Mola vermeyen şehir

Güncelleme Tarihi:

Mola vermeyen şehir
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 05, 1998 00:00

Haberin Devamı

İngilizler başkentlerine olan hayranlıklarını ‘‘Londra'dan bıkmış kimse hayattan da bıkmıştır’’ diye dile getirirler. Bu cümleyi ilk kez ortaya atan kişinin New York'u ve bilhassa Manhattan'ı görmediği muhakkak. Beğenmezliğin zirvesinde kişilerin, ne kadar zorlansalar da bıkılacak kentler listesine New York'u dahil etmeleri güç.

Bu tezatlar kentinde, gündüz yaşamı üstüne karanlık çöktüğünde rengarenk neon ışıklarına bürünmüş bambaşka bir New York çıkıyor ortaya. Liman girişinde Özgürlük Heykeli'nin meşalesi, 120 yıllık Brooklyn Köprüsü'nün ışıklı askıları, karşıda Flushing Meadows parkında 45 metrelik dünya küresi, uçakla gelenlerin gözlerini daha kilometreler öteden kamaştırmaya başlıyor.

Manhattan ise ayrı bir alem. Lüks butikler, pahalı kuyumcular, iddialı dev mağazalar, elektronik malzeme dükkanları... Beş yıldızlı otellerin bulunduğu Fifth Avenue (Beşinci Cadde), minik adayı doğu ve batı diye ikiye bölen cadde. Dünya sosyetesinin alışveriş yaptığı mağazaların yanısıra ünü dünyayı kaplamış The Empire State gökdeleni, geceleri altın rengine bürünen Trump Tower, Rockefeller Center bina grubu, General Motors merkezi, 500 çeşit oyuncak ayı satan FOA Schwartz mağazası, The Pierre, St. Regis gibi şöhretli oteller, kadın ve erkekler için güzellik ve masaj salonları gene bu cadde boyunca sıralı. Beşinci Cadde'den Amerikalar Caddesi'ne uzanan 47. Cadde ise yerkürenin elmas-pırlanta merkezi. Tüm Amerikan elmas piyasasının yüzde 80'ini elde tutan ve çoğunluğu Yahudi tüccarların çalıştığı 250 metre uzunluktaki bu sokakta yılda beş milyar doları aşkın değerde taş el değiştiriyor.

BÜTÜN ÜNLÜLER ORADA

Pavarotti'den Diana Ross, Simon and Gurfenkel, Sting, Billy Joel, Elton John, The Rolling Stones'a müzik aleminin sayısız ünlüsünün yüzbinlerce izleyici karşısına çıktığı Central Park, bir yakası Beşinci Cadde'ye paralel siyah mahallesi Harlem'e uzanırken yerkürenin en büyük müzelerinden Metropolitan Museum of Art'ı da kucaklıyor.

Geceleri içiçe girmiş gökkuşağına dönüşen dünya tiyatro merkezi Broadway'de yılın herhangi bir gecesinde bir düzine şöhretli oyuncuyu sahnede izlemek mümkün. Sporseverlerin ‘‘The Garden’’ dediği Madison Square Garden, Muhammed Ali'nin şampiyonluk maçlarına, basketbolun gelmiş-geçmiş en büyüğü Michael Jordan'ın top sihirbazlığına sahne olduğu yer. Beyazperdenin eski seks kraliçesi Marilyn Monroe, sevgilisi Başkan J.F. Kennedy'ye şehvetli sesiyle ‘‘Doğum günün kutlu olsun’’ şarkısını gene The Garden'da düzenlenen bir gecede söylemiş. Manhattan durmadan yenilik peşinde koşan, yeniliği üreten yer. Beşinci Cadde'yi kesen sokaklarda meraklılara hitap eden çeşitli lokaller, özelliğini vurgulamak için ‘Bar’ adını taşıyor: Puro Barı, Bilardo Barı, Gay Barı, Topless Bar, Şarap Barı, Bira Barı, Kahve Barı, Piyano Barı, Karaoke Barı, Lezbiyen Rock'n Roll Barı bunlardan birkaçı... Yaz ortasında buz kayağı, sabaha karşı silah atışı yapacak poligon mu, siyah müzisyenlerden 'cool jazz' performansı mı, veya oto farı göğüslü, sülün endamlı 200 kadını gece boyunca seyredeceğiniz kulüp mü istiyorsunuz? Hepsi Manhattan'da!

Manhattan'ın gündüzünde olduğu gibi gece hayatında da ünlüler karşınıza çıkıyor. ‘‘Sıradan’’ kişilere rezervasyonsuz kapalı sosyete lokantalarında Calvin Klein, Paul Newman, Sophia Loren, Sharon Stone, Elizabeth Taylor, Evander Hollyfield, Jack Nicholson, Sarah Fergosun, Liza Minnelli, Cindy Crawford, Sean Connery, Mikhail Barishnikov, Steven Spielberg, Tommy Hilfiger, Kevin Costner, Henry Kissinger, Tom Cruise, Meryl Streep, Claudia Schiffer gibi sanat, eğlence, sinema, moda, spor ve politika alanında tanınmış kişilere rastlamak mümkün.

DİNLENMEK YOK

Manhattan'ın çevreleyen Doğu Nehri yanında dünya siyaset başkenti Birleşmiş Milletler'de 185 ülkenin diplomatları faaliyet gösteriyor. BM her yıl ekim-aralık ayları arasında yerküreyi yöneten devlet ve hükümet başkanlarının ziyaretine uğruyor.

Kızılderili Algonquin'lerin lisanında ‘‘Tepeler Kenti’’ anlamına gelen Manhattan zenginle yoksulun, sanayici ile sanatçının, işçi ve patronun taş atımı mesafede yaşadıkları bir ada. Beşinci Cadde boyunda milyonluk apartmanlar, Doğu Nehri'nin üst kısmında zengin kesiminin yaşadığı lüks dairelerin çevresinde çeşitli azınlık gruplarının mahalleleri var. Adanın Greenwich Village, Soho, Noho, TriBeca, Alfabe Şehri ABC adlı mahalleleri sanat alemine girme çabası veren ressam, şair, aktör adaylarının semtleri. Oyun yazarı Eugene O'Neill, ressam Jackson Pollock, romancı Henry James, şair Edna St. Vincent Millay, tiyatro yazarı Tennnesse Williams, 1950'lerin gençlik ilahı James Dean'in, sonralarda Harrison Ford, Al Pacino, Robert De Niro'nun marangoz, garson gibi mesleklerle geçim sağladığı yer gene Manhattan.

Marlon Brando'nun uzun yıllar kapılarını aşıdırdığı sinema okulu ‘Actors Studio’ da orada. James Dean'in yoksul yıllarını geçirdiği, Madonna'nın vestiyerlikten şöhrete tırmanmayı becerdiği Manhattan azimli yeteneklerin şöhrete ulaştığı kent.

Bir sosyal bilimci ‘‘New York kainatın merkezi. 'Beyin Göçü' günlük lisana girmeden önce dahi Amerika'nın diğer bölgelerinden olduğu gibi dış ülkelerden bilim, sanat, tıp, ticaret alanlarında üstün kabiliyetler New York'a gelip yerleştiler. Yerkürede moda olan yeniliklerin başlangıç yeri burası. New Yorklular'ı şaşırtacak bir şeyi düşünmek mümkün değil’’ diyor.

Hayatın mola verdiği, insanların dinlendiği yok bu şehirde. Haftasonunda işyerleri kapanırken New Yorklular mevsimine göre parklara, açıkhava kahvelerine, müze, tiyatro, sinemalara, buz pateni salonlarına, spor sahalarına, konser veya alışveriş merkezlerine akın ediyorlar.

KARANLIK YÜZÜ DE VAR

Manhattan'ın karanlık yüzü de yabana atılır gibi değil. Yasadışı olana sertliğiyle ünlü New York polis kadrosunun 40 bine çıkmasıyla şehirde suç oranı uzun yıllardır ilk kez 1997'de yüzde 35 oranında düştü. İşçi, memur maaşlarının 10 katı kira ödenen apartmanların, sosyete butiklerinin kapısındaki dilenciler, kar-kışta bina girişlerinde kartonlar içinde yaşam süren evsizler, görkemli New York'un hala yüzkarası olmaya devam ediyor. Bu çirkin görünüme New Yorklular alışık. Çoğu görmezlikten geliyor. New York'ta sefalet çizgisi altında 1,5 milyon, okuma-yazma bilmeyen 1.7 milyon insan yaşıyor. İngilizce bilmeyen yüzbinlerce yeni göçmen için bazı vitrinlerde ‘‘İspanyolca, Çince konuşulur’’ duyuruları asılı.

Bakkalı manavı Koreli, sokak satıcısı Nijeryalı, şoförü Pakistanlı, seyyar sandviç satıcısı Rum, temizlikçisi Filipinli, kuyumcusu Yahudi ve Ermeni, marangoz, boyacı, elektrik erbabı Güney Amerikalı, tekstil işçisi Uzakdoğulu olan New York'un ilgi merkezi olması bu kültür çeşnisinden kaynaklanıyor.

Otellerinde oda, tiyatro ve konser salonlarında koltuk, lokanta ve barlarında masa bulmak zor






Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!