Güncelleme Tarihi:
Malumunuz, ilköğretim sistemini yeniden düzenleyen 4+4+4 teklifi, TBMM Milli Eğitim Komisyonu'ndan, kavga gürültü geçti. Ardında da bir rekor bıraktı. CHP Sakarya Milletvekili Engin Özkoç 12 saatlik kesintisiz konuşmasıyla Meclis tarihine geçti. Bundan en muzdarip kişinin, teklifin patronu Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer olduğunu söylemeye gerek yok herhalde...
Bu süreç, vaktini cep telefonundan sudoku oynayarak geçiren Dinçer'e ne hatırlattı dersiniz? İtalyan asıllı Amerikalı yönetmen Frank Capra'ya 'En İyi Yönetmen' Oscar'ını kazandıran 'Mr. Smith Goes to Washington' filmini. Nedenini anlamak için filmin konusuna bakmak lazım:
Jefferson Smith küçük bir kasabada oymak başı idealit bir genç... Kendisi gibi idealist babasının, o kasabadan senatör seçilen arkadaşı tarafından Washington'a götürülür. Her istenileni yapacağı düşünüldüğü için, diğer üyeler gibi sermayeye hizmet eden, bir sürü yolsuzluğa bulaşmışken ölen bir senatörün yerine geçirilecektir. Ama evdeki hesap çarşıya uymaz. Saf Mr. Smith kurtlar sofrasında dürüstlük savaşı verir. Yerine geçtiği senatörün çevirdiği dolapları fark edince bunu senatoda anlatmaya kalkar. Ama her söz alışında bir şekilde susturulur. Sonunda formülü öğrenir: Diğer üyelere söz kaptırmamak için hiç kimseye söz vermeden ve yerine oturmadan konuşması gerekmektedir. Sabaha kadar sesi kısılana dek konuşur konuşur. Bu arada beklediği haber gelir ve yolsuzluk ortaya çıkar.
Peki, bu durumda Dinçer'in "En sevdiğim filmlerin başında geliyor" deyip komisyon görüşmeleri sırasında hatırladığı bu filmin kahramanı CHP'li Özkoç mu oluyor? Yoksa, Mr. Smith'in saatlerce süren konuşma maratonunun yolsuzluğu ortaya çıkarması gibi, Meclis'te günlerce süren maraton 4+4+4 teklifinin eksiklerini mi ortaya çıkarıyor? Sizce önümüzdeki hafta Genel Kurul görüşmelerine de Mr.Smith'in ruhu damgasını vurur mu acaba?
Başbakan'a ev hediyesi
Başkent'in 61 kabineye tanıklık eden Başbakanlık binası muhtemelen bu yıl içinde boşalacak. 75 yıllık tarihi bina müze olacak. Yeni Başbakanlık binasıysa Söğütözü'nde Orman Genel Müdürlüğü tesislerinin bulunduğu kampüse kurulacak. Kafanızda tam netleşsin: Başbakan Tayyip Erdoğan'ın da müdavimi olduğu, Trabzon'dan transfer, balıkçı Fevzi Hoca'nın lokantasının da bulunduğu alan.
Neyse gelelim asıl mevzuya... Başbakanlık buraya taşınınca, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu da dahil, halen burada ikamet edenlere de yol görünecek. Tesisin iki sakini hariç: Yiğit ve Narin taşınma sıkıntısı yaşamayacak. Kim mi bunlar?
Eroğlu Ailesi'ne birkaç yıl önce dahil olmuş kangal köpekleri. Henüz yavruyken tanıştıkları tesisin maskotu haline gelmişler ve böyle kalmaya devam edecekler. Zira Eroğlu onları Başbakan Erdoğan'a hediye etmeyi düşünüyor. Öyle görünüyor ki Yiğit ve Narin yeni Başbakanlık konutunun ilk hediyeleri olacak. Peki köpeklerinden ayrılan Veysel Eroğlu ne yapacak? Yiğit ve Narin'i unutacağa benzemiyor. "Şimdiden yavrularına talibim" diyerek şerh düşerken, o zamana kadar papağanı Cicikuş'la ilgileneceğini söylüyor.
Senaristlere kalsa her evde yetim var
Televizyonlarda başdöndüren dizi trafiği, siyasilerin de diline dolandı. Son olarak Behzat Ç.'nin savcıyla nikahsız birlikteliği Meclis'te tartışma konusu olunca Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, "Türk ailesinin temeline dinamit konuluyor" yorumunu yaptı. Peki diğer diziler Türk ailesinde nasıl etki yapıyor? Gelin onu da Şahin'in siyasi danışmanı Ayşe Keşir'in tweet'lerinden öğrenelim:
* Bir Çocuk Sevdim - Adı bile buram buram pedofili kokuyor.
* İffet - Sevgilisine tecavüz edecek kadar şerefsiz olan Cemil, aşk aşk diyerek İffet'in kafasını karıştırıyor. Senaristler az daha uğraşsa, İffet kocasını terk edip Cemil'e varacak.
* Fatmagül'ün Suçu Ne - Mustafa namus adına Fatmagül'ü kabul etmemişti. Ah zavallı Mustafa. Senaristler onu fahişeyle evlendirip çocuğunun anası yaptılar. Kerim Fatmagül'e tecavüz etmedi ama yardım etti. Zorla evlendirildiler. Ama kaç bölümde o saf Fatmagül tecavüzcüsü Kerim'e aşık oldu. Namuslu Mustafa namussuz, katil; Kerim namuslu, aşık adam oldu.
* Öyle Bir Geçer Zaman ki - Babayı kınayan, yargılayan, kavga eden kızları bir bir evlilik dışı ilişki, gebelik yaşıyorlar.
Bu Tweet'leri gören dizilerin fanlarının boş durmadığını Keşir'in sonraki Tweet'lerinden anlıyoruz: "Bana dellenenlere bir çift sözüm olacak. Ben zannettiğiniz gibi aşkı ve kıymeti bilmeyen biri değilim. Aşık olduğum adamla evlendim. Aşkı için fedakarlığı, birbirimize sırt vermeyi, omuz vermeyi, yoldaş olmayı birlikte tecrübe ettik. Kimse bana aşkı tarife kalkmasın anlayacağınız. Senaristlere, yönetmenlere kalsa sanırsınız ki ülkemin her evinde babasız bir bebek var. Ülkemin kadınları tecavüzcüsüne aşık... Üç-beş bölümlük dizi gibi değildir hayat. Aşk 40x5 dakikada öğrenilmez. Ve hayatta sadece aşk yoktur. İnsan aşkı için yaşadığı gibi haysiyeti, şerefi için de yaşar."
Yorumlar böyle. Yakında senaryolara en üst düzeyde el atılırsa şaşırmayın!
Ütü yapan erkek fotoğrafı aranıyor
Aile ve Sosyal İşler Bakanı Fatma Şahin, ders kitaplarına ütü yapan erkek fotoğrafları konacağını açıkladı. İlk tepki AK Partili Şamil Tayyar'dan geldi. Tayyar Twitter'dan Şahin'in eşine atıf yaparak "İzzet Bey'den başlasak fena olmaz!" notunu düştü, sonra da ekledi: "Bana laf atanlara söyleyeyim. 22 yıldır kendi ütümü kendim yaparım. Zira ütü hanımlara bırakılamayacak kadar ciddi iştir!"
SİYASET DİLİ
* Hamhumşaralop (IN)
CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce'nin 4+4+4 teklifi üzerine AK Parti'yi eleştirirken kullandığı söz
* Men dakka dukka (OUT)
Başbakan'ın Beşir Esat için kullandığı ve AK Partililerin ortak sözü haline gelen Arapça "Eden bulur" cümlesi