Asım GÜNEŞ/İSTANBUL, (DHA)
Oluşturulma Tarihi: Şubat 17, 2010 17:19
FEVZİYE Mektepleri Vakfı'na bağlı Işık Üniversitesi’nde ‘Atatürk ve Türkiye’ başlıklı söyleşiye katılan 96 yaşındaki Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ, Avrupa’nın 400 yılda yaptığı devrimlerin Türkiye Cumhuriyeti’nde 10 yılda yapıldığını belirterek "Her devrimin bir karşı devrimi vardır. İlk başta karşı devrimle karşılaşmadık ama yavaş yavaş oluştu. Bugün bir hayli ileride. Çok sıkıntı çekeceğiz ama gözümüzü açıp elele verdiğimiz takdirde bunu yeneceğimizden eminim" dedi.
Cumhuriyet kurulmadan önce Türk Devleti ve Türklük diye birşey olmadığını söyleyen Çığ "O zaman Osmanlılık vardı.
Atatürk bize Türk’üm diyebilme imkanının kazandırdı. Bu çok önemli" dedi.
Şile’deki kampuste düzenlenen söyleşiye konuşmacı olarak katılan Muazzez İlmiye Çığ, kurtuluş savaşı sonrası Osmanlı’nın yıkıntıları arasından Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğunu belirterek o zamana kadar Türkiye diye bir devlet olmadığını vurguladı. Başlangıçta hiç birşey olmadığını anlatan Muazzez İlmiye Çığ "İnsanlar aç, bilgisiz, görgüsüzdü. Siz gençler de Sümerler gibisiniz. Sümerler herşeyi tanrıların yaptığını, sonra gelip otursunlar diye insanları yarattığını düşünürdü. Bu yollar, bu yüksek binalar yapıldı ama buraya gelinceye kadar neler çekildi düşünmüyorsunuz. En önemlisi bu yokluk içinden biz çok büyük bir devrim yaptık. Türkiye Cumhuriyeti kurulana kadar herşey günahtı, yasaktı. Resim günah, müzik günah, bilim yapmak yok. Avrupa’nın 400 yılda yaptığı rönesansı, sanayi devrimini biz 10 yıylda yaptık" diye konuştu.
ALMANLAR’IN KOVDUĞU YAHUDİ ÖĞRETMENLERİ BİZ ALDIK
O zamandan bugüne Türkiye'de büyük ilerlemeler kaydedildiğini vurgulayan Çığ, dünya çapında sanat ve bilim insanları yetiştiğini söyledi. Muazzez İlmiye Çığ’ın, kendisine ‘dünya çapında Sümerolog’ denilmesini ‘uyduruk’ olarak nitelemesi katılımcıları güldürdü. Anadolu’da Türkçe konuşulmasına, Anadolu’nun bir Türk Devleti olmasına rağmen, diliyle, sanatıyla kültürüyle ilgili bir bilgi ve çalışma olmadığını vurgulayan Çığ, Atatürk’ün ilk iş olarak, bunları araştıracak uzmanlar yetiştirmeyle karar verdiğini anlattı. Bunun için Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’nin kurulduğunu hatırlatan Muazzez İlmiye Çığ şunları söyledi:
"Dil tarih kurumlarının, hükümetlerin istekleri doğrultusunda değil, bilimin doğrultusunda çalışması için kendi sermayelerini vererek özerk kurumlar haline getirdi. Bu çok önemli bir bakış açısıydı. Ama eğitim verecek öğretmen yoktu. 1933’te başa geçen Hitler, kendisi yahudi olan ya da ailesinde yahudi olan üniversite hocalarını atmaya başladı. Onlar İsviçre’de bir dernek kurarak gidebilecekleri ülkelere başvurmaya başladılar. Amerika bile Hitler’den korktuğu için bunları almayı kabul etmedi. Ama bu durumu duyan Atatürk, hemen Türkiye’ye çağırdı. Hatta imzaladıkları anlaşmada bu hocaların Türk memurları olduğu, nerede olurlarsa olsunlar Türkiye’ye gelecekleri belirtildi. Almanya’nın bunu engellemeye kalkması halinde gereğinin yapılacağı yazıldı. 10 yıllık bir ülke böylesine güçlü duruyordu. Bu öğretmenler ne isterlerse yapıldı. Böylece büyük bir atılım oldu. Hukuk Fakültesi, Siyasi Bilgiler Fakültesi, Ziraat Fakülteleri kuruldu. Onların sayesinde bu kadar ilerledik."
Atatürk’ün en çok Türk tarihinin, Türk kültürünün ve Türk dilinin öğrenilmesini isteğini belirten Muazzaz İlmiye Çığ, biraz zor biraz geç olsada 80 yılda önemli çalışmalar gerçekleştiğini söyledi.
Kongre için Türk devletlerinden gelen bir kadının katıldığı televizyon programında "Türk olduğumuzu Atatürk’ten öğrendik" dediğini hatırlatan Çığ "Kardeşim bana Atatürk’ten kazandığı en önemli şeylerden birinin ’Ben Türk’üm’ diyebilme imkanı olduğunu söyledi. Bu kazanç hepimiz için geçerli. Bunun değerini bilmeliyiz" dedi.
Muazzez İlmiye Çığ’ın bir saati aşan konuşması salonu dolduran dinleyicilerin yoğun alkışlarıyla son buldu.