Güncelleme Tarihi:
The Grill
Trakya'da bir dizi balık lokantasının ve meyhanenin ortasına et lokantası açmak gerçekten muhteşem bir fikir.
Çünkü Levent'e çıkmadığınız takdirde Boğaz kıyısı boyunca güzel bir et yemeği yemek imkansız.
Yeşilköy tarafına Kaşıbeyaz'a, Uludağ'a, Beyti'ye, Boğaz'dan kalkıp her an gidebilmek de mümkün değil.
Bu nedenle Ömer Giray ve oğlu Mert Giray son derece akıllı bir ticari girişim başlatmışlar, kendilerini tebrik ederim.
Ve yine onları kutluyorum çünkü bence nihayet Boğaz'da da Yeşilköy etçileriyle rekabet edebilecek kalitede bir et lokantası sonunda açıldı.
O gece sekiz kişilik bir grup yemek yedik The Grill'de.
Etlerimiz gerçekten de muhteşemdi.
Trakya'da özel getirtiyorlarmış etleri.
New York'ta gitiğim et lokantasından sonra tattığım en yumuşak ve lezzetli bonfileyi o akşam yedim.
Ana yemekte tercihim Mermer Steak'di. Bu fırınlanmış patates ve Cafe de Paris sosu ile servis yapılan ızgara bonfile.
Bu çok şık bir şekilde sıcak mermerin üzerinde getiriliyor masaya..
Soslar da et ile harika bir uyum içine giriyorlar.
Menüdeki diğer ana yemekleri de sayayım. Bunları da hiç tereddütsüz ısmarlayabilirsiniz çünkü et gerçekten özenle satın alındığından yanılmanız mümkün değil
Paper Steak: Granite patates ve mevsim sebzeleri ile
Tornado Steak: Mantar, acı biber,domates ve dömi glass sos ile
Dilimlenmiş dana bonfilesi, özel barbekü sosu ile
Antrikot gurme; sote edilmiş mantar, domates ve biber ile
Rossine; bonfile, dana jambon ile gratine kaşar
*
Bunun dışında The Grill'de av etleri de var.
Mesela bize o gece sülün tavsiye ettiler. Ayrıca menüde keklik ve bıldırcın da bulunuyordu.
Et yemek istemeyenler için portakallı ördek, tavuk curry, fırında kızartılmış ve patates püresi, hardal sos ve bal ile servis edilen tavuk göğsünü de tavsiye edebilirim.
*
Güzel şaraplar var Grill'de.
Örneğin ben muhteşem bir Barbaresco gördüm.
Menüdeki yabancı şarapları az ve öz tutmuşlar.Sadece altı farklı marka gördüm ben. İtalyan ağırlıklıydı yabancı şaraplar,
İlerde inşallah şarap menüsü daha da zenginleşir çünkü bu etler güzel şarabı gerçekten hakediyorlar.
Rakı içmek isteyenler de üzülmesinler çünkü The Grill de başlangıç menüsünde birbirinden lezzetli mezeler de var.
Örneğin ben asma yaprağına sarılmış ve mantar, domates ve maydonoz ile pişirilen pastırmaya bayıldım.
Paçanga böreği ve krep fondue de harikaydı. Paçanga'dan gelen koku bile başdöndürücüydü.
*
Durun daha bitmedi.
The Grill de bir de ‘Özel Türk kebapları’ menüsü var.
Sadece isimlerini saymak bile bunun ne anlama geldiğini göstermeye yetecektir sanırım.
Ali nazik, Oruk kebabı, fıstıklı kebap, urfa kebap, sebzeli kebap, adana kebap, yoğurtlu kebap.
Bilmem anlatabiliyor muyum?
Tatlılarda biz o gece krem brule ve meyveli parfeyi denedik.
İkisi de son derece iç ferahlatan güzel tatlardı.
The Grill Tarabya'da üç katlı bir mekan.
Lütfen bir deneyin.
Bölgede bir etçinin de yer almasıyla Boğaz daha da bir güzel oldu bence.
THE GRİLL
KEFELİKÖY CADDESİ
128 TARABYA
(Kıyı restoranın yanı)
Tel: (212) 299 2666
Bu arada son söz olarak eskiden Ömer beyin İspanya'da ilk Türk lokantasını açan kişi olduğunu ve daha sonra da Venezuela'da bir fransız restoranı da işlettiğini söylemek istiyorum.
Anlıyacağınız restoran işine gönül veren bir insan ve oğlu tarafından işletiliyor The Grill.
Bu da zaten yemeklerin kalitesinden açıkça belli oluyor.
*
Ayşe Çolakoğlu'nun yönetimindeki Intermedia yine muhteşem bir el kitabı çıkardı.
‘Türkiye’nin En Güzel Küçük Otelleri'nin tanıtıldığı bu el kitabı gerek kapağı, gerek içindeki fotoğraflar ve bilgiler açısından tam bir sanat olayı.
Kitabı okurken memleketimizdeki henüz daha keşfedilmemiş güzelliklerin de farkına tekrar varıyorsunuz.
Kitabın yazarları Sevan ve Müjde Nişanyan'ı da emeklerinden dolayı tebrik ediyorum.
Her gezginin kütüphanesinde durması gereken bu başeseri mutlaka alın.
*
Taksim Piza Hut şubesine bir uyarıda bulunmak istiyorum.
Bu şube mensubu olduğu zincirin uluslararası kurallarına uymamakta direnirse, sonuç kendileri açısından hoş olmayabilir.
Piza Hut'un bir kuralı var.
Yarım saat içinde servis evinize yapılır, yapamazsak para almayız diyorlar.
Taksim Piza Hut ise bu yarım saatlik süreyi her defasında zor tutturduğu için işin kolayını bulmuşlar.
Telefon edip sipariş ne oldu diye sorduğunuzda ya fırında bozukluk oldu geciktik, ya da elektrik kesildi geciktik diyorlar.
Bir defasında ben telefon açtığımda bir yetkili bana fırında bozukluk olduğunu, on dakika sonra başka bir yetkili ise elektriğin kesildiğini gecikme gerekçesi olarak söyledi.
Başka bir gece yine gecikme olduğunda bana yine fırın bozuk dendikten sonra gecikme nedeniyle 300 bin lira indirim yapacaklarını söylediler.
Siparişimiz geldiğinde bunu getiren kişi 300 bin liralık indirimden haberdar olmadığını belirtti.
İşi ilkesel inada bindirip, şubeye telefon açtığımızda ise azar işittik.
Neden indirim istediğimizi anlamaz gibi davranarak bizim suratımıza telefon kapadılar.
Şimdi şunlara dikkat etmelerinde yarar var.
1- Piza Hut bütün dünyada müşteri haklarına çok saygılıdır. Taksim şubedeki insanlar bu kuralın dışında değiller.
2- Tüm dünyada Piza Hut müşterileri siparişin
gecikmesi durumunda kapıya gelen kişinin para almayacağınıu bilirler. Gecikmenin nedeni müşteriyi katiyen ilgilendirmez. Öyle mazeretler uydurup bu kez de indirim 300 bin l ira olacak gibi hakaretleri de hiç bir Piza Hut şubesi yapamaz.
3- Eğer elektrik kesilmesi gibi bir sorun varsa Piza Hut'un görevi ya oraya bir jenaratör koymak ya da bedava piza dağıtmayı göze almaktır. Fırın bu kadar fazla bozuluyorsa bu da benim değil onu değiştirmeyen manejerin sorunudur.
4- Türk müşterilerin başka ülkelerdeki müşteriler kadar ilgiyi hak etmedğini Piza Hut düşünüyorsa bunu söylesinler açıkça da bilelim.
5- Bu uyarılarıma bir açıklama bekliyorum. Eğer bir hafta içinde bir açıklama alamaz isem Amerika'ya kadar uzanıp bu şubeyi merkeze resmen şikayet edeceğimi duyuruyorum.
Lütfen taşıdığınız şirket adına layık olmaya çalışın.