyen İsmail'in gelecekte nasıl bir insan olacağını kestiremiyorum. Dünya ülkelerinde bu tür felaketler yaşayan insanlara psikolojik destek sağlandığını duydum. Biz bu kadar acılar çekerken, ne destek olan çıktı, ne de tedavi edilmemizi sağlayacak bir ortam yaratıldı. Tüm bunları düşündükçe kendimizi ıssız bir adada yaşıyormuş gibi hissediyorum ve kendi kendime 'Bu kadar olamaz' diyorum. O büyük acıları unutmamız mümkün değil. Depremlerden ders çıkartılmalı diye düşünüyorum ama kimsenin felaketlerden birşeyler çıkartacağı yok. Depremin 1'nci yıldönümünde sadece acılarımızı tazeliyoruz. Başka bir şey yok....’’