Oluşturulma Tarihi: Mayıs 05, 2002 00:00
SİZLERE dört pazardır anlattığım gibi, epey ‘nev-i şahsına münhasır’ bir insan olan eski arkadaşım Fatin, geçen Ağustos ayında tesadüfen bir kahvede iki üç kelime konuştuğu ve hemen o gün de Venedik'e gittiğini söyleyen Sheila adındaki İrlandalı kızı neredeyse tamamen unutmuştur ki, Şubat ortalarına doğru eline geçen ve kendisini Adriyatik kentine davet eden bir mektup alır almaz, derhal karşı tarafa bir e-mail yollayarak daveti tersine çevirir.‘Ben gelemeyeceğim ve de gelmeyeceğim. Atlayın ve siz gelin’ diye yazar.İşte oradan itibaren ve yine Fatin'in anlattıklarından yola çıkarak devam ediyorum.*FATİN öyle internet delisi falan değildir. Ekranı hemen sırf mesleki açıdan kullanır.Ama içine mi doğdu ne, akşam saatlerinde bilgisayarını tekrar açıp elektronik postasını kontrol ettiğinde şu mesajı buldu:‘‘Merhaba; deminki iletiyi alır almaz ilk uçağa baktım ve bilet rezervasyonu yaptım. Sonra kendi kendime, ‘Sheila sen delirdin mi' dedim ve iptal ettim. Bilmiyorum...’’Fatin bunu okur okumaz, anında aynı adresi tuşlayarak sadece şunu yazdı:‘‘Sheila, hemen, derhal ve şimdi kanat takın. Çünkü ben biliyorum.’’Altına bir de, kartında olmayan ev adresini ekledi.Sonra aparatı kapattı ve o gün de Cuma olduğundan, her zamanki gibi, tezgah aynasına bakarak ihtiyarlamakta olduğu barın yolunu tuttu.Uslu uslu, barmenin önüne sürdüğü kadehleri içti ve ‘hijyenik ilişki' tecrübelerini pekiştirecek hiçbir girişimde bulunmadan, erken sayılabilecek bir saatte eve döndü.Sanıyorum ki, bu defa böylesine ‘mazbut' davranmasında, asi saçlı İrlandalı kadının hayal meyal de olsa ısrarla gözünün önüne gelmesi önemli rol oynadı.Zaten, dönüşte kapıdan içeri girer girmez derhal bilgisayara gitti ve elektronik postasına baktı. Ekranda şöyle yazıyordu:‘‘Artık ben de biliyorum... Yarın sabah ilk uçağa bilet aldım, size Venedik usulü ayçöreği getireceğim. Kahve içmeye Ağustos ayındaki yere gitmeyelim, herhalde servisi hatırınızdadır.’’*FATİN sonsuz şaşırdı. Kendi kendine, kızın şaka yapıp yapmadığı sorusunu sordu.Ancak, Kelt geleneğinden İrlandalıların ne denli dürüst insan olduklarını iyi kötü bildiğinden, Sheila'nın işi böyle bir eşek şakasına vardırabileceğine ihtimal vermek istemedi.En iyisi oluruna bırakmak diyerekten, yorganı üstüne çekti.Ancak gece uzun, ezelden beri uykusuz Fatin için daha uzun, bekleyiş düşüncesiyle yatmış o Fatin için ise tarif edilemeyecek kadar uzun...Sizin anlayacağınız, hemen hiç gözünü kırpmadı; hafta sonu başlangıcına rağmen yine horozlarla birlikte kalktı; önce bulaşık yıkadı ve sonra elektronik postaya bilhassa bakmayarak internetten bazı gazeteleri okudu; nihayetinde de kızın gelebileceği fikrini kafasından atmaya çalışarak, her cumartesi yaptığı gibi kahve içmek için Dikran'la buluşmaya gitti.Fakat bu arada, hani şimdi telefonları oraya buraya yönlendirmek mümkün ya, işte O da aynı modern sistemle ev numarasını cep aparatına yönlendirdi.Kahvede bir ara, acaba meseleyi Dikran'a çıtlatmalı mı diye tereddüte düştü.Lakin, arkadaşının kendisini matrağa alabileceğini, hele hele, asi saçlı kadından ses seda çıkmadığı takdirde tam alay konusu olacağını düşünerek, çenesini tutmayı tercih etti.Zaten cep telefonu kahvede de, daha sonra, her Cumartesi mecburen çıktığı nevale alışverişinde de çalmadı. İşi, belki şebeke yoktur diye kendisini kandırmaya kadar da vardırmadı.Dolayısıyla, Fatin ikindi başlarında eve döndü ve sebzeleri buzdolabının alt tarafına; tuvalet kağıtlarını banyoya; temizlik edevatını da küçük ardiyaya yerleştir yerleştirmez, üzerinde gecenin yorgunluğu ve bilhassa da kendisine dahi itiraf etmekten korktuğu bir beklentinin ağırlığı var ya, bir avuç uyku hapı alarak derhal yatağa girmeye karar verdi.Bir de, kabusunda bütün Cumartesilere ve bütün isyankar saçlı kadınlara beddua savurmaya karar verdi.İşte tam o sırada da kapı çalındı.*KİM gelebilir ki? Dediğim gibi Fatin huylu adamdır ve ben dahil onun en yakın dostları bile öyle önceden telefon etmeden ve palas pandıras, kapı çalmaya cesaret edemez.Postacı olamaz, zira malum, Cumartesileri hanidir ve hanidir mesaiden sayılmıyor...Belki çocukları ama, onlara kasten anahtar vermişliği varsa da, iyi yetiştirilmişlerdir ve asla selamsız sabahsız baba eşiğine dayanmazlar. Üstelik biliyor, şu sıra burada değiller...Neyse, aşağı otomatiğe bastı ve kapı ağzında asansörün çıkmasını beklemeye başladı.Ama asansör hareketlenmiyor. Buna karşılık, merdivenlerden çıkan birisini duyuyor.Ve merdivenin tam kavisle döndüğü yerde, birden, sırtında çanta, asi saçlı kızı gördü.*FATİN'in hikayesini gelecek Pazar sürdürmeye devam edeceğim.
button