Moda artık öyle kuşlardan, böceklerden ilham alarak yürüyen bir dünya değil

Güncelleme Tarihi:

Moda artık öyle kuşlardan, böceklerden ilham alarak yürüyen bir dünya değil
Oluşturulma Tarihi: Kasım 22, 2003 01:55

Dünyaca ünlü birçok markada olduğu gibi Türk halkı ilk olarak Kenzo'nun parfümlerini tanıdı. 90'ların ortalarında Nişantaşı Abdi İpekçi Caddesi'nde açılan ilk Kenzo mağazası bize Kenzo'nun aslında ünlü bir moda markası olduğunu öğretti.

Kenzo'ya ismini veren Kenzo Tekada, Japonya'nın yetiştirdiği en ünlü moda tasarımcılarından biriydi. Kenzo mağazası ekonomik kriz nedeniyle 1999'da kapandı. Aynı yıl Kenzo Tekada emekli oldu. Çünkü 1993'te markasını sattığı LVMH Grubu'yla anlaşamamıştı. LVMH Grubu Türkiye'de ikinci defa şansını denemeye karar verdi. Bundan böyle Kenzo koleksiyonu Nişantaşı Akkavak Sokak'taki Burberry mağazasında satılacak. Hafta içinde Kenzo'nun 2003-2004 Sonbahar-Kış koleksiyonunun defilesi için Türkiye'ye gelen Kenzo Stratejik Planlama Müdürü Laura Castellione ile defile öncesinde röportaj yaptık. Laura Castellione, moda sektöründe trilyonların döndüğünü, bu sektörün öyle rahat, sadece yaratıcılığa dayalı bir dünya olmadığını anlattı.

n Kenzo bir Japon modacıydı. Oryantalist çizgilere çok önem veriyordu. Moda dünyasına adım attığı ilk yıllarda herkes onu modernize ettiği kimonolarla tanıdı. 4 yıldır Kenzo markası, yaratıcısı Kenzo Tekada olmadan ilerliyor. Sizce Kenzo hálá bir Japon markası mı?

-Biz de son birkaç yıldır şirkette bunu tartışıyoruz. Şu an söyleyeceklerim bütün stratejik müdürlerin ortak kararıdır. Biz Kenzo'nun bıraktığı mirasa her zaman sahip çıktık. Şu anda Kenzo'nun getirdiği ilham yok ama onun yaymaya çalıştığı felsefeyi biz çok iyi biliyoruz. Kenzo'nun tüm dünyaya yaymak istediği iki mesaj vardı. Biri doğanın korunması diğeri barışın yaygınlaşması. Biz bu mesajları modern bir şekilde yorumlayarak kullanıyoruz.

n Kenzo Formula-1 için forma da üretiyor, parfüm de, ayakkabı da... Kenzo'nun stilini tanımlar mısınız?

-Kenzo için kültürlerin ve stillerin harmanlandığı marka diyebiliriz. Tabiat, renkler, baskılar ve kumaşlar, kültürel farklılıklar göz önünde bulundurularak karıştırılıyor. Kenzo batı ile doğuyu birleştiren bir modacıydı. Biz de bu karışıma önem veriyoruz. Kenzo marka kıyafetlerde şu anda 6 değişik line var. Önümüzdeki sezondan itibaren bu line sayısını ikiye düşüreceğiz. Kenzo Genel ve Kenzo Jeans. Kenzo Genel, erkek ve kadın için klasik kıyafetleri kapsayacak, Jeans'de ise yine erkek ve kadın spor kıyafetleri olacak.

n LVMH moda devi, bir başka deyişle tekel. Moda sektöründeki tekelleşme eğilimine nasıl bakıyorsunuz?

-LVMH şu anda gerçekten dev. Ben bu sorunuza nasıl bir cevap verirsem vereyim politik olarak pek doğru olmayacak!

n LVMH şemsiyesi altındaki markalardan biri olmanın Kenzo'ya faydaları ve zararları nelerdir?

-Moda dünyası artık ciddi bir iş. Dışarıdan görüldüğü gibi rahat, yaratıcılığa önem veren, kuşlardan, böceklerden ilham alınarak yürütülen bir dünya değil. Özellikle Fransa'da çok katı kurallara bağlı, disiplinli bir hale geldi. Bu sektörde artık trilyonlar dönüyor. Dolayısıyla böyle bir ortamda LVMH'ın içinde olmak bize dezavantajdan çok avantaj getiriyor. Çünkü LVMH'ın bütün markaları için ortak çalışma kuralları var. Bazı prosedürler hepimiz için aynı. Bunlar çalışmayı kolaylaştırıcı şeyler ve bizi güçlü kılıyor. Diğer taraftan LVMH markaların kendi kimliklerinin yaşaması için elinden geleni yapıyor. Bu grubun şemsiyesi altında yer alan bir Dior, bir Lacroix ya da bir Louis Vuitton'a baktığınız zaman hepsi kendi çizgisini devam ettiriyor.

n Moda endüstrisi büyüdükçe yaratıcılığa verilen değer azalıyor mu? Mesela biz Kenzo'yu kim tasarlıyor bilmiyoruz.

-Ben o kadar kötümser bakmamaya çalışıyorum. LVMH gibi büyük bir grubun bir üyesi olmak, devleşen moda endüstrisinde hayatta kalmak için bir avantaj. Hem LVMH markaları satın aldıktan sonra, başlarına önemli tasarımcılar getiriyor ve onlara hareket serbestliği tanıyor.

n LVMH bünyesinde bulundurduğu markalar arasındaki farklılaşmayı nasıl sağlıyor? Kenzo'nun Dior'dan ne farkı var?

-Bir Kenzo malını diğer bir sürü marka içinden ayırt edebilirsiniz. Çiçekleri özeldir, desenleri, renkleri çizgileri farklıdır. Markanın bu kimliği bize Kenzo'dan miras. Biz bu mirası her zaman muhafaza edeceğiz.

n Kenzo'yu kim ya da kimler tasarlıyor?

-Bir İtalyan tasarımcı olan Antonio Marras ile anlaştık. Antonio, etnik çizgilerle öne çıkan biri. Şahsen ben onun çok başarılı olacağını düşünüyorum.

MODA DÜNYASININ DEVİ LVMH

Louis Vuitton-Moet Hennessy (LVMH) imparatorluğu Fransız girişimci Bernard Arnault'nun 1980'de Christian Dior ve Louis Vuitton markalarını almasıyla kuruldu. Şu anda bünyesinde Loewe, Celine, Berluti, Kenzo, Givenchy, Christian Dior, Christian Lacroix, StefanoBi, Emilio Pucci, Thomas Pink, Marc Jacobs, TAG Heuer, Donna Karan ve Fendi gibi bir dolu kozmetik, mücevher ve hazır giyim markasını barındırıyor. Lüks ürünleri sektöründe dünyanın bir numaralı şirketi.

FOLKLORİK GİYSİLERDEN ESİNLENEN MODACI KENZO TEKADA

1939 Himeji doğumlu olan Kenzo Tekada, Bunka Gakuen Tasarımcılık Okulu'nu birincilikle bitirdikten sonra Japon firmalarının tekliflerini reddederek Paris'e geldi. Türkiye, Cezayir, Fas ve Tunus gibi ülkelerin folklor kıyafetlerinden esinlenen Kenzo kısa zamanda dünyanın dört bir yanında butikler açtı. Kenzo markası 1993'te LVMH Grubu tarafından satın alındı. 1999 yılında LVMH grubuyla anlaşamayarak emekli olan Kenzo Tekada şu anda dünyayı dolaşıyor.

ERKEK GİYİMİ DE ARTIK FEMİNENLEŞECEK

Bu sezondan itibaren feminenleşmeye başlıyoruz. Kadın giyimi de erkek giyimi de feminenleşecek. Maço bir erkek modası yok artık. İkinci önemli nokta ise Kenzo artık ulaşılabilir olacak. Ulaşılabilirlik fiyatların düşeceği anlamına gelmiyor. Daha çok mağaza açacağız ve daha çok insana hitap edeceğiz. 25 yaşındaki bir genç kadın da, 45 yaşındaki bir yönetici de Kenzo'da kendisi için bir şeyler bulabilecek.

On yıl önce Prag yükselişteydi şimdi İstanbul yükseliyor

Avrupa Birliği'ne katılsın ya da katılmasın Türkiye bizim için çok önemli. Çünkü burada modayı takip eden yeni bir jenerasyon var. Türkiye'de olmaktan dolayı biz çok mutluyuz. Türkiye'ye güveniyoruz. 10 yıl önce Çekoslovakya ve Prag'ın yükselen bir yıldızı vardı. İstanbul bir sonraki Prag olacak. Şimdi Prag'da uluslararası moda şovları düzenleniyor. Üç sene sonra mı beş sene sonra mı bilemem ama İstanbul da modanın kalbinin attığı şehirlerden biri olacak. Bu şehirde çok büyük bir potansiyel var. Avrupa'da yalnızca moda çevrelerinde değil her alanda bu konuşuluyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!